Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/3 E. 2018/1156 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/3 Esas
KARAR NO : 2018/1156
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/01/2017
KARAR TARİHİ : 20/11/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin oğlu …… tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, ….. çarparak ölümüne sebebiyet veren ……plakalı çekiciye bağlı…… plakalı dorse aracın davalı sigorta şirketine ZMSS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının sigortalısı araç sürücüsünün olayda kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen maddi zararın karşılanması için . tarihinde davalı sigorta şirketine başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını, müvekkillerinin müteveffanın ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, mağduriyetlerinin günden güne arttığını iddia ile müvekkili . için . TL, . için . TL olmak üzere . TL destekten yoksun kalma tazminatının başvuru tarihi olan .tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği . tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ….. için taleplerini 12.213,74 TL’ye davacı .için taleplerini . TL olarak artırarak toplam . TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerektiğini, kaza sırasında sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılması gerektiğini, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan müvekkili şirketin işletenin sorumluluğu bulunmaması karşısında sorumluğunun bulunmayacağını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, bu nedenle meydana gelen kazada kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesini talep ettiklerini, iş bu rapor temin edildiğinde sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusurun bulunmadığının anlaşılacağını, müteveffanın davacılara sürekli ve düzenli bir şekilde yardım ettiğinin somut delillerle kanıtlanması gerektiğini, davacı tarafından davadan önce müvekkiline başvurmadığını bu nedenle temerrüdün oluşmadığını, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması, meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın 22/09/2016 tarihinde meydana gelen kazada davacıların desteğinin vefatı sebebiyle kazaya karışan diğer aracın ZMMS sigortacısından talep edebileceği destek tazminatı ve miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Kusur ve Aktüer hesabı yapılmak üzere dosya bilirkişiler …..tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişi heyeti ortak raporunda; meydana gelen trafik kazasında müteveffa …..%75 oranında Asli Kusurlu,….. plakalı çekici-dorse sürücüsü ….. %25 oranında Tali Kusurlu olduğunu, anılan kazada …. ölümü sebebiyle annesinin 14.618,42 TL, babasının 12.213,74 TL destekten yoksun kalma zararının olduğunu, tazminatın düşük çıkmasının temel sebebinin müteveffanın %75 kusurlu olmasından kaynaklandığını, tazminat ile mükerrerlik teşkil eden indirim nedeni varlığının oluşmadığını bildirmişlerdir.
Davalı vekili mahkememize verdiği 21.6.2018 tarihli dilekçesinde, ekinde sunduğu ibraname ve Sulh anlaşması gereği davacı taraf ile sulh olduklarını, buna göre davacı tarafın davadan ve fazlaya ilişkin haklarından feragat ettiklerini, davanın feragat nedeniyle reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Sulh dilekçesi davacı vekiline tebliğ edilmesi üzerine davacı vekili tarafından verilen 13.11.2018 tarihli dilekçe ile tarafların sulh olduklarını, davanın konusuz kaldığını, davalı şirkete karşı yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen feragat dilekçesinin ve vekaletnamenin incelenmesinden vekilin davadan feragat yetkisinin bulunduğu HMK 307 maddesi gereğince feragat davaya son veren işlemlerden olmakla davanın feragat nedeni ile reddine davalının yargılama gideri talebi bulunmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Davanın FERAGAT nedeni ile Reddine,
2-Taraflar yargılama gideri ile vekalet ücreti talep etmediklerinden her iki taraf yararına yargılama gideri ile vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 31,40 TL peşin harç ile 82,00 TL ıslah harcı toplamı 113,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 77,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
4-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf Yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okundu. 20/11/2018