Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/776 E. 2021/212 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/694 Esas
KARAR NO : 2021/227
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili banka tarafından —– nolu kredinin kullandırıldığını; bu genel kredi sözleşmesini dava dışı —— davalımızın müteselsil kefil / müşterek borçlu olarak imzaladıklarını; kredi taksitleri ödenmeyince müvekkili banka tarafından hesabın kat edildiğini, asıl borçlu ve kefillere kat ihtarının tebliğ edildiğini ancak ödemenin sağlanamadığını belirterek; kök borçlu ve kefiller aleyhine—— dosyasıyla icra takibi başlatıldığını; davalının haksız itirazıyla takibin davalı yönünden durduğunu belirterek; davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, kefaletin geçersiz olduğunu, müvekkilinin şirketin ortağı ve yöneticisi iken kefil olduğunu, bilahare şirket ortaklığından ve yöneticiliğinden ayrıldığını, bu hususun —– edildiğini, bankanın basiretli olarak davranmak suretiyle müvekkilinin borçlu şirketin ortaklığından ayrıldığı andan itibaren vereceği kredilerden müvekkilini sorumlu tutmaması gerekeceğini; zaten müvekkili şirket ortağı iken ve kefaleti geçerli iken kullandırılan kredilere ipotek alınmadığını; daha sonra kullandırılan krediler için ipotekler alındığını buradan da banka tarafından müvekkilinin şirketten ayrıldığının bilindiğini gösterdiğini belirterek, şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra alınan kredilerden müvekkilinin sorumlu olmadığını iddia etmiş, davanın reddini savunmuş ayrıca takip konusu alacaklar yönünden de ipotek alınmış olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı banka —— kullandırdığı genel kredi sözleşmesine dayalı olarak davalının dışında diğer kefil — ve kök borçlu şirket aleyhine —– nakit krediden doğan asıl alacak, —- nakit alacağa işlemiş faizi, —–gayri nakit kredi alacağı olmak üzere toplam— üzerinden icra takibinde bulunup, asıl alacağa yıllık —— uygulanması, gayri nakit alacağın depo edilmesi ve gayri nakit alacağın nakde dönmesi halinde tazmin tarihinden itibaren yine — işletilmesi üzerinden icra takibinde bulunmuş; icra takibine davalı süresi içinde davadaki savunmasına paralel bir savunmayla borcu olmadığını bildirerek itiraz etmiş; itiraz üzerine takip durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalı tarafın da icra takibinde borçlu olarak gösterilmesinin sebebi, —yılında şirketin kullandığı genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamasından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda şirket yöneticisi / şirket ortağı olan davalı, şirketin ” kullandığı ve kullanacağı” krediler yönünden kefil olmuştur. Davalımızın savunması şirket ortaklığından ve şirket yöneticiliğinden ayrıldığı tarihten itibaren şirketin çektiği kredilerden sorumlu olmayacağı hususunda toplanmaktadır. Ancak son celse davalı vekilinden müvekkilinin şirket ortaklığından ve yöneticiliğinden ayrıldığına dair bankaya bilgi verip vermediği ihtarda bulunup bulunmadığı sorulmuş olup; bu hususta bir bilgi vermediği anlaşılmıştır. Davacı bankanın, her kredi verdiği şirketin, kefil olan yöneticilerinin şirketten ayrılıp ayrılmadıklarını ticaret sicilden takip etme gibi bir sorumlulukları yoktur. Aksine şirketinin borcuna kefil olan ortak ve yöneticinin, ” şirketin kullandığı ve kullanacağı ” krediler yönünden verdiği kefaletin sona ermesini istiyorsa, şirketten ayrıldığını ve bundan böyle verilecek krediler yönünden kefaletinin devam etmeyeceğini bankaya ihtar etmesi gerekir. Ancak o taktirde banka bu kişinin kefaleti olmaksızın şirkete kredi verip vermeyeceğini değerlendirebilir. Aksi taktirde bankaya durumu bildirmeyen kefilin sorumluluğu sona ermez.
Mahkememizce bu çerçevede kefalet değerlendirilmiş olup, davalımızın kefaletinin devam ettiği kabul edilmiş; davalımızın diğer bir savunması olan kredi borcunun —– temin edildiğine ilişkin itirazı yönünden ise; ipoteğin kredi borcu için verildiği yani kredi borçlusunun borcuna rehin verildiği; kefalet borcu için verilmediği nazara alındığında bankanın rehinin paraya çevrilmesi yerine kefalete de gidebilmesi mümkün görülmüş; davalımızın bu savunmasına da itibar edilmemiştir. Elbette iş bu takip sonunda yapılacak tahsillerde aynı borç için verilen rehinler için yapılacak tahsilatların icra müdürlüğü tarafından tekerrür ettirilmemesi aksinin icra hukuk mahkemelerinde şikayet yoluyla iptalinin mümkün olacağı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce bu tespitlerden sonra, bankacı —– rapor ve ek rapor alınmışsa da söz konusu rapor ve ek raporun hükme esas alınamayacağı; zira bilirkişinin taksitlerin ödenmemesi ile başlayan süreçte hesap katının tebliğ tarihine kadar kredi sözleşmesi gereğince akdi faiz uygulanıp, ana paraya kapitale edilmek suretiyle temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş faiz ve —- hesaplanması gerekirken; bilirkişinin taksitlerin geciktiği tarih ile temerrüt tarihi arasında borçlu şirket ile banka arasındaki ödeme tablosundaki faiz oranının kullanıldığı; bu faiz oranının taksitlerin zamanında ödenmesi halinde müşterinin ödeyeceği ana para ve normal banka faizi olduğu; taksitler zamanında ödenseydi elbette bu faiz oranlarının uygulanacağı ancak taksitlerin ödenmemesi halinde artık bu ödeme tablosunun yürürlükten kalkacağı; gerek akdi faiz gerekse onun —— oranında artmış haliyle uygulanacak temerrüt faizinin tespitinin sözleşme gereğince bankaya bırakıldığı; bankanın —belirlenen azami miktarı geçmemek suretiyle her müşterisine sözleşme gereğince ayrı faiz miktarı uygulayabileceği temellerinden ayrılarak hesaplama yaptığı; bu nedenle asıl alacağın ve işlemiş faizlerin farklı miktarlarda çıktığı, ek raporla da durumun düzeltilmediği; bilirkişinin ısrarla taksitlerin ödenmemesiyle yürürlükten kalkan ” ödeme tablosundaki faiz oranları ” üzerinden akdi faiz ve temerrüt faizi hesapladığı nazara alınarak bilirkişi değiştirilmiş; hükme de uzman bilirkişi——— tarihli raporu esas alınmıştır.
