Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/497 E. 2020/472 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/659 Esas
KARAR NO: 2020/423
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2017
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraf şirketler arasında önce —– için —– imzalanmış olduğunu; davalı şirketin sözleşme kapsamında aldığı mallara ilişkin bir ödeme yapmaması sonucunda kendilerine —- tutarında adi senet verdiklerini; —– bu senedi aval veren olarak imza ettiğini; sözleşme kapsamında aldıkları mallara karşılık ödeme yapmamaları üzerine senedi —- sayılı dosyasıyla takibe konulduğunu; takibin hem davalı şirket hem de ——– yapıldığını; borçluların haksız itirazı ile takibin durduğunu bildirerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatını davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama devam ederken davacı vekilinin —- tarihli dilekçe ile ——— davanın sehven yöneltildiğini; bu nedenle dürüstlük kuralına aykırı olmayan değişiklik talebinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı değerlendirilmek suretiyle HMK 124. Maddesi uyarınca —–davadan çıkarılmasının istendiği; bu istemin davalı vekili tarafından da kabul gördüğü nazara alınarak, mahkememizce —- tarihli celsede — nolu ara karar gereğince —– davadan çıkarılmasına karar verildiği; bu nedenle iş bu kararında karar başlangıcında … taraf gösterilmemiştir.
SAVUNMA: Davalı ——vekili, hem icra dairesinin yetkisine hem de mahkememizin yetkisine itiraz etmiş olup; adi senet üzerinde —— Mahkemelerinin yetkili olduğu yazılı olsa da davalı vekilince de bu yetkili icra dairesi ve mahkemenin ——- olduğunu bildirse de; taraflar arasındaki akdi ilişkinin ihtilafsız olduğu, bu nedenle TBK 89. Maddenin uygulanması gerektiği; davacının takip anında ve dava dilekçesinde adresi farklı yazılsa da mahkememizce çıkarılan —— de anlaşılacağı üzere davacının dava anında da merkezinin—- olması ve bu yerin mahkememizin yetki sahası içinde kaldığı sebebiyle davalının icra dairesi ve mahkememizin yetkisine yaptığı itirazın ilk celse reddine karar verilmiş; davalı vekili, davanın esasına yönelik olarak da; karşı tarafla imzaladıkları ——- gereğince ticari ilişkinin kurulduğunu fakat aldıkları malların bedellerini ödediklerini; faturalı mallar nedeniyle borçlu olmadıklarını;—— senedin düzenlenme tarihi yeri ve vade tarihinin belirlenmemiş olması nedeniyle şekil şartlarına haiz bir kambiyo senedi olmadığını; taraflar arasındaki —– sözleşmesi gereğince söz konusu —– belgenin teminat senedi niteliğinde olduğunun, akdi ilişki yönünden de borçları kalmadığı için icra takibine konu edilemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini; davacının kötü niyetli takip tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
İcra takibi, genel haciz yoluyla davacı tarafından —- bedelli adi senede dayalı başlatılmış olup, bu takipte —— takip tarihinden itibaren işleyecek sözleşmesel faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı bu takibe süresi içinde icra dairesinin yetkisine ve borcun esasına itiraz etmek suretiyle; borçlu olmadıklarını ileriye sürmüştür. İtirazla takip durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Taraflar arasında —- yılları arasında bir distribütörlük akdi bulunduğu, bu akit çerçevesinde davacı şirketin davalımız olan şirkete mal verdiği, davalımız şirketinde mal karşılığı bir kısım ödemeler yaptığı ihtilafsızdır. İcra takibine konan —– bedelli olan adi senedin teminat senedi olarak davalı şirketçe davacıya verildiği de ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, bu adi senetteki alacağın doğup doğmadığı hususunda olup; bir başka deyişle taraflar arasında sonlanmış olan —— döneminden ötürü takip tarihi itibariyle davacının bir alacağının kalıp kalmadığı hususunda toplanmaktadır.
Taraflar delillerini ibraz etmişler, mahkememizce her iki tarafında ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmış, davacının kayıtları mahkememiz yargı sahasında olduğundan dolayı burada, davalının kayıtları ise —- incelenmiştir.
Davacının kayıtları usulüne uygun tutulmuş olup, davalı tarafın — kayıtlarının ise kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bu nedenle —— için davalı lehine delil teşkil etmeyeceği; davacı lehine delil teşkil edebileceği belirlenmiştir.
