Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/395 E. 2022/788 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/395 Esas
KARAR NO : 2022/788

DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2018
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yurtiçinde faaliyet gösteren 1990 yılından itibaren ——- yurt içi ve yurt dışı kültür turları, iş adamlarına yönelik yurt dışı seyahat hizmetleri ve fuar organizasyonları gerçekleştiren bir şirket olduğunu, davalı ——-müvekkili şirketin ortağı olduğunu, davalının şirket hesabından avans harcaması olarak almış olduğu ve imzalı olarak hesabına borç yazılması talimatını içeren evraklar ile şirket hesabından defaatle kendisine ödeme yapıldığını, bu ödemeler tutarının 211.973,00 TL olduğunu, davalıdan ödeme talep edilmesine rağmen türlü bahanelerle geçiştirildiğini, söz konusu alacakların tahsili için davalı aleyhine ——-Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan icra takibine karşı davalının kötü niyetli olarak itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek davalının haksız ve kötü niyetli olarak yapmış olduğu itirazın iptalini, takibin devamını, davalının alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı uhtesinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1994 yılından itibaren beş yıldızlı otellere —– turlarını düzenleyen —- organizatör olarak çalışmaya başladığını, ilk olarak —–olarak bilinen—– firmasının ——sorumlusu olarak 12 sene çalıştığını ve bu alanda çok ciddi tecrübeler, müşteri ve organizasyon çevresi elde ettiğini, müvekkilinin çok ciddi bir müşteri portföyüne ve özellikle de ——ülkesinde elde ettiği çevre ve organizasyon yeteneğini değerlendirmek isteyen davacı şirketin hakim hissedarları olan——- müvekkilinin davacı şirkette ortak olmasını talep ettiklerini ve bu sayede müvekkilinin davacı şirkete ortak olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette sözleşme ile çalıştığı 2002 ve şirkete ortak olduğu 2007 yılından 2015 tarihine kadar yaklaşık 13 yıl, büyük bir özveri ve başarı ile çalıştığını, bu üstün çalışma ve başarıları ile davacı şirketi —— denilen ——organizasyonlarında —– en prestijli firmalarından biri bilinen bir marka haline getirdiğini, müvekkilinin yılın belli dönemlerde yurt dışında olduğundan şirkete ait hesapları kontrol etme ve hesaplara müdahil olma imkanının bulamadığını, 2016 yılında müvekkili şirket ortağı olarak hem ortaklıktan kaynaklanan haklarının ve hem de şirketteki başarılı çalışmalarının karşılığını alamadığı, kendisine kar payı ödenmesi gerektiğini, bunun içinde şirket hesaplarını incelemek istediğini, davacı şirketin hakim hissedarlarına bildirdiğini, ancak davacı şirketin hakim hissedarları müvekkilinin şirket kayıtlarını kontrol etmesine izin vermediğini, şirketin hakim hissedarlarının şirket kayıtlarında pek çok usulsüzlükler yaptığını esasında hiçbir alacaklı olmadığı halde davacı şirketi kağıt üzerinde kendilerine ve hissedarı oldukları başka şirketlere borçlandırdıklarının anlaşıldığını, tüm bu usulsüzlüklere rağmen şirketin hakim hissedarlarının güya şirkete borç verdiklerinden bahisle sermaye artırımına gidilmesine, şirket sermayesinin 600.300 TL “den 3.000.000 TL “ye çıkarılmasına, artırılan 2.400.000 TL “nin 1,920.000 TL’sinin güya şirket ortaklarının şirketten olan alacakları ile karşılanmasına dair genel kurul kararı aldıklarını ve gerçeğe aykırı göstermelik alacaklar ile müvekkilin şirketteki payını düşürdüklerini, davacı şirketin hakim hissedarlarının sermaye artışından vazgeçmesi bir yana müvekkilinin hak kazandığı maaş ve kar payı alacaklarını dahi ödememesi üzerine müvekkilinin, şirkette bulunan %20 oranındaki hissesine karşılık kendisine yıllık 355.000 USD kar payı ödenmesi gerektiğini, davacı şirketin hakim hissedarlarına bildirdiğini, müvekkilinin bu talebi üzerine davacı şirketin hakim hissedarlarının müvekkilini hakaret ve tehdit ederek şirketten çıkardıklarını, bir daha da şirketten içeri sokmadıklarını, müvekkilinin kendisine ait olan şahsi evrakları da şirkette kaldığını, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, aksine müvekkilinin alacaklı olduğunu, şirket kasasından “—–fişi” ile elden ödenen bedellerin müvekkilinin maaşına karşılık (maaşına mahsuben) ödenen bedeller olduğunu, müvekkilinin pay sahipliğinden kaynaklanan hakları dışında davacı şirketten 2014 yılı itibarıyla 3.500 TL 2015 yılı itibarıyla ile 3.750 TL net maaş aldığının bizzat davacı tarafından sunulan kasa tediye fişleri ile sabit olduğunu, tediye fişi sunulan ödeme (14.01.2014 – 20.04.2016) ilişkin olarak tüm bu fişler doğru kabul edilse bile bu tediye fişlerine konu avans ödemeleri mahsup edildikten sonra dahi müvekkilinin