Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1058 E. 2021/438 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1058 Esas
KARAR NO: 2021/438
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 13/09/2018
BİRLEŞEN ——- MAHKEMESİ —— DOSYASI
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/01/2021
KARAR TARİHİ:10/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan iş bu davayla açılan —– birleşen dosyayla açılan—-iptali davalarında yapılan açık yargılama sonunda;
İDDİA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette— sahibi olduğunu, —- toplantısına kadar da şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu; —- tarihli — yetkilerinin iptal edildiğini; aynı şirkette — olduklarını, aralarında boşanma davası bulunduğunu;—- boşanma davası evvelinde müvekkilini mal rejimi tasfiyesinden doğacak yasal alacaklarını yok etmek, müvekkilini zarara uğratmak kastıyla ilk olarak — tarihli —- hisselerinin tamamına yakınını şirket ortağı olmayan kız kardeşine ve oğluna devrettiğini; davacı ve bir başka şirket hissedarı —- tarihli —- rüçhan haklarını kullanmak istediklerinden bahisle tüm haklarını saklı tuttuklarını ifade ederek tutanağa şerh düşüp, hisse devirlerine ilişkin kararı onaylamadıklarını; akabinde — tarihli ve —- yılı dahil geçmiş yıl karlarının sermayeye ilave edilerek sermaye artırımına karar verildiğini; müvekkilinin ve diğer hissedar —-bu kararlara da muhalif olduklarını ve müvekkili tarafından ——- dosyasında bu —-iptali için dava açıldığını, davaların halen derdest olduğunu; —– tarihli —- tescil ve ilanının süresinde yapılmadığını, bunun üzerine — tarihinde—- karar ile sermaye artırımı kararı alındığını; müvekkili ile diğer hissedar —- kararı da onaylamadıklarını; zaten şirket yönetiminin —- önce tüm belgeleri hissedarların incelemesine hazır bulundurmak zorunda iken, —tarafından bu belgelerin müvekkiline gösterilmediğini; davalı şirketin —- karar sayılı sermaye artırımına ilişkin —- boşanma sonunda davacının mal rejiminin tasfiyesinden doğacak yasal alacakları yok etmek kastı ile yapıldığını, şirketin böyle bir sermaye artırımına gereksiniminin bulunmadığını belirterek —– tarihli sermaye artırımına ilişkin —- iptaline karar verilmesini, bu mümkün olmadığı taktirde geçmişe etkili olarak toplantı tarihindeki şartlarla rüçhan hakkının kullandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş;
Birleşen davada ise,— tarihli —-kararının—- edilmediğini, bu nedenle aynı amaç ve aynı saiklerle davalı şirketin —–kurulunun toplanıp —— çıkarılmasına karar verdiğini, müvekkilinin ve —— karara da muhalif olup, onaylamadıklarını belirterek, aynı sebeplerle —– iptaline karar verilmesini, bu mümkün olmadığı taktirde geçmişe etkili olarak toplantı tarihindeki şartlarla rüçhan hakkının kullandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, şirket yetkilisi ——-davacının evli olup, boşanma sürecinde olduklarını, davacı yanca ikame edilen bu ve diğer davaların yegane sebebinin şirketin işleyişini engelleyerek eşine zarar vermek olduğunu; davacı tarafça bu amaçla şirketin yönetim kurulu kararlarına da katılınmadığını; iptali talep edilen kararların kanuna uygun ve gerekli çoğunluk oylarıyla alınmış usulüne uygun kararlar olduğunu; —– tarihli sermaye artırımına ilişkin kararın oy çokluğuyla alınmasına rağmen yanlışlıkla oy birliği ile alındığı yazıldığından— tescil edilmediğini, bunun üzerine —- tarihli kararın alındığını; davacının şirketin ortağı olup —– sorumlu koordinatör görevi yaptığını; eşi ile arasında doğan problemler nedeniyle son bir yıldır görevini aksattığını, tahsilat konularında etkisiz kaldığını, bu nedenle bankalardan şirketin kullandığı kredilerin ciddi biçimde arttığını, davacının —- tarihinden itibaren şirkete gelmeyi tamamen kestiğini, tüm işleri —kaldığını, bu nedenle—- hisse devri gerçekleştiğini; toplantı çağrısının usulüne uygun yapıldığını, —— ilan edildiğini, toplantı davet kağıtlarının iadeli taahhütlü gönderildiğini, davacının ve diğer hissedarların hisse miktarlarının aynen devam ettiğini, şirket ana sözleşmesinde hisse devri halinde hissedarlardan muvafakat alınmasına ilişkin bir madde bulunmadığını, davacının rüçhan hakkı bulunmadığı halde bunu ileriye sürmesinin tamamen kötü niyetli olduğunu; davacının şirketten bilgi, belge almaması kendisine para verilmemesi ve şirkette kimseyle görüşmemesi konularında hiç bir talimat verilmediğini, zaten bunları ileriye sürmekte amacınında davayı saptırmak olduğunu belirterek iş bu davanın ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, TTK’nun 622. Maddesiyle limited şirketler yönünden yapılan atıf ile TTK’nun 445 vd maddeleri gereğince —–kurul kararlarının iptali davasıdır.
