Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1069 E. 2022/465 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1069 Esas
KARAR NO: 2022/465
DAVA: Menfi Tespit ( Sözleşmeden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 17/09/2018
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ( Sözleşmeden Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili şirketin — ortaklı olarak kurulduğunu, ortaklardan birinin ise davalı olduğunu; — bedelle kurulan şirkette sermaye borcunu yerine getirmeyen davalının —– tarihinde temlik sözleşmesiyle hissesini——– devrettiğini ama şirketle davalı arasındaki ilişkinin devam ettiğini; davacı şirketin taraf olduğu —— düzenlenmiş bulunan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin takip işinin diğer ortaklar tarafından davalıya verildiğini, bu hususta —-tarihli vekaletlerin davalıya verildiğini, ayrıca — tarihli bir de sözleşme imzalandığını; sözleşmeyi davacı şirketin ortakları —— şirketi temsilen imzaladıklarını, sözleşmede karşı tarafın ise davalı olduğunu; sözleşmenin konusunun —– dairenin satışından elde edilecek kârın paylaşımı olduğunu; bu sözleşmede açık açık davalının—— tarihindeki ortaklık devir sözleşmesinin hukuki sonuç doğurmadığının belirlenip, davalının devrettiği %25 hisseye isabet eden alacak ve borçların davalıya ait olduğunun düzenlenip, —- adet dairenin—– satılınca her biri için davalıya minimum ——– ödeneceğinin, böylece ilk —- ödeneceğini; — satılmadan evvel şirkette kar / zarar hesabı yapılacağını; davalının —- hissesine düşen miktarın hesaplanacağı, davalıya verilecek — ile bu karşılanırsa ya da fazla geliyor ise bu bedelin davalıya ait olacağının; —- eksik gelirse o taktirde eksik kalan kısmın son —- satışından karşılanacağı; bilahare — alacağının da onun payına düşen kısma verileceğinin düzenlendiğini; bu anlaşmadan sonra —— daire satıldığını, — daire için davalıya — ödendiğini ama sözleşme dışında hiç bir şey yapmayan davalının —– dosyasıyla icra takibi başlattığını, sözleşmeye aykırı olarak başlatılan bu takipte ödeme emrinin şirket çalışanı —- tebliğ edildiğini; bu şahsın davalı ile anlaşmış olduğunu; icra takibini şirket ortaklarına haber vermediğini, böylece takibin kesinleştiğini belirterek; —– dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalıdan takip konusu miktarın %20’si oranında kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiş;
Davacı, iş bu davayı —– üzerinden açmış ise de, tek hakimle başlayan yargılamada davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı; icra takibine konu miktarın belli olduğu sebebiyle davacıya harç tamamlaması için süre verilmiş, davacı harcını tamamlamış, miktar yönünden dosya heyete tevdi edilmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, müvekkilinin şirket kuruluşunda üzerine düşen tüm işlemleri ve taahhüdü yerine getirdiğini, şirketin ——— kayıtlı olan belgelerinden açıkça şirket sermayesinin peşinen ve nakden ortaklar tarafından karşılandığının belli olduğunu; taraflar arasındaki sözleşmelerden de müvekkilinin esasen gerçek bir hisse devrinde bulunmadığı, bu hisse devrinin göstermelik olduğu; ——- tarihli sözleşme taraflarının gerçek iradelerini yansıttığını, hisse devrinin sade kağıt üzerinde olduğu ve hukuki sonuç doğurmayacağının iş bu sözleşmeyle kararlaştırıldığını; taraflar arasında çok sayıda e-posta yoluyla mesajların bulunduğunu; icra takibine konan alacağın haklı olduğunu zira müvekkilinin %25 hissesine sözleşme gereğince düşen bedelin icra takibine konan bedel olduğunu, davanın haksız olduğunu savunmuş; davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 72 madde gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı, davacı aleyhine———- takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili için icra takibi başlatmış; ödeme emri davacı tarafa tebliğ edilmiş, süresinde itiraz edilmediği için takip kesinleşmiş, iş bu davada takip kesinleştikten sonra açılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, tapu kayıtları getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş; tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı şirketin — ortaklı olarak kurulduğu, ortaklardan bir tanesinin davalı olduğu, her ne kadar kağıt üzerinde davalı tarafın —- tarihinde hissesini —– devretmiş ise de, esasen davalının fiilen şirket ortağı olarak kaldığının –tarihli sözleşmeden açıkça belli olduğu; söz konusu bu sözleşmeyi—— imzaladığı ihtilafsızdır.
