Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1246 E. 2021/132 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1246 Esas
KARAR NO : 2021/132
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2017
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
Mahkememizde görülen Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; ——-gösterdiğini, Müvekkil ile Davalı arasında—– kurulu taşınmaz üzerinde kurulu bulunan ———-altında işletilmesi amacıyla ——– belgelerin imzalandığını, ancak davalı bayinin —- alamaması nedeniyle— tarihinde lisans sözleşmesi alındığını ve —- yeni bir bayilik sözleşmesi akdedilmek zorunda kalındığını, davalı — anılan İstasyonda her yıl için —- yapmayı taahhüt ettiğini, —aykırı hareket etmesi halinde — sonuna kadar satması gereken — çarpılması ile tespit edilecek —— kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalının taahhütlerine yerine getirmeyerek müvekkili bu sebeple zarara uğrattığını, müvekkil şirket kayıtları üzerinden yapılan incelemede, diğer taahhüt periyotları yönünden alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin — taahhüt periyodunda —– olan tonaj taahhüdünü ihlal ederek, sadece ——- tahakkuk ettiğinin anlaşıldığını, müvekkil Şirketin söz konusu satış taahhütlerini yerine getirileceğine olan güven nedeniyle davalı yararına kazandırımlarda bulunduğunu, davalı şirketin ise satış taahhüdüne aykırı davranarak müvekkil şirketi elde edeceği kardan mahrum bıraktığını iddia ederek,
Davanın Kabulüne, Sözleşmeden ve Kanundan kaynaklanan her türlü zarar ziyan tazmini hakları ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklan saklı kalmak kaydıyla, —– Tarihine kadar ki dönem yönünden Şimdilik —- ödeme tarihindeki —– karşılığının dava tarihinden itibaren ——- birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama Giderleri ve Vekâlet Ücretinin davalı tarafa tahmiline Karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı yan Müvekkil Şirketin asgari mal alım taahhütnamesine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle —– alacağı olduğunu iddia etse de, bu hakkını taraflar arasındaki münakit —-dayanarak istemekte olduğunu,
— taraflar arasında —imzalandığını, —- eki olarak kabul edilmesinin ve —- taahhütlerin ve cezai şartların dikkate alınmasının hukuken mümkün olmadığını, —- tarihli Yeni —- eki olduğu yönünde herhangi hüküm veya madde bulunmadığını, taraflar arasındaki asıl ticari ilişkinin — Sözleşmesi ile başladığını ve bu sözleşme kapsamında devam ettiğini,
Taraflar arasında —– İmzalanmış ve ticari faaliyetin bu sözleşmeye göre devam ediyor olmasının hayatın doğal akışına göre müvekkilin davalıda haklı bir güven oluşturmuş, oluşan bu güven ve dürüstlük İlkesi nedeniyle önceki sözleşme gereğince ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabul edilmiş olduğunu,
Kabul anlamına gelmemek kaydıyla,——- eki olduğu bir an için düşünülse dahi,
Taraflar arasındaki —— başladığını, davacı yanın müvekkilin asgari alım taahhütnamesine aykırı hareket ettiği uyarınca cezai şart talep etme hakkı olduğunu iddia etse de taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin başladığı —— tarihine kadar bu hakkını kullanamadığını ve ihtirazı kayıt koymaksızın müvekkille yeni bayilik sözleşmesi imzalamış ve bu sözleşme kapsamında müvekkile mal vermeye devam ettiğini,
Davacı yanın böylelikle cezai Şart istemeyeceği yönünde müvekkil nezdinde güven oluşturduğunu, bu durumun aynı zamanda davacı yanın cezai şart talebinden feragat ettiği anlamına gelmekte olduğunu, bu nedenle davacının asgari mal alım taahhüdünün ihlali nedeniyle istediği cezai şart bedeli yönünden ve ortada geçerli bir taahhüt olmadığı için davacı yanın kar mahrumiyeti talebinin de haksız ve dayanaksız olduğundan davanın reddinin gerektiğini, —— faaliyet gösteren müvekkil şirket ile davacı arasındaki bayilik ilişkisinin —– olarak tanımlanmakta olduğunu, bu kanunun —- rekabeti sınırlayıcı amaçlı veya etkili veya etkiyi doğurabilecek olan dikey anlaşmaları yasaklamakta olduğunu, —- anlaşmalara ilişkin grup muafiyet tebliğinin yayınlanarak, tebliğ ile —- imzalanan bayilik sözleşmelerinin —- uygulanmasından muaf tutularak bu sözleşmelere —- olarak belirlendiğini,
—getirilen geçici madde uyarınca Tebliği yürürlüğe girdiği —-içinde dağıtım şirketleri ile bayileri arasındaki sözleşmelerin tebliğe uygun hallere getirilmesinin zorunlu kılındığını, Müvekkil — Davacı şirket arasında ——- taahhütlerden bahsedilmekte olduğunu, ———-aykırı olan her türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararlarının geçersiz olduğunu ve bu anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifasının istenemeyeceğini,
Kabul manasına gelmemek kaydıyla, davacı yanın davasının haklı görülmesi halinde ——Ticari hayatının bitmesine neden olacak miktarda fahiş olduğunu, TBK.182/son maddesine göre Hâkimin fahiş gördüğü cezai şartları tenkis ile mükellef olduğunu, bu hükmü hâkimin resen gözetmesi gerektiğini savunarak, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla,
Davacı yanın ———- alacağının reddine, Yargılama Giderleri ve Vekâlet Ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağına ilişkin olup,
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; Dava konusu uyuşmazlık;——arasındaki talep edilen cezai şarta sebebiyet verebilecek vakıaların gerçekleşip gerçekleşmedeiği, gerçekleşti ise alaca/borç miktarının ne kadar olduğu ile zamanaşımına uğarıyıp uğramadığı hususunda toplanmıştır.
