Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1160 E. 2018/1261 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1160 Esas
KARAR NO : 2018/1261

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE : Mahkememizin ——- Esas – —— Karar sayılı dosyasında;
“Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı şirket arasında 22.01.2009 tarihli ——— İşleri Sözleşmesi ile bunun tamamlayıcısı olan 10.02.2010 tarihli ——— Sözleşmesi imzalandığını, davacının her iki sözleşme kapsamında işleri sorunsuz olarak tamamlayıp teslim ettiğini, davacının hakkedişlere uygun olarak fatura düzenleyip teslim ettiğini, bu nedenle 39.719,50 USD alacağı bulunduğunu, ayrıca işin devamı ve hakkedişlerin ödenmesi sırasında borçlu şirket, davacının kesinleşmiş ve faturaya bağlanmış hakkedişlerinden 20.08.2010 tarihinde 20.961,79 USD, 30.09.2010 tarihinde 13.787,23 USD, 30.10.2010 tarihinde 47.335,97 USD ve 01.12.2010 tarihinde 5.650,44 USD ihtiyat kesintisi yaptığını, bunların toplamının 87.735,43 USD tuttuğunu, sözleşmenin 11/c maddesine göre ihtiyat kesintisinin tamamlanma sertifikalarının düzenlenmesiyle birlikte iade edilmesi gerektiğini, tamamlama sertifikalarının 01.11.2011 tarihinde düzenlenmiş olmasına rağmen kesintinin iade edilmediğini, davacının 39.719,50 USD ticari alacağı ve 87.735,43 USD teminat alacağı olmak üzere toplam 127.454,93 USD alacağı bulunduğunu, bu nedenle borçlunun itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının %40’ından az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının gerçekleştirdiği işlerden dolayı davalı şirketten 39.719,50 TL alacaklı olduğu iddiasının yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacının ileri sürdüğü 87.735,43 USD alacak ise hak edişin ödenmesi sırasında kesilen avans teminatların iadesi istemi de yersiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 11/c maddesine göre işbu teminatların kaldırılması işlerin müşteriye devredilmiş olması kaydıyla işlerle ilgili olarak müşteki tarafından —— tamamlama belgesi düzenlenmesini takiben salıverileceğinin belirtildiğini, olayda asıl işveren tarafından tamamlama belgesinin henüz düzenlenmediğini, dolayısıyla davacının haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenle davacının alacak ve icra inkâr taleplerinin reddine, masraf ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen İst. And. ——. İcra Müdürlüğü’nün 2012/21973 E. sayılı dosyasının incelenemesinde; Davacı yan vekili cari hesap avansı alacağını ileri sürerek 05.10.2012 tarihinde Kadıköy ———-.İcra Müdürlüğü’nün 2012/21873 E. sayılı dosyası ile 127.454,93 USD asıl alacak ve 8.746,56 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 136.201,49 USD için davalı yan aleyhine icra takibine geçmiş, davalı yan vekili süresi içinde ‘Müvekkilimiz şirketin alacaklı şirkete herhangi bir borcu yoktur…’ şeklindeki itirazı üzerine takip durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında yazılı sözleşmeye dayalı eser sözleşmesinin bulunduğu, davacı tarafından işin yapılarak davalı tarafa teslim edildiği, tamamlama belgesinin düzenlendiği ihtilafsız olup, uyuşmazlığın takip tarihi itibari ile davacının teminat iadesi talep hakkının doğup doğmadığı, iş yapım bedeli olarak takip ile istenilen kadar alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tayin edilen inceleme gününde davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemiş, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir ve Borçlar Hukukçusu bilirkişilerden oluşturulan heyete inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez 23/01/2014 tarihli bilirkişi heyet raporu 14/04/2014 tarihli ek rapor tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez bilirkişi heyet raporu ve ek raporunda özetle; taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin 11/c ve 15. Maddesindeki hükümler lafsı itibariyle mahkemece benimsendiği taktirde davacı alacağından bahsedilemeyeceği, davacı alacağı olsa bile bu alacağın henüz muacer olmadığını, davalı defterleri ibraz etmediği, davacı defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 127.454,93 USD alacağının bulunduğunu, davacının davalıyı takipten önce temerrüte düşürmediğinden takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebileceği belirtilmiştir.
