Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/906 E. 2020/270 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/906 Esas
KARAR NO : 2020/270

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 08/07/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili banka ile—– firması arasında — akdedildiğini ve ticari krediler kullandırıldığını, davalının işbu sözleşmede müteselsil kefil olduğunu, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine tahsili için İst.Anad. –.İcra Müdürlüğünün—- dosya ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı banka ile diğer—- arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin bu sözleşmede kefil sıfatında olduğunu, herhangi bir borcun bulunmadığını, — niteliğinde önceden hazırlanmış matbu sözleşme olduğunu, Sözleşme üzerindeki okudum, bilgi sahibi oldum ve mutabık kaldım gibi beyanların Sözleşme’yi Genel İşlem Koşulu olmaktan çıkarmayacağını, tüketici konumunda olan Davalı’nın Sözleşme’nin son sayfasına şirket kaşesi için imza için sorumlu tutulamayacağını, tüm borçların ödendiğini, davanın haksız açıldığını savunarak reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Dava ilk olarak——–aleyhlerine açılmış ve yargılamanın devamı aşamasında 06/03/2019 tarihli celsede davalı —— yönünden dosyanın tefrik edilmesine karar verilmesi üzerine mahkememizin—sayılı esasına kaydedilmiştir.
——Vekili tarafından verilen 28/01/2019 tarihli dilekçesinde dava konusu alacağın müvekkili şirket tarafından temlik alındığını belirterek dilekçe ekinde temlik sözleşmesini sunmuştur.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen İst. And. — İcra Müdürlüğü’nün — —sayılı dosyasının incelenemesinde; alacaklı banka tarafından borçlular —-kaynaklı 10.598,00 TL asıl alacak ile — —– olmak üzere toplam 11.283,00 TL alacağın borçlulardan tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara tebliğ edildiği, davalı borçlular vekili tarafından takibe itiraz edildiği, yapılan itirazın borçlu —-yönünden süreside yapılmadığı, diğer borçlu——— yönünden süresinde olduğu anlaşılmakla takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın davacı ile davalılar arasında yapılan kredi sözleşmesi uyarınca kredi ödemelerinin yapılıp yapılmadığı, yapılmadığına yönelik yapılan icra takibin itirazın İİK 67 itirazın iptaline yönelik olduğu görüldü.
Tarafların delilleri toplanarak, tayin edilen günde dosya Bankacı bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Mahkememizce benimsenen usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda——temlik ettiği, İşbu itirazın iptali davasının süresinde açılıp açılmadığının tespitinin yapılamadığı, Takip talebinde Banka tarafından farklı hesaplama yapıldığının görüldüğü, hangi meblağlar üzerinden hangi günler için ve hangi oranların kullanılarak hesaplama yapıldığının açık olmadığı, yapılan hesaplamalarda da farklılıklar bulunduğu görülmüştür. Aynı zamanda Takip Talebi aşılamayacağından, işbu incelemede bulunan meblağlar açısından, takip tutarını aşan meblağlar için takip talep tutarlarının esas alınması gerekmektedir. Takip yapılan her bir kalem itibarı ile takipte talep edilen, incelemede tespit edilen ve tahsil edilmesi gereken tutarların, ——–açısından toplam 10.515,75 TL, kefil ————– açısından 10.515,75 TL olduğunu, Banka ile işbu incelemede hesaplanan tutarlarda farklılık bulunduğu, — kredi kartı anapara borcuna Kâr Payını ilave ederek asıl alacak borcunu bulduğunun anlaşıldığı, ancak hesabı kat etmediği, bu nedenle kart anapara borcunun asıl alacak tutarı olarak esas alınması gerektiği, bu nedenle —- için de fark bulunduğu, talebe bağlı kalarak, takip tarihi itibarı ile kâr payı ve ferileri dâhil olmak üzere alacaklının toplam alacağının hem asıl borçlu hem de kefil açısından aynı (10.515,75 tl) olduğu, Takip tarihinden sonra tahsil edileceği tarihe kadar asıl alacak —- takip talebinde belirttiği % 17,04 oranı üzerinden mahrum kalınan Kâr Payı hesaplanması gerektiği kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın davacı ile davalılar arasında yapılan kredi sözleşmesi uyarınca kredi ödemelerinin yapılıp yapılmadığı, yapılmadığına yönelik yapılan icra takibin itirazın İİK 67 itirazın iptaline yönelik olup, tarafların delilleri toplanarak, tayin edilen günde dosya Bankacı bilirkişiye tevdi edilerek Mahkememizce benimsenen usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da dikkate alınarak, bankanın 06.01.2016 tarihli ihtarnamesinde hesabı kat ettiğini belirtmediği tespit edilmiştir. Yine aynı maddede söz konusu ihtarnamenin müvekkilin kefalet sözleşmesinde belirttiği adresten farklı bir adrese yapıldığı, adres değişikliğine dair bankaya bildirim yapıldığını gösterir bir evrağın dosyada bulunmadığı Türk Borçlar Kanunun 586. Maddesinde ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” denilmekte olup Hesabın asıl borçlu yönünden kat edilmemesi kefile başvurmaya engel olduğu ve İhtarnamenin Kefil’e tebliğ edilmediğinden kefile karşı takip başlatılamayacağı için davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3———- tarifesi uyarınca — vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 54,40 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 136,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 81,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu