Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/281 E. 2018/1203 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/281 ESAS
KARAR NO : 2018/1203
DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/03/2017
KARAR TARİHİ : 05/12/2018
Mahkememizde görülen Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu——– plakalı aracın ———– tarihinde——– poliçe numarası ile davalı şirkete bir yıllık süre ile sigortaladığını, davacının kardeşi 27/06/2016 tarihinde aracı park ettiğini, 28/06/2016 tarihinde saat 08:20 civarında aracı park ettiği yere geldiğinde aracın yerinde bulunmadığını çalındığını, anladığını, bunun üzerine ———Polis Merkezi Amirliği’ne başvurarak şikayetçi olduğunu, davacı çalınma olayı ile ilgili olarak davalı sigorta şirketine başvurduğunu, ancak davalı şirket davacıya ödeme yapmadığını, bu nedenle bu davayı açma zaruriyeti doğduğunu, fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı kalmasını, şimdilik —- TL’nin aracın çalınma tarihi olan 28/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı ———Sigorta A. Ş vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacı vekilinin dava dilekçesinde davalıya ait olan ve davalı sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan —— plaka sayılı aracın 28/06/2016 tarihinde çalındığını durumun aynı gün içerisinde görevli emniyet birimlerine ve davalı şirkete ihbar edildiğini ancak dava tarihine kadar davacının herhangi bir hasar tazminatı ödemesinin yapılmadığını, beyan ve iddia etmek sureti dava açtığını, dava konusu hasarın davalı şirkete ihbar üzerine yapılan araştırma ve inceleme doğrultusunda mezkur çalınma hadisesinin gerçeğe uygun olmadığını, davacının doğru beyanda bulunma yükümlülüğünün kasıtlı olarak ihlal ettiğini, ve gerekli belgeleri davalı şirkete ibraz etmekten kaçındığını tespit ettiğini, bu durumda davalı şirkete her hangi bir sorumluluk yükletilmesinin mümkün olmadığını, davalı sigorta şirketi aleyhine açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bu davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava, fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı kalmasını, şimdilik 5.000,00 TL’nin aracın çalınma tarihi olan 28/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmilini talebinden ibarettir.
İhtilafın davacıya ait davalı sigorta şirketine kaskolu aracın çalınması sebebi ile davacı tarafından davalıdan talep edilebilecek tazminat ve miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık tespiti doğrultusunda, kaza nedeniyle tarafların kusuru, araçta meydana gelen değer kaybı ve tarafların sorumluluğunun belirlenmesi için dosya üzerinde Hesap bilirkişisinden inceleme yaptırılarak ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez 31/10/2018 tarihli bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez bilirkişi raporunda sonuç olarak; davacı ve dava dışı araç sürücüsünün doğru beyan da bulunma mükellefiyetine kast derecesinde ihlal ettiği kanaati oluştuğunu, bu durum aracın çalındığının ispat külfiyeti davacı sigortalı geçmekte olup, dava dosyasında mübrez belgelerden iddiasını kanıtlayamadığının anlaşıldığını, TTK – Madde 1439 (2) rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan hükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine, etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine, göre tazminattan indirim yapılır. ”Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar….”hükmü gereği davalı sigorta şirketinin talep edilen tazminatı ödemekle sorumlu olmayacağının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, başka bir deyişle, kasko sigortası genel şartları ve Türk Ticaret Kanunun ilgili maddeleri gereğince, davalı sigorta şirketinin tazminat ödemesi konusunda sorumluluğunun bulunmayacağını, kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Davacı vekili tarafından 14/06/2018 tarihin ıslah dilekçesi sunulduğu görülmüş, ıslah dilekçesinde 5.000,00 TL olarak açmış oldukları dava değerini 150.000,00 TL olarak ıslah ettiklerini 28/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olduğu, davacının kayden maliki olduğu —– plakalı aracın 28.06.2016 tarihinde çalındığı , aracın —— nolu poliçe ile ——- tarihleri arasında sigortalandığı, aracan ticari olması nedeni ile bu davaya bakmakta mahkememizin görevli olduğu, çalınmaya ilişkin ihbarın davacı tarafından 155 i arayarak bilgi verdiği, aracın bulunduğu yerde yapılan araştırmaya göre kameranın bulunmadığı, aracın park edildiği yerin davacının evinin 500 mt kadar ilerisinde olduğu, dava dışı araç sürücüsü ——– polise verdiği beyanda ve çalıştığını iddia ettiği firmada aracın 01.06.2016-30.06.2016 tarihleri arasında çalıştığına dair firma kaşesini içeren belge sunduğu, aracın tescil sorgulamasında araç üzerinde ——çekmece Asliye Huikuk Mahkemesince verilmiş —————– sayılı tedbir kararı, ———- Vergi Dairesinin çeşitli tarihlerde işlediği hacizler ile İstanbul Anadolu 22.İcra Dairesinin ——– E. Sayılı dosyaları ile İstanbul 5.İcra dairesinin – E. Sayılı dosyalarının hacizlerinin bulunduğu, TTK 1439, 1445 ve Kasko Genel Şartlarının 3.3.3 maddeleri gereğince , davacıdan talep edilen riskin gerçekleştiği dönemden önceki yakıt fişi, hafriyat vs.irsaliye , kantar fişi ve HGS kayıtlarının sunulması istenmiş ancak aracın uzun süredir kullanımda olmadığı, son çalışıldığı iddia edilen firmadan alınan belgeye göre aracın çalındığı dönemi de kapsar şekilde bilgi verildiği, tüm bu bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde TTK 1439 maddesi gereğince davacı ve dava dışı sürücünün doğru beyanda bulunma mükellefiyetini kast derecesinde ihlal ettiği, sigorta ettirenin kast derecesindeki beyan yükümlülüğünün ihlal etmesinin davalının tazminat ve bedel ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldıracağı anlaşılmış ve davanın Reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Peşin alınan 85,39 TL harç ile ıslahda alınan 2.477,00 TL’nin alınması gereken 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.562,39 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden 2018 yılı AAÜT tarifesi uyarınca davalıyararına taktir olunan 14.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalının yatırdığı 150,00 TL avansı kullanılmadığından hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-Davacının yatırmış olduğu gider avansından artan tutarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/12/2018