—– tarihli sözleşmede, davacı şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince hak kazandığı —– satışından elde edilecek bedellerin nasıl dağıtılacağı kararlaştırılmış olup, bir yerde söz konusu dairelerin satımı sonucunda ortaklığın da nasıl tasfiye edileceği belirlenmiştir. Bu kararlaştırmaya göre, ilk — adet satıştan davalıya her bir daire için —–ödeme yapılacağı, daha sonra şirketin kar / zarar hesabının yapılacağı; davalının %25 hissesine —— ya da daha az bir miktar düşerse davalıdan herhangi bir bedelin geri alınmayacağı ancak davalının %25 hissesine —- daha fazla bir bedel isabet ederse o bedelinde son kalan —- satışından tamamlanacağı açıkça yazılmıştır. Bu nedenle, taraflar arasındaki ihtilaf, icra takibi esnasında sözleşme gereğince daire satışlarından davalının alması gereken bedelin ne olduğu hususunda toplanmaktadır. Davacı taraf, şirkete düşen dairelerden sadece —- icra takibi başladığında satıldığını; sözleşmede açık açık ——- ödendiğini; bu nedenle takip esnasında davacının —– bir alacağının doğduğunu; ——–havaleyle ödendiğini; —– ise, davalı tarafından elden alındığını iddia etmiş; takibe konan diğer kısımlar yönünden muaccel bir alacak bulunmadığından “vaktinden önce başlatılan icra takibi”nin söz konusu olduğunu; bu nedenle davanın kabulü gerektiğini ileriye sürmüştür.
Hal böyle olunca, mahkememizce tapu kayıtları ve akit tabloları getirtilmiş, gerçekten davacı şirkete düşen —— icra takibinden önce satıldığı, bunların —– bölümler olduğu; diğer bağımsız bölümlerin icra takibinden önce satılmamış oldukları belirlenmiştir.
Her ne kadar davalı vekili, icra takibinden sonra da gerçekleşen satışlar bulunduğunu, takipten sonra gerçekleşen satışlardan dolayı davacının hiç bir ödemede bulunmadığını; hatta icra takibinden sonra gerçekleşen satışlar için —-dava açtıklarını,——- kaydedildiğini, o dosyada, dosyamız ile birleştirme talep ettiklerini ancak mahkemenin birleştirme talebini derhal kabul etmeyip ön inceleme duruşmasında nazara alacağını; icra takibinin “muacceliyet” yönünden değil TMK 2. Madde yönünden değerlendirilmesi gerektiğini; takipten önce —- adet dairenin satıldığının kendilerinin de kabulünde olduğunu, bu dairelerden birinin bedelinin ödendiğini de kabul ettiklerini; ancak takipten önce satılan dairelerden diğerinin bedelinin ödendiğini kabul etmediklerini, ayrıca takipten sonra kalan dairelerinde satılmış olduğunu, hiç birinin bedelinin ödenmediğini; hem bu satıştan hem de şirketin halen hissedarı olduğu için müvekkilinin kar payından dolayı alacaklarının bulunduğunu; satışı geciktiren tarafın davacı şahıs olduğunu; şirketin —– dışında başka bir mal varlığı bulunmadığını; bu nedenle satışın gecikmesinde kusurlu olan davacı şirketin bu kusurundan avantaj sağlayarak icra takibi esnasında diğer daireler yönünden alacağın muaccel olmadığı sebebiyle davanın kabul edilmemesi gerektiğini bildirmişse de;
İcra takibinin —- tarihli sözleşmeye dayalı olduğu, bu sözleşmede açık açık davalının alacağının daire satışları ile ve daireler satıldıkça ödeneceğinin kararlaştırıldığı; davalının %25 şirket hissesine düşen karının ilk —– satıldıktan sonra yapılacak kar / zarar hesabıyla çıkarılacağını, o aşamaya kadar kar / zarar hesabının çıkarılmayacağı; dolayısıyla ilk — dairenin satışı tamamlanana kadar davacının şirketten kar payı isteyemeyeceği; bizzat —- tarihli bu sözleşmeye göre o ana kadar kar payı talebinde bulunamayacağı; icra takibinin de —– tarihli bu sözleşmeye dayandırıldığı karşısında; davalının ancak icra takibine kadar satışı gerçekleşen —– daire bedeli yönünden talepte bulunabileceği; şayet şirket bu satışları geciktirmişse, şirket aleyhine söz konusu gecikmeye dayalı ayrıca bir takip ya da dava açması gerektiği, oysa takip talebinde bu şekilde bir gecikmeden kaynaklanan zarar kaleminin ileriye sürülmediği; menfi tespit davasında da takip talebiyle bağlı kalınması gerektiği nazara alınarak, davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiş;
Davalının icra takibine koyabileceği —- daire bedeli üzerinden alması gereken bedelin birini almış bulunduğu, bu bedeli takipten önce almış olduğu, bu hususun hem kendi kabulünde hem tüm dosya kapsamından belli olduğu; bu bedelin havale yoluyla ödendiği; ancak diğer dairenin bedeli üzerinden alması gereken —- almadığını savunduğu; bu bedelin elden ödendiğinin davacı tarafından iddia edildiği; bunun ispatının tanıkla yapılmasının mümkün olmadığı, dosya kapsamına nazaran yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeninde bulunmadığı sebebiyle davacı tarafa yemin hakkı hatırlatılmış, davacı yemin hakkını kullanmış, davalı usulünce yemin etmiş; —- satımından kaynaklanan bu bedelin ödenmediği kabul edilerek hüküm oluşturulmuştur.
