Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/536 E. 2020/385 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/536 Esas
KARAR NO: 2020/385
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/03/2010
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketin talep etmiş olduğu ——– tarihinde davalı firmaya hazırlayıp tankerle göndererek teslim ettiğini, söz konusu teslimat sırasında davalı firma yetkililerinin tankerden numune alıp test ettikten sonra tanker içindeki—– maddeyi kendi tankerlerine boşalttığını, söz konusu teslimattan sonra dövizde meydana gelen düşüş nedeniyle davalı firmanın müvekkilinden indirim yapmasını talep ettiğini, müvekkili firmanın almış olduğu ürünü dövizin yüksek olduğu dönemde temin etmesi ödemesinin bu dönemde yapılmış olması sebebiyle fiyatta indirim yapılamayacağını bildirdiğini, davalı firmanın ödemesi gereken bakiye borcunu ödeme yapacağı hususunda sürekli oyaladığını, davalı firmanın teslimattan — ay sonra teslim aldığı —- iade etmek için fatura ile taraflarına gönderdiğini, söz konusu faturanın taraflarınca noterden davalıya iade edildiğini, davalı firmaya tüm ihtarlarına rağmen ödeme yapmamasından dolayı alacakları olan —- faiziyle tahsili için —-sayılı dosyasından takibe geçildiğini, davalı firmanın haksız ve kötü niyetle takibe itiraz ettiğini, davalı firmanın söz konusu —-tarihinde ve tanker içinde teslim almasına rağmen— gün içinde ayıp ihbarında bulunması gerekirken tüm bu ihbar önellerinin hiçbirine uymadan olay üzerinden — ay geçtikten sonra —- ürünün ayıplı olup olmadığının tespitini talep ettiğini belirterek ——- dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kaldırılmasına, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——bünyesinde faaliyet gösteren karo seramik sektöründe üretim yapan önde gelen itibarlı ve saygın bir kuruluş olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki ticari ilişki uyarınca davacı şirket tarafından müvekkili şirkete — esvabına uygun——– teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, anılan malın müvekkili şirkete —- tarihinde teslim edildiğini, ancak teslim edilen bu maddenin bir bölümünün uygulanması sonucunda seramik karo için hazırlanan pasta karışımında çözmeye neden olduğu (gizli ayıp) tespit edilmiş olmakla imal edilen karoların yüzeyinde sorun çıkarttığından anılan maddenin müvekkili şirket tarafından kullanılmasının ve yurt dışına ihraç edilmesinin mümkün olmadığını, ürün teslim alınırken yapılan incelemenin laboratuar ortamında olmayıp sıvı görüntüsüne çıplak gözle bakılmasından ibaret olduğunu, teslim alınan maddenin üretime uygun olmadığının ürünün kullanılmasıyla ortaya çıktığını, müvekkili şirketin mevcut prosesi gereği karo üretimine başlarken birer haftalık pasta stoğu hazırlandığını, bir haftalık pasta üretimi için kullanılan dietilen glikol miktarının —- civarında olduğunu, davacı şirketten satın alınan —— kısmını üretime katma sırası geldiğinde prosese alındığını ve kullanılan ürün nedeniyle imale edilen karoların yüzeyinde pürüzler çıktığını ve satışa sunulmasının mümkün olmadığının görüldüğünü, ayıp ihbarının süresinde ve geçerli şekilde yapıldığını, gizli aybın vakit geçirilmeden davacı firmaya bildirildiğini, davacı firma yetkilisi— ürünü aldıracağı sözünü şifahen verdiğini,—- alınacağının yapılan telefon görüşmelerinde ifade edilmiş ise de davacı şirketin bu konuda bir girişimde bulunmadığını, sürekli müvekkilini oyaladığını, bunun üzerine müvekkili şirketin harekete geçerek —– bedelli iade faturasına istinaden malların iade alınması için ———- yevmiye no.lu ihtarnamesini davacı şirkete gönderdiğini, davacı şirketin kötü niyetinin anlaşılması üzerine —– dosyası ile ————–satın alınmış olan ve müvekkili şirketin deposunda bulunan —— esvabına uygun olmadığının, ayıbın ve malın müvekkili şirket tarafından uygun şartlarda muhafaza edildiğinin tespit edilmesinin talep edildiğini ve bilirkişi marifetiyle tespit yapıldığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirildiği halde uygun nakliye koşulları ile söz konusu ayıplı ürünleri kendi deposundan davacının deposuna taşıdığını, davacı şirketin ise haksız ve kötü niyetli olarak ayıplı ürünü almaktan imtina ettiğini, davacı şirketten satın alınan —– ilk kısmının üretime katma sırası geldiğinde prosese alındığını ve kullanılan ürün nedeniyle imal edilen karoların yüzeyinde pürüzler çıktığını ve satışa sunulmasının mümkün olmadığının görülmesine rağmen kullanılmış olan —- ürün bedelinin ticari teamül gereği iyi niyetle davacı firmaya ödendiğini, kalan —- için iade faturasının düzenlendiğini, fakat davacı yanın müvekkili şirketin çabalarına rağmen üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmekten kaçındığını, ayrıca müvekkili şirketin iade alması gereken—- ürünü depolama külfetine katlanmak zorunda bırakıldığını, davacı yan tarafından müvekkili şirket aleyhine —— sayılı dosyası ile geçilen icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunun açıkça ortada olduğunu belirterek davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine, haksız ve dayanaksız davanın reddine ve % 40 icra inkar tazminatı isteminin reddine ,davacı aleyhine % 40’dan aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava , satılan mal bedelinin tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup , İİK’nun 67 ve devamı maddelere dayanmaktadır.
