Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/499 E. 2019/243 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/499 Esas
KARAR NO : 2019/243
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/04/2017
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, ——— tarihinde Rezmi Gazete’de yayımlanmış olan 683 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 6. maddesiyle, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkların özel kanunlar ile kurulmuş anonim ortaklıklar niteliğine bakılmaksızın yabancı para cinsinden yurtiçi ödeme yükümlülüğü olan alacaklarını, borçlunun talebi üzerine———- tarihinde————— tarafından açıklanan döviz alış kurundan hesaplanan ———– tarihine kadar Türk Lirası olarak tahsil edebilirler düzenlemesi getirildiğini; 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kuruluşlara, dövizli banka kredisi borçlarının ———– tarihli döviz alış kuru üzerinden sabitlenmek suretiyle ———– tarihine kadar TL olarak ödenebileceği hükmü kapsamında, müvekkili şirketin davalı bankadan ——- günü ————- Euro değerli reeskont döviz kredi borcu söz konusu kararname kapsamında ————- günü ihtirazı kayıt ile ödendiğini; aradaki oluşan kur farkı sebebiyle şimdilik kaydıyla ———– TL’nin ——— ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği ———- tarihli Islah dilekçesinde; dava dilekçesinde talep etmiş oldukları —————-TL arttırmak suretiyle taleplerini ———- TL’ye yükselttiklerini belirterek davanın kabulü ile ——– TL’nin ödeme tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın talebini KHK’ya dayandırdığını, işbu düzenlemenin idari nitelikli olduğunu, kaynağını idari düzenlemeden alan iddiayı kabul etmemekle beraber, kamu iktisadi teşebbüsü kurumunun red işleminin hukuka uygunluğunun idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini, davaya dayanak tutulan 683 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye müvekkili bankanın tabi olmadığını, davacı tarafın müvekkili Banka’nın 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayalı kuruluş olduğu iddiasının doğru olmadığını, müvekkili Banka’nın kurulma ve faaliyetlerini görme ile organlarının yapısı da dahil olmak üzere, hiçbir surette 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olmadığını, kaldı ki, müvekkili bankaya ilişkin düzenlemede içeren 3332 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle Banka’nın anonim şirket haline dönüştürüldüğü tarihten itibaren 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname hükümleri, 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun kalkınma ve yatırım bankaları ile ilgili olanlar dışındaki hükümleri, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu hükümleri, 237 ve 7397 sayılı kanun hükümleriyle 6762 sayılı TTK’nın anonim şirket kuruluşlarına ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlemesini içerdiğini, müvekkili Banka’nın sermayesinin Hazineye ait ve özel kanunla kurulan bir banka olduğunu, bu nedenle 683 sayılı KHK’nın ilgili maddesine tabi olduğunun mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, öte yandan, KHK’nın ifadesinin emredici olmadığını, idareyi bu işlemi yapmaya zorunlu kılmadığını, anılan düzenlemede bu kapsamdaki işlemlerin bütçe gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeyeceğinin ifade edilmesinin nedeninin, denetime tabi olmayacağını, bir başka anlatımla, işlemi yapıp yapmama noktasında tek taraflı tasarruf yetkisi verdiğini, müvekkili Banka’nın da davacı yan ile ilgili tasarrufta bulunurken işbu KHK’nın kendisine verdiği yetkiyi kullandığından bahisle yerinde olmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle genel kredi sözleşmesine nedeniyle yapılan ödemelerin kur farkının tahsiline ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; davacının davalı bankadan 08/04/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi ile kredi kullandığı hususu ve kredinin 2017 yılında geri ödendiği ihtilafsız olup, ihtilafın davacı tarafından geri ödemesi yapılan kredi ödemesinin 683 sayılı KHK kapsamında geri ödemesi yapılırken 02/01/2017 tarihli deviz alış kuru üzerinden yapılması gerekip gerekmediği, düzenlemenin emredici bir hükümden kaynaklanması halinde farkın iadesi gerekip gerekmediği, noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, tayin edilen günde dosya bankacı ——–ile hesap yönünden ————– oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmış, mahkememizce benimsenen usul ve yasaya uygun bilirkişi heyeti ortak raporunda; Yapılan inceleme ve değerlendirmelerde, davada yaslanılan 683 sayılı KHK’nın 6. maddesindeki düzenlemeye nazaran, davalının anılan düzenlemede yer alan kuruluş kapsamında kabul edildiği, anılan düzenlemenin davalı bankayı zorlayıcı, bir başka anlatımla emredici niteliği bulunmadığı sonucuna varıldığı, takdirin ilişkili (davacı) kuruluşa bırakıldığı, hal böyle olunca, davadaki talebe nihai takdir Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere iştirak edilmediği, Sayın Mahkeme’nin bilirkişi görüşünü uygun görmemesi halinde, raporda açıklanan nedenlerle, anılan düzenleme kapsamında oluşan kur zararının —— TL olarak hesaplandığı, ödemenin ———– tarihinde ihtirazı kayıt ile gerçekleştiği kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle genel kredi sözleşmesi nedeniyle yapılan ödemelerin kur farkının tahsiline ilişkin olup tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle yapılan yargılamada, davada yaslanılan 683 sayılı KHK’nın 6. maddesindeki düzenlemeye nazaran, davalının anılan düzenlemede yer alan kuruluş kapsamında kabul edildiği, anılan düzenlemenin davalı bankayı zorlayıcı, bir başka anlatımla emredici niteliği bulunmadığı sonucuna varıldığı, takdirin ilişkili (davalı) kuruluşa bırakıldığı, emredici nitelikte olmadığından hal böyle olunca, davadaki talebin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 8.435,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 44,40 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 256,17 TL peşin harç ile 1.035,00 TL ıslah harcı toplamı 1.291,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.246,77 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 05/03/2019