Tüm bu gerekçelerle;
Takibin davalı tarafından —- ile başlatıldığı, takibin—- tarihli sözleşmeye dayandırıldığı; ortada —– bulunduğu, ilk — dairenin satımından sonra davalının şirketteki —- hissesine düşecek kar payının hesaplanacağı, ilk — dairenin satışından ödenecek ——-yetmezse davalının hissesinin kalan bedelinin son— dairenin satışından karşılanacağını, davalının da muhtemelen hissesine düşecek bedelin —-olabileceğini ön görerek icra takibini başlattığı; ancak icra takibinin muaccel olan alacaklar için haklı kabul edilebileceği; takibin dayanağı olan —– tarihli sözleşmede dairelerin satıldıkça ödemelerin gerçekleşeceğinin açıkça yazılı olduğu, icra takibine kadar da sadece —- dairenin satıldığı, bunlardan birinin bedeli üzerinden —— sözleşme gereği miktarın ödendiği diğerinin ödenmediği karşısında; takip esnasında davalının sadece —bedel yönünden haklı olduğu, kalan —- bedel yönünden haklı olmadığı bu nedenle menfi tespit talebinin—– bedel yönünden kabulü gerektiği gerekçesiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Davacı taraf, kötü niyetli takip tazminatı talep etmişse de, taraflar arasında bir sözleşme bulunduğu, davalının şirketin ortağı olduğu ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yapılan inşaattan edilecek kardan bir miktar alacağının bulunduğu, bu alacağın büyük kısmının muaccel olmadığı için iş bu davanın reddedildiği, davalının alacağının ilk — dairenin satışından sonra hesaplanıp kalanının son — satışından sonra tamamlanmasının kararlaştırıldığı; icra takibi esnasında davalının alacağının kesin olarak hesaplanmasının mümkün bulunmadığı çünkü dairelerin ne miktar satılacağının belli olmadığı, son —- daire bedeli üzerinden daire başı —– yapılan bir sınırlamanın bulunmadığı ve davalının hissesine düşen bakiye bedelin ilk —- daire satışından sonra hesaplandığında gerçekten—ya da başka bir rakamla alacağının doğabileceği sebebiyle takibin kötü niyetli olmadığı sadece muacceli yet arz etmeyen kısım yönünden reddedildiği nazara alınarak, davalı aleyhine kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmemiştir.
Davalı taraf ise, —–sayılı dosyasındaki davada birleştirme kararının beklenmesini talep etmişse de o alacağın icra takibine konan alacak ile alakalı olmadığı, dava sonuçlarının birbirini etkilemeyeceği; sonradan açılan davanın bizdeki icra takibinden sonra satılan daire bedelleri üzerinden ve —- sonra kar / zarar hesaplamasıyla ortaya çıkacak miktara göre davacının %25 hissesine isabet edecek bedele ilişkin olduğu; alacak devresinin tamamen dosyamızın kapsamı dışında kaldığı nedeniyle o dosya bekletici mesele kabul edilmemiş, birleştirilmesi de beklenmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalı yanca davacı aleyhine başlatılan—–alacağın——- dolayı takip anında davacımızın davalımıza borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
Alınması gereken 131.496,75 TL ilam harcından peşin olarak alınan ve bilahare tamamlanan 34.155,78 TL harcın mahsubuyla eksik 97.340,97 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 34.191,68 TL harcın tamamı ile 9 normal tebligat 2 elektronik tebligat gideri 136,50 TL’nin kabul ve ret oranı gereğince, 134,79 TL’lik kısmının toplamı 34.326,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 98.475,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden de 10.550,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde———–Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.09/06/2022