Dosyada mübrez alınan mali müşavir bilirkişi, sektör bilirkişisi ve sözleşme uzmanı bilirkişi raporunda özetle; yıllık —– taahhüdü ve bu taahhüdün yerine getirilmemesinin müeyyidesi olan öngörülmüş olan cezai şart”, davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan ——–bağlanmıştır. Fakat davacı ile davalı arasında daha sonra akdedilmiş olan — böyle bir hükme yer verilmediği gibi, ——–ayrılmaz parçası olduğu ya da—–bakımından da bağlayıcı/geçerli olduğuna ilişkin bir hükme de yer verilmemiştir. Bu durum nedeniyle, —– taahhüdü ve bu taahhüdün yerine getirilmemesinin müeyyidesi olarak öngörülmüş olan cezai şart”m —– akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisi bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı kanaatine varılmaktadır. Kaldı ki, —- akdedilmesi ile başlamış olan —— yerine getirmemiş olmasına rağmen her yılın sonunda davalı/bayiden — edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum da, söz konusu —– —-akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisi bakımından bağlayıcılığı bulunmadığına delalet etmektedir. Bu nedenlerle, söz konusu —–akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisi bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı, bu nedenle de davacının iddia ve talep ettiği gibi bir cezai şart alacağına hak kazanamadığı kanaatine varılmaktadır. Davalı, —- akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisinin —— ihlal ettiği halde, söz konusu yılların sonunda davacı davalıdan cezai şart talep etmediği gibi, cezai şart talep etme hakkını saklı tuttuğunu da bildirmemiştir. Dolayısıyla da davalı nezdinde, bundan sonra da cezai şart talep etmeyeceği yönünde haklı bir güven uyandırmıştır. Bu nedenle de, akdi ilişkinin —— ihlal edildiği gerekçesiyle Cezai Şart talep etmesi söz konusu güven ile bağdaşmayan davranış ve dolayısıyla da çelişkili davranış oluşturur. Çelişkili davranış ise MK.md.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması oluşturur ve dolayısıyla da kanun tarafından korunmaz. Bu nedenle bir an için söz konusu—– başlamış olan —– bakımından bağlayıcı olduğu farz edilse bile, davacının bu davadaki talebinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği ve bu nedenle de bu talebinin yerinde olmadığını, davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi cezai şart alacağına hak kazanamadığı kanaatine varılmışlardır.
—— tarihli duruşma ara kararınca davacı vekilinin itirazları doğrultusunda dosyanın ek rapor için bilirkişilere tevdine karar verilmiş olup; mübrez alınan bilirkişi heyetinin ek raporunu özetle; kök raporumuzun sonuç bölümünde; ”davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi cezai şart alacağına hak kazanamadığı, yönündeki kanaat ve düşüncelerimizi mahkemenin takdirine sunarız” şeklinde görüşlerini bildirir raporu ibraz etmişlerdir.
—– tarihli celsede davacı vekilinin beyanında; davacı şirketin ünvanın ”…” olarak—— kaydedilmesini talep ettiği, davacı şirket ünvanının değiştirilmesine karar verilerek açık yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağına yönelik olup, tarafların delilleri toplanarak dosyada dosya bilirkişi heyetine tevdi dilerek düzenlenen denetime uygun olan ve mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınan rapor da dikkate alınarak, yıllık —– taahhüdü ve bu taahhüdün yerine getirilmemesinin müeyyidesi olan öngörülmüş olan cezai şart”, davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan —- hükme bağlandığı, davacı ile davalı arasında daha sonra akdedilmiş olan — böyle bir hükme yer verilmediği gibi——— ayrılmaz parçası olduğu ya da —- bakımından da bağlayıcı/geçerli olduğuna ilişkin bir hükme de yer verilmediği, bu durum nedeniyle, —– taahhüdü ve bu taahhüdün yerine getirilmemesinin müeyyidesi olarak öngörülmüş olan cezai şart”m —– akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisi bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı, kaldı ki, ——- akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisinin ilk —- davalı/bayi söz konusu alım taahhüdünü yerine getirmemiş olmasına rağmen her yılın sonunda davalı/bayiden —- edilmediği, bu durum da, söz konusu alım taahhüdü ile —— akdedilmesi ile başlamış olan — bakımından bağlayıcılığı bulunmadığına delalet ettiği, bu nedenlerle, söz konusu alım taahhüdü ile ——- akdedilmesi ile başlamış olan bayilik akdi ilişkisi bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi bir cezai şart alacağına hak kazanamadığı, Davalı, —— akdedilmesi ile başlamış olan ——- da söz konusu alım taahhüdünü ihlal ettiği, söz konusu yılların sonunda davacı davalıdan cezai şart talep etmediği gibi, cezai şart talep etme hakkını saklı tuttuğunu da bildirmeğinden davalı nezdinde, bundan sonra da cezai şart talep etmeyeceği, Bu nedenle de, akdi ilişkinin——— hakkın kötüye kullanılmasını oluşturacağından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 31,40 TL harcın, dava açılırken peşin olarak yatırılan 729,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 697,68 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden davalı yararına AAÜT uyarınca 6.349,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılmış olan gider avansından artan tutar varsa hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 17/02/2021