Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/471 E. 2019/160 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/471 Esas
KARAR NO : 2019/160
DAVA : Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/04/2018
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacılar vekili, müvekkillerinden …’ün————- davalı kooperatife üye olduklarını; kooperatifin amacının,———- nolu parselden—–nolu parsele kadar olan ve hazineye ait bulunan taşınmazları bir tahsis ile alıp, sanayi sitesi olarak inşaat ettirilerek üyelerine bağımsız bölüm sağlamak olduğunu; kooperatif yetkilileri tarafından ortakların hep, “yakın zamanda gerçekleşecek” şeklindeki vaatlerle aidatları peşin olarak aldıklarını; ancak iş uzayınca ve yerlerin sadece———-iş adamlarına verileceği; davalı kooperatife verilmeyeceği duyulup, müvekkilleri tarafından da şifahen öğrenilince; müvekkillerinin ” haklı sebeplerle şirketten ayrılma iradelerinin” sözlü olarak davalı kooperatife bildirdiklerini; kooperatif yetkilileri tarafından, davacıların haklı sebeple ayrılmaları değil de, “istifa” yoluyla ayrılmaları halinde aynı gün içinde aidatların iade edilebileceğinin söylenmesi üzerine; müvekkillerin yazılı olarak istifalarını bildirdiklerini; gerçekleşen istifa ile aynı gün davalı kooperatiften toplam———— olarak aidatlarını iade aldıklarını; her ne kadar bu miktar iade edilmiş ise de, bunun eksik olduğunu; zira müvekkillerinin bir kısım aidat bedellerini —-olarak gönderdiklerini; bu çerçevede 145.000’er —–ödediklerini; aidatlar ödenirken istifa eden yılı takip eden yıl içinde ve yıl sonu bilançosuna göre ödemenin gerçekleşmesi gerektiğini; —-olarak yapılan ödemelerden dolayı her bir müvekkili yönünden kur farkı zararının doğduğunu; her iki müvekkil yönünden toplam kur farkı miktarının 287.680,00 TL olduğunu ve yasal faiz zararınında 124.992,00 TL olduğunu; toplamda 412.672,00 TL zararlarının doğmuş bulunduğunu belirterek bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, davanın ticari dava olmadığını, kooperatif kanununun kapsamına girmediğini, davacıların dava tarihinde kooperatif üyesi olmadıklarını belirterek görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmesini talep etmiş; ayrıca davacı tarafın isteminin aşkın zarar ( munzam zarar ) niteliğinde olduğunu; TBK’nun 122. Madde gereğince munzam zararın “borçlu temerrüte düşmeden borcunu ödeseydi, alacaklının mal varlığının kazanacağı durumla, temerrüt sonrası ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki fark” olarak düzenlendiğini; davacıların 13/02/2018 tarihinde istifa ettiklerini, 14/02/2018 tarihinde paralarının iade edildiğini; kooperatifin bütçesi yeterli bulunduğundan ödemenin derhal gerçekleştiğini; davacılardan toplam 901.000,00 TL aldıklarını ve 900.500,00 TL iade ettiklerini; söz konusu iade edilen miktarın kayıtları ve bilançolarına göre gerçekleştirildiğini; kooperatifin ana sözleşmesi gereğince aidatların TL olarak alındığını, davacılarında —-olarak gönderdikleri bedelin o gün itibariyle TL karşılığının mal varlığına girdiğini belirterek; döviz üzerinden kur farkı şeklinde bir bedelinde istenemeyeceğini savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, kooperatiften çıkan ortaklar tarafından açılan alacak davasıdır. Söz konusu alacağın, kooperatif ortaklığından çıkarken alınan paraya dayalı olması sebebiyle ve paranın eksik ödendiği iddiası ile açılan bir dava olması nedeniyle; davamızda kooperatif kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve mahkememizin görevli olacağı belirlenmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin görev itirazına itibar edilmemiştir.
Getirtilen kooperatif ana sözleşmesi, yapılan ödemeler ve taraf delilleri değerlendirilmiş olup;
Davacıların bir kısım taksitleri —-olarak davalı kooperatife gönderdikleri ancak bir kısım taksitleri de ( çoğunlukla ) TL olarak ödeme yaptıkları; kooperatif ana sözleşmesinde ödemelerin TL olarak yapılmasının düzenlenmiş olduğu; bu nedenle kooperatifin —-olarak gönderilen paraları gönderim tarihi itibariyle TL’ye çevirerek kabul etmesinde bir hatanın bulunmadığı; davacı ortaklarında —–olarak gönderdikleri taksitler dolayısıyla, Euro’daki artışı sebep göstermek suretiyle kur farkını isteyemeyecekleri çünkü TL karşılığı sayılmak üzere söz konusu döviz üzerinden ödeme yaptıkları; her ne kadar kooperatif kanunu 17. maddede kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma yönünden “yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır” şeklinde düzenlenmiş ve bu sebeple istifanın gerçekleştiği 13/02/2018 yılını takip eden yıl sonu bilançosuna göre hesaplama yapmak gerekiyorsa da; davalı kooperatifin istifadan bir gün sonra davacılara ödeme yapmış bulunduğu; söz konusu ödemeninde davacılar tarafından ihtirazı kayıtsız geri alındığı; davamızda, davalının bu çeşit iade için herhangi bir hile, baskı iddia edilmediği; davacıların ödediği toplam aidat miktarına eşit bir miktarın iade edildiği de nazara alınarak; davacıların sırf ——-olarak yapmış bulundukları aidat havaleleri nedeniyle kur farkı ve bundan kaynaklı faiz talep edemeyecekleri kanaatine varılmış; kendi iradeleri ile ve ihtirazı kayıtsız kabul etmiş oldukları ödemeler nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Peşin olarak alınan 7.047,41 TL peşin ilam harcından maktu olan 7.003,01 TL bakiye harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 30.430,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan eşit olarak alınarak, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.14/02/2019