Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/220 E. 2022/108 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/220 Esas
KARAR NO: 2022/108
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/01/2018
KARAR TARİHİ: 18/02/2022
Mahkememizde görülen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi —- tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve —oldukları — plaka sayılı araç içerisinde yolculuk yaparken meydana gelen trafik kazası sonucu kaldırıldığı hastanede — tarihinde vefat ettiğini, davalı araç sürücüsünün olayda tamamen kusurlu olduğunu, davacılardan —- müteveffanın eşi olup, diğer davacıların ise çocukları olduğunu, davacı— yaşında dul kaldığını, bundan sonraki yaşamını tek başına zor şartlar altında geçirmek durumda olacağını, eşinin ölümü ile maddi ve manevi desteğini kaybettiğini, davacıların tümünün murislerinin ani ölümü sebebiyle çok üzüldüklerini, müteveffanın eksikliğinin davacıların manevi dünyasında derin bir ızdırap bıraktığını iddia ile öncelikle davalılar—- menkul ve gayrimenkullerinin kaydına teminatsız olarak ihtiyati haciz tatbik edilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı eş — destekten yoksun kalma-maddi tazminat, —manevi tazminat, diğer iki davacının her biri için — manevi tazminat olmak üzere toplam — tarihinde itibaren faizi ile birlikte —- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılardan — vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin — ikamet ettiklerini, davanın —Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini belirterek yetki ve görev itirazında bulunduklarını, müvekkili — aracın maliki olduğunu, meydana gelen kazanın oluşumundan ilgisinin olmadığını ve sorumlu tutulamayacağını, diğer müvekkili sürücü—- olayda tamamen kusurlu olmadığını, müteveffanın kemer takmaması nedeniyle ağır yaralanarak vefat ettiğini, müvekkiline çarpan araç sürücüsünün kontrolsüz davranması ve fren yapmadığı için kusurlu olduğunu, öte yandan davalı aracın davalı — tarafından sigortalı olduğunu, davacıların talep ettikleri tazminatın bu—– tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkillerinden talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde; öncelikle delillerin kendilerine tebliğ edilmesini, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını ispat etmesi gerektiğini, davacıların müteveffanın desteği olduğunu delillerle ispat etmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı lehine tazminata hükmedilmesi halinde faizin başvuru tarihinden itibaren yasal faiz olarak belirlenmesi gerektiğini, müteveffanın sigortalı araçta hatır için taşınması nedeniyle tazminata hükmedilmesi halinde tazminattan %30’dan az olmamak üzere indirime gidilmesi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibariyle trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın —tarihinde meydana gelen kazada davacıların murisinin vefatı sebebi ile dava tarihinden sonra davalı —maddi tazminatı ödemesinden dolayı davalılar — talep edilebilecek manevi tazminat miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili — tarihli dilekçesinde maddi tazminat taleplerinin davalı — tarafından ödendiğini bu nedenle maddi tazminata ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini, diğer davalılar — talep ettikleri manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini bildirmiştir.
Mahkememiz —-Somut olayda kaza yeri — davacıların adresi—-olmakla beraber, davalı—- olduğundan davanın açıldığı — Asliye Ticaret Mahkemesinin dava tarihi itibariyle yetkili olduğu anlaşılmaktadır —-Bu durumda davacılar vekili dava açarken HMK’nın 16. maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak maddi ve manevi tazminat davasını, dava tarihi itibariyle yetkili Mahkemede açtığına göre Mahkemece verilen tefrik kararı ile dava açılış tarihinde var olan yetki kaldırılarak yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Bu bağlamda, Mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.” denilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı tanıklarından —- tarihinde meydana gelen kazada sürücü —kullandığı araçta ben de vardım, öğlen saatlerinde kaza oldu, yanımızda — sürücü — arkadaşımız daha vardı, açılış için birlikteydik, biz aracın içinde dört kişiydik, davacıların murisi — de bizim aracımızdaydı, arka tarafta —- birlikte oturuyorduk, biz emniyet kemerimizi bağladık, hatta — de bağlaması söylendi ancak o sıkıldığını ve bağlamayacağını söyledi, ben — emniyet kemerini takmasını söyledim, ancak takmadı, daha sonra — bize çarptı, bizim aracımızı hızlı değildi.” davalı tanığına — tarihli ifadesi okunmuş, Bu ifadesinde emniyet kemeri ile ilgili herhangi bir beyan olmadığı anlaşıldığından tanıktan sorulmakla; davalı tanığı “Benim ifademi — aldığı doğrudur, şuanda vermiş olduğum ifadem doğrudur, o zaman bana sorulmadığı için ben bu konuda herhangi bir beyanda bulunmadım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Celp edilen —- sayılı dosyasında davalı — taksirle ölüme neden olma suçundan ceza verildiği, kararın istinaf edildiği ve — kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede Hükmedilecek manevi tazminat duyulan elem ve ızdırabın tam karşılığı olmayıp, mağdurlarda kısmen teskin duygusu yaratmaya yöneliktir. O halde taktir edilecek manevi tazminatın miktarı teskin duygusu yaratacak bir miktar olmalıdır. Manevi tazminat bir zenginleşme aracı da değildir. Acıya özendirir şekilde mağdura o tarihe kadar eline geçmemiş bir paranın manevi tazminat olarak hükmedilmesi de mümkün değildir. Manevi tazminatın miktarının taktirinde olayın ağırlığının da gözönüne alınmasının yanı sıra tarafların sosyal ekonomik durumlarının da değerlendirilmesi gerekir. Öte yandan manevi tazminat faile verilen bir ceza da değildir. Bu nedenle faili zaruret haline sokacak bir miktara da hükmedilemez. Olayda davalı sürücünün kusuru, olayın meydana geliş şekli davacılar ile davalıların sosyal ekonomik durum araştırması mahkememizce dikkate alınmış olup, bu açıklamalar itibarı ile davacıların Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; davacı— manevi tazminatın davalılar —- kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebi Davalı — tarafından ödendiğinden maddi tazminat talebi konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Kabule göre alınması gerekli 1.502,82 TL harçtan peşin alınan 2.595,78 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.092,96 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Maddi tazminat yönünden davacı vekili — tarihli dilekçe maddi tazminat dava vekalet ücreti olarak ödeme yapıldığını bildirmekle; vekalet ücreti yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE;
4-Davacı —- kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Manevi tazminat yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT tarifesi uyarınca davacılar yararına taktir olunan — tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Manevi tazminat yönünden davalılar—kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT tarifesi uyarınca bu davalılar yararına taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar — ödenmesine,
7-Davacının peşin alınan 1.502,82 TL peşin harcın ve 35,90 TL başvurma harcının yargılama giderine katılmaksızın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacının yaptığı yargılama gideri olarak 335,00 TL tebligat gideri ve yazı giderinden davanın kabulüne tekabül eden 48,49 TL nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, redde tekabül eden bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı— yaptığı yargılama gideri olan 94,50 TL den davanın reddine tekabül eden 81,90 TL nin davacılardan alınarak davalı — ödenmesine,
10-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2022