Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1345 E. 2019/86 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1345
KARAR NO : 2019/86
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :01.11.2010
KARŞI DAVA TARİHİ : 05/01/2011
KARAR TARİHİ : 29/01/2019
Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : ; Davalıya ———- tarihleri arasında ——- Poliçesi ile sigortalı bulunan araçların hasarlanmasından ve çalışmasından mütevellit müvekkilinin tazminat alacağının doğduğunu, sigortalı araçlar için hasar dosyalarının oluşturulduğunu, fakat tespit edilen —— TL hasar bedelinin müvekkil şirkete ödenmediğini, hasar dosyalarının bir kısmı için ödeme yapılmak üzere müvekkili şirkete ibraname gönderildiğini, ancak dava tarihine kadar bir ödeme gerçekleşmediğini, davalı … şirketinin poliçe limiti ile sorumlu bulunduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ——– TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA:Davalı vekili davacıya ait muhtelif taşıt araçlarının müvekkili sigorta şirketince kasko filo sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, söz konusu sigorta poliçesi koşullarına göre poliçe vade bitimi tarihi itibarı ile Hasar – Prim ( H/P) oranının %75 aşması durumunda fark prim hesaplanarak zeyilname ile tahakkuk ettirileceğini ve sigortalı tarafından sigortacıya ödeneceğini, buna göre poliçe vade bitiminde hasar prim oranının poliçe de belirtilmiş olan % 75 oranının çok üzerine çıktığı anlaşıldığından poliçe şartlarına uygun olarak hesap yapılmak sureti ile sigortalıya ——- tarihinde ek prim tahakkuk ettirildiğini, yapılan hesaplamada sigortalı dan——- TL nin daha prim tahsil edilmesi gerektiğinin anlaşıldığını, ancak sigortalının tahakkuk ettirilen bu primi ödemeye yanaşmadığını, bunun üzerine söz konusu sigorta primi ödeninceye kadar davacı sigortalı adına tahakkuk eden bir kısım sigorta tazminatlarının ödemesinin bekletildiğini, yani davaya konu hasarların ödenmemesinin davacının kendi kusuru olduğunu, zorunlu olduğu halde prim borcunun ödenmemesi nedeni ile hasar ödemesinin yapılamadığını savunarak davacının haksız davasının reddi ile poliçe vade bitiminde hasar prim oranının poliçe de belirtilmiş olan, % 75 oranının çok üzerine çıktığı anlaşıldığından, poliçe şartlarına uygun olarak sigortalıya 14. Nolu ek tahakkuk zeyilnamesi ile ek prim tahakkuk ettirildiğini, ayrıca yine poliçe şartları uyarınca vade bitimini takip eden 15 günün bitimi itibarı ile tahsili gerçekleşen rücular dikkate alınarak 14. Nolu ek zeyilname ile sigortalı lehine gerekli prim iptallerinin de dikkate alındığını, buna göre sigortalı karşı davalının 268.933,58 TL prim borcu bulunduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere karşı davalarının kabulü ile, 268.933,58 TL prim alacağının 04.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP : Davacı -karşı davalı vekili Karşı davanın yasal sürede açılmadığını, 2 yıllık zamanaşımına tabi olan davada öncelikle karşı davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davalı tarafın sigortacılık kanunun 11. Maddesine muhalif hareket ederek sigorta poliçelerini tanzim ettiğini, Sigortacılık Kanunun 11. Maddesi gereğince sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, müşteşarlıkca onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceğini, ancak sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebileceğini, bu hususların sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtileceğini, davalı karşı davacının özel şarta dayanarak karşı dava konusu yaptığını ve haksız bir talepte bulunduğunu, poliçe de oluşturulan formülün sigorta mantığı ile M.K., B.K., T.T.K., ve Bilgilendirme Yönetmeliği ile ne derece uyumsuz bir özel şart olduğunu, beyan etmek istediklerini, sigorta şirketinin koymuş olduğu özel şart ile “aldığım prim, ödediğim hasarn %75’i kadar olmalıdır ” dediğini, bu şartı somut olaya uyguladıkları takdirde, müvekkili şirkete ödenen hasar miktarının 234.023 TL + muallak hasar 96.858 TL – 16.190 TL rücü