Her iki tarafın incelenen kayıtlarından; davacının cari hesapta davalıdan —- alacaklı olduğu; bu alacağın davacı şirket tarafından —- yıllarında davalı şirkete kesilen faturaların toplamı olan — mal bedelinden, davalının — ödemesi mahsup edildikten sonra doğduğu; davacının bu miktarın —- başka bir icra dosyasından tahsil ettiği tartışmasız olduğundan; —- bu bedel mahsup edildiğinde de dosyamızın dayanağı olan icra takibi dolayısıyla kalan alacağının —— olduğu belirlenmiştir. Bu belirlememiz, davacı tarafın teslim ettiği mallara ilişkin faturalar üzerinden olup; elbette bu faturadaki malların teslim edildiğinin davacı tarafından ispatı gerekir. Davacı bu ispatı yargılama esnasında sunmuş bulunduğu ——– belgesiyle ispatlamıştır. Belgede davalı şirketinde imzası olup, davalı şirket vekili imza yönünden herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Sadece bu belgenin baştan sunulmadığı, yargılamanın ilerleyen safhasında ve bilirkişi raporunda “elbette mal teslimini ispat davacı yandadır. Dosya durumuna göre mahkemenin takdirindedir” dedikten sonra sunduğunu ve süresinde sunulmadığı için dikkate alınmaması gerektiğini bildirmiş ise de; ödeme itirazının her aşamada yapılacağı, bunun aksininde her aşamada belgelendirilebileceği; davacı tarafın baştan beri takip tarihi itibariyle cari hesap alacağının bulunduğunu ileriye sürdüğü, bunun ispatı yönünden bir belge olması sebebiyle yargılama esnasında ibraz edilmesinin yeterli olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir. Hal böyle olunca, davacının —-mal teslimine ilişkin faturalarının davalıca kabul edilmiş olduğu mahkememizce benimsenmiştir. Davalının yapmış olduğu ödemeler yönünden de davacı kayıtlarıyla davalı kayıtları arasında ——- yönünden bir fark mevcut ise de, davalının kayıtlarının usulünce tutulmadığı, bu nedenle davacının kayıtlarının hükme esas alınması gerektiği belirlenmiştir. Kaldı ki, ödemeyi ispatla davalı sorumludur. Bu nedenle kendi kaydıyla davacı kayıtları arasındaki çıkan farkı ortadan kaldırmak için; davalının, davacı kayıtlarında yer almayan ödemelerin belgelendirilmesi; bir başka deyişle karşı taraftan sadır olacak makbuz ya da karşı tarafın banka hesaplarına yapılacak havalelerle ispatlanması gerektiği; bu tür bir ispatında bulunmadığı nedeniyle davacı kayıtlarındaki ödeme miktarları nazara alınmış; takibin —– üzerinden devam etmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Mal alış verişinden kaynaklanan alacaklar likit ve bu alacağa yönelik itirazlar ——– üzerinden haksız bulunduğundan mahkememizce davacının icra inkar tazminatı talebi kabul edilmiş; reddedilen kısım yönünden davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatı varsa da; davacının teminat senedi olarak verilen belgeyi icraya koyduğu, bunun büyük kısmı yönünden de tahsile konma şartının gerçekleştiği nazara alınarak kötü niyetli takip tazminatı şartlarının doğmadığı kabul edilmiş;
Bu kabule göre aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN DAVALI ———-YÖNÜNDEN KISMEN KABULÜ İLE,
Bu davalının ——-dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile,
Takibin —– üzerinden ve bu bedele takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya dair talebin reddine,
Davacı lehine —— üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına, davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden davalı tarafın talep ettiği kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
Alınması gereken 49.523,38 TL harçtan peşin olarak alınan 9.662,00 TL harcın mahsubu ile eksik 39.861,38 TL harcın davalı şirketten alınıp, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan peşin harç ve başvuru harcı toplamı 9.693,40 TL’nin tamamı ile 18 davetiye gideri 216,00 TL’nin ve 2 bilirkişi inceleme ücreti 2.600,00 TL’nin kabul ve ret oranları gereğince 2.548,48 TL’lik kısmının toplamı 12.241,88 TL yargılama giderinin davalı şirketten tahsiline, davacı şirkete verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, davacı lehine 53.299,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden 10.552,00 TL nispi vekalet ücretinin de davacı şirketten alınarak davalı şirkete verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.01/10/2020