Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1445 E. 2019/376 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1445 Esas
KARAR NO : 2019/376

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı, ——– şubesinde bulunan ——- İban numaralı internet ve mobil bankacılık girişlerine kapalı olan hesabına — günü — (bir miyon on türk lirası )’sını EFT ile yatırdığını, davacıya ait olan yukarıda yazılan iban numaralı hesaptan davacının bilgisi ve rızası dışında ,— tarihinde yatırdığı 1.010.000 TL , — tarihinde başka bir banka hesabına — arsa ödemesi kaydıyla gönderildiğinin öğrenildiğini, davacı adına kayıtlı hesap internet ve ——–girişlerine kapalı olduğu için uzunca bir süre öğrenemediğini, 2018 yılının Nisan ayında yaptığı araştırma sonucu hesaplarının bilgisi dışında boşaltıldığını ve davalı bankaya dilekçe ekinde sunulduğu iddia edilen Kdz.Ereğli ————-.Noterliği’nin— yevmiye numaralı , 03.05.2018 tarihli ihtarname tanzim edilerek gönderildiğini, bu ihtarname 21.05.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı bankanın davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını, davacı adına kayıtlı olan hesap ile ilgili davacının herhangi bir 3.şahsa vekalet/yetki belgesi vermediğini para transferi konusunda da sms/mail vb.yöntemlerle de bilgilendirilmediğini, normal şartlarda böylesine büyük meblağların transferlerinde bankalar yüksek güvenlik tedbirleri uyguladığını, hesap sahibinin telefon ve ya başkaca güvenlik yöntemleriyle onayının alınmadığını, Ancak büyük bir dolandırıcılık şebekesinin üyesi olduğunu düşündükleri banka personeli yoluyla bu transferlerin gerçekleştirildiğini, davalı bankanın davacı ile arasında sözleşmesel ilişkisi bakımından , kuşkusuz kusuru ve sorumluluğu kaçınılmaz, davacının ise kusursuz olduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, şimdilik 1.000 TL maddi alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, yargılama harç ve giderleriyle avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça zararının 1.010,000 TL olduğunu belirtiğini, ancak buna rağmen dava değerinin 1.000 TL olarak gösterdiğini ve bu tutar üzerinden harç yatırdığını, davacının dava konusu ettiği alacak zarar iddiası tutarı belli olup, davacı taraf hesabında yapılan EFT tutarının bilgisi ve rızası haricinde gerçekleştiği, işlemin usulsüz olduğu iddiasında bulunarak uğranılan zararı bankadan talep ettiğini, davacının sırf harç tutarının az ödenmesi için sebolik olarak kısmi dava açıldığını, eksik harcın ikmali yönünden kesin süre verilmesi, harç tamamlanmadığı takdirde dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilmesini, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının —— Soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma devam ettiğini bu konunun bekletici mesele yapılmasını, davacının EFT talimatı ve EFT işleminden haberdar olmadığı yönündeki iddiası banka arama kaytıları ile ihbarı talep olunan banka personeli …’ün banka müfettişlerine verdiği ifadelerden de anlaşılacağını, gerçekleri yansıtmadığını, bankada haksız menfaat temin etmek amacı ile davacı tarafla benzer şekilde talepte bulunan müşterilerin hesaplarından talimatla yapılan para transferlerine konu tutarların birçoğu EFT alıcıları tarafından müşterilerin diğer bankalardaki hesaplarına iade edildiğini, benzer işlemlerin davacı açısından da yapıldığını düşünüldüğünü, davacının basitli bir tacir gibi hareket etmek yükümlülüğüne aykırı bir şekilde bankayı dolandırmak saikiyle hareket ettiğini, kötü niyetli olduğunu, davacının bilgisi dahilinde hesabından yapılan EFT işlemi dolayısıyla bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusur veya sorumluluk bulunmadığını davacının iddia ettiği zarar ile hukuka aykırı fiil arasında banka açısından herhangi bir illiyet bağının söz konusu olmadığını, davacının bilgisi dahilinde ve banka menfaat temin etmek amacıyla dava dışı şahıslarla birlikte hareket ederek gerçekleştirdiği eylemler dolayısıyla iddia olunan zarardan bankanın sorumluluğunun olmadığını, davacı eylemleri dolayısıyla kesilen illiyet bağı kapsamında bankanın sorumluluğuna gidilmeyeceğini, bu nedenle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, şimdilik 1.000 TL maddi alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, yargılama harç ve giderleriyle avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talebinden ibarettir.
Uyuşmazlığın davacıya ait olup davalı bankadaki hesabından davacının bilgisi ve rızası dışında yapılan ödemenin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL’lik kısmının davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Somut olayda dava bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat istemine dayalı olduğu, 28.05.2014 tarihi itibarı ile yürürlüğe giren 6502 Sayılı Yasanın 3/k maddesinde “ticari yada mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”tüketici 3/ı bendinde ” mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan , eser, taşıma, simsarlık,sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem ” tüketici işlemi olaraktanımlanmıştır.Aynı Yasanın 73/1 maddesinde tüketici ixlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalarda doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tükiteci Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş,83/2 maddesinde taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının , bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı yasanın Görev ve Yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelenemeyeceğine değinilmiş 6100 Sayılı HMK 1. Maddesinde de görev hususunun Kamu düzenine ilişkin olduğu,mahkemece yargılamanın her aşamasındaresen gözetileceği düzenlenmiştir.Davanın açıldığı 03.12.2018 tarihi itibarı ile 6502 Sayılı Yasanın yürürlükte olduğu,davacının hesabının breysel hesap olduğu,davacının mesleki veya ticari olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeni ile tüketici sayıldığı, dava konusu bankacılık işlemininde tüketici işlemi sayıldığı, Yargıtay —- Hukuk Dairesinin 2016/2651E-2017/1706 K 22.03.2017 tarihli kararınında emsal nitelikte olduğu davaya Bakma görevinin Tüketici Mahkemesi olması nedeni ile HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
HMK 114/1 -C 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin mahkememiz görevsiz olmak ile usulden reddine ;
Kararın kesinleşmesi ile birlikte iki hafta içinde müracaat edildiği takdirde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve mahkeme giderlerinin görevli mahkemece ele alınmasına,
Süresinde görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda müracaat olmadığı takdirde talep halinde harç ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine, ve davanın açılmamış sayılmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere İhbar olunan vekili ve ihbar olunan —————————ve taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.