Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1097 E. 2023/86 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1097 Esas
KARAR NO : 2023/86

DAVA : Rekabet Yasağı Nedeniyle Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Rekabet Yasağı Nedeniyle Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili şirketin—–adlı internet sitesinin sahibi olduğunu, davalı——-04/02/2013 – 11/04/2014 tarihleri arasında müvekkili şirkette çalıştığını, daha sonra istifa ettiğini; istifayla aralarındaki ilişkinin sona erdiğini fakat aralarındaki sözleşme gereğince davalı çalışanın rekabet yasağı ve gizlilik şartına rağmen diğer davalı olan şirkette işe başladığını; şirketlerin aynı iştigal sahasında faaliyet gösterdiklerini; böyle bir işe girme halinde davalı işçi ile aralarındaki sözleşme gereği son ücretin 10 katı tutarında cezai şart kararlaştırılması bulunduğunu; bu bedel cezai şarttan davalı işçinin sorumlu olduğu gibi durumu bilerek onu işe alan davalı şirketinde müteselsilen sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, şimdilik 5.000,00 TL cezai şartın davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan şirket için verilen cevap dilekçesinde; sözleşmenin davacı ile davalı şahıs arasında geçerli olduğunu,—— bu sözleşmede taraf olmadığını, bu nedenle davalı şirkete bu davanın yöneltilemeyeceğini; davanın davalı şirket yönünden husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini; bununla birlikte davacı tarafın dayandığı hizmet akdinin çalışanın, çalışma özgürlüğü ve çalışma hakkını kısıtlar nitelikte olamayacağını, buna aykırı cezai şartın geçersiz olduğunu; cezai şartın tahsili içinde rekabet yasağının davacı şirkete zarar vermiş olması gerektiğini; ortada herhangi bir davacı zararının söz konusu olmadığını; cezai şartın tek taraflı konamayacağını, oysa davacı tarafın dayandığı sözleşmede karşı edimin bulunmadığını, bu nedenle de cezai şartın geçersiz olduğu savunulmuş;Davalı—— yönünden verilen cevap dilekçesinde de, davanın kısmi dava olarak açılamayacağı, hizmet akdindeki rekabet yasağı ile ilgili hükmün çalışma özgürlüğüne engel olucu nitelikte ve ivazsız olduğunu; bu nedenle geçersiz olduğunu; ayrıca davalının yeni iş yerinde çalışmakta olduğu pozisyonun da eski şirketindeki çalışmayla bir ilişkisi bulunmadığını; eski şirketin bilgilerini ifşa etmediğini; oradaki bilgileri kullanmadığını belirterek, davalının eski şirkette yönetici sıfatıyla çalıştığını, o şirketin kültür ( hobi ve oyun gibi ) kategorisinde yönetici olduğunu,——ise, yaşam ürünleri (spor ve —- ) kategorilerinde çalıştığını, bu nedenle rekabetin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddinin savunulduğu görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, işçi – iş veren arasındaki iş akdi sözleşmesine dayalı rekabet yasağından kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkindir.Davalı şahsın 04/02/2013 – 11/04/2014 tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığı, davacı şirketteki işinin kategori yönetici yardımcısı sıfatıyla pozisyonunda olduğu; en son 3.150,00 TL net ücret aldığı, 11/04/2014 tarihinde ise, kendi istifasıyla işten ayrıldığı hususları ihtilafsızdır. Davacı şirket ile davalı şahıs arasında 04/02/2013 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 5/a maddesinde personel ücretinin aylık 3.000,00 TL olduğu, sözleşmenin 9/e bendinde ise, ” iş sözleşmesinin haklı nedenlerle iş veren tarafından veya haklı nedenler olmaksızın kendi tarafından fes edilmesi halinde iş sözleşmesi sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süreyle merkezi ——Bölgelerinde olup; faaliyet konusu iş verenle tamamen ya da kısmen aynı olan şirketlerde her ne suretle olursa olsun çalışmamayı, bu gibi yerlerde ortak, danışman veya benzeri sıfatlarla bulunmamayı, bu işleri kendi nam ve hesabına yapmamayı aksi taktirde