Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1157 E. 2020/401 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1157 Esas
KARAR NO: 2020/401
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıya ait iş yerinin elektrik işlerinin yapımını üstlendiğini; —– tarihli sözleşmenin taraflar arasında imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini ve işi tamamladığını ancak iş bedelinden —alacaklarının kaldığını; bu alacaklarının tahsili için———sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, şirketin eski yetkililerinin ve ortaklarının hakkında —– soruşturması açıldığını, kendilerince şirket kayıtlarına ulaşılamadığını, bu nedenle davacı tarafın icra takibine karşı, ileriye sürülen borcun şirket kayıtlarında bulunup bulunmadığı tespit edilemediğinden itiraz etmek zorunda kaldıklarını, bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı, cari hesap ve faturalardan kalan bakiye alacak sebebiyle davalı aleyhine başlattığı icra takibinde —— takip tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek döviz alış kuru üzerinden yıllık —– avans faiziyle tahsilini talep etmiş; ödeme emrine davalı vekili yazılı olarak itiraz edip; müvekkili şirkete ———— sayılı kararıyla CMK 133/1 kapsamında —– yetkililerinin kayyım olarak atandığını, durumun ticaret siciline tescil edildiğini, eski ortak yöneticiler hakkında ——-, intisap ve irtibat nedeniyle soruşturma / kovuşturmalarının bulunduğunu, bu nedenle kendilerinin işi terk ettiklerini veya tutukluluk nedeniyle kendilerine ulaşılmasının mümkün olmadığını; bu nedenle şirketin ticari kayıtlarına ulaşmakta sıkıntılar yaşandığını, şirket kayıtlarında dava edilen alacağın kontrolü şuan itibariyle mümkün olmadığından takibe itiraz ettiklerini bildirmek suretiyle icra takibini durdurmuş; iş bu itirazın iptali davası da bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Mahkememizce öncelikle —- yazışma yapılmış olup, gelen yazı cevabında, davalı şirkete —–tarafından el konulmadığı, devlet tarafından el konulmadığı, bu nedenle davalı şirketin borçlarından devletin değil şirketin kendisinin sorumlu olduğu; borç ve alacaklar yönünden davalı şirketin hak sahibi olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan davalı vekaletnamesinde ———- tarihli kayyım atanmasına ilişkin karardan sonra olup, davalı şirketin kayyımları tarafından vekaletname düzenlenmiştir.
Davacının alacağı eser sözleşmesinden kaynaklandığı için, mahkememizce davacının alacağa hak kazanıp kazanmadığı hususunda inceleme yaptırılmış olup; davacı kayıtları üzerinden yapılan incelemede davacının alacağının — adet hak edişe faturasından kaynaklandığı; taraflar arasındaki sözleşme bedelinin —— ibaret olduğu; bu bedelin büyük bölümünün ödendiği; davalı şirketin davacının —- tarihine kadar yaptığı işleri ve düzenlenen hak ediş faturaların tamamını kabul ederek ödemeleri gerçekleştirdiği; davacının bakiye kalan ve takibe konu olan — alacağının ise —- arasında kesilen faturalardan ibaret olduğu, bu faturaların —adet hak ediş faturası olduğu; bu itibarla takip tarihinde davacının davalıdan — alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce ———– tarihinde verilen inceleme ve keşif kararında, mahallinde taraflarında katılımıyla yapılan işinde görülmesine karar verilmiş ve her iki taraf vekiline duruşma tutanağı tebliğ edilmişse de; inceleme gününde tutulan tutanaktan da anlaşılacağı üzere sadece davacı yetkilisinin geldiği; davalının kayıtlarının ihtara rağmen ibraz edilmediği, davalı tarafın gelmemesi nedeniyle de ona ait yerde inceleme yapılması mümkün görülmemiş, bu nedenle sadece davacı kayıtları üzerinde inceleme yapılarak karar verilmiş olup;
———– tarihli kararında;
“Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
Hükmü gereğince, tüzel kişiliği devam eden davalı taraf vekiline usulünce şirket kayıtlarını sunması için ihtarat gönderildiği, inceleme gününün bildirildiği, inceleme gününde hazır olup, kendisine ait binada yapılan işleri göstermesi istendiği ancak bunların hiç birini yerine getirmediği sebebiyle davacının iddiasının davalı kayıtlarıyla teyit edilmesi imkanını ortadan kaldırması nedeniyle incelenen davacı kayıtları esas alınmak üzere hüküm oluşturulmuştur.
Davalı tarafın yemin delili de hatırlatılmış olup, ancak davalı taraf icra takibine konan alacağın doğduğuna işin tamamlandığına dair davacı şirket yetkililerine yemin teklif etmeyeceğini bildirmiş, yemin delilini kullanmamıştır.
Esasen davalı tarafın; davacı yanca iddia edilen işlerin yapılmadığına dair bir savunması da mevcut olmayıp sadece şirketin kayıtlarına ulaşılmadığı sebebiyle takibe itiraz ettiği, davaya da bu yönde cevap verdiği; davacı kayıtları yönünden yapılan işin mevcut olduğu, davalı şirketin ——- kalkışmasından önce ödemelere düzenli olarak başladığı ve takip konusu olan hak ediş faturalarına kadar ödemelerini düzenli olarak yerine getirdiği, bu sebeple yapılan işide bir yerde kabul ettiği nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuş; ancak davacı tarafın icra inkar tazminatı; alacağın likit olmadığı eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakların ancak iki tarafın imzasını içeren kati hak edişlerin bulunması halinde likit sayılacağı, bu tür hak edişlerinde ibraz edilmediği dikkate alınarak inkar tazminatı talebi reddedilerek aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
İtirazın iptaline ilişkin talebin kabulüne, icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddi ile;
————-dosyasında davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına,
Takip konusu alacak eser sözleşmesinden kaynaklandığından ve ancak her iki tarafın imzasını içerir kesin hakedişe dayalı olmadığından likit sayılamayacağı için davacının icra inkar tazminatının reddine,
Dava tarihindeki dolar üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 31.239,26 TL harçtan peşin olarak alınan 4.108,79 TL harcın mahsubu ile eksik 27.130,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 4.108,79 TL peşin ilam harcı ile 31,40 TL başvuru harcı toplamı 4.140,19 TL harç ile 9 davetiye gideri 90,00 TL ve bilirkişi inceleme ücreti 2.500,00 TL toplamı 6.730,19 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, davacı lehine 39.915,80 TL nispi vekalet ücreti takdirine, davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oybirliğiyle verildi. Açıkça okunup, usulen tefhim olundu.24/09/2020