Davacı, iş bu dosyayla —- tarihli —–kurulda alınan sermaye artırımına ilişkin kararın iptaliyle —dosyasında ise ——- alınan sermaye artırımına ilişkin kararın iptalini talep etmekte; her iki dosyada ayrıca bu talebinin kabul edilmemesi halinde her iki karar yönünden müvekkilinin geçmişe etkili olarak toplantı tarihindeki şartlarla rüçhan hakkının kullandırılmasını talep etmektedir.
Taraflarca delilleri açıklanmış, dosyaya ibraz edilmiş, bazı delillerde mahkememizce celp olunmuştur.
İncelenen —– sayılı dava dosyasında, davacımızın eşi —– aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açtığı; boşanma davalarının özelliğinden dolayı boşanmaya karar verilir ve karar kesinleşirse mal tasfiye davası açılabileceği; boşanma davasınında henüz sonuçlanıp kesinleşmediği;
—— yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesinde davalı şirketin ortaklarından — tarafından şirketteki —- tüm hak ve borçlarıyla birlikte —- bedel karşılığında devredildiği;
—–yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesinde davalı şirketin ortaklarından — tarafından şirketteki —- tanesini tüm hak ve borçlarıyla birlikte—-karşılığında devredildiği;
——yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesinde davalı şirketin ortaklarından —- tanesini tüm hak ve borçlarıyla birlikte—– karşılığında devredildiği;
Görülmüştür.
Davamıza konu olan —- tarihli —-alınan sermaye artırımı kararı tescil edilememiştir. Yapılan incelemede, bu — sermaye artırımına ilişkin karar alındığı, şirket ortakları ——- katıldıkları, toplantıda iç kaynaklardan sermaye artırımına gidildiği; kararın —— neticesiyle oy çokluğu ile alındığı ancak oy birliğiyle alınmış gibi kararın yazılıp, tescil için başvurulduğu, —-bu durum fark edilip, tescil talebinin reddedildiği; Bunun üzerine birleşen dosyayla iptali istenen—- tarihli —–kurul kararının alındığı, bunun da aynı şekilde şirket ortakları—– toplantıda iç kaynaklardan sermaye artırımına gidildiği; kararın — neticesiyle oy çokluğu ile alındığı; bu kararla sermayenin ———– diğer sermaye yedeklerinden karşılanmasına karar verildiği; bu kararın oy çokluğuyla alındığı belirtilerek — tescil için başvurulup, tescil edildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce uzman mali müşavir ve ticaret hukuku bilirkişisinden müşterek rapor alınmış olup, şirketin ticari kayıtları, bilançoları ve tüm mal varlıkları incelenmek suretiyle hazırlanan raporda;
Birleşen dosyada davaya konu olan — — tarihli kararın teyit kararı niteliğinde olduğu; — tarihli kararın ticaret sicil müdürlüğünce haklı olarak tescil edilememesi sonunda, aynı iradeyi hayata geçirmek için — tarihli —- alındığı; bu nedenle esasen ——– alınan sermaye artırım kararının bu karar için kurucu olan tescilin gerçekleşmediği sebebiyle konusuz kalmış olduğu;
— —- sermaye artışı kararının ise, artışın olağan üstü yedeklerden ve diğer sermaye yedeklerinden karşılanmasına, bir başka deyişle şirket içi kaynaklardan karşılanmasına karar verildiği; TTK 462/3 fıkrasının emredici hükmüne göre, iç kaynaklardan sermaye artırımının —— tescili ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre ödemesiz payları kendiliklerinden iktisap ettiklerinden ve ödemesiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz olduğu gibi, bu haktan vazgeçilmesi de mümkün olmadığından; davaya konu iç kaynaklardan sermaye artırımı mevcut ortakların kar payı ve tasfiye payı gibi mali haklarını da olumsuz etkileyecek bir yönü bulunmadığı; söz konusu sermaye artırımı kararının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediğini rapor etmişler; bu görüşlerini raporda incelenen şirketin ekonomik ve mali durumunu da belirleyerek, sermaye artırımının yapıldığı —- öncesinde şirketi dönen varlık ve duran varlıklarının toplamının — olduğunu; şirketin borçlarının — olduğunu; bu nedenle şirketin —aktifte bulunduğunu; şirketin— yılı bilançosunda görülen ortaklardan alacaklar hesabından—alacağının bulunduğunu; şirket yönetiminin uzun yıllar kar dağıtım yapmayarak ortakların hazır kaynaklardan para çekişlerine müsaade ettiği sonucuna vardıklarını ancak şirketin faaliyetlerine nazaran da sermaye artışının şirket lehine olduğunu; davacının iddia ettiği gibi boşanma davasının sonucuna göre açılacak mal tasfiye davasında davacıdan mal kaçırma gibi ya da onun mali durumuna zarar verme gibi bir kastın bulunmadığını raporlarında bildirmişlerdir.
