Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1473 E. 2020/608 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1473 Esas
KARAR NO : 2020/608

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2018
KARAR TARİHİ : 27/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalı şirkete verildiğini, davalılardan …’ın da söz konusu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığını; taraflar arasında imzalanan ödeme planına davalı borçlunun uymaması sebebiyle bankaca hesabın kat edildiğini; taraflara kat ihtarının tebliğ edildiğini ancak davalılarca ödemenin yine gerçekleştirilmemesi sebebiyle davalılar aleyhine Anadolu ——–. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını; davalıların haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; ayrıca aslı borçlunun borcu rehinle temin edilmiş bulunduğundan davalı şirketin takipten 381.052,32 TL yönünden sorumlu tutularak karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili, müvekkillerinden … yönünden kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını zira kendisinin evli olduğunu eşinden muvafakat alınmadığını; bankaca istenen faizin fahiş olduğunu; ödeme emrinde borç kaynadığının bildirilmediğini; borcun doğmadığını; bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirtip; davacı bankadan da kötü niyetli takip tazminatı istediklerini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup; davacı banka kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağını icra takibine koymuş; icra takibine süresi içinde davalılar itiraz etmiş, itiraz üzerine takip durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Mahkememizce öncelikle davalıların yetki itirazı değerlendirilmiş olup, davalılar yetki itirazında her ne kadar borçluların adresinin —- olması nedeniyle —-dairelerinin yetkili olduğunu bildirmişlerse de; mahkememizin 2. celsesinde icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz esasla birlikte istinaf yolu açık olarak ve gerekçesiyle birlikte reddedilmiştir.
Mahkememizce davalılardan …’ın kefaletinin geçersizliğine ilişkin itirazda değerlendirilmiş olup; TBK’nun 584 madde gereğince eşin rızasının kefalet için şart ise de; …’ın aynı zamanda diğer davalı olan şirketin ortağı ve yetkili temsilcisi olduğu; bu nedenle artık onun tarafından eş rızası olmadığı için kefaletin geçersiz olduğunu ileriye sürmenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde kalacağı; öte yandan eşinin rızası olmaksızın kendi şirketine kefil olması durumunda kefaletin geçerli olduğuna dair örnek—– nazara alınarak davalının kefaletinin geçerli olduğu mahkememizce de kabul görmüş; buna göre esasın incelenmesine geçilmiştir.
Kredi sözleşmesi içinde aynı zamanda delil sözleşmesi mevcut olup, taraflar arasında ihtilaf çıktığı takdirde bankanın kayıtlarının geçerli olacağı kararlaştırıldığından; mahkememizce banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —– tarafından ilk rapor hazırlanmış olup, mahkememizce bu rapor hüküm vermeye elverişli bulunmadığından bilirkişi değiştirilmiş ve bankacı bilirkişi —– rapor alınmıştır.
Her iki raporda tespit edilen asıl alacak miktarları aynıdır. Ancak, toplam alacak işlemiş akdi faiz ve temerrüt faizi yönünden farklılıklar nedeniyle iki raporda ayrı çıkmışsa da; bu husus İKİ RAPORUN ÇELİŞKİSİ OLARAK GÖRÜLMEMİŞTİR. Zira, hükme esas alınmayan bilirkişi ——- akdi faizi ve temerrüt faizini hesaplarken taraflar arasındaki ödeme planında kararlaştırılan faiz oranlarını nazara almak suretiyle ve açıkça dosya içindeki ödeme planının yanına hesaplama şeklini de el yazısıyla göstermek suretiyle akdi faizi ve temerrüt faizini belirlemiştir. Oysa taraflar arasında imzalanan ödeme planı, bu plana göre ödemeler yapılırsa geçerlidir. Davalı borçlu ödeme planına göre taksitleri ödeseydi o vakit ödeme planında kararlaştırılan faizlere göre ödeme yapmak durumunda kalacaktı. O takdirde ödeme planındaki faiz oranından faydalanacaktı. Oysa, ödeme planına borçlu uymadığından dolayı bankaca haklı sebeple kredi sözleşmesi fesih edilmiş olup; artık davalı borçluların ödeme planında kararlaştırılan faizden yararlanma imkanları kalmamıştır. Bu durum sözleşme hükümlerinde açık açık bellidir. Bu nedenle bankanın her bir kredi borçlusuna akdi fesih ettikten sonra akdi faizi serbestçe belirleme imkanı dosyaya sunulan kredi sözleşmesi hükümlerinden anlaşılmaktadır. Davacı bankada bu sebeple akdi faiz oranını %26 olarak belirlemiş olup; ödenmeyen kredi taksitleri ile davalıların kat ihtarıyla birlikte temerrüte düşürüldükleri tarihler arasında %26 faiz üzerinden, temerrüte düşürüldükten sonra sözleşme gereğince bunun %50 artmış haliyle %39 üzerinden temerrüt faizi uygulayabileceği mahkememizce belirlenmiş; bankaların akdi faiz ve bunun %50 oranında artmış haliyle temerrüt faizinin sınırının her yıl mevzuatla belirlenecek rakamdan fazla olamayacağı, merkez bankasınca belirlenen oranla sınırlı olacağı; %39 temerrüt faizininde merkez bankasınca o yıl belirlenen faiz oranını aşmadığı nazara alınarak, bu doğrultuda hazırlanan bilirkişi ———– raporuna itibar edilmiş; bilirkişi — arasındaki ödeme planına göre çıkartmış bulunduğu %15,48 akdi faiz ve bunun %50 artmış haliyle temerrüt faizi yönünden yaptığı hesaplamaya itibar edilmemiş olup; biraz önce anlatıldığı gibi bu husus aynı zamanda mahkememizce çelişki görülmediğinden; 3. Bir rapor alınmasına gerek bulunmamıştır.
Bilirkişi —bu çerçevede hazırlamış olduğu 13/03/2020 tarihli raporu gereğince kredi alacağının 410.566,25 TL olduğu, bu miktarın ödenmemiş kredi borcu olduğu; ödenmeyen taksitten itibaren temerrüt tarihine kadar %26 üzerinden akdi faizin 39.116,39 TL olduğu, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında %39’dan işlemiş temerrüt faizininde 7.794,48 TL olduğu, buna göre %5 BSMV’nin 2.345,55 TL olduğu, buna ihtarname masrafı da eklendiğinden davacı bankanın takip anında alacağının 460.108,83 TL olacağı belirlenmiş, bu rapor hükme esas alınmış;
Ancak, davacı tarafında kabulünde olduğu üzere yazışmalarla aynı borç için verilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 29/06/2018 tarihinde yani davamızdan evvel bankaya 79.056,51 TL ödeme yapıldığı; bu ödemeden hem davalı borçlunun hem de davalı kefilin yararlanacağı nazara alınarak hüküm oluşturulmuş; ancak söz konusu tahsilatın öncelikle işlemiş faizlere sayılacağı sebebiyle ve davacı vekilince de davalı şirketten zaten bu şekilde bir hesaplamayla 381.052,32 TL’nin istenmiş olması ( yani ödemenin tamamının asıl alacaktan düşmemesi ) dikkate alınarak; 381.052,32 TL’den her iki davalının sorumlu tutularak ve yapılan ödeme her iki davalıdan düşülerek mahkememizce hüküm oluşturulmuş; ancak asıl alacağın işlemiş faizin tahsil tarihine kadar devam edeceği ödemenin hem asıl alacağın bir kısmına hem de faizin tamamına yapıldığı nazara alınarak icra müdürüne de ne şekilde tahsilat yapacağı konusunda açıklama yapılmak suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuş fakat inkar tazminatına hükmedilirken davadan önce ödeme yapıldığı nazara alınarak ve ödemenin bu sebeple asıl alacaktan düşülerek icra inkar tazminatına hükmedilmiş; davacının icra inkar tazminatı kabul edilirken kredi sözleşmesinden kaynaklı alacakların likit olduğu, davalının kötü niyetli takip tazminatı nazara alınırken davacı bankanın reddedilen kısım yönünden kötü niyetli bir takibinin bulunmadığı nazara alınmış ve aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalıların İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün — sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile, takibin 410.566,25 TL asıl alacak, 39.116,39 TL yıllık %26’dan işlemiş akdi faiz, 7.794,48 TL yıllık %39’dan işlemiş temerrüt faizi, 2.345,55 TL BSMV ve 286,16 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 460.108,83 TL üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde istenildiği faiz oranları üzerinden faiz uygulanarak devamına,
Ancak takipten sonra, davadan evvel aynı kredi için verilen rehnin İstanbul Anadolu —– sayılı dosyasında paraya çevrilip, 79.056,51 TL davacı yanca tahsil edilmiş olduğundan; her iki davalı da toplam alacak olan 460.108,83 TL alacağın 381.052,32 TL’sinden sorumlu tutulup; bu miktara yani 381.052,32 TL’ye, asıl alacak olan 410.566,25 TL’ye takip tarihi ve tahsil tarihi arasında yukarıda işaret edildiği gibi faiz eklenip hesaplanarak dosyanın infazının yapılmasına,
Fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine,
331.509,74 TL üzerinden %20 inkar tazminatının davalılardan alınıp, davacıya verilmesine,
Davalıların kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
Davacı banka harçtan muaf olup, dava harçsız açıldığından 26.029,66 TL ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 12 tebligat gideri 168,00 TL ve 2.200,00 TL bilirkişi inceleme giderinin kabul ve ret oranı gereğince, 2.357,74 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansı olursa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki ——— nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından ve tayin edilecek vekalet ücretinin de asıl alacağı geçemeyeceği sebebiyle 2.072,14 TL ( takip 462.180,39 TL üzerinden yapılıp, takipte haklı olunan 460.108,83 TL çıkarıldığında arada kalan fark ) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu.