Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/370 E. 2021/750 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/370 Esas
KARAR NO: 2021/750
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/03/2017
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; dava —- müvekkili bankanın—- imzalandığını ve kredilerin kullandırıldığını, davalıların da —– müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, ödemelerin aksaması üzerine, müvekkili —– kendisine verdiği yetkiye dayanarak hesabı kat ettığini ve borçlulara ——- sayılı ihtarnamesiyle borcun ödenmesi ihtar edilmiş ise de borcun ödenmediğini, borcun ödenmesi hususunda borçlular ile yapılan görüşmelerden de olumlu yanıt alınamadığını, bu durum karşısında borçlular hakkında yasal işlemlere başlanmak zorunda kalındığını ve —— sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınmak üzere talepte bulunulduğunu, mahkemece taleplerinin kabulü ile takdir edilen teminatın dosyaya ibrazıyla alınan ihtiyati haciz kararına istinaden ——–sayılı dosyasından ilamsız haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, söz konusu ilamsız icra takibine geçilmeden evvel, borçlu firma tarafından —— dosyasından iflasın ertelenmesi talebiyle dava açıldığını ve anılan Mahkemece verilen tedbir kararı bulunduğu öğrenildiğinden, borçlu firma hakkında ihtiyati haciz kararı uygulanmasının talep edilmediğini ve borçlu firma hakkında takibe geçilmeyerek kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmediğini, müşterek borçlu ve müteselsil kefil konumundaki borçlu davalılar vekilince, hakkında yapılan takibe, borca, faize ve fer’ilerine itiraz edilmiş ise de itiraz sebeplerinin hukuka uygun olmadığını, borçlu firmalardan olan alacağının tahsilini teminaen müvekkili bankanın rehinli markalara —– paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ancak borçlu firma tarafından açılan iflas erteleme talepli davada Mahkemece verilen tedbir kararları nedeniyle, borçlu firmalar hakkında takip yapılmaması hakkında işlem yapılmaması ve rehin takibi yapılabiliyor ise de satış ve muhafaza işlemleri yapılamamasının hükme bağlandığını, bulunulan aşamada, iflas erteleme davası yargılaması süresince, rehin takibi tahtında rehinli menkul malların satışının gerçekleşemeyeceğini ve rehinle teminat altına alınan alacak miktarının tahsil edilemeyeceğini, öte yandan, asıl borçlu firma hakkında rehin takibi yapılmasının, bir başka ifade ile alacağın rehin ile teminat alrına alınmış olmasının ticari bir alacak sözkonusu olduğundan, hukuken, kefiller hakkında ilamsız takip başlatılmasına engel olmadığını, davalıların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun, sırf alacaklarının tahsilini geciktirmek, takibi sürüncemede bırakmak ve süreci uzatmak amacıyla, kötü niyetle yaptığı itirazlarının iptalini teminen işbu davayı açmak zorunluluğunun doğduğunu belirterek davalılar vekilince —— dosyasından yapılan icra takibine yönelik itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalıların %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının alacağının rehinle temin edildiğini, alacaklının öncelikle rehinlerin paraya çevrilmesini talep etmesi gerektiğini, dava dilekçesinde alacağın rehinle temin edilmiş olmasına rağmen kefillere karşı genel haciz yolu ile takip yapılabileceğine ilişkin beyanlarının hukuki bir temelinin bulunmadığını, her bir borçlu ve kefilin ayrı ayrı rehin vermesini öngören yasal bir düzenlemenin mevcut olmadığını, tekbir alacak söz konusu olup, alacak miktarının çok üzerinde —– bedelle rehinle temin edildiğini, davacının, rehin borçlusunun iflas erteleme talep etmiş olması ve tedbir kararı nedeniyle ileri sürdüğü iddialarının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, alacaklının rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmasında yasal bir engelin