Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/447 E. 2022/867 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/447 Esas
KARAR NO : 2022/867

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2019
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraf şirketler arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalıya akaryakıt verildiğini, alacaklarının faturalı olduğunu, cari hesaba dayalı alacağından dolayı davalı aleyhine—–sayılı dosyasıyla icra takibi yaptıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, davaya cevap vermemiş, daha sonra yargılama esnasında, önce müvekkilinin borçlu bulunmadığını, bilahare de borcun davacının talimatı ile davacı şirketin sahibinin oğluna taşınmaz devri suretiyle ödendiğini belirtip, borcun kalmadığını savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup, davacı cari hesaba dayalı olarak davalı aleyhine 297.577,12 TL cari hesaptan kaynaklanan asıl alacak, 91.813,13 TL işlemiş vade farkı alacağı ve 16.516,36 TL KDV alacağı olmak üzere toplam 405.916,61 TL üzerinden icra takibinde bulunmuş, asıl alacağa takip talebinde bildirdiği faiz oranı ve cinsinin uygulanarak tahsili talep etmiş; davalı süresi içinde ” borcum yoktur, faiz ve ferilerine de itiraz ediyorum ” şeklinde takibe itiraz etmiş, itiraz üzerine icra takibi durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış olup, icra takibine konu vade farkı alacağıyla ilgili kalemden ötürü öncelikle taraflar arasında bir vade farkı uygulamasının mevcudiyetini gösterecek bir protokol bulunup bulunmadığı sorulmuş, taraflar böyle bir protokol ibraz etmemişlerdir.Davalının takibe konu borcun yıllarına göre —– kayıtları getirtilmiş, her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için gün tayin edilmiş, sonuçları taraflara ihtar olunmuş ve anlatılmış, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmiş, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemiş olup, bu nedenle ticari defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçınmış sayılmıştır.
—— Karar sayılı hükmünde;
” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. ”
ŞEKLİNDE davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmamasının sonuçları açıklanmış olup, bu kararda nazara alınarak artık davacının ticari kayıtları ve davalının —— kayıtları sonucuna göre mahkememizce hüküm oluşturulmuştur.İncelenen davacı kayıtlarında, davacının ticari defter ve kayıtlarıyla icra takibi esnasında cari hesaptan kaynaklı alacağının 297.577,12 TL olduğu, bu alacağı doğuran faturaların üzerinde “ödemelerde gecikmelerde aylık %3 vade farkı uygulanır.” şeklinde yazılı kısım bulunduğu, söz konusu olan faturaların tamamının davalı tarafından vergi dairesine verilen —– kayıtlarında kullanıldığı yani davalının bu faturalardan kaynaklı KDV alacağını devletten tahsil ettiği için artık bu faturaları içeriğiyle birlikte kabul etmiş sayılması gerektiği, bu durumda taraflar arasında aylık %3 vade farkının kararlaştırılmış sayılacağı; hal böyle olunca da, davacının bilirkişi raporunda tablosu gösterildiği üzere takip tarihindeki vade farkı alacağının 11.783,00 TL olduğu, bunun KDV’sinin de 2.120,94 TL olacağı nazara alınarak mahkememizce hüküm oluşturulmuş;Cari hesap alacağının likit olduğu, hüküm altına alınan kısım yönünden davalının itirazında haksız olduğu, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebi yönünden şartların oluştuğu nazara alınarak asıl alacak yönünden icra inkar tazminatına da hükmedilmiş;Davalı her ne kadar söz konusu borcun bir gayrimenkul devri yoluyla sağlandığını iddia ediyor ve taşınmazın getirtilen tapu kaydına göre —— evladı ise de, satış akit tablosunda satışın bir bedel karşılığında yapıldığının yazılı olması; davalı tarafın söz konusu satışın bu borcu kapatmak için davacının talimatı doğrultusunda gerçekleştiğine dair bir talimatı veya benzeri bir mesajı, protokolü ibraz edememiş olması karşısında bu savunmaya itibar edilmemiş; iddia bir an doğru kabul edilse dahi şirket yerine, şirket yetkilisinin oğluna yapılan devrin ” yetkisiz şahsa yapılan ödeme ” niteliğinde olduğu ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre lehine tapu devri yapılan şahıstan geri istenebileceği dikkate alınarak borcun ödenmiş sayılamayacağı belirlenmiş,
Bu gerekçelerle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının—–sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile,
Takibin 297.577,12 TL asıl alacak, 11.783,00 TL vade farkı ve vade farkının 2.120,94 TL KDV’si olmak üzere toplam 311.481,06 TL üzerinden ve sadece asıl alacağa takipten itibaren taleple bağlı olarak yasal faiz uygulanarak DEVAMINA,Asıl alacak olan 297.577,12 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,Fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine,Reddedilen kısım üzerinden kötü niyetli takip tazminatı şartları oluşmadığından bu tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,Alınması gereken 21.277,30 TL ilam harcından peşin olarak alınan 4.902,47 TL’nin mahsubuyla eksik 16.374,83 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,Tamamı davacı tarafından karşılanan 4.946,87 TL peşin ilam harcı ve başvuru harcının tamamı ile 6 normal tebligat 11 elektronik tebligat toplamı 174,50 TL ile 1.700,00 TL bilirkişi ücretlerinin kabul ve ret oranları gereğince, 1.439,43 TL’lik kısmının toplamı 6.386,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,Karar tarihindeki —— gereğince, —– nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine;
Reddedilen kısmı üzerinden ise, —— nispi vekalet ücretinin de davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,ARA BULUCULUK GÖRÜŞMELERİNE DAVALI KATILMAMIŞ BULUNDUĞU DA NAZARA ALINARAK 1.320,00 TL ARA BULUCULUK GİDERİNİN DAVALIDAN ALINIP, HAZİNEYE İRAT KAYDINA, Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.