Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/349 E. 2021/659 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/349 Esas
KARAR NO: 2021/659
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/06/2019
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu çekte keşideci sıfatıyla davacı derneği temsilen imzası bulunan—–kadar münferiden temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğunu,—- art arda gelen ödeme emirleriyle belirtilen dernek yöneticisinin mevcut yetkililerini kötüye kullandığını bir takım hileler evrakta sahtecilik, değişik bankalardan çek koçanı aldığını, —– uhdesinde tuttuğunu, işbirliği yaptığı kişi ve kurumlardan sahte içerikli faturalar kullanarak piyasaya sürdüğünü, ———– yetkilerinin son verilerek uhdesinde tuttuğu boş çekleri iade etmesi için — sayılı ihtarname gönderildiği ve sonrasında suç duyurusunda bulunulduğu, —–sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini, boş çek yaprakları kıymetli evrak hükmü kazanmadığından davanın reddine karar verildiğini, dernek yönetimi tarafından belgelerle bankalara bildirildiğini, eski yönetim kurulu başkanı —- işbu davanın ikame edildiğini, hileli yollarla piyasaya sürmüş olduğu dernek çekleri ile verdiği zararın — civarında olduğunu, davalının bankaya ibraz ettiği çekte lehtar olarak —derneği dolandıran—-gelini olduğunu, lehtar ile vekil eden dernek arasında hiçbir mal veya hizmet ilişkisinin bulunmadığını, —- çekleri davalıya vermeyerek gelini ve diğer şahıslar üzerinden aktarmasının nedeninin davalıya 3. Kişi sıfatı kazandırarak iyi niyet karinesinden faydalanmasını sağlamak olduğunu, davalı ile danışıklı hareket ettiğini, işbu davanın müsebbibi olan ve suç oluşturan çekler dayanak edilerek müvekkil dernek aleyhine ——sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, haksız bir şekilde başlatılan icra takibi ile müvekkilinin ticari ve sosyal itibarının bitme noktasına getirildiğini, davalının eski dernek başkanıyla danışıklı olduğunu ve dolandırıcılık suçuna da vücut verdiğini, dayanak takipte davalıların kötü niyetli olduğunu, tedbir talebinin —— sayılı dosyası takip başlattığını ileri sürdüğü,takibin durdurulmasını ve davalıların % 20 ‘den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerin incelenmesinde görüleceği üzere müvekkilinin çekler arasındaki birkaç cirodan sonra devralmış olduğunu, keşideci ile lehdar arasındaki ilişkileri bilmesinin mümkün olmadığını ve bilmesi de beklenmeyeceğini, çekte keşideci olan davacı, lehdar ile arasında olan şahsi defilerin iyi niyetli hamil hamil olan müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafından müvekkilin eski dernek başkanı ile danışıklı olarak dolandırıcılık suçunu işlediğini, davacının bu iddiaları ispata muhtaç olduğunu, dava konusu çekin müvekkili tarafından ciro yoluyla devralındığını, müvekkilin iyi niyetli 3. Kişi konumunda olduğunu, davacının çeklerin lehdar ile aralarında bir ticari ilişkinin bulunmadığını, çeklerden dolayı borçlu olmadıklarını yönündeki iddiaları ve diğer tüm iddiaları müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili çekin kimden ne şekilde geldiğini ve cirantalara ait imzalarında doğru olup olmadığının araştırma yükümlülüğü olmadığını ve böyle bir imkan da olmadığını, davalı kambiyo senedinin nedenini asıl borç ilişkisinin varlığını kanıtlamak zorunda olmadığını, dava konusu evrak kambiyo senedi olduğu için TTK da belirtildiği gibi senedin nedenini ve asıl borç ilişkisinin varlığını kanıtlamak zorunda olmadığı gibi bunun aksini ispat yükünü borçluya bırakılmış olduğunu ve bundan sonra doğacak defilerin iyiniyetle üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini açıkça belirttiğini, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi gerekmekle birlikte dava konusu çekleri ciro yoluyla devralan ve iyi niyetli hamil konumunda olan müvekkilinin %20 oranında tazminatla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının tamamen kötü niyetli davrandığını, gerçekle ilgisi olmayan iddiaları ileri sürmekte olduğunu, bu nedenlerle davacının haksız ve hukuka aykırı iş bu davanın reddine karar verilmesini ve davacı aleyhine alacağın % 20 sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava,İİK 72 maddesine göre açılan ve davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinden ibarettir.
Mahkememizce uyuşmazlığın; davacı aleyhine başlatılan ——sayılı dosyasından kaynaklı takibe konu çekten dolayı borçlu olup olmadı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle İİK 72 maddesine göre açılan ve davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti yönelik olduğu,
Dava menfi tespit davası ise de davanın dayanağının TTK 780 ve devamı maddelerinde düzenlenen çeke dayalı menfi tespit davası olduğu, davalı yönünden TTK 687 de de belirtildiği gibi senetten dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamillere karşı ileri süremeyeceği, Boş çeklerin sonradan doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispat edilebileceği, HMK 190 maddesi gereğince ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça , iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu,2 fıkrasında kanuni bir karineye dayanan tarafın sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu, karşı tarafın kanuni karinenin aksini ispat edebileceği, davacı tarafından çeklerdeki imzaya yönelik bir itirazda bulunulmadığı, çeklerin ileride gerçekleşecek ticari ilişkiye dayalı olarak verildiğine ilişkin yerine getirilmeyen bir hukuki ilişkinin varlığı için verildiğinin ispat külfetinin davacı çek borçlusunda olduğu, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, davalı cevap dilekçesi sunduğundan davalının isticvabının bu dava yönünden hukuki yararının olmadığı, toplanan mevcut delillere göre davanın ispatlanamdığı anlaşılmakla davanın reddine, her ne kadar davalı tarafından tazminat talep edilmiş ise de teminat yatırılarak takip durdurulmamış olduğundan davalının şartları bulunmayan tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
DAVANIN REDDİNE,
1-Davalının kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
2-Peşin alınan 1.550,64 TL harçtan alınması gereklisi 59,30 TL harcın mahsubu ile 1.491,34 TL fazla harcın, hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT tarifesi uyarınca davalıyararına taktir olunan 12.576,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacının yatırmış olduğu gider avansından artan tutarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 29/09/2021