Davaya konu eski —-sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelemesinde davacının davalı aleyhine —- nolu — bedelli fatura bakiyesi ,—- nolu —bedelli fatura bedeli açıklaması ile ——işlemiş faiz —- olmak üzere toplam —-alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yaptığı davalının yasal süresi içerisinde borca itiraz ettiği takibin durduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dosya ve ekleri ile taraf şirketlere ait tüm ticari defter ve kayıtları ile tüm dayanak belgeleri üzerinde uzman teknik bilirkişiler aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
——–sayılı dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde dosyamız davalısının dosyamız davacısı aleyhine , somut uyuşmazlığa konu fatura uyarınca davalıya satılan ve teslim edilen ürünün ayıplı olup olmadığı hususunun tespitini talep ettiği , mahkemece tayin olunan bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda —– havale tarihli bilirkişi raporu düzenlendiği görülmüştür.
Taraflar arasında yapılan satım sözleşmesi uyarınca —— maddenin davalıya satılarak teslim edildiği bu hususta ihtilaf bulunmamaktadır. Davacının satılarak teslim edilen malın bakiye —- satım bedelini talep ettiği , davalının ise teslim edilen ürünün—- kısmının karo üretiminde kullanıldığını ve ürünün kullanımından sonra gizli ayıp olduğunun anlaşılarak söz konusu ürün ile , üretilen karoların yüzeyinde pürüzler oluştuğunu, karoların bu şekilde müşteriye satılmasının mümkün olmadığını ürünlerdeki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu , anlaşılır anlaşılmaz davacı şirket yetkilisine ürünün ayıplı olduğunun bildirildiğini , davacı şirket yetkilisinin kullanılmayan ürün kısmının geri alınacağını belirtmesine rağmen sonrasında herhangi bir şekilde girişimde bulunulmayarak davalı şirketin sürekli oyalandığını , bunun üzerine — tarihinde— — bedelli iade faturasının düzenlenerek noter ihtarnamesi ekinde davacıya gönderilerek , ayıplı ürünün geri alınmasının talep edildiği , yapılan delil tespiti sonucunda da ürünün ayıplı olduğunun tespit edildiğini , davacının ayıplı ürünü iade almadığını ve bakiye kısım için icra takibi başlattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davanın, mahkememizin —-sayılı dosyası ile yapılan yargılamasında —- tarihli davanın reddine ilişkin kararı davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya —- gönderilmiş, ——- ile; “Mahkemece her ne kadar üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de, bu raporda davacı tarafın itirazları değerlendirilmediği gibi laboratuvar ortamında inceleme yapılmadığı görülmüştür.Öte yandan, incelenen ürünlerin davacıdan alınan ürünler olup olmadığı yönü üzerinde de mahkemece her hangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Davacı tarafından davalıya — ürün satılıp teslim edilmiş, bunun —- iadeye konu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Davacının itirazlarında, malın ayıplı olması halinde iade edilmeyen kısmının niçin kabul edildiği ve esasen davalının amacının bakiye mal bedelini ödememek olduğu yolundaki iddiaları üzerinde de yeterince durulmamıştır. Dava tarihinde yürürükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 25/3 maddesine göre; “Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı — gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur.Açıkça belli değil ise alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra — gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde BK.’nın 198. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur ” Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/3. madde hükmüne göre; “Ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal satıcıya ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur.” Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 20/3 maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılmasının ispat bakımından gerekli olduğu Dairemizin istikrarlı içtihatları ile kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için davacı tarafın delil tespit raporuna itirazlarını içeren dilekçelerinde yer alan hususlarda değerlendirilecek şekilde öncelikle dava konusu emtianın ayıplı olup olmadığı hususunun konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyet vasıtasıyla laboratuvar ortamında yapılacak bir inceleme ile saptanması, ayıplı olduğu sonucuna varılması halinde ayıbın niteliğine göre yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde süresinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.” denilerek, mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir. Usul ve yasaya uygun ———– sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
