Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/467 E. 2019/1345 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/555 Esas
KARAR NO : 2019/1405

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 06/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE : Mahkememizin ——– Karar sayılı dosyasında;
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı ürünlerin bedelini tahsili için yapılan icra takibini, davalının itirazı ile durduğunu belirterek; davalının itirazının iptali ile —- alacağın takip tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte tahsiline, takibin devamına ve davalıdan %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiş,
Davalı vekili, ürünleri teslim ettiğini iddia eden davacıdan, ürün teslim belgelerinin istendiğini fakat ibraz edilemediğinden; müvekkilininde doğal olarak faturalara itiraz edip iade ettiğini, davacının ne dosyaya ne de taraflarına borcun dayanağı belge ve açıklamaları sunmadığını, o bakımdan alacağın ispat edilmediğinin kabul edilmesi gerektiğini; davacının TTK gereği borcun dayanağı olarak iddia ettiği cari hesaba dayalı, cari hesap sözleşmesi yapmış olması gerektiğini; ancak böyle bir sözleşmenin bulunmadığını; davacı şirketin müvekkili tarafından daha sonra muhtelif tarihlerde gönderilen mutabakat mektuplarına cevap vermeyerek kötü niyetli hareket ettiğini savunmuş, davanın reddine ve takip tutarının %40’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş;
Mahkememizce dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında ticari ilişkinin 2007 – 2011 yılları arasında her yıl düzenlenen tedarikçi satın alma sözleşmesi ve genel satın alma şartnamesi kapsamında devam ettiği; davalı yancı düzenlenen ve davacıya tebliğ olunan 4.174,26 TL bedelli 6 adet fatura yönünden davacının takipte bulunamayacağı; davacının 2007 yılından geldiğini ve davalı ile mutabakat kurulduğunu ileriye sürdüğü 1.626,35 TL için alacak iddiasını kanıtlayamamışsa da, davacının yemin teklifi üzerine davalı tarafın yemin etmekten kaçındığı; dolayısıyla bu miktar alacağın varlığını HMK’nun 229. madde uyarınca kabul etmiş sayılacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş,
Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin —– Karar sayılı hükmünde; “sair temyiz itirazlarının reddine, ancak taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının ticari kayıtlarında da yer alan 4.174,26 TL tutarlı alacak miktarından kaynaklanmaktadır. Davalının 6 adet fatura ile davacıyı borçlandırdığı anlaşılmakta olup, bu faturanın dayanağı olan belgelerin dosya içinde mevcut olmadığı, bu durumda salt faturanın tebliğinin alacağın varlığını kanıtlamadığı, mahkemece açıklanan bu yön gözetilmeksizin eksik inceleme ve delil taktirinde hataya düşülerek karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesi ile hükmümüz bozulmuş”
Bozma ilamından sonra dosya mahkememizin ——- Karar dosyasına kaydolmuş,
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş,
Davalı vekili verilen ara karar gereğince 6 adet faturayı sunmuş, kendisine bu faturaların altındaki dayanak belgeleri sunması için mehil verilmiş; davalı vekili belgelerini sunarak yazılı beyanda bulunmuş, sunulan belgelerde nazara alınmak suretiyle uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
Uzman bilirkişi Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde sunulan belgeleri de incelemek suretiyle hazırladığı raporunda; bozma gerekçesinin, davalı tarafından düzenlenen 6 adet toplam tutarı—- olan faturalara konu hizmetlerin, davalı tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği noktasında toplandığı, taraflar arasındaki cari hesap bakiyesindeki uyumsuzluğunda bu tutardan kaynaklandığı; bahse konu 6 faturanın her biri yönünden yapılan değerlendirme sonunda bu faturaların taraflar arasında mevcut olduğu iddia edilen 2010 tarihli tedarik sözleşmesi hükmüne dayalı olarak düzenlendiği sonucuna varıldığı; mücerret fatura düzenlemesinin söz konusu olmadığı, sözleşmedeki kararlaştırma kapsamında düzenlenmiş olduğu; hal böyle olunca davalının davacı aleyhine borç kaydettiği —– dayanakları tespit edilmekle; esasen davalının hiç borcu olmadığını; ancak mahkemenin bozulan ilk kararını davalı taraf temyiz etmediğinden davacı yararına kazanılmış hak doğduğunu, bu nedenle mahkemece —- yönünden ilk kararda olduğu gibi takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, birikmiş faiz için koşulların gerçekleşmediğini tespit etmiş;
Mahkememizce bilirkişi raporu ve gerekçeleri yerinde görülmüş; davalı vekilinin 2010 tarihli tedarik sözleşmesini kabul etmediği, imzasına itiraz ettiği; ancak bunu bozmadan önce yapılan yargılamada da dile getirdiği, baştan beri bu sözleşmeye yönelik imzaların sahte olduğunu ileriye sürdüğü, imza incelemesi yapılmasını talep ettiği, ancak bu iddiaların bozmadan önce irdelendiği; bilirkişi raporunda da tekrar edildiği gibi, sözleşme hükümleri gereğince davalı tarafça düzenlenen bu faturaların, davacı yanca kendi defterine işlendiği; bu faturaları aynen kendi defterine işleyen davacının; artık sözleşmeyi inkar etmesinin dinlenemeyeceği; sözleşme sahte olsa dahi davacı tarafça bu faturaların bizzat kendi ticari kayıtlarna işlenmesi sebebiyle, davalının söz konusu mal teslimini / hizmeti vermiş sayılacağı, bu durumda esasen davalının davacıya borçlu olmadığı; ancak ilk kararı temyiz etmediği için davacı yönünden kazanılmış hak doğduğu nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuş; verilen hükme nazaran alacak likit bulunduğundan davacı lehine hükme konu miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş; reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyeti ispat olunamadığından davalı tarafın haksız takip tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. ( ilk kararı temyiz etmediğinden ve kazanılmış hak doğduğundan )
