Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/317 E. 2021/256 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/317 Esas
KARAR NO : 2021/256

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2019
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkili — “—– kredi kullandırdığını; davalının da kefil olarak bu sözleşmeyi imzaladığını; kredi ödemelerinin yapılmaması üzerine bankanın hesabı kat edip, hem borçluya hem de davalımız ——- tebliğ ettiğini; ancak borcun yine ödenmediğini belirterek kredi borçlusu ve davalımız aleyhine İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğünün—– sayılı dosyasıyla icra takibi yaptıklarını; davalımız tarafından yapılan haksız bir itirazla takibin onun yönünden durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu zira sözleşme konusunda müvekkilinin ayrıca bilgilendirilmediğini; kefalet sözleşmesinin ———– nitelikte düzenlendiğini, genel işlem şartları yönünden geçerli olmadığını, miktarın fahiş olduğunu, yasada düzenlenen unsurları da taşımadığını, el yazısı ile kefalet türünün ve diğer unsurların ve —- olmadığını belirterek müvekkili aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup, takibin nedeni genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesidir.
Davacı banka, dava dışı asıl borçlu ve davalımız olan —- üzerinden icra takibinde bulunmuş, asıl alacağa takip tarihinden itibaren hesap tablolarında belirtilen oranlarda işleyecek temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamını istemiştir. Davalımız olan kefil, iş bu takibe süresi içinde itiraz etmiş, borçlu olmadığını belirterek, takibi durdurmuş, iş bu itirazın iptali de bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalının kredi sözleşmesindeki kefaletnamede mevcut olan imzasına itirazı yoktur. Davalı tarafın kefalet sözleşmesine itirazı kendisine kefalet sözleşmesiyle ilgili bilgilendirme yapılmadığı ve kefalet sözleşmesinin yasal şartları uygun olmadığı hususundadır.
Kefaletname dosyada mevcut olup; TBK 583 vd maddelerdeki geçerlilik şartları mahkememizce incelenmiştir. Kefaletnamede el yazısıyla davalımızın ismi yazmakta, kefalet türünün müteselsil olduğu, kefalet tutarının — olduğu belirtilmekte, el yazısıyla davalı kefilin ismi ve adresinin yazılı olduğu görülmektedir.
Kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi — sözleşme niteliğinde olup, davalının imzaladığı genel kredi sözleşmesini okuyarak imzalaması gerekir, aksi taktirde bilgilendirilmenin belgeli olarak bankadan istenmesi mümkün değildir.
Kredi sözleşmesinde, banka kayıtları yönünden delil sözleşmesi niteliğinde düzenleme mevcuttur. Bu düzenlemede taraflar arasında bir ihtilaf çıktığında banka kayıtlarının esas alınacağı açıkça yazılıdır. Tarafları bağlar. Bu nedenle mahkememizce banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişiden rapor alınmış olup, 30/11/2020 tarihli rapor hükme esas alınmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının kefaletiyle —- kredi kullandırıldığı; — tarafından kararlaştırılan kredi ödemeleri yapılmadığı için bankanın kredi sözleşmesini haklı olarak fesih ettiği; kredi ödemesinin muaccel olduğu tarih ile kat ihtarının tebliği ile verilen sürenin sonuna kadar bankaca belirlenen / bankaca belirleneceği kredi sözleşmesiyle kararlaştırılan akdi faiz oranı üzerinden faiz hesaplandığı; söz konusu bu faizin asıl alacağa eklenerek, oluşacak miktara da takip tarihine kadar temerrüt faizi talep edilebileceği belirlenmiş; bankanın akdi faizi ve onun %50 fazlası ile temerrüt faizini belirleyebileceği yeter ki bu miktarların — belirlenen miktarı geçmemesi gerektiği ve olayımızda da geçmediği tespit edilmiş; bilirkişinin de bu tespitler çerçevesinde raporunu hazırladığı görülmüştür.
İş bu davadaki somut olayda bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı kefilimiz asıl borçludan sonra temerrüte düşürülmemiştir. Kat ihtarları aynı anda tebliğe çıkarılmış olup, asıl borçlu önce temerrüte düşürülür, daha sonra davalımız temerrüte düşürülmüş değildir. TBK 586 madde gereğince kefil müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak bunun için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması gerekir. TBK’daki bu düzenleme gereğince borçlunun ifada gecikmesi hali ” ve ” ile borçluya çıkarılan ihtarın sonuçsuz kalmasına bağlanmış bulunduğundan ifada gecikme hali ve borçluya ihtarın sonuçsuz kalması birlikte aranır. Davamızda asıl borçlu ifada gecikmiştir ancak ihtar hem borçluya hem kefile birlikte tebliğe çıkarıldığından borçlu yönünden ihtarın sonuçsuz kaldığı beklenmeksizin kefile tebligat yapılmıştır. Bu sebeple bilirkişi asıl alacağı 337.521,79 TL olarak belirlerken işlemiş temerrüt faizini ” 0 ” olarak belirlemiştir. Bu hatalı olmuş olup, sözleşme gereğince borçlu daha önce temerrüte düşürülmese dahi ödenmeyen taksitler sebebiyle temerrüt faizi yerine işlemiş akdi faizin kat tarihi ile takip tarihi arasında işlemeye devam edeceği nazara alınmak suretiyle bizzat bankaca uygulanan akdi faizin bu dönem içinde işleyece mahkememizce belirlenmiş, faizin başlangıç ve bitiş tarihi ile uygulanan oranı ——— olarak bilirkişi raporunda yer aldığından basit bir hesaplamayla bu faizin — 7.281,79 TL olduğu mahkememizce hesaplanmış, bu husus teknik bilgiyi gerektirmediğinden ayrıca rapor alınmamış; hüküm kısmında da 7.281,79 TL faizin kat tarihi ile takip tarihi arasında işleyen akdi faiz ve —- olduğu açıklanmak suretiyle ve asıl alacak yönünden de taleple bağlı kalınarak hüküm oluşturulmuş;
Hüküm altına alınan alacağın likit olduğu, davalının itirazının haksız olduğu nazara alınmak suretiyle asıl alacak üzerinden inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğünün —sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile;
Takibin 330.240,00 TL asıl alacak, 7.281,79 TL kat tarihi ile takip tarihi arasında işleyen akdi faiz ve—– ihtar masrafı olarak toplam 338.006,79 TL üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde bildirilen faiz cinsi ve miktarıyla faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
Fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine,
330.240,00 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 23.088,78 TL ilam harcından peşin olarak alınan 4.110,53 TL’nin mahsubu ile eksik 18.978,25 TL’nin davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan peşin ilam harcı ve başvuru harcı toplamı 4.154,93 TL’nin tamamı ile 154,00 TL 11 adet tebligat gideri ve 1.200,00 TL bilirkişi inceleme ücretinin kabul ve ret oranı gereğince 1.314,18 TL’sinin toplamı 5.469,11 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki —-gereğince, davacı lehine 32.110,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine;
Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu.