Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/434 E. 2020/112 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/434 Esas
KARAR NO: 2020/112
DAVA : Tazminat ( Şirket Yöneticisinin İşleminden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 28/11/2014
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat Şirket Yöneticisinin İşleminden Kaynaklanan davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE : Mahkememizin —— Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada, —– tarihinde verilen ——– sayılı hükümle:
“Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalının ———– ortakları olduğunu; söz konusu şirketin ——– tarihinde kurulduğunu, davalı ile birlikte ————- şirket kurucuları olduğunu; davalı dışındaki ortakların hisselerini alan müvekkili şirketin %85 oranında bir hisse ile ortaklık elde ettiği; davalı ortağın aynı zamanda ana sözleşme ile tayin edilen şirket yöneticisi olduğunu, kötü niyetli olan davranışları ile——— zarara uğrattığını; şirketin ——– tarihleri arasındaki mizanlarına bakıldığında şirket kasasında ——TL nakit ve —– TL cari hesap alacağı bulunurken, bu tutarların %85 olan müvekkil hissesine aktarılıp, müvekkiline teslim edilmesi gerekirken teslim edilmediğini; bunun üzerine davalı yana —– yoluyla ——–tarihi itibariyle şirketteki tüm yetkilerinin sona erdiğini ihtaren bildirdiklerini ancak davalı yöneticinin buna uymadığını, bunun üzerine ——— Noterliğinden ———- tarihli ihtar ile iş aktinin fesih edildiğini ihtaren bildirildiğini; davalının tüm bunlara rağmen şirketin envanter dökümünü ve mali kayıtlarını şirketin yeni yetkilisi seçilen ———- teslim etmediğini, bu şekilde müvekkilininde zararına neden olduğunu belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutmak üzere şimdilik ———— TL tutarındaki alacağın davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek meblağ faiz oranıyla müvekkiline verilmesini dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, ———– faal bir şirket olduğunu, davalı şirketin ortaklarına şahsi bir borcu bulunmadığını; bu nedenle davanın ancak ———– tarafından müvekkiline karşı açılabileceğini; davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, davacının fiktif kasa açığı iddiasının yerinde olmadığını, zira ———- yılında kurulan şirketin önce ———— ticari unvanıyla çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı bankadan —– ayında ayrılıp,—— yılının başından itibaren şirkette fiilen çalıştığını; gıda üzerine yoğunlaşan şirkette bu sektörde deneyimli —————- çalışmaya başladığını; bu şahısların sigortasız çalıştırıldığını, ancak sosyal güvence sağlanamadığı için şirket tarafından mecburen ———— yaptırıldığını; bu nedenle özel sağlık sigortası için ileriye sürülen kasa açığının esasen talep edilemeyeceğini, şirketin ———— tarihinde nevi değişikliğine giderek bugünkü ismi aldığını; şirket ana sözleşmesinin 15. Maddesine göre müvekkilinin ——– sahibi olduğunu ve şirketin tüm kontrolünün elinde tutan hisseye malik bulunduğunu; şirketin tek müdürünün müvekkili olmadığını,———–aynı şekilde şirket müdürü olduğunu; müvekkilinin hiç bir usulsüz iş ve işleminin bulunmadığını; şirketin yetkili organlarının aldığı kararlar doğrultusunda işini yaptığını, şirketi zarara uğratmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda;
“Dava, TTK’nun 553 – 554 – 555 ve 644/1 madde hükümleri doğrultusunda davalının şirket yöneticisi olduğu döneme ilişkin olarak, şirket ortağı sıfatıyla davacı şirket tarafından açılan tazminat davasıdır.
Dava dışı ————– dosyası getirtilmiş, şirket ana sözleşmesi getirtilmiş, taraf delilleri toplanmış, şirket kayıtları Konusunda uzman mali müşavir, finans uzmanı ve hukukçu ( ek raporda aktüer hesap bilirkişisi – hukukçu ) bilirkişilerden oluşan heyet raporunda; davacının iddiaları doğrultusunda yapılan inceleme ile —————-, davalı şirket yöneticisinin zarar vermediği, dava dilekçesinde belirtilen eylemleri kasıt veya kusurlu olarak gerçekleştirilmediği, davalının eylemleri ile şirket zararının doğmadığı tespit edilmiş olup; raporda davacının iddia ettiği – adet can sağlığı sigorta poliçesi gereğince ———- tarihleri arasında —— nolu poliçe bedeli olarak —— TL, ——- nolu poliçe bedeli olarak ——–TL olmak üzere şirket kasasından ———- TL çıktığı ancak davalının şirketten ————– TL alacağının bulunduğu; davalı tarafından cevap dilekçesinde mahsupta talep edildiğinden, esasen davacının ———–TL alacağının kaldığını tespit ettiği görülmüştür.