bulunmadığını, kefaletten dönme beyanında bulunanlara başvuru için——- güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür” hükmü gereği, zararın ve miktarının ortaya çıkması ve kefalete güvenilerek kredi kullandırıldığının ispatı gerektiğini, asıl borçlular adına alınmış aciz vesikası veya rehin açığı belgesi gibi belgeler alınmadan ve yukarıdaki hususlar ispatlanmadan kefaletten dönenlere başvuru yapılmasının yasaya açıkça aykırı olduğunu, kaldı ki, bu hususun bankaca zımnen kabul edildiğini ve yeni kullandırılan krediler ile birlikte —– yevmiye numaralı marka rehin sözleşmesi, teminat miktarı arttırılmak suretiyle —- numaralı marka rehin sözleşmesi ile —– çıkarıldığını, bir başka ifade ile davacının kefalete güvenmesi nedeniyle bir zararının bulunmadığını, davacı bankanın kendisine yapılan kefaletten dönme bildiriminden sonra rehin ve teminat miktarını arttırtığını, dava dosyasına sunulan bir kısım kredi sözleşmelerindeki kefaletlerin şekil şartları taşımaması nedeniyle geçersiz olduğunu, ayrıca ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlere bağlı —- aranmayacağının belirtildiğini, ancak müvekkilinin —- tarihli genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, bilahare hissedarlık ilişkisinin de bittiğini, müvekkilinin hissedarlık ve yönetim ilişkisinin sona ermesinden sonra banka tarafından eş muvafakati olmaksızın borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, yasanın amir hükmüne rağmen eş muvafakati olmadan kullandırılan kredilerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, dava dilekçesinde belirtilen kat ihtarnamesine—— numaralı ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, bu nedenle kesinleşmiş bir kat ihtarının söz konusu olmadığını, müvekkillerinin kredi borçlusu şirket ile ortaklık, yöneticilik v.s. herhangi bir ilişkisi bulunmamakta olup, borç ve ödeme miktarlarını bilme olanaklarının olmadığını, yargılama sonucu belirlenecek bu husus nedeniyle likid bir alacaktan söz edilemeyeceğini, bu nedenle inkar tazminatı talebini hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, %20’ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen——- dosyasının celp olunarak yapılan incelemesinde; davacının davalılar aleyhine —- dayalı olarak borçluların müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları —–alacağın;
—– alacağın;
Ticari kredi kartı borcu için;
—— ihtiyati haciz kararına dayalı takip başlatıldığı, davalıların yasal süresi içerisinde borca itiraz ettiği takibin durduğu görülmüştür.
—– sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı – alacaklı — tarafından borçlular—–alacağın tahsili için ihtiyati haciz talep edildiği, mahkemece verilen ——– tarihli karar ile borçlular —— teminat mukabilinde menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının belirtilen borç tutatarı ile sınırlı olmak kaydıyla ihtiyaten haczine, borçlular ——- ihtiyati haciz talebi bulunmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın ——– doyasına davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ve takibin devamı, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı istemi noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ile mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında zapta geçen beyanlar ve uyuşmazlık tespiti dikkate alınarak davacı alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için dosya üzerinde inceleme yapmak suretiyle dosyada mübrez —– tarihli ek raporlar tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez —- tarihli bilirkişi kök raporun da özetle; her türlü hukuki tavsif, nihai karar ve alacaklının talebinin takdiri —- ait olmak üzere, dava dosyasındaki bilgi – belge ve raporda açıklanan gerekçelere göre; takip talebinde banka tarafından farklı hesaplama yapıldığının görüldüğü, hangi meblağlar üzerinden hangi günler için ve hangi oranların