Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/412 E. 2020/189 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/412 Esas
KARAR NO : 2020/189

DAVA : Rücuen Alacak
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Rücuen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, davalı ve müvekkilinin ———– ortakları olduğunu; davacının %66,66 davalının ise %33,34 oranında hissedar bulunduğunu; eski ismi ——- olan bu şirketin gümrük vergi cezalarının bulunduğunu, şirketin bu vergi cezalarını ödeyecek gücü olmadığından dolayı şirket ortaklarına tebligat yapılarak haciz ihbarnamelerinin geldiğini; müvekkilinin 2017 yılının Kasım ayında bitecek olan peşin ödeme indiriminden de faydalanmak için şirkete ait 1.668.418,00 TL cezayı ödediğini; ödenen bu miktardan davalının hissesine 557.177,94 TL düştüğünü; davalıdan bu miktarı istediklerini ancak alamadıklarını belirterek, 557.177,94 TL’nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, davacının şirket yöneticisi olduğunu, şirketi kötü yönetmesi nedeniyle bu borcun oluştuğunu, bu nedenle istenmesinin mümkün olmadığını; davacının ve davalının hisse almak suretiyle şirkete ortak olduklarını; şirketin önceki müdürününde davacının selefi olan ——- olduğunu; önceki müdürün ve sonraki müdür olan davacının kötü yönetiminden dolayı vergi borcunun oluştuğunu; davalının ve ona hisse devreden selefin bundan bir kusurunun bulunmadığını, davacının, ancak kendisine hisse devreden eski müdürden talepte bulunabileceğini belirterek ve payı devreden ile devralan şahısların devirden öncesine ait olan ve devir tarihi itibariyle ödenmemiş bulunan kamu alacaklarından müteselsil sorumlu tutulacaklarını ancak bu sorumluluğa başvurulabilmesi için kamu alacaklarının şirketten tahsil edilememesi gerektiğini; davacının bunu sağlamadan kendi iradesi ile yaptığı ödemenin ortaktan istenemeyeceğini ancak şirketten istenebileceğini; davacının vergi cezalarını ödemeden önce bu cezalara karşı herhangi bir vergi mahkemesine başvurup itiraz etmediğini, bu nedenle yükümlülüğünü de yerine getirmediğini; TBK’nun 73/2 maddesi gereğince de davacı tarafça ve kamu borcu ödenmeden önce kendilerine herhangi bir ihbar yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, şirket ortağı tarafından şirketin diğer ortağına karşı açılan rücuen alacak davasıdır. Davacı ortak, ödemiş bulunduğu gümrük vergi cezasını davalıya rücu etmektedir.
Mahkememizce vergi cezasını oluşturan vergi dairesi ile yazışmalar yapılmış, vergi cezasına ilişkin belgeler getirtilmiş, taraf delilleri toplanmış, şirket sicil dosyası incelenmiş, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınmış; tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Şirket kayıtlarının incelenmesinde, eski ismi ————- iki ortağının olduğu, bunlardan birinin davacı … olduğu ve 165.000,00 TL sermaye payına sahip olduğu, diğerinin davalı … olduğu ve 85.000,00 TL sermaye payına sahip olduğu; şirketin 3 temsilcisinin bulunduğu, davacı ve davalımızın münferiden şirketi temsil yetkisinin bulunduğu ayrıca bir de dava dışı—— isimli bir münferit temsilcinin bulunduğu görülmüştür.
Gerek vergi dairesinden gelen yazılardan gerekse davacının ibraz ettiği belgelerden davacımızın Ocak 2015’den itibaren 18 taksitle ödenmesi planlanan gümrük vergi cezasını peşin ödeme indiriminden faydalanmak üzere 10/08/2017 tarihinde 1.668.418,00 TL olarak ödediği anlaşılmıştır.
Davamızdaki bağlanma noktası; davacı tarafından ödenen bu bedelin şirketten mi yoksa ortaktan mı isteneceği ve istenip istenemeyeceği hususundadır.
Yargıtay —- Hukuk Dairesinin —-Karar sayılı hükmünde, birebir benzer bir olayda; ödediği vergi cezasını diğer ortağa rücu eden davacı ile ilgili bir kararında; limited şirketlerde vergi dairesince şirket yönünden tahsil edememe durumu sabit olmuşsa ( aciz vesikası hali oluşmuşsa ) kamu borcunun taşıdığı nitelik sebebiyle şirket ortaklarına bu borcun ödenmesi için tebligat çıkarılacağı, borcun onlardan isteneceği, bu durumda borcu ödeyen ortağın hissesine düşen miktarda diğer ortağa rücu edebileceği açık açık belirtilmiştir. Mahkememizce olaya bu çerçevede yanaşılmış olup, vergi dairesi ile yapılan yazışmalardan öncelikle taraflarımızın ortağı olduğu şirkete tebligat yapıldığı, borcun takip edildiği, ancak tahsil edilemediği; bu nedenle şirket ortağı olan taraflara tebligat çıkarıldığı, borcun onlardan istendiği; davacı tarafından da söz konusu ödemenin gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce şirketin ticari defter ve kayıtlarında da inceleme yaptırılmış olup, davacımızın münferit şirket temsilcisi olduğu, bu nedenle borcun tahakkuk ettiği dönemde şirketin bu borcu ödeyecek maddi durumu varsa, şirket kasasından borç ödemesi gerektiği düşünülmüş; bu amaçla yaptırılan inceleme sonunda şirketin söz konusu vergi borcunu ödeyecek maddi durumunun olmadığı tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, tarafların ——– yegane ortakları olduğu, kesinleşmiş bir gümrük vergi cezasının bulunduğu, şirketin bu vergi cezasını ödeyecek mali durumunun bulunmadığı, vergi dairesi tarafından öncelikle borcun şirketten tahsili için takip başlatıldığı ancak sonuçsuz kaldığı, bunun üzerine şirket ortaklarına borcun ödenmesi yönünden ihtar çıkarıldığı; her ne kadar davalı vekili TBK 73/2’ye dayanmışsa da, vergi dairesinden tebligat yapıldığı için artık davacının bu tebligat gereği ödeme yapacağının davalımıza bildirmesine gerek bulunmadığı; davalımızın olaydan haberdar olduğu; davacımız tarafından ödeme yapılmasa idi kamu borcundan dolayı vergi dairesi tarafından davalımıza haciz uygulanacağı, bu vergi cezasının fazlasıyla ödemek zorunda bırakılacağı nazara alınarak; davacımızın ödediği vergi cezasını, davalı olan ortağına payı oranında rücu etmesi haklı bulunmuş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
557.177,94 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 38.060,82 TL ilam harcından peşin olarak alınan 9.515,21 TL’nin mahsubu ile eksik 28.545,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 35,90 TL başvuru harcı ile 9.515,21 TL peşin ilam harcının toplamı 9.551,11 TL harç ile 12 davetiye gideri 144,00 TL ve 1.200,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 10.895,11 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki— gereğince 44.908,85 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu