Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/409 E. 2021/224 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/409 Esas
KARAR NO : 2021/224
DAVA : Şirketteki Hisse Miktarının Tespiti ve Şirket Kar Payı Karşılığı Alacak
DAVA TARİHİ: 17/12/2015
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Şirketteki Hisse Miktarının Tespiti ve Şirket Kar Payı Karşılığı Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan —–ortağı olduğunu, ortaklığını yeğeni olan ——- devrettiğini, ancak geçmişteki bu inançlı devirden sonra yeğeninin bu hisseyi müvekkiline iade etmeyip üçüncü kişilere devrettiğini; bu sebeple müvekkili tarafından ——- sayılı dosyasıyla ” hisse devrinin iptaline ” ilişkin dava açtığını; mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın —– onanarak kesinleştiğini; kararla beraber müvekkilinin geriye etkili olarak — tarihi itibariyle ki o tarihte şirket— hisseliyken müvekkilinin—– hisseye sahip olduğu nazara alınarak hissedar olduğunu; hisselerine kavuştuğunu; ancak yargılama devam ederken müvekkilinin yeğeni olan —— hisselerini bir kısım davalılara devrettiğini, onlarında zincirleme devirleri sonunda tüm hisselerin şuan itibaren davalı ——- geçtiğini; aynı zamanda söz konusu dönemde şirkette sermaye artırımı ve eksiltimlerinin de gerçekleştiğini; buna bağlı olarak toplam hisse miktarlarının da değiştiğini belirterek, mahkememizden kesinleşen —— sayılı hükmü de nazara alınarak şuan itibariyle müvekkilinin ——- hisselerinin miktarının tespitine karar verilmesini; ayrıca davalıların şirket ortağı oldukları dönemler tespit edilmek suretiyle şirketten almış bulundukları kar paylarının da müvekkilinin hissesi oranında müvekkiline kar paylarının alındığı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle iadesi gerektiğini bildirip, kar payı alacaklarının da bu çerçevede tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan —- vekili, her iki müvekkilinin de — tarihinde şirket ortaklığına girdiklerini, —– tarihinde de şirket ortaklığından çıktıklarını, bu nedenle müvekkilleri yönünden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, şirketten de kar payı almadıklarını savunmuş,
Davalı —- müvekkilinin — hissesini ——- tarihinde——– devrettiğini ve hissesi kalmadığını bildirerek müvekkili yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesini; kaldı ki, müvekkilinin ticaret sicildeki kaydı nazara almak suretiyle şirkete ortak olduğunu, iyi niyetli olduğunu, herhangi bir muvazaasının bulunmadığını belirterek, kendilerinden ortak oldukları dönemde de herhangi bir alacak talep edilemeyeceğini ve zaten müvekkili şirkete ortak iken şirket tarafından yapılan bir kar dağıtımı da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş,
Davalılardan —- vekili, davanın yeni hissedara karşı ikame edilmesi gerekirken hissesini —— tarihinde devreden müvekkiline açılması nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmesini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, hissedar olduğu dönemde de herhangi bir kar payı dağıtılmadığını savunmuş,
Davalı —-, kendi aleyhine açılan —- davanın sonuçlandığını artık bundan sonraki davaların —— karşı açılması gerektiğini, şahıslara karşı dava açılamayacağını beyan ederek ve şirketçe kar payı da dağıtılmadığını da belirterek davanın reddini savunmuş,
Davalı ——— davanın ancak şirkete karşı açılabileceğini, kendisi yönünden şahsi bir dava açılmasının mümkün olmadığını, kar payı da almadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, şirketteki hisse miktarının tespiti ve şirket ortaklarının ortak oldukları dönem içinde aldıkları kar paylarının, davacının hissesine düşecek kısımlarının tespiti ile ilgili ortaklardan ticari faiziyle tahsiline ilişkindir.
Davacı tarafından davalılardan —- karşı bir kısım hissenin —- inançlı işlemle devredildiğinden bahisle —- sayılı dosyasına kaydedilen davada; —-hissenin inançlı işlemle ———-devredildiği ancak iade edilmediği nedeniyle hissenin tescili yönünden dava açılmış mahkemece dava kabul edilmiş; kabul kararı —- onanarak kesinleşmiştir.
Bu husus dosyamız içine yansıyan ——–kararıyla sabit görüldüğünden mahkememizce bu çerçevede inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere, hisse devrinin inançlı işlem nedeniyle tesciline karar verildiğinde; bu karar geçmişe etkili olup, inançlı işlemin yapıldığı tarihe geri dönülür, işlem hiç yapılmamış gibi değerlendirilir. Mahkememizce getirtilen —– hisse ve hissedar durumu nazara alındığında, artık tüm hisselerin davalılardan—- geçmiş olduğu; şirketin tüm hissesinin —- pay olduğu belirlenmiştir.