kullanılarak hesaplama yapıldığının açık olmadığı, yapılan hesaplamalarda da farklılıklar bulunduğu, aynı zamanda takip talebi aşılamayacağından, işbu incelemede bulunan meblağlar açısından, takip tutarını aşan meblağlar için takip talep tutarlarının esas alınması gerektiği, takip yapılan her bir kalem itibarı ile takipte talep edilen, incelemede tespit edilen ve tahsil edilmesi gereken tutarların teminat mektupları için; takipte talep edilen asıl alacak miktarı —incelemede tespit edilen miktar — Tahsil edilmesi gereken alacak miktarı — takipte talep edilen işlemiş temerrüt faizi —- takipte talep edilen —–takipte talep edilen ihtiyati haciz vekalet ücreti —– olduğu; ticari kredili mevduat hesabı —- takipte talep edilen işlemiş temerrüt faizi —- İncelemede tespit edilen —– olduğu; Ticari kredi kartı için; takipte talep edilen asıl alacak miktarı —-takipte talep edilen işlemiş temerrüt faizi —- incelemede tespit edilen — tahsil edilmesi gereken ——- olduğu; gerekasıl alacaklar gerekse faizler ve fer’ileri için aradaki farkın kaynağının bulunmadığı, ancak hesaplamaların tüm gösterildiğinden işbu incelemede bulunan tutarların esas alınması gerektiği, masraflar için dosyaya belge asıllarının sunulmadığ,ı bu nedenle hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiği, takip tarihinden sonra tazmin olan —– teminat mektubunun hesaba katılmadığı, bankanın takip yaptığı kalemler itibarı ile faiz ve feri’ileri dahil olmak üzere banka alacağının—-tazmin olan teminat mektupları —- tazmin olan teminat mektupları —— Olduğu, takip tarihinden sonra tahsil edileceği tarihe kadar —– oranından temerrüt faizi uygulanması gerektiği, kefiller ——- tazmin olan teminat mektuplarından, ticari —– ve ticari kredi kartlarından kefil olarak belirtilen tutarlar için sorumlu bulundukları, kefillerin şirket ortağı olmaları nedeniyle eş muvafakatine gerek olmadığı, davacı bankanın dava dilekçesinde belirttiği gibi iflasın ertelenmesi talebi ile dava açıldığı ve —-numaralı dosyasından tedbir kararı bulunduğu öğrenildiğinden ve ödeme emri tebliğ edilmediği belirtildiğinden, asıl borçludan rehinle teminat altına alınan alacağın tahsil edilemediği takdirde kefiller hakkında takibe devam edileceğinin tabii olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyada mübrez —– tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun sonuç bölümünde; kök raporun —– bölümünün sonunda belirtildiği üzere, bankanın keşide ettiği ihtarnamenin kefillere farklı tarihlerde tebliğ edilmesi nedeniyle temerrüt tarihlerinde de bir gün fark oluştuğu, hesaplamaların tamamının —— için de ayrı hesaplama yapıldığını ancak bu ek raporda, çok fazla ve gereksiz detay yaratacağından gösterilmediği, ayrı yapılan hesaplamalar neticesinde oluşan tutarların her iki kefil için ayrı ayrı gösterildiği, davacı banka’nın itirazları açısından değerlendirmede: bankanın talep ettiği masraf tutarları için, dosyaya belge asıllarını sunmaması nedeniyle—- tutarındaki ihtiyati haciz vekâlet ücreti tutarlarının hesaplamaya dâhil edilmemesi gerektiği, kredi kartı için —– tutarındaki asıl alacağın kabul edilmediği yönündeki itirazında hesaplamanın nasıl yapıldığını gösteren detayları dosyaya sunmadığı, halbuki inceleme sırasında tüm hesaplamanın nasıl yapıldığının gösterildiği, bu nedenle bankanın itirazında farkın nereden kaynaklandığının belirtilmesi gerektiği, bu nedenlerle davacı banka itirazı için kök raporda değiştirilecek bir hususun bulunmadığı kanaatine varıldığı, davalı kefillerin itirazları açısından değerlendirmede: kefillerin, dava dışı asıl borçlu — defterlerinin incelenmesi talep etmişse de, —- gereği incelemede banka kayıtlarının esas alındığı, kefillerin kefaletten dönme ihtar yazısının bankaya — tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle— tutarındaki harcamadan kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle yeniden yapılan hesaplamada bankanın;—— tutarındaki teminat mektubu temdit tarihinin kefaletten dönme tarihinden önce olduğu, bu nedenle Kefillerin sorumluluğunun kefaletten dönme tarihinde devam ettiği ve takip tarihinde de sorumluluklarının bulunduğu kanaatinin oluştuğu, her ne kadar kayıtların tutmadığı yönünde itirazda bulunsa da, hangi kayıtların tutmadığı hususunda somut bir beyanda bulunulmadığı, genel ifadelerle kayıtların çeliştiği yönündeki itirazın yerinde olmadığı, kök raporda takip tarihine kadar hesaplama yapıldığı, rehinle teminat altına alınmış tutar için hesaplama yapılmadığı belirtilmiştir. Rehinin paraya çevrilmesi için takip başlatıldığı bildirildiğinden, takip tarihi itibarı ile hesaplama yapılmasının önünde bir engel bulunmadığı, takip tarihinden sonrası için dosya/kapak hesabı değil, takip tarihine kadar banka alacağı için rapor hazırlandığı, yani Davalı kefillerin itirazının yerinde olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyada mübrez —— tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun sonuç bölümünde; mahkememizin görev tevdi eden ara kararı kapsamında, taraf itiraz ve beyanlarının ayrı ayrı incelendiği; mevcut delil durumuna göre, taraf itiraz ve beyanlarına iştirak edilmediği; mahkememizin mahkememizin görevlendirme kararında işaret edilen takip dosyasındaki her bir alacağın cinsi ve ferileri yönünden ayrı ayrı kök raporda gösterim yapıldığı; buna göre takip tarihi itibariyle davalı—- takip tarihinden sonra tahsil edileceği tarihe kadar—– oranından temerrüt faizi uygulanması gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı banka ile dava dışı borçu — imzalandığı bu kapsamda davalıların müşterek borçlu ve kefil olarak bu sözleşmeleri imzaladıkları. Dava dışı şirketin borcu ödemediği, davalı kefillerin — tarihinde müteselsil kefil sıfatı ile imza attıkları, bu nedenle — —– kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları bu nedenle kefillerin asıl borçlunun kullandığı kredi kartı borcundan da sorumlu oldukları, her ne kadar davalılar noter kanalı ile —- tarihinde kefillikten döndükleri beyan etmişler ise de kefillikten mevcut borçlar için vazgeçilemeyeceği ancak bu tarihten sonra kullandırılan krediler için geçerli olacağı, davacı banka — tarihinde hesabı kat ettiğini belirterek ihtarname düzenlendiği ve ödeme için — gün süre verdiği, davalılara ihtarnamenin tebliğ edildiği, alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre teminat mektupları için,—- işlemiş temerrüt faizi,—— belirlenmiştir. Hesap hukuka uygun ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınmıştır.
Bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl alacak kredi alacağı olması nedeniyle likit olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE
2-Davalıların—- dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin;
3-Teminat mektupları için; —- olmak üzere devamına, yıllık —temerrüt faizi uygulanmasına,
4—– oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
5-Ticari kredi kartı için;—- üzere devamına, yıllık — oranında temerrüt faiz uygulanmasına,
6-Fazlaya ilişkin itirazın iptali davasının reddine,
7-Asıl alacak olan —- %20’si icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 10.779,51 TL. harçtan peşin alınan 2.421,18 TL. harcın mahsubu ile bakiye 8.358,33 TL. harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan ilk dilekçe gideri 2.457,18 TL., bilirkişi gideri ile tebligat ve müzekkere gideri 1.792,80 TL. olmak üzere toplamda 4.249,98 TL. yargılama giderinin red/kabul oranına göre 3.345,44 TL. yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca kabul edilen dava yönünden 18.941,26 TL. vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca reddedilen dava yönünden 6.346,69 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı. 27/10/2021