Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1142 E. 2019/402 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1142 Esas
KARAR NO : 2019/402
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/10/2017
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DDİA : Davacı vekili, taraflar arasında 14/01/2016 tarihli hisse devir sözleşmesi imzalandığını; bu sözleşme ile, dava dışı ———–şlem gören -grubu ve – grubu paylarda;
…’den – grubu 4.654.363,54 adet hisseyi ( nominal değeri 4.654.363,34 TL )
…’den -grubu 20.233.45 adet hisseyi ( nominal değeri 20.233,45 TL )
…’den-grubu 559.999.96 adet hisseyi ( nominal değeri 559.999,96 TL )
…’den -rubu 221.999,99 adet hisseyi ( nominal değeri 221.999,99 TL )
…’den – grubu 75,363,63 adet hisseyi ( nominal değeri 75.363,63 TL )
——- grubu 10.974.215,65 adet hisseyi ( nominal değeri 10.974.215,65 TL )
Ve toplam 17.869.812,30 TL’lik hisse devri konusunda tarafların anlaştığını; davalılardan tüm hakları ile birlikte devir ve temlik alınan bu hisselerle ilgili davacı şirketin hisse devir bedeli olarak toplamda 21.979.869,14 TL tutarında ödeme yapmasının kararlaştırıldığını; bu tutarın 2.197.986,91 TL’lik kısmının ilk ödeme olarak davalı ——– yapılmasının kararlaştarıldığının; ancak sözleşme uyarınca en geç 15/02/2016 tarihnide satışa konu hisselerin davacıya devredilmesi gerekirken davalıların 11/03/2016 ve akabinde 30/11/2016 tarihlerine kadar ek süre almış olmalarına rağmen bu yükümlülüklerini yerine getirmediklerini; ilk ödeme ile müvekkil şirkete iade etmediklerini öne sürerek ödenen 2.197.986,91 TL’den şimdilik 500.000,00 TL’nin 28/02/2017 olan ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini; uyuşmazlık konusu hisse senetlerininde üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili, taraflar arasında 14/01/2016 tarihli hisse devir sözleşmesi ile müvekkillerinin sahibi olduğu bir kısım ————-hisselerenin davacıya satış ve devir edilmesi konusunda anlaşma yapıldığını; davacının 2.197.986,91 TL kaporayı 14/01/2016 tarihinde müvekkili ———– şirketine ödediğini; ancak davacının başta devir bedelinin yedi emin hesabına naklen ödenmesi olmak üzere sözleşme uyarınca yerine getirmesi gereken diğer şart ve yükümlülükleri yerine getirmediğini ve davalılardan sürekli olarak uzatım talebinde bulunduğunu, davacının tüm süre ve uzatım taleplerinin müvekkilleri tarafından kabul edildiğini; tarafların nihai olarak sözleşmenin 30/11/2016 tarihine kadar uzatılması konusunda mutabık kaldıklarını ancak davacının yükümlülüklerini 30/11/2016 tarihine kadar yerine getirmediğini ve satış işlemlerinden tek taraflı olarak vazgeçtiğini; haksız ve kötü niyetli olarak 30/11/2016 tarihinde fesih iradesini müvekkillerine bildirdiğini, davacının ödediği 2.197.986,91 TL’nin iadesini isteme hakkının sözleşmenin 10.4 maddesindeki “kapanışın alıcıdan kaynaklanan sebeplerle ve sadece bu hallerde en geç zaman aşımı tarihinde gerçekleşmemesi halinde, alıcı tarafından satıcılara yapılan ilk ödeme iade edilmeyecektir” hükmü gereğince mümkün olmadığını; davacının bu hakkının ortadan kalktığını; davacı tarafa bir borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, sözleşmeye dayalı istirdat davasıdır.