Bilirkişi rapor ve ek raporu mahkememizce kabule şayan bulunmuş olup, hükme de esas alınmıştır.
Dava konusu edilen zarar; bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi, davacının doğrudan ve şahsi zararı olmayıp, iddia edilen zarar şirketin zararıdır. Bu nedenle TTK’nun 553/1 maddesi gereğince bu zararın ancak dava dışı ————- verilmek üzere tahsili talep edilebilir. Davacı taraf, dava dilekçesinin neticei talep kısmında “müvekkilimin şimdilik ———-TL tutarındaki alacağının davalıdan tahsiline” denmek suretiyle, zararın şirket kasasına konulması değil, bizzat davacıya verilmesi talep edilmiştir. Bu nedenle, talebin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, biran için TTK’nun 555/1 maddesinin uygulanabileceği değerlendirilse o takdirde de davalı yöneticinin şirkete verdiği bir zararın olmadığı, bilakis bir miktar şirketten alacaklı olduğu nazara alındığından bu yönden de davanın reddi gerekmiştir.
Bu gerekçeler ile aşağıdaki hüküm oluşturulurken, davanın TTK’nun 644/1 maddesinin atfı nedeniyle, TTK’nun 553/1 maddesi gereğince; zarar görenin şirket olması sebebiyle tazminatın şirkete verilmesi yönünde açılmış dava olmadığından, aktif dava ehliyeti yokluğundan ret edilmesi sebebiyle; davalı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.”
Gerekçesi ile DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞ;
Mahkememizce verilen iş bu karar davacı vekilince süresi içinde istinaf edilmiş,
İstinaf incelemesini yapan ——– Adliye Mahkemesinin ———— Hukuk Dairesi tarafından HMK’nun 252/1.a.4 maddesi uyarınca İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENMEKSİZİN mahkememiz kararı kaldırılmış olup;
Mahkememizin kararının kaldırılma sebebi son duruşmamızdan önce (——‘den önce ), celse arasında ———– davacı şirketin ———- ATM’nin ——– Esas – —— Karar sayılı hükmü ile iflasına karar verilmesidir. ——-Adliye Mahkemesi tarafından İİK’nun 194. Madde gereğince işlem yapılarak iflas kararının akıbetine göre taraf teşkili yapıldıktan sonra karar verilmek üzere dosya mahkememize iade edilmiştir.
Mahkememizce iflas idaresine derhal dava dilekçesi, mahkememiz kararı ve —— kararı tebliğ edilmiş; iflas idaresi vekaletname verdiği vekil vasıtasıyla yenilenen yargılamayı takip etmiştir.
İflas idaresi ile de yazışma yapılmış olup, ——- tarihli cevabi yazılarında müflis şirket hakkında verilen iflas kararının kesinleştiği; müflis masasının tasfiyesini İİK’nun 218. Maddesi gereğince basit tasfiye olarak gerçekleştirileceği, bu nedenle birinci ve ikinci alacaklılar toplantısının yapılmayacağı öğrenilmiştir.
Davacı şirketin iflas ettiği, iflas tasfiyesinin basit tasfiye olarak yapılacağı nazara alınarak mahkememizce toplanan deliller çerçevesinde yeniden bir karar verilmesi gerekmiş olup;
———-Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılan kararın “davanın esası incelenmeksizin” kaldırıldığı; taraf teşkilinin kaldırma kararında işaret edildği gibi sağlandığı; davayı artık iflas idaresinin takip ettiği ancak görüşünü değiştirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığı; dava konusu edilen zararın hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tespit edilduğu gibi davacının doğrudan ve şahsi bir zararı olmadığı; davacının dava dışı şirketin ortağı olduğu, dava dışı ————- davalı yönetici tarafından zarar ettirildiği beyan etmek suretiyle iş bu davayı açtığı ancak zarar edenin şirket olduğu, bu nedenle ancak şirkete verilmek üzere zararın tazminini talep edebileceği oysa kendisine verilmek üzere zarar talep ettiği, bu nedenle talebinin kabulünün mümkün olmadığı; zaten davalı yöneticinin şirkete verdiği bir zararında bulunmadığı bilakis şirketten alacaklı olduğu nazara alınarak, davanın yeniden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Peşin olarak alınan harçtan maktu ret harcının mahsubu ile ——–TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince davalı lehine 3.400,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, davacı iflas idaresi vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———–Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 13/02/2020