Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1153 Esas
KARAR NO: 2019/1403
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/10/2018
KARAR TARİHİ: 06/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili şirketin ——– sahibi ve işletmecisi olduğunu; davalı şirketinde çeşitli tarihlerde müvekkilinden konukları için hizmet aldığını; davalının konuklarının davacıya ait otelde kaldıklarını; otel ücretlerinin faturalandırılıp, davalıya gönderildiğini, davalının kısmi ödeme yaptığını belirterek; -adet faturadan kaynaklanan alacakları için davalı aleyhine İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün—- sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, vekaletname ibraz etmiş ancak davaya cevap vermemiş olup, bu nedenle icra takibine yaptığı itirazın niteliği nazara alınmak suretiyle savunması değerlendirilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup, davacı, davalı tarafından yönlendirilen davalı misafirlerine konaklama hizmeti verdiğini iddia etmekte; — adet faturadan dolayı icra takibinde bulunarak, —- tarihli faturadan dolayı davalının kısmi ödeme yaptığı, bu fatura bedelinden kalan —TL’yi,—- tarihli faturadan kaynaklanan — TL’yi ve — tarihli faturadan kaynaklanan—-TL’yi icra takibine konu etmiş; toplam —- TL olan ödenmemiş konaklama ücretinin, yıllık %19,50 oranındaki ve değişecek oranlarda ticari faizi ile tahsilinin sağlanması için icra takibi başlatmış; davalı süresi içinde borcu bulunmadığını, bu nedenle borcun tamamına faize ve faiz oranlarına itiraz ettiğini yazılı olarak bildirmiş; süresinde yapılan itirazla takip durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Takip konusu alacak verilen konaklama hizmetinden kaynaklanmakta olup; öncelikle davacının konaklama hizmeti verdiğini ispat etmesi gerekir. Davacı, faturaları kesen —– çalıştırdığına dair belgelerini ibraz etmiş olup; konaklama hizmetini verdiğini ispat yönünden ticari kayıtlara ve e-mail yazışmalarına dayanmıştır. Mahkememizce fatura tarihleri olan 2018 yılı itibariyle davalının BA kayıtları getirtilmiş olup; davalının BA kayıtlarında davacı şirketle ilgili — TL’lik ( KDV hariç ) beyan gözükmektedir. Bu beyan nedeniyle — yılı içinde davalının davacı şirketle bir ticari ilişkiye girmiş bulunduğu ve ondan KDV hariç —- TL’lik hizmet aldığı sabittir. Taraflar arasındaki e-mail yazışmaları da incelenmiş olup; davalının konukları için davacı şirketçe çalıştırılan otele akredite olduğu görülmektedir.
Hal böyle olunca taraf kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş olup, inceleme günü davalı şirkete tebliğ edilmiş; kayıtlarını ibraz etmezse sonuçlarını gösterecek şekilde hazırlanan duruşma tutanağı tebliğe çıkarılmıştır.
İnceleme gününde, davalı kayıtlarını ibraz etmemiş, bilirkişi davacının ticari kayıtlarını incelemek suretiyle raporunu ibraz etmiştir. Davacının usulünce tutulan kayıtları ile davalıdan icra takibi esnasında ——- TL alacaklı olduğu; icra takibine konu ettiği faturalarında ticari defter ve kayıtlarında mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi gelen davalının BA kayıtları ve sunulan e-mail görüşmeleriyle birlikte davacı kayıtlarına nazaran davac-ının takip konusu miktar kadar davalıdan alacaklı olduğunu rapor etmiştir.
Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin —– Esas – — Karar sayılı ve ——- tarihli hükmünde; kendine yapılan tebliğe rağmen ve sonuçları ihtar edilmişken, ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeyen davalının konumu açıklanmış olup;
“Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile
kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
Hükümden de anlaşılacağı üzere davalı ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemekle davacının kendi kayıtları ile doğrulanan ve iddia ettiği hususun davalı kayıtları üzerinde teyit edilme imkanı bırakmadığından; sonuçlarına katlanması gerektiği, kaldı ki, e-mail görüşmeleri ve BA kayıtlarınında durumu doğruladığı nazara alınarak, davanın kabulüne karar verilmiş; konaklama ücretinden kaynaklanan alacak likit olduğu için inkar tazminatına da hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklan
DAVANIN KABULÜNE,
Davalının İstanbul Anadolu 18 icra Müdürlüğü’nün —– sayılı dosyasına yapmış bulunduğu itirazın iptaline, TAKİBİN AYNEN DEVAMINA,
— TL üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Alınması gereken —- TL harçtan baştan alınan 346,97 TL’nin mahsubu ile 1.615,48 TL harcın davalıdan alınıp, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 382,87 TL başvuru harcı ve peşin ilam harcının tamamı ile, 7 davetiye gideri 98,00 TL ve bilirkişi inceleme ücreti 1.200,00 TL’nin toplamı 1.680,87 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 3.447,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 06/12/2019