Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1394 E. 2020/487 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1394 Esas
KARAR NO : 2020/487

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ——– imzaladığını, devralma suretiyle birleşme olmasından sebep —- aracılığıyla açmanın hasıl olduğunu, müvekkil şirket ile davalı yan arasında — Sözleşmesi” imzalanmış olup bu sözleşmeye göre 01.01.2015 tarihinden itibaren müvekkilinin —verdiğini, söz konusu — sözleşme feshedilmediğinden, her ne kadar ürün tedariği yapılmış olmasa da korunduğunu, şirketler arasındaki ticari ilişkiyi gösteren ve her iki tarafın da mali dönemler itibariyle mutabakatlaşarak üzerlerinde anlaştıkları cari hesap ekstresinin de sunulduğunu, ekstreler incelendiğinde; — tarihinde başlayan faturalaşma gereği toplamda 103 adet fatura kesilmiş olup ürün satımından kaynaklı fatura kesim bedelinin toplamının ise 1.006.153,29 -TL. olduğunu, ticari alım satımdan kaynaklı en son cari hesaplı faturanın 21.04.2017 tarihinde kesilmiş olmasına karşın 31.01.2018 tarihli iade faturasının içeriğinde ise hatalı ve yanlış kesilen faturanın yer aldığını, en son ürün tedariği 21.04.2017 tarihinde yapılmış ve bu tedariğe ilişkin 25.04.2017 tarihli——- fatura kesildiğini, bu tarihten sonra herhangi bir tedarik olmadığını, ürün satım faturasının karşılıklı gönderilmediğini, bu tarihten sonra kesilen bütün faturaların davalı şirketçe yanlış kesildiği kabul edilen ve iadesi istenen faturaya istinaden kesilen ve birtürlü cariye işlenip işlenmediği hususunda bilgi verilmeyen faturalara ilişkin olduğunu, söz konusu cari hesap ektresinden de anlaşılacağı üzere davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan ve vade tarihinden itibaren 90 günlük süre içerisinde ödenmemesi sebebiyle temmerrüde düşmüş olan 8.268,79-TL borcun bulunduğu sabit olduğunu belirterek davalının icra takibine yaptığı itirazının iptaline, takibin İstanbul Anadolu —-. icra müdürlüğünün — sayılı dosyası üzerinden devamına, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla borçlunun takip konusu 8.268,79-TL ve yasal faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkil aleyhine başlatılan davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacı taraf ile müvekkil arasında herhangi bir ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin kayıtlarında davacı ünvanı ile uyuşan bir tedarikçi bilgisinin bulunmadığını, her ne kadar davacı —- şirketi devir alarak halefi olduğunu iddia ediyor ise de bu hususta müvekkiline yapılmış bir yazılı bildirimin bulunmadığını, müvekkiline tebliğ edilen İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğü’nün —esas sayılı dosyasında da davacının —–firmasının halefi olduğuna ilişkin hiçbir ibarenin yer almadığını, müvekkilin davacı sıfatına istinaden araştırma yaptığını davacı firmaya herhangi bir borcu olmadığı yönünde haklı olarak itirazını icra dosyasına sunduğunu, davacının varsa tüm devir işlemlerini en geç icra takip tarihine kadar müvekkile tebliğ ettirmesi gerektiğini, öncelikle davacı firma ünvanlı bir şirket ile ticari ilişkisi bulunmadığından davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddini, ayrıca dava dilekçesinden davacınn alacağının kaynağının da anlaşılamadığını, ispat yükümlülüğü taşıyan davacının alacağını tesvikten uzak işbu dilekçesinden yola çıkılarak alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmasının mümkün olmadığını, davacının alacağının hangi faturalardan veya ürün tesliminden kaynaklanığını ispat etmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının halefi olduğunu iddia ettiği dava dışı —–” imzalandığını, işbu sözleşmenin 23.11.2018 tarihine kadar yürürlükte kaldığını, sözleşme süresi içinde Genel Satınalma Şartnamesi hükümleri kapsamında bu firma ile cari hesap usulü ile çalışıldığını, bu çalışma kapsamında bu firmanın müvekkiline bir kısım ürünlerin müvekkil mağazalarında satışı yapılmak üzere tedariğini gerçekleştirdiğini, yine sözleşme gereği dava dışı firmanın müvekkiline tedarik edeceği ürün bedelleri üzerinden anlaşılan oranlarda pirim ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin gereği tedarikçi firmaya alım bedelleri üzerinden üç aylık periyotlarla %13 ve %6 oranında pirim faturaları düzenleneceğinin kayıt altına alındığını, müvekkilinin tedarikçinin sözleşme ile üstlendiği bu yükümlülüğü gereği hak edişinin doğması halinde anlaşılan oranlarda ürün alım ve reklam katkı prim faturaları düzenlediğini, firma müvekkilin sözleşmeden doğan hakkı gereği düzenlediği faturaların bir kısmını kayıtlarına almışken— ve gerekçesiz biçimde itiraz ettiğini, taraflar arasında oluşan cari hesap mutabakat uyuşmazlığının da bu faturalardan kaynaklandığını, davacının ise ünvanı müvekkil kayıtlarında bulunmamasına rağmen cari hesap alacağına dayanarak işbu dava konusu icra takibini başlatarak müvekkilden alacak talep ettiğini müvekkilinin de haklı olarak davacıyı ticari olarak tanımadığı ve her durumda halefi olduğu firmaya ödemesi gereken bir borcu da bulunmadığndan takip borcuna itiraz ettiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, kötü niyetle başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle, davacının takip tutarının %20’ından aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Celp edilen İst. And. –. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyasının incelenmesinde; —- tarihli cari hesap mutabakı, hesap ekstresine dayalı 8.268,79 TL. asıl alacak tutarı için ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 17/02/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının takip atlebinin 8.269,09 TL. Olduğu, dvalının 8.808,88 TL. Prim alacağına istinaden düzenlemiş olduğu fatura tutarı toplamını 8.269,09 TL. Olduğu, yapılan incelemede düzenlenen prim fatura tutarlarının taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine uygun olduğu, dolayısıyla davacının davalıdan alacağı olmadığı kanaatinin oluştuğu bildirilmiştir.
Tarafların —- yılları yasal defterleri üzerinde mali büşavir bilirkişiden oluşan rapor aldırıldığı, rapora göre düzenlenen prim fatura tutarlarının taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine uygun olduğu, davacının davalıdan alacağının olmadığının bildirildiği, bilirkişi raporunun hukuka uygun denetlenebilir olması nedeniyle hükme esas alındığı, davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından davacının davasının reddine, takibin fatura alacağı olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 8.268,79 TL üzerinden %20 kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Asıl alacak olan 8.268,79 TL üzerinden %20 kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 54,40 TL. Harcın peşin alınan 163,07 TL. Harçtan mahsubu ile bakiye 108,67 TL. Harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca 3.400,00 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden ilgili tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.