Uzman bilirkişilerden rapor ve ek rapor alınmış olup, taraf savunmaları ve iddiaları bilirkişiler tarafından incelenmiş, kök rapora itirazlar incelenmiş olup, mahkememizce tüm delillerin değerlendirilmesinde;
Davacıya ait olduğu bir mahkeme hükmüyle kesinleşen — hissenin sermaye artırımları ve eksiltimleri ile şuan itibariyle ——— olduğu; davacının mahkeme kararıyla birlikte yeniden sahip olduğu hisseye bu miktarın isabet ettiği görülmüş ve davacının hisse tespitine ilişkin talebi bu miktar yönünden kabul edilmiştir.
Davacının diğer talebi; davalı ortakların, ortak oldukları dönemde şirketten elde ettikleri kâr paylarını kendi hissesine isabet edecek kısmının ticari faiziyle tahsiline ilişkindir. Ancak, alınan bilirkişi raporu ile davacının hissesinin yeğeni —— inançlı işlemle devrettiği tarihten itibaren şirketin hiç kar payı dağıtmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle davacının şirket ortaklarından kar payı üzerinden herhangi bir alacağı mevcut değildir.
Her ne kadar davacı ——- dayanarak bankalardan gelen yazı cevaplarına göre davalı ortaklara dönem dönem paralar havale edildiğini iddia etmiş ve gelen yazı cevaplarından da bu husus anlaşılıyor ise de, şirket hesaplarından gönderilen ve çekilen para hareketlerinin bilirkişi raporuyla da tespit edildiği gibi mutlaka zimmet anlamına gelmeyeceği, şirketin faaliyetleri olan bir şirket olduğu ve bu nedenle yapılması gereken ödemelerle ilgili olabileceği, şirket ortaklarının geçici finans karşılamaları için verdikleri paralara ilişkin olabileceği; kaldı ki, yıl sonu mizanlarında hiç bir şekilde şirketçe o andaki ortaklara verilen bir borca ilişkin kaydın bulunmadığı; şayet bir an için şirketin kar paylarını kar payı olarak değil de ve kar payı kararı almaksızın şirket ortaklarına el altından ve haksız olarak gönderdiği kabul edilse; o taktirde de şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkin bir davayla ve şirket yöneticisiyle hangi ortaklar el ve iş birliği içinde olmuşlarsa onlar da bu davada müteselsil borçlu olarak gösterilmek suretiyle açılacak bir davada tartışılmasının gerekeceği; TTK 555 madde gereğince açılacak bu davada bedelin kendi adına değil de şirket kasasına konulmak üzere isteneceği, bu dava ile şirket yöneticiliği sorumluluğuna ilişkin davaların farklı davalar olduğu, eldeki davada mevcut kar payı üzerinden istemde bulunduğu için bu yönden bir inceleme yapılamayacağı; yine bilirkişi raporuyla şirket ortaklarının sermaye koyma borcunun belirlendiğini; bundan kaynaklı işlemiş faiz alacağının da hesaplandığı fakat bunlarında şirket kasasına konması için açılmış bir dava bulunmadığı ancak böyle bir dava açılması halinde bunun tartışılabileceği; bizde açılan davanın kar payı alacağı üzerinden açılan bir dava olduğu, davalı şirket ortaklarının da kendi dönemlerinde hiç kar payı almadıkları nazara alınarak ona ilişkin talep reddedilmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVACININ HİSSESİNİN TESPİTİ YÖNÜNDEN TALEBİNİN KABULÜ İLE;
Davacının davalılardan—-kayıtlı ——— olduğunun TESPİTİNE,
Davacının kar payının davalılardan tahsiline yönelik talebinin ise REDDİNE,
İş bu dosyada verilen hisse miktarının tespiti kararı maktu harca tabii bulunduğundan bakiye 111,48 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan harçtan 87,00 TL’lik kısmın tamamı ile—– davetiye giderinden davalı şirkete çıkarılan — davetiye gideri olan —- ( diğer davalılar yönünden eda hükmü oluşturacak bir karar kurulmadığından diğer davalılara çıkarılan tebligatlar nazara alınmadı ) ile —- bilirkişi ücretinin bir talebin ret bir talebin kabulü nedeniyle yarısı olan — kısmının kabulü sonrasında —-muhakeme giderinin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, pay oranının tespitine ilişkin kabul kararı sebebiyle davalı —- 4.080,00 TL maktu vekalet ücreti alınıp, davacıya verilmesine,
Reddedilen dağıtılan kar payı üzerinden alacak talebi içinde kendisini vekil ile temsil ettiren ——–ayrı ayrı —- maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınıp, bu davalılara verilmesine,
Dair karar, Davacı Vekili —– Davalılardan ——— yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu.11/03/2021