Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/127 E. 2020/469 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/127 Esas
KARAR NO: 2020/469
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/01/2018
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraflar arasında —– tarihinde —- ilçesindeki ——–inşaatı yönünden —— imzalandığını; davacının alt yüklenici olarak —– yapmayı taahhüt ettiğini, yeri teslim alarak işi yapmaya başladığını ama davalının—— tarihli ihtarla sözleşmeyi fesih ettiğini; müvekkiline bildirilen feshin haksız fesih olduğunu; fesih sebebi olarak iş güvenliğinin yeteri kadar alınamaması ve kesin teminatın gösterilmemesi ileriye sürülmüşse de; davacının iş güvenliği kurallarını ihlal etmediğini, işçilerin iş güvenliği kuralına uyularak çalıştırıldığını, sözleşmenin atfedildiği tarihten fesih tarihine kadar 6 aya yakın bir süreçte 5 adet hak ediş imzalandığını, işçi sayısı artan bir oranda devam ederken davalının teminat mektubunun verilmesi yönünde bir uyarısınında bulunmadığını; yeterli iş güvenliğini aldıklarını, tedbirlerini aldıklarını, eğitim, kıyafet ve malzemeleri iş güvenliği yönünden sağladıklarını; feshe kadar “kesin teminat” içinde hiç bir uyarı yapılmadığını, taraflar arasında bu yönden herhangi bir husumetin doğmadığını; hal böyleyken bunların ihtarsız fesih sebebi sayılmasının iyi niyetli olmadığını; tarafların —– kadar iş süresi belirlediklerini; müvekkili davacının ——– için birden fazla ev tuttuğunu, uzun süreli çalışacağı düşüncesiyle işçi istihdamı ve malzeme alımı yaptığını; haksız fesih nedeniyle bu nedenle kayba uğradığını; o tarihe kadar işin en zor kısmını bitirip, tam kazanç elde edeceği dönemde sözleşmenin haksız fesih edildiğinden bahisle uğradığı kar kaybı yoksunluğu olarak şimdilik —- tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; bilahare bilirkişi raporundan talebini —— yükseltmiş ve harcını da karşılamıştır.
SAVUNMA: Davalı vekili, sözleşmenin —– tarihi itibariyle davacı tarafın edimlerini yerine getirmediği sebebiyle fesedildiğini; müvekkili firmanında yüklenici olduğunu; iş aldığı iş vereni ———tarafından karşı tarafın çok sayıda iş güvenliğini ihlal etmesi sebebiyle asıl iş veren tarafından müvekkiline bildirimler yapıldığını; davacı tarafın iş güvenliği hükümlerine bir çok aykırılıklar gerçekleştirdiğini, davacının iş güvenliği hususunda dava dilekçesinde ileriye sürdüğü hususların gerçek olmadığını; yapılacak olan işe göre belirlenmiş bir bedelin söz konusu olduğun; sözleşme imzalandığı anda yapılacak iş listesine göre sözleşme bedelinin belli olduğunu; müvekkili tarafından iş bu saha için çok sayıda taşeron sözleşmesi imzalandığını, yapılacak işler yönünden farklı farklı taşeronlara iş verildiğini; diğer taşeron firmalarının kesin teminat mektuplarını müvekkili firmaya ibraz etmelerine rağmen davacı yanca müvekkiline teminat mektubu verilmediğini; teminat mektubunu vermesi için müvekkilinin davacı şirkete başvurma zorunluluğunun bulunmadığını; sözleşme gereğince böyle bir yükümlülüklerinin bulunmadığını belirterek davacının sözleşmenin feshine kusuru ile meydan verdiğini; davalı tarafından yapılan feshin haklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, sözleşmeden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Taraflar arasında —- tarihinde imza edilerek yürürlüğe giren —- numaralı —- mevcut olduğu, akdin davalı tarafından ———- tarihi itibariyle fesih edilmiş olduğu; fesih nedenlerinin iş güvenliğiyle ilgili edimlerin yerine getirilmemesi ve teminat mektubu verilmemiş olmasına dayandığı hususları ihtilafsız olup; taraflar arasındaki ihtilaf, feshin haklı olup olmadığı, haklı değilse davacının talep edebileceği tazminat miktarı hususunda toplandığı belirlenmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşme getirtilmiş, uzman bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış; raporda yapılan işin niteliğinden dolayı makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişi görevlendirilirken ek raporda TBK 408 madde gereğince indirim yapılması gerekip gerekmediği de incelettirildiği için sözleşmeler hususunda uzman borçlar hukukçusu ——- heyete katılmış; toplanan tüm delillerin değerlendirilmesinde:
Mahkememizce verilen süreye rağmen davalı tarafın, davacının sözleşme ile üstlendiği işi yerine getirmeye başladıktan sonra iş güvenliği kurallarına uymadığı, iş güvenliği kuralını ihlal ettiği hususunda herhangi bir ihtarın sunulamadığı,
Bu hususta savunmasını teyit edecek bir delilinde bulunmadığı,
Mahkememiz tarafından hazırlanan tensip tutanağı ile davalıya müzekkere gönderildiği, davacının varsa şantiye sahasında meydana gelen iş kazalarının listesinin sunulmasının istendiği ancak mahkememize bildirilen bir iş kazasınında bulunmadığı,