Davacı bankanın kayıtları üzerinden bu bilirkişi tarafından verilen rapordan; davalı tarafın da imzaladığı kredi sözleşmesinde açıkça taraflar arasında doğacak ihtilaf halinde banka kayıtlarının delil teşkil edeceği düzenlenmiştir. Bu bir delil sözleşmesidir. Banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının dava dışı şirkete vermiş bulunduğu kredilerin ödenmediği, bunun üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarının taraflara tebliğ edildiği ancak ödeme sağlanmadığı için davalı ve diğer borçlular aleyhine icra takibi yapıldığı belirlenmiştir.
Bilirkişi raporunda açıkça hesaplandığı üzere takibin nakdi krediler yönünden takip tarihinde ulaştığı asıl alacak — olup, bunun işlemiş faizi ——- Böylece takibin nakdi krediler için bu miktar üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi raporunda gayri nakdi krediler yönünden davacının davalı şirkete — adet teminat mektubu verdiği, bu teminat mektuplarından — tanesinin bedelinin icra takibinden sonra nakde çevrildiği sebebiyle; bu mektupların nakde çevrildiği tarihten itibaren uygulanması gereken faizle birlikte davanın niteliği gereği tahsil hükmü oluşturmak gerekerek;
—muhatap olduğu,— bedelli mektup — tarihinden nakde dönüştürüldüğünden —– tarihinden,
–mektup nolu, —- muhatap olduğu, —- nakde dönüştürüldüğündün — — itibaren, işleyecek yıllık— oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden — alınmak suretiyle takibin devamına karar vermek gerekmiş;
Nakde çevrilmeyen iki mektup yönünden;
—– bedelli ve —— muhatabı bulunduğu, —- bedelli teminat mektupları için toplam ——- bedelin davalıca davacı banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmesine,
—- olup çek karnesi için takibe konu edilen gayri nakit tutara yönelik itirazın iptali talebinin de KABULÜ ile bu tutarın davalıca banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmesine,
Karar vermek gerekmiş;
—– yönünden bir de davacı banka tarafından şirkete çek karnesi verildiği, çeklerin şirket tarafından iade olunmadığı; depo edilmesi için gerekli şartların doğduğu nazara alınarak bunun da faizsiz bir hesapta deposuna karar verilmesi gerektiği mahkememizce belirlenmiş; bu nedenle aşağıdaki hüküm tesis olunmuş;
Nakdi krediler yönünden asıl alacak likit bulunduğundan —– üzerinden inkar tazminatına hükmedilmiş,
Harç ve vekalet ücreti hesaplanırken hüküm altına alınan — üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplanmış reddedilen kısmın ise —- olduğu icra takip talebine göre bu miktarın reddedildiği sebebiyle davalı yararına da bu miktar üzerinden vekalet ücreti taktir edilip, yargılama giderlerine de bu oran üzerinden hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜYLE,
Davalının —- sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİNE,
Takibin nakdi krediler yönünden;
— asıl alacak, — işlemiş faiz, — olmak üzere toplam —- üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık —- oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden —-alınarak DEVAMINA,
Takibin gayri nakdi krediler yönünden;
— muhatap olduğu,—bedelli,
—- mektup nolu, — bedelli,
——- muhatabı bulunduğu, —-bedelli,
Mektuplar yönünden;
—- bedelli mektup—- tarihinde nakde dönüştürüldüğünden —- tarihinden,
— muhatap olduğu, — nakde dönüştürüldüğündün — — itibaren,
İşleyecek yıllık — oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden — vergisi alınarak DEVAMINA,
— nolu, —– muhatabı bulunduğu, — bedelli ve — Müdürlüğünün muhatabı bulunduğu, — teminat mektupları için toplam —– bedelin davalıca davacı banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmesine,
—-olup çek karnesi için takibe konu edilen gayri nakit tutara yönelik itirazın iptali talebinin de KABULÜ ile bu tutarın davalıca banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmesine,
FAZLAYA DAİR İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ REDDİNE,
—- üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Alınması gereken —– ilam harcından peşin olarak alınan —ilam harcının mahsubu ile eksik —harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan— peşin ilam harcı başvuru harcının tamamı ile — davetiye gideri — bilirkişi inceleme gideri — kabul ve ret oranı gereğince, — kısmının toplamı —– muhakeme giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 164.764,20 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden 7.228,00 TL nispi vekalet ücretinin de davacıdan alınıp, davalıya verilmesine
Dair karar, taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu.11/03/2021