—- ilamında belirtilen hususlarla ilgili olarak mahkememiz dosyası Borçlar Hukuku, mali müşavir bilirkişi, aynı zamanda kimya mühendisi ile ———- ile seçilecek sektör bilirkişi olmak üzere—- oluşacak bilirkişi heyetine dosyanın tevdii edilmiş ve bilirkişi heyetince düzenlenen —– tarihli bilirkişi heyet raporunun sonuç bölümünde; bozma kapsamında işaret edilen laboratuvar incelemesi yönünden, malın tesliminin üzerinden 11 yılı aşkın süre geçmesi sebebiyle sağlıklı sonucun alınmasının mümkün bulunmadığı, ayıp ihbarı yönünden yapılan irdelemeye göre, davalı tanık beyanlarıyla ayıbın ortayı çıktığı tarihin, malın tesliminden 3 gün sonra olmasına, ihbarın satım ve dava tarihinde cari 6762 sayılı yasa m.20/c tacir sıfatına bağlı özel şekil koşuluna uygun yapıldığı sübuta ermediğinden telefon ile yapılan ihbarın muteber ihbar olarak değerlendirilmediği; işaret edilen duruma göre davacının itirazın iptaline ilişkin takip dosyasındaki alacak kalemleri bağlamında, yapılan inceleme sonunda; miktarında uyuşmazlık olmayan iade faturasına konu yapılan, geçerliliği benimsenmeyen ayıp ihbarı kapsamında asıl alacak tutarının davacı talebi gibi —olduğu; davacının takipteki birikmiş faiz talebine, temerrüt ihtarnamesi dosyada bulunmadığından iştirak edilmediği; davacının takip başlattığı —-tarihinde ticari işlerde uygulanan avans faizi oranının % 27 olduğunu, bu oran üzerinden talepte bulunduğu, sonrasında yaşanan değişikliklerin hükmün infazı sırasında icra müdürlüğünce resen göz önünde tutulması gerektiği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; davalı ile davacının davalının ——- ürünün satımı konusunda anlaştıkları ürünün— tarihinde teslim edildiği, davalının—tarihinde —- ürünün ayıplı olduğunu ileri sürerek —- bedelli iade faturası düzenleyerek davacıya iade ettiği, davacının ise bu kez — tarihli iade faturasını davalıya iade ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve davalı tanıklarına göre ürünün —– tarihinde teslim edildiği malın ayıplı olduğunun hemen akabinde anlaşıldığı, beyanlarda telefon ile ayıp ihbarı yapıldığının bildirildiği, iade faturasının ise teslimden yaklaşık —- ay sonra düzenlendiği, ihtarnamenin ise yaklaşık — ay sonra çekildiği, bilindiği üzere 6762 sayılı TTK’nın tacir sıfatına ağlı olarak ayıp ihbarının geçerliliğinin şekil koşullarına bağlandığı, telefon ile yapılan ihbarın, bu kapsamda değerlendirilmeyeceği açık olduğu üzere ayıbın ortaşa çıkış tarihine nazaran süresinde yapılmış bir ihbar olmadığı, süresinde yapıldığı bildirilen ihbarın ise yasada öngörülen şekle uygun olmadığı, bu haliyle malın hangi mal olduğu konusunda ihtilafın bulunmadığı, ihtilaf tarafların arasında teslimi ihtilafsız olan mal ile aynı maldan olup olmadığı, ama artık bu ayıp ihbarı geçersizliği karşısında önem arz etmemektedir. Tarafların teslim ve iade geri gönderilen malların sözleşmedeki mallar olmadığı hususunda bir ihtilaf bulunmadığı davalının dayandığı ayıplı mal yönünden ayıp ihbarı bulunmadığı savunması çökmüş parayı ödemek zorundadır. Ama temerrüde düşmediği için işlemiş faiz talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
2-Davalı tarafından ——- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen kabul, kısmen reddine, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına,
3-Takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 17.047,00 TL.’ye yıllık % 27 faiz uygulanmasına,
4-17.047,00 TL. Asıl alacak üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.164,48 TL. harçtan peşin alınan 283,65 TL. Harcın mahsubu ile bakiye 880,83 TL. Harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan ilk dilekçe gideri 303,55 TL., bilirkişi gideri ile tebligat ve müzekkere gideri 5.793,40 TL. olmak üzere toplamda 6.096,95 TL. yargılama giderinden red/kabul oranına göre 5.441,85 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan toplam 117,85 TL. Yargılama giderinden red/kabul oranına göre 12,66 TL.nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca kabul edilen dava yönünden 3.400,00 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca reddedilen dava yönünden 2.052,15 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 22/09/2020