Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/474 E. 2019/1371 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/474 Esas
KARAR NO : 2019/1371

DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 28/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı …’ın 21/09/2004 tarihinde ölen ——— yegane mirasçıları olduğunu, müşterek muris ——– davalı kooperatifin ortağı bulunduğunu, kooperatifin bir meslek kooperatifi niteliğinde bulunduğunu, ana sözleşmesinin 13. maddesinde “….ölen ortağın işyeri, aynı sanaatı devam ettirecek mirasçılarından birine intikal edebilir” mirasçılar buna uymazsa 12. Maddeye göre payları tasfiye olunur; şeklinde düzenlemenin bulunduğunu; bu düzenlemeler sebebiyle, müvekkili davacıların 2004 yılının 11. Ayında davalı …’a muvafakatnameler verdiklerini; bu muvafakatnamelerin amacının pay devri olmadığını; yukarıda izah edilen ana sözleşmedeki zorunluluk sebebiyle ve işlem kolaylığı için murise ait payın temsili için verildiğini; ancak davalı …’ın bu muvafakatlere dayanarak kooperatifteki muris hissesini devir aldığını, durumu öğrenen davacıların iş bu davayı açtıklarını belirterek; davacıların davalı … ile birlikte kooperatif üyeliklerinin tespit ve tesciline karar verilmesini; bu talepleri kabul olmazsa terditli olarak muristen …’a geçen payın tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılardan kooperatif vekili; davanın zaman aşımına uğradığını, bu nedenle reddi gerektiğini; kaldı ki, konunun mirasçılar arasında olduğunu, davacı mirasçıların verdiği muvafakatlara dayanarak devir işleminin kooperatifçe kabul edilip, ——– ait hissenin diğer davalı …’a geçtiğini; muvafakatlerin geçiş için yeterli olduğunu, konunun mirasçılar arasındaki iç mesele niteliğinde olması sebebiyle, pasif dava ehliyetinden davanın reddine karar verilmesini savunmuş;
Davalı … vekili ise, davanın zaman aşımına uğradığını, davacıların bilerek ve isteyerek kendi rızaları ile 2004 yılında murisin ölümünden sonra söz konusu muvafakatleri verdiklerini; muvafakatlarda açık açık kooperatif ortaklığının müvekkiline devrine rıza gösterildiğini; davacıların yıllar sonra bu davayı açmakta kötü niyetli olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, kooperatif üyeliğinin tespit ve tescili; bu kabul edilmezse muristen davalı …’ye geçen hissenin tasfiyesine karar verilmesine ilişkindir.
Mahkememizce, tarafların sunduğu deliller incelenmiş; muvafakatnameler değerlendirilmiş; oluşan duruma göre sonuca gidilmiştir.
Davacıların ve davalı …’ın dışında kooperatifin eski ortağı olan ——- mirasçısı bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, kooperatif hissesinin devri, yazılı olması ve kooperatifçe kabul edilip, ortaklık pay defterine işlenmesi ile gerçekleşmektedir. Bu aşamada davacıların davalıya verdiği muvafakatnameler önem kazanmış olup; davacı mirasçılardan …, … ve …’ın muvafakatları noter önünde,—— muvafakatleri ise —— verilmiştir. Tüm muvakatnamelerde “kanuni murisimiz—— üyesi olduğu, adı geçenin vefatı ile bana da intikal eden———. nezdindeki üyelik hakkının, mirasçılardan … adına geçmesine, meskur kooperatif nezdinde üye olarak adı geçenin kaydının yapılmasına rıza ve muvafakatımın olduğunu kabul ve beyan ederim” şeklindeki beyan yer almaktadır.
Söz konusu beyanda noter ve başkonsolos önünde verilmiş olup, geçerlidir, zaten geçersizliği de davacı tarafça iddia edilmemektedir. Davacı taraf, bu düzenlemeye rağmen, söz konusu muvafakatlerin hissenin …’a devri için değil, hissenin yönetimi için ve kooperatif ana sözleşmesinin 13. Maddesindeki devir düzenlemesine nazaran payın korunması için; bir başka deyişle payın tasfiyeye gitmemesi için verildiğini iddia etmektedirler. Kooperatif Kanunu gereğince, kooperatif ortakları arasındaki davalar 5 yıllık zaman aşımına tabii ise de, davacılar kooperatif ortağı olmadıkları için 10 yıllık zaman aşımına tabiidir, payın davalı …’ye geçişi 2004 tarihli kooperatif yönetim kurulu kararı ile gerçekleşmiş ve o tarihten itibaren 10 yıl geçmişse de; iddiaya nazaran sürenin başlangıcı payın …’a geçtiğinin davacılar tarafından öğrenildiği anda başlayacağından; ancak verilen muvakatlerin niteliği gereği davanın reddi gerektiği açıkça belli olduğundan mahkememizce zaman aşımının başlangıcı yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. ( bu tür davalar maktu harca ve maktu vekalet ücretine tabii bulunduğundan esastan reddi ya da zaman aşımından reddi sonucu değiştirmeyeceğinden )
Davacıların bir kısımının noterde bir kısmının başkonsoloslukta verdiği muvafakatnamelerde murislerinden kalan kooperatif ortaklığının, kendilerine düşen miras hisseleri çerçevesinde … adına tescil ve kaydına açıkça muvafakat ettikleri ve talep ettikleri nazara alındığında; yazılı belgenin aksinin yazılı bir belge ile ispatı zorunludur. Olayda bir yerde inançlı işlem iddiası da bulunmakta olup; bu yönden de yazılı belge gereklidir. Bu nedenle davacıların iddia ettiği gibi … adına söz konusu payın tesciline muvafakat etme, muristen kalan payın tasfiyesine engel olmak içinse; payın sadece idaresine ilişkinse, o takdirde bu muvafakatleri verirken ayrıca aralarında bir de protokol yapıp, bu protokolle …’ın ileride bu kooperatif payından dolayı talep edilecek hakları iade edeceğinin protokole bağlanması gerekirdi. Böyle bir protokol bulunmadığından; ve …’a verilen muvafakat belgelerinde açık açık miras paylarına yönelik kooperatif hissesinin devrini kabul etmiş olduklarından, kooperatif üyeliğinin tespit ve tesciline ilişkin davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Aynı sebeple, terditli olarak talep edilen payın tasfiyesine ilişkin talebinde reddi gerekiyor ise de; bu talebin arabuluculuk şartına tabii olduğu, davadan önce davacı tarafın arabuluculuğa gitmediği, bu nedenle mahkememizce esasa girilip, bu talebinde esastan reddine karar vermenin imkansız olduğu nazara alınarak, terditli talep edilen “muristen intikal eden payın tasfiyesi” talebinin usulden reddine karar vermek zorunda kalınmıştır.
Her ne kadar son celsede davalı … vekilinin beyanı: “Önceki beyanlarımızı tekrar ederim, davanın kabulüne karar verilsin” şeklinde yazılmışsa da, önceki beyanlarında da davanın reddinin talep edildiği; huzurda da davanın reddinin talep edildiği sadece zabıt yazılırken hataen “kabulüne” yazıldığı nazara alınarak; bu hususta gerekçede açıklanarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacıların kooperatif üyeliklerinin tespit ve tesciline ilişkin taleplerinin esastan reddine,
Davacıların terditli olarak talep ettikleri payın tasfiyesine ilişkin talep, akçalı dava olması ve ticari dava olması nedeniyle arabuluculuk şartına tabii bulunduğundan ve arabuluculuğa gidilmeden dava açıldığından usulden reddine,
Dava maktu harca tabii olduğundan ve maktu harçta davacılarca karşılanmış olduğundan yeniden harç alınmasına mahal olmadığına,
Davada tüm yargılama giderlerinin davacılar tarafından karşılandığı sebebiyle yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacılara iadesine,
Karar tarihindeki —–gereğince, maktu vekalet ücretine tabii iş bu dava nedeniyle, kendini vekil ile temsil ettiren her bir davalı lehine ayrı ayrı 2.725,00’er TL maktu vekalet ücreti taktirine, ( — 3/2. Madde gereğince ret sebepleri birbirinden farklı olduğu ve davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunmadığı için ) davacılardan alınıp, davalılara verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, kooperatif vekilinin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.