Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/183 E. 2019/446 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/183 ESAS
KARAR NO : 2019/446
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/02/2017
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile davacı arasında 04.05.2015 tarihinde bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, davacının bu sözleşmeden doğan tüm borçlarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı şirkete karşı hiçbir borcunun olmadığını, Buna karşılık sözleşmede 30/06/2015 tarihinde teslim edileceği belirtildiği halde bu dava tarihi itibariyle halen taşınmazın oturmaya hazır biçimde davacıya teslim edilmediğini, İnşaat alanında inşaat faaliyetlerinin devam etmekte olduğunu, teslimatın gerçekleştirileceği kesin tarihin de belirsiz olduğunu, Bu durum üzerine teslimatın gecikmesi sebebiyle oluşan zararın giderilmesini talep etmek zorunda kaldıklarını, Taşınmazın geç teslim edilmesi sebebiyle davacı taşınmazın getireceği rayiç kira bedelinden mahrum kaldığını, henüz taşınmaz davacıya teslim edilmediğinden bu gecikmenin daha ne kadar süre ile devam edeceğinin de belirsiz olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesiyle tespit edilecek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik aylık 500 TL üzerinden 7 (yedi) aylık kira bedeli karşılığı toplam 3.500 (Üç bin beş yüz) TL gecikme tazminatına hükmedilmesini, her ne kadar sözleşmenin 8. maddesinde en fazla 6 (altı) aylık kira bedelinin cezai şart olarak ödeneceği; bu sürenin üzerinde bir gecikme gerçekleşmesi halinde sözleşmenin münfesih sayılarak alıcının yapmış olduğu ödemelerin 3 ayda eşit taksitler halinde kendisine iade edileceği belirtilmişse de tazminata altı aylık sınırlama getiren sözleşmenin bu hükmünün genel işlem koşulu niteliğin olup geçersiz olduğunu, sözleşmenin tüm alıcılarla yapılacak anlaşmalarda kullanılmak üzere tek taraflı olarak hazırlandığı ve davacı tarafa sunulduğunu, Kanun bu şekilde müzakere edilmeksizin sözleşme içeriğine yerleştirilmiş maddelerin yazılmamış sayılacağının düzenlendiğini, BK md 21 “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. ” Bu sebeple genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün davacı bakımından geçerli olmasının mümkün olmadığını, Kanunun deyimiyle sözleşmede yer alan bu sınırlama yazılmamış sayıldığını, Bir an için bu maddelerin müzakere edilerek sözleşmeye dahil edildiği kabul edilse bile bu durumda da hükümün içerik denetimine tabi olacağını, BK md. 25’de düzenlenen hüküm uyarınca “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.” alıcının haklarının dürüstlük kuralına aykırı şekilde sınırlandırıldığı ve durumunun ağırlaştırıldığının, davacının kira mahrumiyetinden doğan zararının 6 ayla sınırlandırılırken diğer yandan da bu sürenin aşılması halinde ifayı elde etme imkanın ortadan kaldırıldığı, böylece bu konudaki tüm inisiyatif dürüstlük kuralına aykırı biçimde müteahhite bırakıldığını, bir tarafın kanuni haklarının dürüstlük kuralına aykırı biçimde sınırlandırılması bu hükmün içerik denetimine tabi tutularak geçersiz sayılması gerektiğini, Son olarak belirtmek isteriz ki, genel işlem koşullarına ilişkin bu sınırlamaların yanı sıra madde içeriği Borçlar Kanunu’nun 115. maddesinde düzenlenen sorumsuzluk kaydına ilişkin düzenlemeye de aykırı olduğunu, zira hüküm uyarınca borçlu ancak hafif kusurundan doğan sorumluluğunu kaldırma imkanına sahip olduğunu, buna karşılık davalı tarafın bir ticaret şirketi ve tacir olduğu dikkate alındığında inşaatın gecikmesinde yaşanan kusurun hafif kusur olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığını, Davalı şirketin basiretli bir tacirin göstereceği özeni göstermemek suretiyle ağır kusurlu olduğunu, Bu durum sebebiyle sözleşme içeriğine haksız şekilde dahil ettiği sorumsuzluk kaydına dayanarak oluşan zararları tazmin etme yükümlülüğünden kurtulmasının kabul edilmeyeceğini, sözleşmede yer alan tazminat sınırlamaları gerek genel işlem koşullarına gerek sorumsuzluk kaydına ilişkin BK düzenlemelerine aykırı olup geçersiz olduğunu, Bu geçersizlik sebebiyle davalıdan, altı ay olarak belirlenen cezai şartı aşan zararlarının da tazmin etme haklarının bulunduğunu, ancak gecikmenin ne kadar devam edeceğinin bilinememesi sebebiyle şimdilik 7 (yedi) aylık kira bedeli karşılığı olarak 3.500 TL (üç bin beş yüz) tazminat talebinde bulunduklarını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik aylık 500 TL üzerinden 7 (yedi) aylık kira bedeli karşılığı toplam 3.500 (Üç bin beş yüz) TL gecikme tazminatına hükmedilmesini, bu bedele dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı tarafından cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik aylık 500 TL üzerinden 7 (yedi) aylık kira bedeli karşılığı toplam 3.500 (Üç bin beş yüz) TL gecikme tazminatına hükmedilmesini, bu bedele dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talebinden ibarettir.
İhtilafın davacı ile davalı arasında yapılmış kat karşılığı inşaat sözleşmesi var ise inşaatın hali hazırdaki durumu ile davacının kira kaybı talep edip edemeyeceği ve miktarı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Taşınmaza ait tapu kaydı celp edilmiş taşınmazın ———-Sicil Müdürlüğü cevabına göre konut niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede de davacının konut satın aldığı, davacının da şahıs olduğu bu şekli ile sözleşme ve davanın konusunun konut niteliğindeki taşınmazın teslim edilmemesi nedeni ile istenen kira kaybı olduğu 6502 Saylı Yasanın 73 ve 3/1 maddesi gereğince Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinin HMK 114/1-c maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
HMK 114/1 -C 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin mahkememiz görevsiz olmak ile usulden reddine ;
Kararın kesinleşmesi ile birlikte iki hafta içinde müracaat edildiği takdirde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve mahkeme giderlerinin görevli mahkemece ele alınmasına,
Süresinde görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda müracaat olmadığı takdirde talep halinde harç ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine, ve davanın açılmamış sayılmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/04/2019