Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/344 E. 2021/997 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/344 Esas
KARAR NO: 2021/997
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/03/2017
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
Mahkememizde görülen Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasında —-ticari anlamda bir ilişkinin kurulduğunu, davacı ile davalı arasında bu sözleşme öncesinde de —–ayları arasında yazılı bir akde bağlı olmadan da faturalandırılmış biçimde ticari ilişkiler olduğunu , davalı —– faaliyetlerde bulunduğunu, faaliyet konularının neredeyse tamamında yüzlerce firma ile alt işveren ilişkisi kurarak çalıştığını, davacı ve davalı firma arasındaki iş ilişkisinin de bu alt işverenlerin takip ve denetim eksikliklerinden kaynaklanan büyük ölçekli bir zararın ortaya çıkması ile—- tarihinden itibaren sözleşmeye bağlı olarak çalışmaya geçildiğini, Davacı firmanın ——- aylarında fatura karşılığı verdiği hizmetlerde özetle davalının geçmişte iş yaptığı tüm firmalara ait geniş katılımlı bir analiz çıkartıldığını, bu analizin sonucunda da yapılan raporlamaya bağlı olarak davalı firmanın üst yönetimine proje sunulduğunu, incelemesi tamamlanan alt işveren sözleşmelerinin işveren: alt işveren ilişkilerindeki mevcut| durum ve yapılması gerekenlerin tek tek izah edildiğini, tanımlamaların yapılarak incelenen toplam —– faal olan —– ise işveren: alt işveren ilişkisi içerisinde değerlendirildiğzi konusunda mutabık kalındığını, bu mutabakat üzerine de başta tespiti yapılan ———çıkış yapılacaklarla birlikte —— oluşturulmasına karar verildiğini ,bu süreçte taraflar arasında akdedilecek sözleşmenin de hazırlıklarına başlanıldığını, tüm bu işlemler içerisinde müvekkili ile davalı arasında sözleşme şartlarının oluşturulduğunu ve —tarihinde —- imzalandığı, sözleşmenin konusunun—- başlıkta toplandığını, sözleşme konusu hizmetlerin doğrudan ilgilisi, muhatabı ve faydalananının| davalı firma olarak tanımlandığı, —— konusu işlerin yürütme şeklinin sözleşmenin —- tanımlandığını, işleyişte muhalif bir durum ya da ihlalin olmadığını, Davalı firmanın sözleşme ile birlikte—- konu olmayacak tedarikçi alımlarını satıl alma marifetiyle yapılacak sözleşmelerle—— olarak davadı firma ile yapacağını sözleşme ile kabul ettiğini, Taraflar arasında akdedilen bu sözleşmeye bağlı olarak davalı firmanın davacı firmaya ——- yer alacak firmaları devrederken hiçbir zaman sözleşmeye bağlı kalmadığını, sözleşme öncesi birlikte tayin edilen —–davacıya devretmediğini, Davalı firmanın izleyen süreçte yeni sözleşme aşamasında olduğu firmaları ve sözleşme yenilediği firmaları ya da sözleşmenin ——–uyarınca tanımı yapılmış sözleşme tiplerine uygun firmaları hiçbir şekilde davacıya iletmediğini, —- diye tabir edilen firmaların da —-geçişinin yapılmadığını, defalarca yazılı olarak mevcut durumun hatırlatılmasına rağmen hiç birine geri dönüş yapılmadığını ve umursamaz bir tavır sergilemeye devam ettiğini, davalı şirketin olumsuz yaklaşımları karşısında müvekkili şirket tarafından —- olarak tek taraflı olarak sözleşmeyi fesh ettiğini, tespit isteyen davacının sözleşmeye uyulmaması sebebiyle mahrum kaldığı kar ve alacaklarının mevcut olduğunu, Davalı ile davacı arasındaki sözleşmeye bağlı bu ticari ilişkinin—— ay sürdüğünü, Bu süre zarfında davacının üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, Hizmetlerin ücretlendirilmesinin de — Maddesine bağlı kalınarak faturalandırıldığını, Ücretlendirmelerdeki kriterin alt işverenlerin — işçi sayısının dikkate alınarak yapıldığını, Bu hususlar doğrultusunda yoksun kalınan kar alacağının tespiti amacıyla —– sayılı dosyasında tespit davası ikame etmiş olmakla birlikte, Sayın Mahkemenin talebin —–Davası açılması gerekçesi ile reddettiğini, bu sebeplerle davâlı şirkete tedarikçi/alt işverenleri tarafından kesilmiş ve taraflar arasındaki sözleşmenin maddelerinde belirtilen davalının sözleşmeli ya da sözleşmesiz tedarikçi alt| işveren faturalarının—– dönemine ait kendisine kesilen tüm fatura bilgilerinin celp edilerek istenmesini, —– olarak teftiş marifeti ile tespitin istenmebini, Celp edilecek bu faturaların muhatabı tedarikçi tüm alt işverenlerin hizmetlerinin ücretlendirmelerinin yapılabilmesi için bu alt işverenlerin genel olarak aylık —- celbini, belirtilen celp ve tespitler sonrasında dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilerek sözleşmedeki ücretlendirme kriterleri dikkate alınarak, hangi ayda, hangi ücret bareminde kaç alt işveren bulunduğundan yola çıkarak belirtilen —– tarihinden itibaren davalıdan tahsiline, yargılama Masraf ve giderleri ile ücreti vekaletin de davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; —- eksiklikleri ile ilgili kontrol ve bilgi gereksinimini gidermek, gerekse bazı tedarikçilerinin —yönetmeliği kapsamında kendisine riskler doğurduğunu düşünerek bu tedarikçilerinin kamu kurumlarına ve işçilerine karşı yükümlülüklerinin denetim altında tutulabilmesi için davacı firma ile —- imzalandığını, bu hususun ihtilafsız olduğunu, buna karşılık sözleşmede de açıkça görüleceği gibi müvekkilinin ne —- denetimini davacı firmaya devretme komdusunda herhangi bir taahhüdünün olmadığını, —- ilgili hükmünde “ söz konusu hizmet faturaları doğrudan firmalara kesilecektir. Ödemelerin gerçekleşmemesinde —–sorumluluğu yoktur “ denildiğini, sözleşmenin devam eden tarihlerinde müvekkili şirketin bazı tedarikçilerinin iş hacminin çok düşük olduğu, bazı tedarikçilerinin de karlılıklarının —– tespit edildiği, bu firmaların bazılarının —– dahil olmak istemediklerini, Ancak buna rağmen müvekkili şirketin bazılarının risk doğurabileceğini düşünerek bazı tedarikçilerin belgelerinin incelenmesi ya da firmaların daha yakından takip ve denetimi için davacıya ücret ödendiğini, ancak tarafların sözleşmenin akdedilmesinden sonraki hiçbir dönemde —- etmediklerini ya|da müvekkili şirketin davacıya belli koşulları içeren tedarikçilerin münhasıran davacı firma tarafından denetleneceğine dair bir taahhüt vermediğini, nitekim davacının da bu yönde bir iddiasının bulunmadığını, gerek davacının sözleşmenin akdedilmesinden önce göndermiş olduğu teklifteki ifadelerde gerekse — hükümleri davacının kar kaybı takip edebilecek hiçbir hakkının olmayacağını tartışmaya yer vermeyecek bir biçimde teyit ettiğini, davacının sözleşmeyi davaya konu ettiği koşulları bilerek imzaladığını ve işe başladığını, davacının — dahi bağdaşmayacak talepte bulunduğunu, mahkeme eliyle müvekkili şirketin kapsamlı bir kamu denetiminden geçirilerek baskı altına girmesini amaçladığını, Davacının müvekkilinin aleyhine kanıt olabilecek bir biçimde —- müvekkil şirketin İkendisine tedarikçileri tarafından — boyunca kesilmiş olan tüm faturaların celbini talep ettiğini, İş bu davanın bir—- olduğunu, davacının davasının içinde delil tespiti talebinde bulunduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğini, —- sahip kamu kurumlarının hangi durumda ve ne şekilde denetim yapacaklarının tabi oldukları yasal düzenlemelerle belirlenmiş olduğunu, kamu