Mahkememiz kararı yeniden davacı vekili tarafından temyiz edilmiş;
Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin —- Karar sayılı ve 22/05/2019 tarihli kararı ile;
“Mahkemece, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin —–Karar sayılı ilamı ile davalının davacıyı borçlandırdığı faturaların dayanak belgelerinin dosya içerisinde mevcut olmadığı, eksik inceleme ve delil takdirinde hataya düşülerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre, sözleşme hükümleri gereğince daha önce davalı tarafça düzenlenen faturaların davacı tarafından defterine işlendiği, bu faturaları aynen kendi defterine işleyen davacının sözleşmeyi inkarının dinlenemeyeceği, davalının söz konusu mal teslimi hizmeti vermiş sayılacağı, bu durumda esasen davalının davacıya borçlu olmadığı, ancak ilk kararı temyiz etmediği için davacı yönünden kazanılmış hak dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile takibin davacı tarafından ilk kararda ispatlanan —– asıl alacak ve bu asıl alacağın takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 2/2 maddesi uyarınca ve yıllık %16.50 oranını aşmamak kaydıyla avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, likit olan alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli inceleme ve araştırma içermeyip hüküm kurmaya elverişli değildir. Bozma ilamında davalının 6 adet fatura ile davacıyı borçlandırdığının anlaşıldığı, yalnızca bu faturaların dayanağı olan belgelerin dosya içerisinde mevcut olmadığı belirtilmiştir. Davalının salt fatura düzenlemesi alacağın varlığını ispata yeterli olmayıp, faturada belirtilen hizmetlerin yerine getirildiğini dayanak belgelerle ispatlaması gerekir. Sözleşmede hüküm bulunması hizmetlerin yerine getirildiğini ispata yeterli değildir. Mahkemece bu hususlarda hiç bir değerlendirme yapılmaksızın yetersiz bilirkişi raporu dayanak alınarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA”
Karar verilmiş olup;
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş;
Davalının 6 adet fatura ile davacının borçlandırıldığı anlaşıldığından; yalnızca bu faturaların dayanağı olan belgelerin dosya içinde mevcut olmadığı; verilen kesin mehile rağmen sunulamadığı; davalıca salt fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı; faturada belirtilen hizmetlerin yerine getirildiğinin dayanak belgelerle ispatlanması gerektiği; sözleşmede hüküm bulunması hizmetlerin yerine getirildiğinin ispatı sayılamayacağı nazara alınarak dosya değerlendirilmiş;
6 adet faturanın kök rapordaki toplam bedelinin ——olduğu, buna yeminden kaçınma — eklenince —— — üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiği belirlenmiş; bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiş; alacak likit olduğu için icra inkar tazminatına hükmedilmiş, davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatının ise takibin bir senaryoya dayanmadığı, reddedilen kısım yönünden kötü niyetli takip tazminatı şartlarının doğmadığı nazara alınarak davalı tarafın tazminat talebi reddedilmek suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABÜLÜNE,
Davalı tarafın İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü nün— sayılı dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile;
Takibin — üzerinden ve bu miktarın takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 md uyarınca ve yıllık %16,50 oranının aşmamak kaydıyla avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
—-üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyetli takip talebi tazminatının şartları oluşmadığından reddine,
Alınması gereken —- harçtan alınmış bulunan — harcın mahsubu ile eksik —- harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan —- peşin ilam harcı ve başvuru harcının tamamı ile, — tebligat gideri, —– bilirkişi inceleme giderinin kabul ve ret oranı gereğince—— kısmının toplamı — yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki—- gereğince her iki taraf yönünden de kabul ve reddedilen kısımlar üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından maktu vekalet ücreti taktirine ancak taraf lehine takdir edilecek maktu vekalet ücreti asıl alacaktan fazla olamayacağı da nazara alınarak; davacı yararına—- vekalet ücreti taktirine, davalıdan alınıp davacıya verilmesine; davalı lehine ise, — vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, reddedilen kısım yönünden (davacı yönünden ) miktar sebebiyle kesin, davalı yönünden iki hafta içinde yargıtay yolu açık olarak verildi. Açıkça okundu usulen tefhim olundu.