Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/371 E. 2020/439 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/371 Esas
KARAR NO : 2020/439

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/06/2019
KARAR TARİHİ : 07/10/2020

Mahkememizde görülen Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——- sıralarında müvekkilinin sevk ve idaresindeki—– plakalı araç ile davalı—— sevk ve idaresindeki—- plakalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Müvekkilinin davalı —– sevk ve idaresindeki aracın arkasında seyir halinde iken kurallara uygun bir şekilde sağ şeritten sol şerite geçtiğini, —- plakalı araç sürücüsünün müvekkiline —- plakalı aracın sol arka kısmına çarpması ile müvekkilin aracının savrularak bariyere çarptığını, müvekkilinin aracının pert olması sebebiyle — yapılan başvuru akabinde söz konusu başvurunun —- dosya numarası ile incelendiğini ve 27/02/2019 tarihinde —– göndermiş olduğu mail ile kazanın oluşumunda davalı —– kusuru bulunmadığının bildirerek talebin reddedildiğini, kazada müvekkilinin yüzde yüz kusurlu olmamasına rağmen tüm külfetin müvekkiline yüklenmesi ve müvekkilinin ciddi manada maddi kayıp yaşaması sebebiyle işbu davanın açıldığını belirterek davanın kabulü ile meydana gelen hasar sebebiyle 10.000,00 TL nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün işbu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, bu hususun kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın kusuru bulunmadığından davacı tarafın başvurusunun reddedildiğini, davacı tarafın arabuluculuk şartını yerine getirmeden dava açtığını, dava şartının bulunmadığını, davacı tarafından istenen meblağın fahiş tutarda olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalılardan —— tarihli cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında bir kusurunun bulunmadığını, olay yerine gelen polisler tarafından kaza tespit tutanağının tutulmuş olduğunu, kaza tespit tutanağında kusursuz olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davacı tarafın iddialarını kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle araçta meydana gelen hasar nedeniyle alacak talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın 30/10/2018 tarihinde davacının sürücü diğer davalı—– sürücü olduğu araçların karşılıklı kazaya karıştıkları ihtilafsız olup, ihtilafın kaza sebebi ile davacı aracında meydana gelen hasarla ilgili davalılardan talep edilebilecek tazminat ve miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olduğu dayanağı TBK 49 ve devamı ile 2918 Sayılı yasadan kaynaklandığı, HMK öncelikle davanın 114/1 maddesi yönünden irdelenmesi gerektiği, kazaya karışan araçların—- plakalı araç ile—plakalı aracın karıştığı kazadan kaynaklandığı, kaza tutanağından davacının sürücü olduğu, aracın malik kaydının —-olduğu, kaza tarihi itibarı ile de dava dışı bu kişi adına kayıtlı olduğu, davacıya dava tarihi itibarı ile ilgisini ve davayı takip yetkisine ilişkin varsa temlik belgesini sunması istenmiş. Davacı tarafından yeminli tercümesi yapılmış belge sunulduğu, sunulan belgenin incelenmesinden dava dışı araç maliki tarafından araç ile ilgili teknik takip ve incelemelerin yaptırılması ,teknik pasaport ,sicil begeleri ve sigorta işlemleri yapmak üzere ve kaza olması durumunda mahkemelerde ve çekişmelerde temsil etme konusunda yetki verildiği, verilen yetkinin dava dışı kişi adına vekaleten hareket etme yetkisi olduğu, davacının Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinde vekil olarak davayı takip yetkisinin bulunmadığı , kendi adına tazminat talep etme hakının bulunmadığı vekaleten hareket edebileceği, belgenin temlik niteliğinde de olmadığı, dava konusu subjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı “sıfat ” olarak tanımlanmaktadır ki,bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olmasının zorunlu olduğu, taraf sıfatının dava konusu subjektif hakka ilişkin olduğu,dava hakkı kural olarak o hakkın sahibine ait olan subjektif hakkın bir maddi hukuk sorunu olup, somut olayda davacının subjektif hakkı talep edemeyeceği anlaşılmakla , hakkın esasının var olup olmadığı incelemesi yapılmaksızın davanın sıfat yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın sıfat yokluğundan REDDİNE,
1-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-Davacı giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı taraflarca sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraflar yararına—uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.