kurumlarından| tabi oldukları yasal düzenlemelere aykırı olarak teftiş yapılmasının talep edilemeyeceğini, —- sahip —- bu yetkilerini uyuşmazlıkların çözümünde bir baskı aracı olarak kullanılamayacağını, davacı firmanın müvekkili şirket ile arasındaki —– usulüne uygun bir biçimde fesih ettiğini, dolayısıyla dava için ön koşul gerçekleşmediğinden davacının taleplerinin kabul edilemez olduğunu, Davacının hesaplanmasını talep ettiği husus ile oluştuğu iddia edilen zarar arasında hukuken hiçbir bağın bulunmadığını, arz ve izah edilen nedenlerle; öncelikle davanın usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddine, mahkeme masraflarının ve avukatlık ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; Davaya konu uyuşmazlığın —- kaynaklı fazlaya dair saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlilkte davalıdan alınap davacıya verilmesi istemli olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ile mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında zapta geçen beyanlar ve uyuşmazlık tespiti dikkate alınarak davacı alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için dosya üzerinde inceleme yapmak suretiyle dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
— tarihli duruşmada verilen ara kararınca; Dosyanın — bilirkişisine ve mali müşavire tevdine karar verilmiştir.
Dosyada mübrez sözleşme uzmanı ve mali müşavir bilirkişi raporunda özetle; Davacı —–davalı —– birbirleri arasında sözleşmeye dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, Davacı —- geçerli bir fesih beyanının olmadığı, Davalı —- borcunu gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle davacının uğradığı zararı —- talep edebileceğine ar verilmesi halinde zararın hesaplanması için gerekli bilgi ve belgelerin tespiti neticesinde — verilmesinin —- takdirinde olduğu, Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden davakının talebinin yerine getirilemeyeceği, tespitin yapılabilmesi için gerekli bilgi ve belgelerin temini için davacının da talebi olan, davalı tarafından, olmaması| durumunda, davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinden ve akabinde — gerekli tespitlerin yaptırılması vs. hususunun yüce mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
— tarihli duruşmada verilen ara karar uyarınca; tarafların itiraz ve bayanlarıda irdelenmek suretiyle önceki heyetten ek rapor alınmasına, heyete hesap bilirkişi — dahil edilmesine karar verilmiştir.
Dosyada mübrez hesap bilirkişisi ve mali müşavir ek raporda özetle; Yukarıda değerlendirme başlığı altında (1) sayılı bentte tanıtılan uyuşmazlık konusuna göre, fesih bildiriminin (2) sayılı bentte yapılan irdelemesinde açıklanan nedenlerle ; TTK.m.18/3’deki kuralın geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartı olduğu yönündeki tanıtılan yüksek yargı uygulaması dikkate alınarak, davalının da fesih bildiriminin kendisine ulaşmadığı yönünde savunması olmamasına göre, karşı tarafa ulaşmış yöntemince düzenlenen fesih bildirimi olduğu; Fesih bildiriminde, aykırılıklara atıf yapılmış olmakla beraber, sözleşmede öngörülen 60 günlük süreye gönderme yapılmak suretiyle, süre sonunda sözleşmenin feshedilmiş olduğunun bildirilmesinin, çelişkili davranış olduğu; zira davalının aykırılıklarına atıf yapılmak istenmiş ise, bu durumun olağanüstü fesih olup ayrıca süre vermeye gerek olmadığı; buna göre: Sözleşmede kararlaştırılan süre sonundaki feshin, olağan fesih sonucunu doğuracağından, davacının gerek yasal olarak, gerekte sözleşmedeki açık düzenleme