Dosyanın bir bütün olarak incelenmesinde, ——- kararının iptali yönünden talebin davadan önce konusuz kaldığı, zira bu kararın oy çokluğuyla alınmış olmasına rağmen oy birliğiyle alınmış gibi yazıldığı; bunu fark eden —– tarafından da tescil edilmediği; zaten aynı kararın bu sebeple—— toplantıda tekrar aynen alındığı, bunun öğretide ” teyit kararı ” olarak isimlendirilen bir karar niteliğinde olduğu; bu nedenle iş bu kararın iptaline ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği;
Birleşen —-dosyasında dava konusu olan —–da şirketin mali ve ekonomik durumuna uygun bir karar olduğu; şirketin mali yapısının güçlendirilmesine yönelik olduğu, sermaye artırımının şirket ——–kurulunun tasarrufunda olan bir konu olduğu; şirketin tüm ortaklarının katılımıyla ve yeterli oy çokluğuyla alınmış olduğu; davalı şirket yönetiminin bu kararın alınmasında davacının boşanma davası sonunda açılacak mal tasfiyesi davasındaki haklarına engel olmak için açılmış bir dava olmadığı; tamamen şirket için kaynaklardan sermaye artışına gidildiği ve şirket ortaklarından nakdi bedel alınmadığı; öte yandan şirket hisselerinin—— tarafından evlilik birliği içinde edinilmesi halinde mal tasfiyesine konu olacağı ancak sermaye artırımının hiç bir şekilde davacımızın alacağı katılım payına engel olmayacağı zira şirket hissesinin eşler arasındaki mal tasfiyesine konu olacağına dair yasal düzenlemenin mevcut olduğu; davacımızın eşi —— sermaye artırımı yoluyla hissesinin değeri o miktar artmış olacağından, şirket hissesinden dolayı davacı eşine ödeyeceği miktarında o derece artmış olacağı;
Davacı her ne kadar gerek bu dosyada gerek birleşen dosyada —— iptali edilmemesi halinde geçmişe etkili olarak toplantı tarihindeki şartlarla rüçhan hakkının kullandırılmasını talep etmiş ve dava dilekçesinde bu kısımla ilgili açıklamalarında —– devredilen hisselerinden ve artırılan sermayeden öncelikli olarak rüçhan hakkının kullandırılmasını istemiş ise de; TTK 461. Madde hükümlerinde, her pay sahibinin yeni çıkarılan paylara karşı mevcut paylarının sermaye oranına göre alma hakkına haiz olduğu düzenlenmiştir. Burada yeni çıkarılan paylar üzerinde rüçhan hakkının kullanılacağı yazılıdır. Oysa somut olayımızda —– tarafından oğluna ve kız kardeşine devredilen hisseler yeni hisseler olmayıp,—– mevcut hissesinden devirleri gerçekleştirdiği için rüçhan hakkının kullanılmasından söz edilemez. Hisse devri yönünden şirket ana sözleşmesinde de kısıtlayıcı bir hüküm ya da diğer ortakların muvafakati yönünde bir hüküm bulunmadığı için davacının devredilen hisseler yönünden rüçhan hakkına dayalı alım talep etmesi mümkün değildir.
Bilirkişi raporu ve —–incelenmesinde, sermaye artırımı yoluyla yeni hisseler oluşturulmamış olup, her ortağın sermaye artırımı ile şirketteki sermayesinin çoğaltılmasına gidilmiştir. Sermaye artırımıyla oluşan bu durum her ortağa payı oranında yansımış olup, üçüncü bir şahsa yönelik pay devri söz konusu olmadığından davacının sermaye artışıyla oluşan hisseler yönünden de rüçhan hakkını kullanması mümkün değildir. Bu sebeple de her iki davadaki rüçhan haklarının kullanılmasına ilişkin talepleri yönünden de hüküm oluşturulamamış, davaların reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
İş bu dosyadaki davada: —-tarihli —alınan sermaye artırımıyla ilgili kararın — tescil edilmediği ve bilahare birleşen dosyamızdaki —— tescil olmayan bu kararın bir yerde teyit edildiği nedeniyle;
Bu talep yönünden dava konusu bulunmadığından iş bu davadaki talebin REDDİNE,
Birleşen—- Esas sayılı dosyasında dava konusu olan —-çıkarılmasına ilişkin kararın iptaline ilişkin davacı talebinin REDDİNE,
İş bu dava ve birleşen dava reddedildiği için maktu karar harcına tabi olup, maktu harçtan eksik 23,40 TL harcın iş bu dosya için, 23,40 TL harcın birleşen dosya için ayrı ayrı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İş bu davada ve birleşen davada tamamı davacı tarafından yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa her bir dosya için ayrı ayrı davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, iş bu dosya için 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin, birleşen—–dosyası içinde 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okundu, usulen tefhim olundu.10/06/2021