davacıdan 49.089,00 TL maaş alacağının bulunduğunu, müvekkilinin imzası bulunmayan tediye fişlerinde yer alan bedellerin müvekkili tarafından tahsil edildiğinin iddia edilemeyeceğini, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin dahi davacı şirket tarafından yapılmış gibi gösterilmeye çalışıldığını, davacı şirkete ait hesaplardan yapılan tek bir ödeme dekontunun söz konusu olmadığını, müvekkilin şahsi ödemelerini (kredi kartları, kira ödemeleri vesaire) sakladığı şahsi dosyası ve içerisindeki evraklar da davacı şitkel merkezinde kaldığını, davacı bu ödeme belgelerini sanki ödemeleri kendisi yapmış gibi kullanmaya çalıştığını, ayrıca —— Belediyesi’ne yapılan toplam 5.261,82 TL ödemenin bizzat müvekkili tarafından yapıldığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle ——- yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.Celp edilen——Esas sayılı dosyasının incelenemesinde; davacı tarafın alacağına istinaden 23/02/2018 tarihinde 211.973,00 TL alacağının tahsili için icra takibi başlattıkları, davalı tarafın süresi içerisinde yapmış oldukları itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın İİK 67 maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, davacı şirket tarafından davalı bulunan ortağına şahsi olarak borç verilip verilmediği, bu ödemelerin iadesi yapılmamış ise davalının borcu bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ile mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında zapta geçen beyanlar ve uyuşmazlık tespiti dikkate alınarak davacı alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için dosya üzerinde inceleme yapmak suretiyle dosyada mübrez 12/06/2019 tarihli bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle; İncelenen davacı defter kayıtlarında davalı—— adına kayıtlı,——no.lu hesapta 2014-2015-2016 yılı hesap bakiyelerinde, maaş dışı işlemler kapsamında davalı şirket ortağının 12.509,80 TL alacaklı gözüktüğü, Davacı tarafından dava dosyasına sunulan 173+3 adet belge ile 210.697,42 TL, 1.614 $’ yi davalı şirket ortağı ——ya da onun adına hareket edenlere ödediğini, davalının şirkete borçlu olduğunu iddiasının incelenmesinde, belge üzerindeki açıklamalar, ödemenin cinsine göre yapılan tasnifte, belge üzerinde——ismi ve/veya imzası bulunmayanlar somut olarak ispata muhtaç olarak değerlendirildiği, 36.320,00 TL’nin (10.410+25.910) davalı adına yapıldığının ispatlandığı, bu kapsamda, “Avans Ödemesi ” açıklamalı 42 adet belge toplamı 25.910,00 TL” lik belgede davalı —– isminin ya da imzasının bulunduğundan, “Yapılan Havaleler” başlığında incelenen 19 adet, 10.410 TL tutarlı belgede —– yapılan havale dekontlarında gönderenin kendisi olmadığı, kendisine gönderildiğinden davacının bu ödemeleri davalıya yaptığını ispatladığı, Diğer ödeme belgelerinde, davalının şahsi masrafları, kendisine ait kredi kartı, eğitim, telefon, kira ödemeleri olsa da, ödemeyi yapanın davacı şirket olmadığı, genelde bu ödemlerde giderin sahibinin ödemeyi yapan olarak gözüktüğü, davacı kasa defteri kayıtlarında aynı gün içinde aynı tutarda bir ödeme çıkışının da gözükmediği, diğer bir ifadeyle kasa çıkışı ve yapılan ödeme olarak bire bir örtüşme de yapılamadığından bu ödemeleri davalı şirketin davalı adına yaptığının ispata muhtaç olduğu, Davacı şirket vekilinin beyanı ile, davalı şirket ortağının çoğunlukla yurt dışında bulunduğu, %20 şirket ortağı olarak (2016 yılına kadar) telefonla verilen talimatıyla şirket çalışanlarının bu ödemeleri yapmış olduğu şeklindeki açıklamasının dosya kapsamın göre yılın belli bölümlerinde yurt dışında olduğu anlaşılan davalı bakımından hayatın olağan akışına uygun gözüktüğü, ihtimal dahilinde olabilecek ise de, somut olmadığından davacı şirket lehine değerlendirilmediği, Diğer taraftan, davalı şirket ortağına yapılan ödemelerden “Maaş Ödemesi” açıklamalı 4 adet belge kapsamı ödemenin davalıya yapılan şahsi bir harcama ödemesi olmadığı, maaş ödemesi açıklaması ile ödendiğinden davalıya borç yazılamayacağı, davacı lehine değerlendirilemeyeceği, 2014-2015 ve 2016 yıllarındaki diğer aylara ait tüm maaş tahakkuk ve ödemelerin, kâr payı alacağı, prim alacağı yönündeki davalı alacağı savunmasının dava konusu olmadığından, dosya kapsamındaki iddia-savunma ve delil durumuna göre değerlendirme yapılamayacağı, FAİZ: Davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı için taleple bağlılık kuralı gereği bu konuda değerlendirme yapılmayacaktır. Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; takip sonrasında hükmolunacak asıl alacağı için 3095 s.k m.1/1 kapsamında yasal faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.Tarafların bilirkişi raporuna itirazları ve verilen belgelerinde değerlendirilmesi için bilirkişiden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup,Dosyada mübrez 13/03/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeletle, tarafların bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmesi ve Mahkemece bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Davalının Takas Mahsup Talebi Yönünden: Davalı tarafından davacı şirkete yapılan 03.03.2014 tarihinde 150.000 TL, 30.12.2014 tarihli 15.000 TL ödemenin dava konusu şahsi harcamalarını karşılama avansı olduğuna dair somut bilginin olmadığı, tek parça halinde yüklü olarak yapılan ödemenin farklı sebeplerle yapılmış olabileceği, nitekim davalinın da cevap dilekçesinde bu hesaptaki ödemelerle şahsi harcamaların yapıldığına değil, “kâr payı “ kaynaklı alacaklı olduğunu savunduğu hususları dikkate alınarak bu davada talep edilmeyecek 146,609,71 TL için tutar takas mahsubu da talep edilemeyeceği, takdirin Mahkemeye ait olduğu, Davacı İtirazları Yönünden: Davacı tarafından dava dosyasına sunulan 173+3 adet belge ile 210.697,42 TL, 1.614 $’yi davalı şirket ortağı——- onun adına hareket edenlere ödediğini, davalının şirkete borçlu olduğu iddiasının incelenmesinde, belge üzerindeki açıklamalar, ödemenin cinsine göre yapılan tasnifte, belge üzerihde—— (ya da ailesinin) ismi ve/veya imzası bulunmayanlar somut olarak ispata muhtaç olarak değerlendirilmiş iken, davacı vekili tarafından dava dosyasına kök rapor sonrası sunulan ——bildirgeleri doğrultusunda, davacı şirket çalışanları tarafından davalıya ve/veya ailesine yapılan ödemelerin davacı şirket talimatıyla ödendiğinin kabulü ile, 133.359,14 TL(6.400,00+25.010,00+9.200,00+7.001,00+2.352,00+72.986,14+10.410,00) VE 1.449,00 USD’nin davalı adına yapıldığının ispatlandığı mütalaa edilmiş olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraf vekillerinin ek rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişiden 2. ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup,
Dosyada mübrez 29/12/2020 tarihli 2. Ek raporda özetle; Taraf vekillerinin yapmış olduğu itirazlarının ek rapordaki görüş ve tespitlerini değiştirecek mahiyette olmadığı, ek rapordaki görüş ve kanaatin aynen geçerli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.Taraf vekilleri duruşmada kök ve ek raporlara karşı itirazlarını tekrar ederek yeni bir bilirkişiden tekrar rapor aldırılmasını talep etmişlerdir.Dava dosyasından rapor oluşturulmak üzere mahkememizce resen seçilen——-ile borçlar hukukçusundan oluşacak bilirkişi heyetine dosyanın tevdine karar verilmiştir.Dosyada mübrez 30/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin 2013-2014 yevmiye defterlerinin kapanış tasdikleri ile 2015 envanter defterinin tasdiklerinin ibraz edilmediğ,i diğer defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun tutulmamış olsa bile defter sahibinin aleyhine delil teşkil ettiği, davacı şirketin, davalı eski ortağı ile izlenen cari hesabının davacı şirketin davalıdan alacağının yasal delillerle sübuta ermediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davanın İİK 67 maddesine göre açılan itirazın iptali davası olduğu, takibe konu alacağın davacı şirket tarafından davalı şirket ortağına karşı avans olarak verilen paranın iadesine ilişkindir. Bu nedenle borç hükümleri uygulanır. Öncelikle davalı tarafın davacı şirketin ortağı olduğu ve şirket namına bazı işler yaptığı ihtilafsız olup, bizzat davacı defterinden davalıya maaş adı altında ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitelik olarak maaş hak edilen çalışma karşılığı verilir. Şirkete bu şekilde maaş olarak kaydedilen para davalının hak ettiği paradır, geri alınamaz. Davacı defterinde davacının alacaklı gözüktüğü ancak 146.609,71 TL’lik kısım ise dayanak belgesiz olup bu miktar paranın gönderildiğine dair bir makbuz, havale bulunmadığı, bunu tespit eden son bilirkişi raporundan sonra dahi böyle belgenin sunulmadığı nazara alınarak 146.609,71 TL’ninde kabulü mümkün değildir. Davacı şirketin bizzat kendi defterine göre 133.359,14 TL olup, maaşlardan kaynaklanan alacak ve 146.609,71 TL düşülünce davalı alacaklı duruma geldiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve kötü niyetli takip başlatıldığı ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatı talebinin de şartları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 2.560,10 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 2.479,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen tüm yargılama giderlerinin kendi uhtesinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —— davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere davalının yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.