Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1421 E. 2021/646 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1421 Esas
KARAR NO : 2021/646

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı —– almak için ——- kullandığını, kredi ve bu kredi nedeniyle —ödediğini, davalı — —– aldığını; aradan bir süre geçtikten sonra müvekkilinin —-almak istediğini —- davalı ile olan bu kredi ilişkisinden bahisle “— borcun var ” gerekçesiyle çek karinesi vermediğini, bunun üzerine davalı banka şubesine gidip durumu bildirdiğini, davalı banka şubesince ” bize borcun yok, — bir durum var, hemen düzelteceğiz ” dendiğini fakat düzeltilmediğini; bunun üzerine davalı —davalı bankanın sessiz kalmak suretiyle durumu yine düzeltmediğini; görüşmelerden de sonuç alamadıklarını, durumun düzeltilmediğini, en son görüşmede sorunun giderildiği belirtilmesine rağmen bankaya başvurduklarında yine çek karinesini alamadıklarını; bu sebeple müvekkili şirketin ödemelerini —– başladığını; — durumun kayıplarına neden olduğunu, maddi tazminat gerektiğini —- çıkan durumdan dolayı da müvekkili şirketin — olduğunu, bunun da manevi tazminat gerektirdiğini belirtmek suretiyle şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılardan — sözleşmesinin 29. Maddesinde yetki düzenlemesi bulunduğunu, yetki sözleşmesi gereğince —- mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın yetki yönünden reddi gerektiğini; kaldı ki, davacının —- başvurarak söz konusu kaydı düzelttirmesi gerektiğini, böyle bir başvuru olmaksızın açılan bu davanın reddi gerektiğini; kaldı ki, dava dilekçesinde belirtildiği gibi davacıya borcu yoktur yazısı verdiklerini, sistemden bir borç gözükse— gerektiğini, nitekim davacının başvurusu üzerine yapılan girişimler sonunda sistemdeki bu kaydında silindiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, bankanın sorumluluğuna dayalı olarak ve yaptığı hatalı işlemden dolayı açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacının —- kullandığı,—– “borcu yoktur ” yazısının —-tarafından verildiği ihtilafsızdır. Ayrıca davacının daha sonra dava —–arasındaki—–bir borç gözüktüğü sebebiyle çek karinesi alamadığı da ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, söz konusu bu durumun maddi ve manevi tazminat gerektirip gerektirmeyeceği ve tazminattan kimin ne miktarda sorumlu olacağı hususunda toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı yargılama devam ederken davalı—etmek için dahili dava dilekçesi vermiş ise de, usul hukukumuzda dahili davanın ancak belirli durumlarda söz konusu olabileceği; bunun dışında katma yoluyla taraf dahil edilemeyeceği; sigortaya karşı dava açmanın zorunlu olmadığı ve sigortanında davalılarla birlikte zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı nazara alınarak, mahkememizce dahili dava talebi reddedilmiş ancak ayrı bir dava açmak suretiyle ve birleştirme talep ederek sigortaya bu olaydan dolayı dava açabileceği davalı tarafa açıklanmıştır.
Ayrıca mahkememizce iş bu davadaki talebin kredinin kullanıldığı banka şubesine de yöneltilemeyeceği kabul olunmuştur. Banka şubelerinin yaptığı işlemlere karşı — dava açılması mümkün ise de, dava artık şubeye değil de o tüzel kişiliğin merkezine karşı açıldığı taktirde şubeye karşı dava yöneltilemez. Ancak, merkeze karşı açılmadığı taktirde şubeye karşı açılan davada şubenin merkezi temsil yetkisi vardır. Bu sebeple, merkeze karşı dava açıldığından şubeye karşı açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce olayın aydınlanması yönünden yazışmalar yapılmış olup, yapılan yazışmalar sonunda, davacının —- krediden dolayı borç gözüktüğü için mevzuat gereğince kendisine —– tarafından çek karinesi verilemediği; davalı bankanın——— suretiyle ekrandan 414,00 TL’lik borcun silindiği anlaşılmıştır. —–cevaplarından anlaşılmakta olup; 09/11/2018 tarihinde davacının ” neden çek karinesi verilmediğinin açıklanması için ” dilekçe verdiği, 09/11/2018 tarihinde bankanın da vermediği çek karinesine ilişkin sebebi açıkladığı görülmektedir. Ancak buradan da davacının 07/11/2018’den bir müddet önce çek karinesi için başvurduğu ve alamadığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davacıya mehil verilmek suretiyle zararın hangi işlem ve siparişlerinden kaynaklandığını delillendirmesi, bunlara ilişkin belgeleri ibraz etmesi için mehil verilmiş, davacı elindeki tüm belgeleri bilgileri ibraz etmiş; mahkememizce de mali müşavir bilirkişiden davacının zarar ve ziyanının tespiti yönünden rapor alınmıştır.
Davacı tarafın kayıtları ve mahkememizin verdiği kesin mehil çerçevesinde ” zarar gördüğü ve peşin ya da vadeli ödeme yapmak zorunda kaldığı işlemlere ilişkin belgeler ” incelenmek suretiyle bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacının çek karinesi kullanamamaktan dolayı bildirdiği işlemler dolayısıyla uğradığı—- olduğu belirlenmiştir. Davacı taraf bunun daha üzerinde bir iş kapasitesi ya da faaliyet / verilen sipariş bildirmediğinden ötürü daha başka bir zarar tespit edilememiştir.
Davalı banka her ne kadar bankacı bilirkişiden de rapor alınıp bankanın sorumlu olup olmayacağı hususunun tartışılması gerektiğini savunmuşsa da;
Mahkememizce banka kusurunun oluşup oluşmadığı hususunda bu olayın bilirkişiyi gerektirmediği zira davacının kredisini 22/03/2018 tarihinde kapattırdığı, bankanın 26/03/2018’de borcu yoktur yazısını verdiği, o tarihten itibaren —sildirildiği aradan yaklaşık 7,5 ay geçtiği; sistemden kaydın davalı banka tarafından sildirildiğine göre davalı bankanın borç kapatıldıktan hemen sonra basiretli olarak gerekli girişimlerde bulunması, bu kaydı sildirmesi gerekeceği; oysa bankanın süresinde —- bürosuna başvurduğunu buna rağmen kendisinin elinde olmayan sebeplerden tamamen kredi kayıt bürosundan kaynaklanan nedenler dolayısıyla bu borç kaydının geç silindiğini savunmadığı, buna ilişkin belgeler ibraz etmediği, varsa başvurularını belgelendirmediği nazara alınarak zarardan kusurlu olduğu kabul edilmiş; bu nedenle maddi zararı ödemesi gerektiği kanaatine mahkememizce varılmıştır.
Davacı tarafın manevi tazminat talebi ise reddedilmiştir. Zira manevi tazminat için davacı şirketin şahsiyet haklarına doğrudan bir saldırı gerekir. Olay bu nitelikte değildir. Sadece bankanın kusurundan kaynaklanan bir durum olup, 414,00 TL olarak görülen bir borcun da davacıyı rencide etmeyeceği, davacıya yaşattığı üzüntünün de manevi tazminatı gerektirecek ağırlıkta olmayacağı, sadece maddi tazminatın karşılanması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalılardan —-aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının husumetten reddine,
Diğer davalı—- maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 2.595,73 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya dair maddi tazminat talebi ile bu davalıya karşı açılan manevi tazminat taleplerinin reddine,
Alınması gereken 177,33 TL ilam harcından peşin olarak alınan harcın mahsubu ile bakiye 1.018,08 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 177,33 TL harç ile 35,90 TL başvuru harcı toplamı 213,23 TL harç ile —- ve bilirkişi inceleme ücreti — kısmının toplamı ——- davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki ——–, davacı taraf lehine hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından ve asıl alacaktan fazla vekalet ücreti taktir edilemeyeceğinden 2.595,73 TL vekalet ücretinin davalı —- alınıp, davacıya verilmesine;
Reddedilen maddi tazminat yönünden 6.962,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp, —- verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden ise, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp, —– verilmesine,
Dair karar, huzurda olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar nedeniyle davalı —- kesin, davacı ve diğer davalı yönünden karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.