edilen miktar = 314.691 TL olması gereken miktar olduğunu, buna karşılık tahsil edilen prim olan 195.059,38 TL ye ilave olarak karşı dava ile talep edilenin 268.933,58 TL olduğunu, yani toplamda müvekkili şirketten talep edilen primin 463.992,96 TL olup bunun karşılığında müvekkilinin 463.992,96 TL prim ödeyip, karşılığında 314.691,00 hasar iadesi alabileceğini, makul düşünen hiç bir kimsenin böyle bir poliçe sözleşmesine taraf olmayacağının izah dan vareste olduğunu, sigorta sözleşmelerinin amacının insanların tek başlarına yüklenemeyecekleri külfetleri hafifletmek ve/veya tamamen ortadan kaldırma olduğunu, oysa burada sigorta şirketinin adeta külfet getirdiğini, davalı – karşı davacı … şirketinin dava dilekçesi incelendiğinde H/P oranın % 5′ inin aşılmasının ne olduğu hedeflenen ve sigortalı lehine bu özel şartın nasıl bir faydası olduğu konusunda hiç bir açıklama yapılmadığını sadece böyle bir şartın varlığı nedeni ile prim borcunun belirtildiğini, sigorta şirketinin bu özel şart ile ödemiş olduğu hasar tazminatlarının müvekkili şirketten geriye dönük olarak tahsil etme çabası içerisinde olduğunu, bir hakkın açıkca kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununa açık bir hüküm eklenerek ihtilaflara kanuni müdahele yapıldığını ve Yasanın 11. Maddesinde sigorta sözleşmelerinin genel şartlara uygun olarak düzenleneceği ancak sigorta sözleşmesinde işin özelliğine uygun özel şartlar tesis edilebileceği belirtilerek vurgulamak istedikleri hususun yasa maddesinde aynen aktarıldığını, sigortalının özel şartlara karşı korunması ihtiyacının bu yasada ilke olarak benimsendiğini belirterek davanın usul ve esasdan reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava, Kasko filo sigorta poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili, karşı dava ise fark prim alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin—– tarihli, ——- K. Sayılı kararı ile davacı-karşı davalının davasının kabulüne, davalı-karşı davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/9961 esas sayılı, 2018/8541 karar sayılı bozma ilamı ile kararın bozulduğu, davacı-Karşı davalı vekili bozma ilamına uyulmasını, feragat nedeni ile asıl davanın reddine, karşı davada masraf vekalet ücretine ilişkin herhangi bir talepleri bulunmadığından karşı davanında feragat nedeni ile reddine karar verilmesini, davalı-Karşı davacı vekili bozma ilamına uyulsun taraflar arasında sulh protokolü imzalandığını, karşı davadan feragat ettiklerini, Asıl dava yönünden vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmişler, Mahkememizce Usul ve yasaya uygun Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/9961 esas sayılı, 2018/8541 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı, davalı -karşı davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinden vekilin feragat yetkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Feragat 6100 sayılı HMK nun 307. Vd maddelerinde düzenlenmiştir. Yasada feragatin dilekçe ile de yapılabileceği, feragatin hüküm ifade etmesinin karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayacağı belirtildikten başka HMK 311. Maddesinde feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağına yer verilmiştir.
Feragatin varlığı nedeniyle, davanın ve karşı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere,
1-Asıl davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Peşin alınan 1.457,25 TL harçtan alınması gerekli 44,40 TL harcın 1.412,85 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı-karşı davalıya iadesine,
3-Karşı davanında feragat nedeni ile Reddine,
4-Peşin alınan 3.995,00 TL harcın ve tamamlama harcı 1.676,00 TL harçtan alınması gerekli 44,40 TL harcın mahsubu ile 5.626,60 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacı vekiline iadesine,
5-Taraflar vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerinden vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından artan tutarların hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/01/2019