Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1178 E. 2019/1553 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/726 Esas
KARAR NO: 2019/1563
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/06/2018
KARAR TARİHİ: 27/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, davalının müvekkilinden ticari emtia satın aldığını ancak bedelini ödemediğini, bu nedenle aleyhine Anadolu—. İcra Müdürlüğünün —- sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir. Bu nedenle davanın niteliği gereği icra takibine yapılan itiraz nazara alınmak suretiyle davalının savunması değerlendirilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup; davacı taraf davalı aleyhine —- TL asıl alacak — TL işlemiş faiz olmak üzere toplam —- TL üzerinden ve ve sadece asıl alaacağa avans faizi uygulanmak suretiyle icra takibinde bulunmuş; davalı bu takibe “takip dayanağı faturalardan dolayı borcumuz yoktur” şeklinde itiraz etmiş, süresinde yapılan itirazla takip durmuş, dava da bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
İcra takibine konu alacak emtia satışına dayandırılmış olup, davacı —- arasında düzenlenen 7 adet faturaya dayanmaktadır.
Dava konusu alacağın niteliği gereğince öncelikle davacının mal teslimlerini ispat etmesi gerekmekte, o takdirde davalının ödemeyi ispatı gerekmektedir; dava konusu olan faturalar e-fatura niteliğinde olduğundan mahkememizce davalıya ait BA kayıtları getirtilmiş; tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için ara karar oluşturulmuş; ara karar huzurda bulunmayan davalı vekiline de tebliğ edilmek suretiyle davalıya sonuçları açıklanmıştır.
İnceleme gününde davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını getirmiş, davalı ise ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemiştir.
Bilirkişi davacı kayıtlarını incelemiş olup, davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —- TL alacağının gözüktüğünü tespit etmiş; – adet faturaların irsaliyelerinde isimleri geçen müjdat demir, —– imzalarının bulunduğu ve bunların davalı şirketin elemanı olması halinde mal teslimininde gerçekleştiği hususunun kabulü gerektiğini bildirmiştir. Mahkememizce bunun üzerine —- kayıtları getirtilmiş olup, bu şahısların davalı şirketin çalışanları olduğu SGK kayıtları ile belirlenmiştir.
Hal böyle olunca dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı tarafın 7 adet faturaya dayandığı, bunlardan 5 adedine ilişkin malların davalının elemanlarına bizzat teslim edildiği, irsaliyeleri faturalarda imzalarının bulunduğu, diğer 2 adet faturanın teslimine ilişkin imzaların bulunmadığı; davalının -söz konusu faturaları BA kayıtlarında kullanmadığı ancak diğerleri— TL’nin altında olduğu için kullanmasının mümkün olmadığı; öte yandan ilişkin mallarını teslimine dair imza bulunmayan diğer iki fatura yönünden ise, birebir aynı olayda Yargıtay – Hukuk Dairesinin —Esas — Karar sayılı ve — tarihli olan:
“Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, işin tamamlanıp teslim edildiği halde gerek iş bedelinden gerekse nakdi teminat kesintilerinden olmak üzere — alacağın ödenmediğini ve İstanbul Anadolu – İcra Müdürlüğü’nün ——- esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibinden alınarak teslimi gereken tamamlama sertifikası sunulmadığından alacağın istenebilmesi koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece tamamlama sertifakaları sunularak edimin yerine getirildiğini davacı tarafın ispatlayamadığı, ödemezlik def’inde bulunma hakkı bulunan davalının itirazında haksız sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
İlamı gereğince davacı tarafın iddia ettiği mal satış ve teslim işlemini davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davalı kayıtları üzerinde teyit edilmesinin davalıca engellendiği kabul edilerek ve bu iki faturadaki malında teslim edildiği bu şekilde mahkemece kabul edilerek;
Her ne kadar takipte işlemiş faiz talep edilmişse de, dava dilekçesi ile açılan davada, sadece asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesinin talep edildiği dikkate alınmak suretiyle hüküm oluşturulmuş;
Mal teslimi yoluyla yapılan akdi ilişkilerde alacak likit olduğundan ve davalının haksız olduğu kabul edilen miktar üzerinden inkar tazminatına da hükmedilip, aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
Davalının İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —-sayılı dosyasına yapmış olduğu itiraza karşı asıl alacak yönünden açılan itirazın iptali davasının kabulü ile,
Takibin davalı aleyhine sadece— TL asıl alacak üzerinden ve bu asıl alacağın takip talebinde bildirildiği ve istendiği gibi faiz uygulanmak suretiyle devamına,
— TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 494,25 TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 85,24 TL’nin mahsubu ile eksik 409,01 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 121,14 TL başvuru ve peşin ilam harcı ile 9 davetiye gideri 126,00 TL ile bilirkişi inceleme ücreti olarak 1.200,00 TL toplamı 1.447,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansı olursa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince davacı lehine hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.27/12/2019