Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1384 E. 2020/283 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1384 Esas
KARAR NO: 2020/283
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ: 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraf şirketler arasında ticari ilişki kurulduğunu, müvekkilinin davalı şirkete hizmet verdiğini, karşılığında — fatura alacağının doğduğunu; bunlar ödenmeyince —— İcra Müdürlüğünün ——— sayılı dosyasında takipte bulunduklarını, davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, taraflar arasında gerçekten akdi bir ilişkinin kurulduğunu ancak davacının verdiği hizmetlerin kalitesinin sorunlu olduğunu, ayıplı olduğunu; taraflar arasındaki cari hesaplar ve faturalar konusunda hiç bir mutabakatın sağlanmadığı; davacı tarafın herhangi bir mutabakat aramaksızın icra takibine başlamasının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini ve davacıdan %20 oranında kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Maddeye dayalı açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı, faturaya dayalı olarak davalı aleyhine icra takibi yapmış, davalı bu takibe “hiç bir borcumuz yoktur” şeklinde itiraz etmiş; itiraz üzerine icra takibi durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Mahkememizce, taraf delilleri toplanmış, ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bu çerçevede uzman mali müşavirden rapor alınmış, tüm deliller değerlendirildikten sonra hüküm oluşturulmuştur.
Taraflar arasında akdi bir ilişkinin kurulduğu, davacı tarafından ” verilen reklam hizmetinin” karşılığında aylık bedeller için fatura kesildiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, takip anında davacının ödenmemiş hizmet alacağının bulunup bulunmadığı, hizmetin kusurlu olup olmadığı, kusur nedeniyle varsa davacı alacağından indirim yapmak gerekip gerekmediği ve gerekiyorsa takip anındaki alacak miktarının olması gereken ne miktar olduğu hususunda toplanmıştır.
Mahkememizce, davalıya iddia ettiği ayıbı ispat etmesi için mehil verilmiş; ancak davalı hiç bir ayıp ihbarı ibraz etmemiş, verilen hizmetin ayıplı olduğuna dair bir delilde göstermemiştir. Bu nedenle mahkememizce hizmet bedellerinin ayıpsız olarak değerlendirilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Bu çerçevede mahkememizce öncelikle BA kayıtları incelenmiş, BA kayıtlarının incelenmesinde davacının dayandığı bazı faturaların BA beyannameleri ile davalı tarafça kullanıldığı tespit edilmiştir.
——–tarihli duruşmada her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş, davalı vekili huzurda olmadığı için duruşma tutanağı davalı vekiline tebliğ edilmiştir. İnceleme kararında, ticari defter ve kayıtlarını incelemeye getirmeyen tarafın katlanmak zorunda kalacağı hususlar tek tek yazılmış ve taraf vekillerine ihtar olunmuştur. İnceleme gününde sadece davacı kayıtları sunulmuş olup, davacı kayıtlarına göre, davacının davalıya —- adet fatura hizmetini verdiği, karşılığında —– asıl alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Esasen davalınında kabulünde olan ve taraflar arasında öteden beri süre gelip, her ay —– reklam hizmeti bedelinin ödendiğini gösteren belgeler mevcut olup, ——- sonuna kadar aylık tüm hizmet bedellerinin ödendiği, bundan sonraki hizmet bedellerinin ödenmemeye başladığı ve sorun çıktığı; bu nedenle ödemeyi davalının ispat etmesi gerektiği; eskiden beri ödemeler aylık yapıldığı için geciken her ay nedeniyle — ana paranın dışında davacının takip tarihine kadar da —— faiz alacağının doğduğu belirlenmiştir.
Davalı şirket bilirkişi incelemesi için kayıtlarını sunmamış olup;
———— sayılı hükmünde de belirtildiği üzere:
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
Şeklindeki kararı da nazara alınarak, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmayarak davacı iddiasını davalının defter ve kaydı üzerinden doğrulanma imkanını sağlamadığı için ve davacı defterinde taraflar arasındaki ilişkinin önceki devirlerine dair ödeme belgeleri dikkate alınmak suretiyle, bilirkişice hesaplanan asıl alacak ve işlemiş faizi üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş; takibin verilen hizmet ilişkisine dayalı faturalardan kaynaklandığı ve likit olduğu dikkate alınmak suretiyle davacının inkar tazminatı talebi kabul edilmiş; davalı her ne kadar kötü niyetli takip tazminatı talep etmişse de; reddedilen kısmın sadece faiz hesaplamasına ilişkin ve kötü niyetli bir takip bulunmadığından kötü niyetli takip tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmesine rağmen, vekili yargılama esnasında istifa ettiğinden; reddedilen kısım üzerinden davalı yararına kendisini bir süre vekil ile temsil ettirdiği için vekalet ücreti taktirine gidilmiş olup; tüm bu gerekçelerle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının —- İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı dosyasına yapmış bulunduğu itirazın kısmen iptali ile
Takibin —-asıl alacak, — işlemiş faizi olmak üzere toplam —- üzerinden devamına,
İşlemiş faiz yönünden fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine,
——üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, reddedilen kısım üzerinden davalının kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
Alınması gereken harçtan peşin olarak alınan ilam harcının mahsubu ile eksik—- harcın davalıdan alınmasına, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan — başvuru harcı ve peşin ilam harcının tamamı ile — davetiye gideri —– ile bilirkişi inceleme ücreti —- kabul ve ret oranları gereğince hesaplanan kısmının toplamı —- muhakeme giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığı için davacı lehine 3.725,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti asıl alacaktan daha fazla olamayacağı için davalı lehine de 21,04 TL vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.10/07/2020