gereği herhangi bir talep hakkı bulunmadığı; Çelişkili anlatım sebebiyle feshin olağanüstü fesih olduğunun benimsenmesiz halinde, yukarıda —-sayılı bentte yapılan irdelemede açıklanan nedenlerle, davalının, kendi alt işverenlerine davacıyla sözleşme yapmaya zorlama hakkı bulunmadığı; alt işverenlerin farklı tüzel kişilikler olduğu; bu nedenle anılan gerekçeye dayalı feshin haklı olmadığı; haklı olmadığından da kâr kaybı tazmin talep koşulunun gerçekleşmediği; — bilirkişi heyeti görüşünün uygun görülmemesi halinde, davacının fesihte haklı olma ihtimalinde dahi, fesheden davacının yukarıda —- sayılı bentte tanıtılan yüksek yargı uygulamasına göre, müspet zarar kavramına dahil olan kâr yoksunluğunu istemeyeceği; ancak menfi zararını isteyebileceğinden, bu yöndeki kâr kaybı tazmin talebine iştirak edilmediği; Sayın Mahkeme’nin yukarıda sonuç —sayılı bentte açıklanan bilirkişi heyeti görüşünü de uygun görmemesi halinde, görevlendirme kararında işaret edilen yukarıda —sayılı bentte işaret edilen duruma nazaran,— kayıtlarının yerinde incelenmesi suretiyle anılan hususun tespitinin mümkün bulunmadığı; ilgili bölümde açıklanan gerekçelerle, sözleşmenin— aylık sürecine göre tespit edilecek sözleşmedeki faaliyetine bağlı elde ettiği gelir ve bu faaliyetinin giderlerinin indirilmesi sonrasında tespit edilecek ortalama aylık kârlılığa nazaran, geriye kalan dönem için kesinti yöntemiyle davacı
kayıtları üzerinde inceleme yapılması suretiyle kâr kaybının belirlenebileceği;
Tüm delillerin takdiri ve hukuki değerlendirmenin tamamı Sayın Mahkeme’ye
ait olmak üzere, heyetimizin kanaatlerini bildirmişlerdir. —-
Sözleşme uzmanı bilirkişi —- tarihli raporunda özetle; Davacı —-, sözleşmedeki bildirim süresine uyarak sözleşmeyi fesih iradesini karşı tarafa bildirmiştir. Ancak her iki tarafın da tacir olduğu göz önüne alınırsa —-Tacirler arasında, diğer tarafi temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” hükmüne uygun şekilde sözleşmenin feshedilmiş olması gerekir. —– hükmün geçerlilik şekli olarak kabul edilip edilmemesi hususunda görüş birliği mevcut olmayıp, ilk raporda da Yargıtay uygulaması da göz önünde bulundurulduğunda takdir Sayın Mahkemeye bırakılmıştır. Feshin geçerli bir fesih olduğunun kabulü halinde; Davacı — fesih bildirimine uyarak sözleşmeyi feshetmiştir. Fesih gerekçelerine bakıldığında davalının borca aykırı davranışları gerekçe olarak gösterilmiştir. 7. maddede yer alan “Taraflardan birinin yukarıdaki feshi ihbar sürelerine uyarak sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi durumunda diğer taraf fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu alacakları dışında sözleşmeyi fesheden taraftan başta sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi de dahil olmak üzere herhangi bir hak talep edemez.” Hükmü somut olaya uygulandığında sözleşmeyi fesheden davacı olduğuna göre, davalının erken fesih nedeni ile bir zarar talebi olamayacağı anlaşılmaktadır. Eğer davacının fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu bir alacak var ise bunu kanaatimizce talep etmesi mümkündür.—maddesinde, danışmanın —- işyeri merkezinde bir ofis tayin edeceği, danışmanın bu ofiste ayda — sunacağı ayrıca düzenlenmiştir. —göre; danışmanın gelecekte hizmet vereceği alt işverenler karşılıklı olarak belirlenecektir. Halihazırda sözleşmesi devam eden alt işverenler açısından ise görüşmeler yapılarak sözleşmelerine yeni hüküm konacak, eğer yeni madde konamıyorsa — denetleme yetkisi kullanacaktır. —- davacıya denetleme yetkisi verdiği görülmektedir. “Davalının alt işverenleri sözleşme yapmaya zorlaması” elbette ki mümkün değildir. Burada kök raporda da belirtmek istediğimiz davalının dosya kapsamından anlaşıldığı üzere “sözleşme çerçevesinde üstlendiği sözleşme yapılmasını kolaylaştırma, aracı olma bu hususta bir eylemde bulunma” gibi yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Davacının fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu bir alacak var ise bunu talep edebileceği düşünülmekle birlikte, sözleşmede 1-B maddesi çerçevesinde —- faturalardan sorumluluğunun olmadığının düzenlenmesi, zararın belirlenmesi ve somutlaştırılmasına engel olmaktadır. Sonuç ve kanaatlerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin olup, tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ile mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında zapta geçen beyanlar ve uyuşmazlık tespiti dikkate alınarak davacı alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için dosya üzerinde inceleme yapmak suretiyle dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirildiği, Davacının, tazminat talep edebilmesi için sözleşmenin haklı sebeple fesih olunması gerektiği, fesih noter kanalıyla yapılmamakla beraber, bu ispat şartı olup; davalı fesih ihbarını aldığına göre, bu hususu kabul ettiğine göre usulünce fesih ihbarı tebliğ edilmiş sayılır. Ancak taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşme süresi sonunda iki tarafada tazminatsız fesih etme hakkı verilmiştir. Davacı, sözleşme süresi içinde (sonunda değil) akdi fesih etmişse de fesih ihbarında sözleşmeye ve sözleşme sonundaki süreye atıfta bulunduğundan davalıda ”karışıklık” yaratmıştır.TTK.m.18/3’deki kuralın geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartı olduğu yönündeki tanıtılan yüksek yargı uygulaması dikkate alınarak, davalının da fesih bildiriminin kendisine ulaşmadığı yönünde savunması olmamasına göre, karşı tarafa ulaşmış yöntemince düzenlenen fesih bildirimi olduğu; Fesih bildiriminde, aykırılıklara atıf yapılmış olmakla beraber, sözleşmede öngörülen —–günlük süreye gönderme yapılmak suretiyle, süre sonunda sözleşmenin feshedilmiş olduğunun bildirilmesinin, çelişkili davranış olduğu; zira davalının aykırılıklarına atıf yapılmak istenmiş ise, bu durumun olağanüstü fesih olup ayrıca süre vermeye gerek olmadığı; buna göre: Sözleşmede kararlaştırılan süre sonundaki feshin, olağan fesih sonucunu doğuracağından, davacının gerek yasal olarak, gerekte sözleşmedeki açık düzenleme gereği herhangi bir talep hakkı bulunmadığı; Çelişkili anlatım sebebiyle feshin olağanüstü fesih olduğunun benimsenmesiz halinde, davalının, kendi alt işverenlerine davacıyla sözleşme yapmaya zorlama hakkı bulunmadığı; alt işverenlerin farklı tüzel kişilikler olduğu; bu nedenle anılan gerekçeye dayalı feshin haklı olmadığı; haklı olmadığından da kâr kaybı tazmin talep koşulunun gerçekleşmediği; davacının fesihte haklı olma ihtimalinde dahi, fesheden davacının yukarıda (5/A) sayılı bentte tanıtılan —- uygulamasına göre, müspet zarar kavramına dahil olan kâr yoksunluğunu istemeyeceği; ancak menfi zararını isteyebileceğinden, bu yöndeki kâr kaybı tazminatı isteyemeyeceğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 170,78 TL harçtan, alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın, hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendilerini vekil ile temsil ettiklerinden AAÜT uyarınca davalılar yararına taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 22/12/2021