Ek rapor tanziminden sonra davacının sunduğu belgelerde eksiklik olduğu anlaşılmış 22/05/2014 tarihli duruşmada eksik belgeler 1,2,3,4 nolu ara kararında tek tek sayılarak davacı vekiline ibrazı için süre verilmiştir. İbrazı istenen belgeler süresi içerisinde ibraz edilmemiştir. Müteakip duruşmada davacı vekili ek süre talep etmiştir. 08/07/2014 tarihli duruşmada davacı vekiline eksik belgelerin ibrazı için kesin süre verilip sonuçları hatırlatılmıştır. Davacı vekili, takip eden 21/10/2014 tarihli ve 04/12/2014 tarihli duruşmalara katılmadığı gibi süresi içerisinde veya sonrasında uyuşmazlığın çözümü için zorunlu olan belgeleri ibrazdan kaçınmıştır. Ayrıca davacı vekili davayı takipsiz bırakmış, davalı vekilinin davayı takip etmesi üzerine yargılamaya devam olunarak nihai karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; taraflar arasındaki sözleşmenin 11/e ve 15. Maddelerine göre; davacının davalıdan yapılan işin bedelini talep etmesi için sözleşmeye konu işin tamamlanarak asıl iş verene teslim edilmesi, asıl iş veren tarafından davacı adına tamamlama sertifikası düzenlenmesi gerektiği gibi devamında taraflar arasında mutabakatın yapılıp asıl iş veren tarafından davalı adına ibraname düzenlenmesi gerektiği halde somut olayda davacı tarafça belirtilen kendi edimini yerine getirdiği yasal delillerle inandırıcı şekilde kanıtlanamadığından davalının TBK 97 maddesi uyarınca ödememezlik definde bulunma hakkı vardır. Dolayısıyla davalı davacının yapmış olduğu itirazında haklıdır. Davalının icra takibine itirazının aksi kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş”
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş;
Yargıtay ——. Hukuk Dairesinin 2016/4087 Esas – 2017/261 Karar sayılı hükmü ile;
“Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, işin tamamlanıp teslim edildiği halde gerek iş bedelinden gerekse nakdi teminat kesintilerinden olmak üzere 127.454,93 USD alacağın ödenmediğini ve İstanbul Anadolu——-. İcra Müdürlüğü’nün 2012/21873 esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibinden alınarak teslimi gereken tamamlama sertifikası sunulmadığından alacağın istenebilmesi koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece tamamlama sertifakaları sunularak edimin yerine getirildiğini davacı tarafın ispatlayamadığı, ödemezlik def’inde bulunma hakkı bulunan davalının itirazında haksız sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir”
Gerekçesi ile mahkememiz hükmü bozulmuş;
Karar düzeltmeden geçtikten sonra mahkememizce yeni esasına kaydedilen dosyada bozma ilamına uyulmuş;
Uyulan bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verildiği, bu süre sonunda davacının defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığının kanıtlandığı, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter ve kayıtlarının HMK’nun 222. Maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan; sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklarının olduğuna dair kayıtlarının mevcut olduğu halde sunulmadığını ve bunun souncunda da davacının incelenen defter ve kayıtlarının davacı lehine delil oluşturulduğunun kabulünü gerektirdiği, bu durumda takip edilen alacağın kanıtlandığı ancak alacağın niteliğine göre icra inkar tazminatı talep etme koşulunun gerçekleşmediği nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının, Kadıköy ——. İcra müdürlüğünün 2012/21873 sayılı dosyasına yapmış bulunduğu itirazın asıl alacak yönünden tam iptali ile; takibin 127.454,93 USD asıl alacaığın takip tarihinden itibaren USD’ye kamu bankalarının uyguladığı en yüksek faize,ancak bu faiz oranı takip tarihinde istenen faiz oranını aşarsa, taleple bağlı olarak takip talebinde istenen faiz oranı uygulanmak suretiyle devamına,
Davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinden takip talebindeki işlemiş faiz kalemine yönelik itirazın iptali talebinin reddine,
Davacının inkar tazminatı talebinin alacak likit olmadığından ötürü reddine,
Alınması gereken 16.828,00 TL harçtan, dava açılırken karşılanan ilam harcının mahsubu ile eksik 13.941,15 TL harcın davalıdan tahsiline hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 2.908,15 TL başvuru harcı ve nispi ilam harcının tamamı ile 17 davetiye gideri 108,00 TL ve bilirkişi inceleme ücreti 1.200,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı gereğince 1.221,44 TL’lik kısmının toplamı 4.129,59 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki —— gereğince 19.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından 2.180,00 TL maktu vekalet ücretininde davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.