Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/658 E. 2019/700 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/658 Esas
KARAR NO : 2019/700
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/03/2015
KARAR TARİHİ: 11/06/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili İst.Anadolu 18.Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle, ———– tarihli nüshasının——. sayfasında … tarafından kaleme alınan ———- başlıklı yazı ile müvekkillerinin kişilik haklarına açıkça saldırıda bulunduğunu, köşe yazısında —– çetenin———- olduğunun iddia edildiğini, bu kişi ve kuruluşların———— masada oturarak———– ———- ifade edildiğini, yazarın, ————-diyerek müvekkillerinin bu————–çetenin bir üyesi olduğunu vurgulamaya devam ettiğini, yazının devamında ——————– bu ifadeyle ——— çetenin amacı ortaya konulmuş, bu kapsamda da meşru başbakan ve hükümetin meşru olmayan yollardan devrilme amacı olduğunun ifade edilmek istendiğini, yazıda — —————- ifadesiyle müvekkillerinden …. ve———— kastedildiğini, müvekkillerinin kendi ülkesinin başbakanına ve hükümetine darbe girişiminde bulunan kişi ve kurumlar olarak gösterildiğini, yazarın bu isnatlarla da yetinmeyip saldırısını daha da ileri boyutlara taşıyarak——- ————.. ——- şeklindeki cümleyle müvekkillerini, burada sayılan ülke, yabancı devlet başkanı ve gruplarla birlikte —————–kaybetmesi için birlikte hareket ettikleri ithamında bulunduğunu, müvekkillerinin————kuruluşundan bu güne yasaların izin verdiği pek çok alanda öncü kuruluşlar kurduğunu, bu kuruluşların tüm iş ve işlemlerinin kamu denetimine tabi olduğunu, şirketlerinde——– yaklaşan çalışan bulunduğunu, Milli kuruluşlarını hiçbir somut veri yokken bir kalemde karalandığını, müvekkillerinin ülkesi ve demokrasi için gayret gösteren ekonomik olarak güçlenmesi için bir çok çalışmalar içinde bulunduğunu, ——– hizmetinde olan cidd——–yatırımlarıyla ——– hedefine omuz veren bir kuruluş olduğunu, ———sıralamasındaki tek ——şirketinin müvekkili —– olduğunu, yine ———— en büyük sanayi grubu olma başarısını yıllardır sürdürdüğünü,——— Şirketlerinden —– milyar dolar yatırım ile hayata geçirdiği ——— tarihinde———- tarafından hizmete açıldığını, yazarın müvekkillerle ilgili————- başlıklı köşe yazısındaki nitelemeleri ve beyanlarının, gerçek dışı, hayal mahsulü, basın ahlak ve ilkelerine aykırı sırf karalama ve hedef gösterme amaçlı açık bir iftira ve hakaret olduğunu, bu nedenlerle her bir müvekkili için ——- TL olmak üzere toplam —-TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline ve hükmün ————– yayınlanan tirajı ————-üzerinde 2 adet ulusal gazetede masrafları davalıdan alınarak yayınlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan … hakkında farklı tarihlerde kaleme alınan yazılar sebebiyle İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde açılan birden fazla dava olduğunu, hukuki ve fiili irtibat sebebiyle işbu davanın birleştirilmesi gerektiğini, yakınmaya konu yazıda ———— kelimesinin iki kez geçtiğini; dava konusu yazıda ——– kelimesi genel anlamda ön ve son sıfat eklenmeden sadece——- olarak yer aldığını, şirket ya da isim şirket, ya da isim veyahut başka bir canlı adı olduğunun belirtilmediğini, ———– belirten bir işaretin yazıda kullanılmadığını; bu bağlamda ———- teke i———— ailesi mi açıldığının belirtilmediğin, bunların açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğunu,——adının aynı anda hem ——— hem de tüzel kişi ——— içine aldığının iddia edilemeyeceğini, bu nedenle yazıdaki ——– ifadesiyle davacı tüzel kişi ——– kastedilmediğinin çok açık olduğunu, …. yönünden davanın akfif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi bile kabul edilse aynı ifadeler için hem Holding, hem de————— tazminat isteyebilmesinin mümkün olmadığını, davacıların iddialarını muhtemelen yazının başlığını açıklayan ilk paragraftan çıkardıklarını, işbu davanın hukuki bir hak talebinden çok, yıldırma, caydırma ve bastırma amacıyla açıldığını, yayından 9 ay sonra dava açılmasının bunu gösteren karinelerden biri olduğunu, davacıların aynı gazete aleyhine bugüne kadar ——– üzerinde dava açtığını, ———— en büyük ve dünyada önemli bir yere sahip ekonomik gücü temsil eden davacıların aleyhinde bulunmanın suç olarak dava dilekçesinde gösterildiğini, dava dilekçesine hakim dilin, hukuk dili olmadığını, davanın ————– %10’una hükmeden bir gücün eleştirilmezliği, aleyhinde bulunulmazlığı ön kabulüne dayandığı, bu iddianın tam aksine davacının, elindeki bu büyük gücün, ona, haksız saldırılara karşı daha fazla koruma sağlamayacağı gibi sıradan insanlara oranla saldırılara daha fazla maruz kalmasına, belli ölçüde izin verdiğini, bunun sadece——– değil, dünyanın bir çok yerinde böyle olduğunu, hangi ifadenin makalenin neresinden alındığı görmezden gelinerek, yazarın kastı ve makalenin bütünlüğü bozularak suç icat edilmeye çalıştığını; davalı yazarın ——–yıllık gazeteci ve yazar olduğunu; gazetecinin aktüel gerçekleri izlemek ve bunu toplumla paylaşmasının görevi kapsamında Yargıtay ve AİHM içtihatlarında kabul edilen basına tanınmış hak olduğunu, bir gazeteciye düşenin, aktüel gerçekleri izlemek ve bunu toplumla paylaşmak olduğunu, müvekkili yazarın da binlerce davacısı olan yüzlerce kitapta konu edilen bir konuyu görmezden gelemeyeceğini,———- seçimi sürecinde yazılan bir yazının söz konusu olduğunu; ———- etrafındaki çatı hareketi içinde—————– ortaklığından söz edildiğini, tartışılan konunun bu savaşın aykırı uç noktalarını kimin bir araya getirdiği olduğunu, eleştiri hakkının bireysel bir haktan öte kamusal ve toplumsal bir ödev olduğunu, gazetecinin herhangi bir icraatı yanlış bulup değiştirilmesi yönünde kamuoyu oluşturma istemesinin olağan olduğunu, köşe yazısının basın özgürlüğü kapsamında eleştiri hakkının kullanılmasından ibaret olduğunu, kamuoyu önündeki kişilerin, toplumsal aktörlerin genişletilmiş eleştiri hakları hem de arttırılmış tahammül yükümlülükleri bulunduğunu, kamuoyuna mal olmuş kişiler ve konular hakkında alışılmışın dışında yayın yapılabileceğini, haberin yayınlandığı anda, belirli bir bilginin doğru olduğuna inanmak için yeterli bir nedene sahip olunması halinde, sorumluluğa gidilemeyeceğini, yazarın herhangi bir icraatı yanlış bularak bunun değiştirilmesi yönünden kamuoyu oluşturabileceğini, gazetecilerin genişletilmiş eleştiri hakları bulunduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, ceza niteliği bulunmadığını, talep edilen tazminatın bir vakfa bağışlanacağı itirafının da manevi tazminat kavramına uygun düşmediği gibi asıl amacın müvekkillerini cezalandırmak olduğunu, bu nedenlerle yerinde olmayan davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama gdierlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle davacıların kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiası ile manevi tazminata ilişkindir.
Dava ilk olarak İst.Anadolu 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin———– sayılı esasında görülmekte iken yapılan yargılama sonunda ———- K. Sayılı ——- tarihli kararı ile davanın Reddine karar verildiği, verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş, yapılan istinaf incelemesi sonunda İst.Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesinin——- Es. ———- K. Sayıl——–tarihli kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevsizliği sebebiyle dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek mahkememizin ——— sayılı esasına kaydedilmiştir.
İst.Anad.18.Asliye Hukuk Mahkemesince dosya bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişi raporunda; yapılan irdelemeye göre, makalede; ——— seçimi sürecinde diğer aday etrafında birleşen ——— sözcük diziminin —– olarak tanımlandığı; ——— seçimi sırasında, diğer aday etra-fında yapılanan kişilerin çete olarak gösterilmesi, hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olmakla beraber, İnsan Hakları Sözleşmesi 10. maddesi, Anayasanın 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerekip gerekmediği; makaledeki beyan ve eleştirilerin hoşgörü sınırları içerisinde kalıp kalmadığı hususlarının takdiri ile kişilik hakkı ihlalinin hukuka aykırı niteliğini ve manevi tazminat isteminin diğer koşullarını saptama görevinin TMK. m.24, 25 ve TBK.m.58 çerçevesinde münhasıran Sayın Mahkemenin yargı yetkisine dahil bulunduğu görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Yargıtay içtihatlarında dile getirildiği üzere; “Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Dava konusu köşe yazısı bütün halinde değerlendirildiğinde; Yayın tarihi itibarıyla ülkemiz gündeminde olan bu yönüyle güncel nitelikte kabul edilen, toplumun tüm kesimlerince ilgiyle takip edilen——— seçimi ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Davcılar ülkesel değeri olan ekonomik pozisyonları nedeni ile kamuya mal olmuş kişilerdir. Seçim sürecinde davalı yazar tarafından kendi kişisel değer yargıları da katılarak, davacıların seçimlerdeki pozisyonunun yorumlandığı anlaşılmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gmaddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Dava konusu edilen köşe yazısının yayınlandığı tarih itibariyle güncel nitelikteki bir konuya ilişkin olduğu, davalı yazar tarafından davacıların bu süreçte——– destekleyenler arasında olduğu yönünde değerlendirmede bulunduğu, düşüncelerin yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10. maddesi, Anayasanın 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davacılar tarafından yapılmış yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar tarafından yapılmış 30,50 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Alınması gereken 44,40 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.663,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 11/06/2019