Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1286 E. 2021/546 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1286 Esas
KARAR NO: 2021/546
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 02/11/2018
KARAR TARİHİ: 14/07/2021
Mahkememizde görülen Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından —- teminat altında olan— sevk ve idaresindeki ile —- istikametine doru seyir halinde iken — ye geldiğinde sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında sigortalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin halen lise —- öğrencisi olduğunu, davalı sigorta şirketinin davaya konu kazası sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusuru ile kazanın meydana gelmesi nedeni ile davacının maddi zararından sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili; HMK md. 107’ye göre açılmış olan davanın dava değerinin artırılması talebine ilişkin dilekçe sunduğu harca esas değer olan — dava değerinin bilirkişi raporu doğrultusunda —yükseltiklerini ve söz konusu tutarın olay tarihi — tarihinden itibaren —- işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin — havale tarihli davaya cevabında, özetle; davaya konu kazaya karışan — plakalı aracın müvekkil —– tarihinde teminat altında olduğunu, ancak— tutanağında söz konusu aracın —adına tescilli olduğunun belirtildiğini, poliçenin ise sigortalı işleten —– adına düzenlenmiş olduğunu, —- değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibariyle kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esaslı olarak prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir” hükmüne amir olduğunu, nitekim —-kayıtlarında kazaya karışan aracın kaza tarihinde — tarafından teminat altına alındığının tespit edildiğini, bu nedenle davanın—–müvekkil şirket yönünden husumet yokluğu sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, ayrıca sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde olduğunu, kusur yönünden rapor alınmasının gerektiğini , kaza tutanağından da anlaşılacağı üzere davacının sigortalı araçta hatır için taşındığını ve müterafık kusurun bulunup bulunmadığının da araştırılmasını, maluliyet oranı tespitinin kaza ile illiyedi de irdelenerek tespitini, hesaplamanın yeni genel şartlarda belirtildiği şekilde yapılmasını, müvekkilinin kazada sigortalı araç sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumluluğunun bulunduğunu, geçici iş göremezlik zararlarından — yeni genel şartlar gereği sigorta şirketlerinin sorumluluğunda olmadığını, — müzekkere yazılarak kaza nedeni ile davacıya ödenen herhangi bir rücuya tabi ödeme olup olmadığının tespitini, dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle —- tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaralanan ve malul kalan davacı için içinde yolcu olarak bulunduğu aracın —fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik — maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, —- tarihinde meydana gelen kazadan kaynaklı oluşan haksız fiilden dolayı davacının bedensel zararının oluşup oluşmadığı, tarafların kusurlu olup olmadığı, maddi tazminattan davalının sorumlu olup olmayacağı, davalının sorumluluk kapsamına yönelik olduğu anlaşılmıştır.
— tarihli duruşmada — kaza tarihi dikkate alınarak, —- özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik hükümleri çerçevesinden dosyanın maluliyet oranı tespit edilerek maluliyet oranının ne olduğu hususunda rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin; dosyada ——tarihli raporunu dosyaya sunduklarını, dosyanın yeniden—gönderilmesinin usul ekonomisi açısından hukuki yarar bulunmadığını ve—-ara kararından rücu edilmesini talep ettiği görülmüştür.
——–müzekkere yazılarak davacının dosyaya sunduğu —raporunun aslının istenildiği görüldü.
—- alınan raporda özetle; Yukarıdaki belgelerden elde edilen bilgi ve bulguların —— yayınlanan —- yer alan cetvellere göre değerlendirilmesinde: kişide sağ omuzda saptanan ———–yüzdelerine göre,— — olduğu, kişinin —- özürlülüğünün kişinin özürlülük oranına dönüştürülmesine göre kişi özür oranının —- olduğu
-kişide —— kişide birden fazla arıza bulunduğu için —uygulanınca kişi özür oranının—- olduğu, Sonuç: İnceleme konusu belgelerdeki bilgi ve bulguların doğruluğunun kabulu halinde ve yapılan muayenesinden elde edilen bilgi ve bulgulara göre —- tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı ortaya çıkan bulguların kişide— oranında özürlülük yaptığı kanaatini bildirmişlerdir.
