Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/178 E. 2021/846 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/178 Esas
KARAR NO : 2021/846

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2019
KARAR TARİHİ : 26/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, davalı —— — sözleşmenin 25/05/2012 tarihinde davalı şirket tarafından noter ihtarıyla fesih edildiğini, davalının ” başka—-suretiyle sözleşmeyi fesih ettiğini;
Bilahare davalı tarafından—– dosyasıyla dava açıldığını; bu davayla — —– ” şeklinde gösterildiğini; söz konusu davanın reddedildiğini, —, karar düzeltme talebinin de reddedilerek kesinleştiğini; böylece feshin haksız olduğunun ortaya çıktığını, Yargıtay kararında davacının noterden —— dayanamayacağının vurgulandığını; davamıza konu uyuşmazlıkla ilgili ara buluculuğa başvurduklarını — kaldığını, bu kısım yönünden davacının mahrum kalınan kârının tazmininin gerektiğini; ayrıca bu iş nedeniyle müvekkilinin bankadan kredi kullandığını, kredi için taşınmaz devri yaptığını, taşınmaz —; fesihten dolayı kredi taksitlerini ödeyemeyince banka tarafından taşınmazın üçüncü şahıs konumundaki — devredildiğini; bu nedenle taşınmaz mülkiyeti kaybından dolayı da bir zararı oluştuğunu, bunun da tazmini gerektiğini belirterek; harcını karşılayarak yapmış bulunduğu ıslahla kar—- davalıdan tahsilini,– tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek banka faizinin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, davacı ile akdedilen sözleşmenin ticari koşullarda anlaşma— sözleşmeye aykırı olarak — nedenlerinden dolayı fesih edildiğini; bunların ihtarnameyle bildirildiğini; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını; davacının zararının belirlenebilir nitelikte olmasına rağmen savunma hakkını kısıtlamak — gösterildiğini, dava dilekçesinde de 50.000,00 TL olarak gösterildiğini; bunun iyi niyetli bir davranış olmadığını; feshin hukuka uygun olduğunu, davacının iddia ve taleplerini kanıtlayacak hiç bir delil sunmadığını, feshin haksız olduğunun tespitine ilişkin ——-gerektiğini; davacı ile akdedilen — konusu olmadığını; bu nedenle istediği tazminat taleplerinin esasen ileriye sürülemeyeceğini; yetki itirazlarının bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince yetkili mahkemenin — kararı verilmesini, bu talepleri yerinde görülmezse davanın esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, taraflar —-kar kaybından kaynaklı tazminat —– kaybına neden olmaktan dolayı uğranılan zararın tazmini davasıdır.
Taraflar —- —— sözleşmesi imzalandığı,—– davalı—- konusunda bir ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf, feshin haksız olup olmadığı, fesih haksızsa o taktirde davacının kar kaybı tazminatı isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecekse bedelinin ne olduğu ve haksız fesih ile davacının taşınmaz mülkiyeti kaybı arasında zararın tahsilini gerektirecek illiyet bağı olup olmadığı varsa zararın miktarı hususunda toplandığı belirlenmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme, —dönem yönünden kâr kaybının tespiti açısından deliller, taşınmaz mülkiyetinin kaybına ilişkin kredi sözleşmeleri, banka evrakları, tapu kayıtları getirtilmiş, bilirkişi heyetinden rapor ve iki adet ek rapor alınmış, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davalı yetki itirazında bulunmuş ise de, yetki itirazı sözleşmedeki yetki şartından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmede, ihtilaf halinde — Mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Ancak, sözleşme 2010 tarihli olup HMK’dan öncedir. HMK’dan önce yetki sözleşmeleri kesin nitelikte değildir. Genel yetkili mahkemelerin yanında bir —. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmeyle belirlenen —— Mahkemeleri genel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmaz, dava, davalının ikametgahında açıldığından mahkememiz yetkilidir; davalının yetki itirazına bu nedenle itibar edilmemiştir.
Mahkememizce öncelikle davalı—— sözleşmeyi fesih etmiş olup; fesih sebebi olarak ticari koşullarda anlaşma sağlanamaması —— sebep göstermiştir. Davalı gösterdiği bu fesih sebepleriyle bağlıdır. Artık bu fesih sebepleriyle akdi fesih etmiş iken, dosyamızda belirttiği — borçların ödenmemesi, —…gibi fesih ihtarında yer almayan sebeplere dayanamaz. Davalının —- tartışılmış; — mutabakatsızlıkların miktar yönünden — bu nedenle mutabakatsızlıktan davacının sorumlu tutulamayacağı; — sağlanamamasınında baştan sözleşmeyle belirlenen hususlara rağmen ileriye sürülemeyeceği gerekçe tutularak feshin haksız olduğu belirlenmiş;——-karar kesinleşmiştir. Bu nedenle maddi vaka olarak mahkememizde feshin haksız olduğunu kabul etmiş, bu çerçevede davacının isteyebileceği zararlar değerlendirilmiş; mahkememizden istediği zarar kalemleri de bu yönden irdelenmiştir.
Davacı tarafın — yönünden talebinin incelenmesinde;
Dava dilekçesinde —- gösterilmiş, her türlü dava ve talep hakkı saklı tutularak belirsiz alacak davası olarak dava ikamet edilmiştir. Daha sonra 01/06/2021 tarihli dilekçeyle harç tamamlama—-, bunun üzerine dosya —-,— mahkememizce alınan bilirkişi rapor, ek rapor ve ikinci ek rapor sonunda,—– mahkememizce — yerinde olduğu; bu çerçevede yapılan hesaplamayla davacının fesih tarihi ile sözleşmenin —- olduğu; ancak belirlenen bu bedelden dosyada bulunan——- edeceği karla davacının — ödeme yapacak olduğu; bu sebeple — sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken taksitlerin belirlenen kar kaybından mahsup edilmesi gerektiği; davacı —- dosyasına ödemelere ilişkin gönderilen — mahsup edilmesi gereken iki ödemenin toplamının 1.523.195,00 TL olduğu; bunun hesaplanan kar kaybından düşülmesiyle —- sorumlu olduğu ve ödemesi gerektiği; davacı vekili tarafından da bu hususlardan bahisle bilirkişi raporundan sonra kar kaybı talebinin 14.737.352,67 TL olarak talep edilip, harcının tamamlandığı; dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından birden çok harç tamamlama işlemi yapılabileceği nazara alınmış, mahkememizce bu miktar üzerinden kar mahrumiyetine hükmedilmiştir. Davacı her ne kadar fesih ihbarından itibaren işlemiş faiz talep etmişse de; davalının kendi çektiği ihtar ile temerrüte düşmeyeceği, temerrüt ihtarı niteliğinde bir ihtarın gerekli olduğu, davadan önce de bu tür bir ihtar çekilmediğinden dolayı hükmedilen miktara dava tarihine kadar faiz işletilemeyeceği;— bunun da temerrüt ihtarı sayılamayacağı nazara alınarak; dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği belirlenmiş;
Davacının mülkiyet kaybından kaynaklanan alacağı yönünden talebi de incelenmiş olup,
Davacımız taraflar—sözleşmedeki edimlerini —, kendine ait taşınmaz üzerinde de krediye teminat için ipotek oluşturduğunu; ancak– fesih etmesi ile sözleşmeden beklenen karları yapamadığını; bankaya olan borçlarını ödeyemediğini, banka tarafından da ipotek hakkı kullanıldığını, banka ile anlaşmak zorunda kaldığını; anlaşma sonunda yine ödeyemeyince de mülkiyet hakkını kaybettiğini ileriye sürerek taşınmaz mülkiyetini kaybetmesinden kaynaklanan zararın tazminini istemiştir. Mahkememizce —kayıtları—- yaptığı ——- sözleşmesinden çok öncedir. Davacı ile — bu protokol yapıldığından kredinin çok daha önce çekildiği açıktır. Bu durumda davacımızın ——- sözleşmesine —— kredinin teminatı olarak taşınmaz üzerine ipotek verdiği; kredi borçları ödenemeyince taraflar arasında —- tarihleri arasında ödenmesinin kararlaştırıldığı, ödemenin taksitler halinde yapılacağı, her bir taksit için en fazla 30 gün ilave süre verileceği hususunun kararlaştırıldığı ve protokolde bu taksitler bu süreler içinde de ödenmediği taktirde ipoteğe konu taşınmazın üçüncü şahıs konumundaki —- taraflarca kabul edildiği; böylece bankanın borç sebebiyle devir hakkının dahi taraflarımız —- tarihinin bile sözleşmeden önce olduğu, bu süre içinde davacımızın borcu ödeyemediği, bankanın da taşınmazı —– sözleşmesinden önce doğduğu; hal böyle olunca, davacımızın ” yansıma zarar niteliğindeki ” bu zarar kaleminin davalımızdan istemesinin mümkün olmadığı kabul edilmiş; — karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacının kar mahrumiyetinden doğan alacak talebinin kabulü ile 14.737.352,67 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek—–yüksek avans faiziyle .birlikte davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Davacının taşınmaz mülkiyetinin kaybından dolayı talep ettiği yansıma zarar talebinin şartları oluşmadığından reddine,
Davacının baştan yatırdığı ve bilahare tamamladığı 974.554,88 TL harcın alınması gereken 1.006.708,56 TL’nin mahsubu eksik 32.153,68 TL harcın davalıdan alınıp hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinden 974.599,28 TL harcın tamamı ile ——- yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki —
Davacı lehine 235.998,52 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden de davalı lehine 511.868,77 TL nispi vekalet ücretinin de davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.