son aylık ücretinin 10 katı tutarında cezai şart ödemeyi ve ayrıca rekabet yasağına derhal son vermeyi kabul ve taahhüt eder. ” hükmünün bulunduğu, cezai şartın dayanağı olan düzenlemenin bu olduğu,Davada mahkememizce, alacak miktarı belliyken belirsiz alacak davası açılamayacağı, bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olmadığı, kısmi dava açılmakta da hukuki menfaati bulunmadığı sebebiyle önce davanın reddedildiği, mahkememizin—— Esas sayılı dosyasından verilen ret kararının —- Hukuk Dairesinin——Esas – ——Karar sayılı hükmüyle bozulduğu, Yargıtay kararında mahkememiz hükmünün 19/03/2015 tarihinde verildiği, karardan sonra 11/04/2015 tarihinde——- yayınlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı yasada 6100 sayılı HMK’nun 109. Madde / 2 fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı ve artık bölünebilir alacakların kısmi dava olarak ileriye sürülmesinin önünün açıldığından bahisle hükmümüzün bozulduğu;Bozma üzerine davaya mahkememizin ——Esas sayılı dosyasıyla devam edildiği; mahkememizce bilirkişiler —— görevlendirilerek rapor istendiği, bilirkişilerin ilk raporlarında bazı tespitler yer alsa da raporda ” internet siteleri ile alışveriş sektöründe uzman bir bilirkişi görevlendirilmesinin ” daha uygun olduğu, kendilerinin bu hususta herhangi bir bilgilerinin bulunmadığı, şayet mahkemece bu yönden bir inceleme yapılmaz ise sözleşme hükümlerine göre rekabet yasağı çerçevesinde mahkemece yapılacak fahişlik indirimi de nazara alınarak 6 aylık brüt ücreti tutarı civarında tazminat verilebileceğine ilişkin rapor incelenmiş;Mahkememizce bilirkişilerin internet sitesindeki alış veriş sektöründe uzmanlıklarının bulunmadığına dair tespitleri nedeniyle, bu konuda uzman bilirkişi —– mahkememizce rapor alınmış, bilirkişi davacı şirketin faaliyet alanının çok geniş olması, davalı şahsın davacı iş yerinde çalıştığı konumla sonradan girdiği işte çalıştığı konumların farklı olması nazara alındığında; davalı işçinin, davalı şirkette çalışmaya başlamasının rekabet yasağını ihlal eder şekilde değerlendirmenin çalışma hürriyetine engel olacak nitelikte olduğunu; rekabet yasağının bu kadar geniş bir iş kolunda ve farklı pozisyonlara rağmen davacı ve davalı şirkete nazaran söz konusu olamayacağını; kaldı ki, rekabet edilmesinden dolayı davacı şirketin herhangi bir zararının da doğduğunun ispat edilemediği sebebiyle rekabet yasağının oluşmadığını, herhangi bir tazminat ödemesine gerek bulunmadığını rapor ettiği görülmüştür.Toplanan tüm bu deliller çerçevesinde, mahkememizce davacı ve davalı şirketlerdeki davacının çalıştığı kategorilerin farklı olduğu, çalışma pozisyonlarının farklı olduğu, tüm bunlara rağmen iki şirketin iştigal sahalarının benzemesinden dolayı haksız rekabetin oluştuğunun söylenemeyeceği; aksi bir kabulün ” haksız rekabet ” kavramının çok genişletilmesini gerektireceği; böyle bir genişletmenin de anayasal bir hak olan çalışma özgürlüğünü kısıtlayacağı nazara alınarak, davanın reddine karar verilmiştir.Davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, belirsiz alacak davası olmadığı, kısmi davada temyiz sınırının dava edilen miktarla sınırlı olduğu ve karar tarihi itibariyle de bu miktarın kesin olduğu nazara alınarak hüküm kesin olarak verilmiş, aşağıdaki karar tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,Peşin olarak alınan harcın mahsubuyla eksik 94,50 TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,Karar tarihindeki AAÜT gereğince davalılar lehine taktir edilen nispi vekalet ücreti maktu vekaletin altında kaldığından ve esasen vekalet ücretinin asıl alacağı geçemeyeceğinden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalılara eşit olarak bölüştürülmesine,Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar sebebiyle kesin olarak verildi. Açıkça okundu usulen tefhim olundu.