Mahkememizce dava dışı asıl iş veren olan ——-firmaya müzekkere ile davacıya iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bir ihtarname gönderilip gönderilmediğinin ve davacı ile ilgili iş sağlığı ve güvenliği yönünden bunları ihlal ettiğine dair bir tutanak ya da belge olup olmadığının sorulduğu ancak gelen yazı cevabından da böyle bir ihtarname ya da tutanağın bulunmadığının anlaşıldığı;
———– düzenlenen yazı cevabı ve belgelerde de davacı yana ilişkin bir iş kazasının bulunmadığı,
Bilirkişiler tarafından da nazara alınarak rapor ve ek rapor hazırlanmış olup,
Bilirkişiler tarafından, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir bedel içermediği, o nedenle sözleşmenin teminat verilmesine ilişkin 9. Maddesinin uygulanabilir nitelikte olmadığı; sözleşmenin akdinden sonra davalının TBK madde 123’e uygun olarak teminat mektubu verilmesine ve teminat mektubunun miktarına ilişkin davacıya herhangi bir ihtarda ya da talepte bulunmadığı, zaten talepte bulunmasının gerekli olmadığının davalıca savunulduğu;
Sözleşme bedelinin belli olmadığı anlaşmalarda, teminatın ancak bir ihtarla istenebileceği;
Davacı tarafından sözleşmeye dayanılarak istihdam edilen işçilerin sayısının gelen belgelere göre gittikçe artırıldığının anlaşıldığı;
Sözleşmenin imzalanmasıyla fesih arasında 5 adet hak edişin düzenlendiği, bu hak edişlerin tamamının fesihten sonra bir yılı aşan sürede ödenmişken, peşin avans ödemeleri için istenen teminatların davalı tarafından fesih sebebi yapılmasının TMK 2. Maddedeki dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağı;
Hal böyle olunca davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak fesih edildiği, TBK 484 madde uyarınca davalının, sözleşmenin fesih edildiği ana kadar davacının yaptığı işlerin bedelini ödemekle yükümlü olduğu gibi davacının bütün zararlarını da tazmin etmekle yükümlü olduğu kanaatine varıldığı, sözleşmenin normal süresinden önce fesih edilmiş olması nedeniyle mahrum kalınan kazanç nedeniyle uğramış olduğu zararların talep edilebilir olduğu;
Bu zararların haksız fesih nedeniyle gerçekleştiği, sözleşme süresinin—- tarihleri arasında olduğu ancak sahada fiilen çalışmanın—- tarihinde başladığı, bu nedenle fiili çalışma süresinin feshe kadar —- olduğu; bu süre içinde toplam ön görülen cironun — olduğu; gerçekleşen toplam cironun —- olduğu; yapılamayan cironun ——- olduğu; bu sektördeki brüt kar marjının %20 net kar marjının %15 olduğu; yüksek yargı uygulamasıyla kar kaybının belirlenmesinde eser sözleşmelerinde net kar miktarının —– olduğu bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olup;
Ek raporda, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiği tarih ile sözleşmenin normal olarak sona ermesi gereken tarih arasındaki dönemde davacının gerekli çabayı gösterseydi dahi tekrar bu nitelikte veya benzer nitelikte bir iş almasının sektörel yönden mümkün olmadığı; zira dosya üzerinde ve açık kaynaklarda yapılan incelemelere göre dava konusu işin yapıldığı ———– tek seferde gerçekleştirilen en büyük yatırımlardan biri olduğu, bu büyüklükteki sanayi yatırımlarının ancak devlet tarafından planlanabileceği ve doğrudan devlet tarafından veya devlet desteğiyle özel sektör tarafından yapılabileceği; —– yeni bir rafineri yatırımının bu sektöre nazaran — önce yapılamayacağı; devletin ——–satmamış olsaydı büyük bir olasılıkla böyle bir yatırımı da planlayamayacağını; dolayısıyla davacının nitelik ve nicelik olarak buna benzer yeni bir iş alması içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda dikkate alındığında ticari hayatın olağan akışında mümkün olmadığını; bu nedenle hesaplanmış olan kar mahrumiyeti zararından TBK 408. madde gereğince herhangi bir indirim yapılamayacağı bildirilmiştir.
Mahkememizce gerek kök raporda tespit edilen mahrum kalınan zararın hesaplanmasına ilişkin gerekçe ve hesaplama şekli gerekse ek raporda TBK 408 madde gereğince hesaplanması istenen indirim miktarı yönünden olayın niteliği gereği indirim yapılamayacağına dair ek rapor ve gerekçesi kabule şayan bulunduğundan aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
—- davalıdan —– itibaren işleyecek avans faiziyle beraber davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 959.617,17 TL harçtan peşin olarak alınan ve ıslahla tamamlanan harcın mahsubu ile eksik 719.711,39 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan başvuru harcı ve ilam harcı toplamları 239.941,68 TL ile 13 davetiye gideri 159,00 TL ve bilirkişi inceleme ücreti 3.900,00 TL’nin toplamı 244.000,68 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 229.104,57 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu. 15/10/2020