—– tarihli duruşmada dosyanın kusur ve aktüer bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmıştır. Dosyada mübrez heyet bilirkişi raporunda özetle; Tüm delillerin hukuki münakaşası, her türlü hukuki tavsif, tarafların, masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer istemleri ile İİK Md. 67/2 kapsamına giren taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla Yüce Mahkemeye ait olmak üzere; Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda;—-tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı —- hazırlanan işbu raporda; Kusur; DAVALI SİGORTA ŞİRKETİNE SİGORTALI ARAÇ SÜRÜCÜ ———Araç içi seyehat eden konumunda iken cereyan eden kazada, kazaya müessir olan olan teknik bir kusuru bulunmadığı, Bununla birlikte kazanın oluş şekline göre davacının yaralanma derecesi tecrubeye dayalı olarak emniyet kemeri takmamış olduğu,—– davacının, sigortalı araçta herhangi bir çıkar ilişkisine dayalı olarak bulunduğuna dair maddi bir tespit bulunmayıp Sigortalı araç sürücünün ——-soruşturma kapsamında savcılık makamında vermiş olduğu ve bir sureti dosyaya sunulu —- ifadesinde —– şeklindeki anlatımına göre davacının araç içinde bulunmasının hatır taşıma kapsamında olup olmadığının; Takdiri elbetteki yüce mahkemeye ait olduğu, ———– tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonucu sürekli iş göremezlik- efor kaybının —maluliyet oranı sonrası, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile — olduğu, Davacının; dava dışı sürücünün ehliyeti olmadığını, —yaşından küçük olduğunu bilerek binmiş olması ve —-arkadaş gezmeye gittikleri dikkate alındığında; müterafık kusuru ve hatır taşıması konusundaki hukuki münakaşanın elbette —– dosyasında davalı tarafından gönderilen hasar dosyasında bulunan davacı vekilinin dava öncesi talebinin— tarihinde dilekçe ile hazırlandığı ancak davalı sigorta şirketi tebliğ edildiği tarihi belirten herhangi bir belgenin dava dosyasında bulunmadığının tespiti ile; —- dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulünün ve yasal faiz talep edilebileceğinin takdir ve münakaşasının —— ödemesinin ve geçici iş göremezlik ödemesinin bulunmadığı, ancak, Sayın Mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerini bildirmişlerdir.
— tarihli duruşmada; dosyanın — sonrası Aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınmasına karar verildiği, —- tarihli ara kararda;— raporu alımı kararından rücu edilerek, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına verildiği görüldü.
Dosyada mübrez aktüer —- bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; Tüm delillerin hukuki münakaşası, her türlü hukuki tavsif, tarafların, masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer istemleri ile İİK Md. 67/2 kapsamına giren taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla Yüce Mahkemeye ait olmak üzere; Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda; — tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı — hazırlanan işbu raporda; —tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı —- neden olduğuna oy birliği ile mütalaa edildiği,—- tarihli kararları dahilinde hesaplama yapıldığında; —dikkate alındığında; Davacı — tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonucu sürekli iş göremezlik- efor kaybının —- maluliyet oranı sonrası, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile —- olduğu, poliçe limitleri dahilinde bulunduğu, Davacının; dava dışı sürücünün ehliyeti olmadığını— yaşından küçük olduğunu bilerek binmiş olması ve— arkadaş gezmeye gittikleri dikkate alındığında; müterafık kusuru ve hatır taşıması konusundaki hukuki münakaşanın elbette — takdirlerinde olduğu, — tarafından rücu ya tabi herhangi bir — geçici iş göremezlik ödemesinin bulunmadığı, Ancak, Sayın Mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerine ulaşılmıştır. Yukarıda yapmış bulunduğum açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK ’nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif sadece Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, görüş ve kanaatlerini bildirmiştir.
— tarihli duruşmanın—nolu ara kararı gereğince; ”cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu —–davanın ihbar talebinin kabulü ile, usulüne uygun ihbar dilekçesini sunması için davalı vekiline —-hafta kesin süre verilmesine, ihbar dilekçesi sunduğu takdirde ihbar dilekçesini, dava dilekçesinin ve son duruşma zabtının ihbar olunana tebliğine ” şeklinde karar verilmiş olup; ihbar olunana tebligat çıkarıldığı görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle —- tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaralanan davacı için içinde yolcu olarak bulunduğu aracın —- sigortacısından fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik ——maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkin olup, davacı vekili tarafından —— tarafından hazırlanan raporu mahkememize delil olarak sunduğu, yapılan incelemede raporun dava açıldıktan sonra düzenlendiği usul ekonomisi açısından kuvvetli delil olarak kabul edilerek davalı vekiline tebliğ edildiği, rapora herhangi bir itiraz olmadığından dolayı mahkememizce de kuvvetli delil olarak kabul edilerek düzenlenen raporda; —– tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı —– oranında—- neden olduğu, raporun kaza tarihi itibariyle yönetmeliğe uygun olduğu, akabinde dosya kusur ve aktüer bilirkişi heyetine tevdi edilerek düzenlenen denetime uygun olan ve mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınan rapor da dikkate alınarak, —— asgari ücretleri dikkate alındığında; Davacı —- tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonucu kusurunun olmadığı, davalının %100 kusurlu olduğu, sürekli iş göremezlik- efor kaybının—- maluliyet oranı sonrası, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile —— olduğu, poliçe limitleri dahilinde bulunduğu, olayda hatır taşımasının şartlarının gerçekleşmediği, müterafik kusur yönünden davacı dava dışı sürücünün ehliyetinin olup olmadığını bilemeyeceği ve ispatlanmadığından hatır taşıması ve müterafik kusur itirazlarına itibar edilmediğinden tazminatta indirim yapılmamıştır. Dava belirsiz alacak davası olarak ve kaza tarihinden itibaren— yıllık süre içinde açıldığından davalının zamanaşımının defi itirazına itibar edilmemiştir. Davalı taraf her ne kadar husumet itirazında bulunsa da ——işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi —– gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerlidir.” şeklinde olup, satış sonrasında aracın satıldığının sigorta şirketine bildirilmesi zorunluluğu bulunduğunu, aksi halde sigorta şirketinin sorumluluğunun devam edeceğini açıkça belirtmiştir. İş bu davada, —-plaka sayılı aracın —– tarihlerini kapsar şekilde düzenlenmiş olan —- poliçenin,—- edildiğine dair her hangi bir kayıt bulunmamaktadır. Dolayısı ——— Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere —-uyuşmazlık kaza tarihinde geçerli bir trafik sigortası bulunup bulunmadığı noktasındadır. —- tarihi arasında dava dışı — sigorta ettiren araç maliki aracını — tarihinde satmıştır.— gelmiştir. İşletenin değişmesi —– düzenlenmiştir. Buna göre sigortalı aracın işleteninin değişmesi halinde, devreden kişi — gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerlidir, —– göre ise Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği ancak ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği düzenlenmiştir. Buna göre sigorta sözleşmesinin kaza tarihinde feshedildiği ya da münfesih olduğu iddiası zarar gören—–Kişiye karşı ileri sürülemez. Yasanın emredici hükmü karşısında, fesih bildirim ve fesih için —– düzenlenen hükümler ancak sigortacı ile akidi arasındaki ilişkiyi düzenlemeye yönelik olup, zarar gören kişi karşısında trafik sigortacısının sözleşmenin feshedildiği iddiası ile zarardan sorumluluğunu kaldıracağı sonucunu doğurmaz. O halde, mahkemece davalı aleyhine açılan davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” davalı sigorta şirketinin sorumluluğu devam etmekte olup, —- belirtilen fesih şekli yerine getirilmemiş olduğundan poliçenin geçerli sayılacağı kanaatine varılarak davanın kabulü ile —maddi tazminatın davalıdan sigortaya başvuru tebliği de dikkate alınarak —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
DAVANIN KABULÜ ile
— maddi tazminatın davalıdan sigortaya başvuru tebliği de dikkate alınarak—- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
1-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken — harçtan, peşin alınan —– harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 405,11 peşin harç+ tamamlama harcı ve vekalet harcı 5,20 TL’nin toplamı 446,31 TL ile 2.164,45 TL bilirkişi ücreti ve posta giderleri olmak üzere genel toplam 2.610,76 TL’ nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca 14.316,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 14/07/2021