Davacı ile davalılar arasında dava dışı A———– grubu hisseleri yönünden hisse devir sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme gereğince de davacının satış bedelinin bir kısmı olan 2.197.986,91 TL ödediği hususunda bir ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf, bu bedelin davacı tarafından istenip istenemeyeceği hususunda toplanmaktadır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, uzman bilirkişilerden rapor alınmış, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 177/F/1 uyarınca cayma akçesi, akdin yapıldığı sırada karşı tarafa verilen sözden cayıldığı takdirde karşı tarafta kalması kabul edilen paradır. Davamızdaki problem, sözleşme koşullarına göre ödenen tutarın iadesi istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında gerçekleştiği ihtilafsız olan sözleşmenin 5.2.a maddesinde “sözleşmenin imza tarihinde 2.197.986,91 TL’lik ilk ödeme, sözleşme imza tarihinde satıcılar adına ———-hesabına kapora olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 10.4 maddesinin sondan bir önceki paragrafında ise “kapanışın alıcıdan kaynaklanan sebeplerle ve sadece bu hallerde; en geç zaman aşımı tarihinde gerçekleşmemesi halinde alıcı, tarafından satıcılara yapılan ilk ödeme iade edilmeyecektir. Bu halde alıcı, yapmış olduğu ilk ödeme tutarına tekabül eden —– ait – grubu payı satın almış olacaktır. Bu paylar en geç zaman aşımı tarihini takip eden 5 iş günü içerisinde alıcıya devir ve teslim edilecektir. İlk ödeme tutarına tekabül eden —- pay adedinin belirlenmesinde her bir payın değeri sözleşme imza tarihinden önceki 30 günlük ——ağırlıklı ortalama fiyatı dikkate alınarak hesaplanacaktır.” ve aynı maddenin son paragrafında ” kapanışın satıcılardan kaynaklanan sebeplerle ve sadece bu hallerde en geç zaman aşımı tarihinde gerçekleşmemesi halinde, alıcı tarafından yapılan ilk ödeme alıcıya iade edilecektir. Satıcıların talebi halinde alıcı, yapmış olduğu ilk ödeme tutarına tekabül eden —ait -grubu payı satın almış olacaktır. Bu paylar en geç zaman aşımı tarihini takip eden 5 iş günü içerisinde alıcıya devir ve teslim edilecektir. İlk ödeme tutarına tekabül eden —–pay adedinin belirlenmesinde yukarıdaki paragrafta yer alan hesaplama kullanılır” şeklinde düzenleme yapıldığı;
Bu durumda uyuşmazlığın sözleşme hükmüne göre devrin gerçekleşmemesinden kimin sorumlu olduğu noktasında toplandığı; taraflar arasındaki sözleşmeye göre kapanış gününün, ön şartların tamamının yerine getirilmesini takip eden 5 iş günü ya da alıcı ve satıcıların ortaklaşa kararlaştıracağı tarihin düzenlenmesi kapsamında devrin anılan tarihi geçmemesi benimsendiği; ancak taraflar tekrar bir araya gelerek 12/02/2016 azami kapanış gününün ( zaman aşımı süresini ) sözleşmenin diğer hükümleri saklı kalmak şartıyla 11/03/2016 olarak değiştirdikleri; davacı şirketin yetkilisi ———ı tarafından 20/07/2016 tarihli mail atılarak “müzakere edilen dökümandaki diğer koşullar aynı kalmak şartıyla ödeme tarihini değiştirmeye ihtiyacımız var. İmza tarihi ödemesi 2.000.000,00 TL kapanış ödemesi, 2.000.000,00 TL kapanış sonrası ödemesi ( ayrılma öncesi gününü takip eden 3 gün ) diğer takvim şuandaki anlaşma çerçevesinde takip edebiliyoruz. Bu koşulların hepimizi zorladığının farkındayım, ancak içinde bulunduğumuz koşulların içinde yapabileceğimizin en iyisinin bu olduğunun bilinmesini isterim. Sizden haber bekleyeceğim” dendiği; yine aynı kişinin 20/07/2016 günlü mailinde “koşulların sizi zorladığı kadar bizide zorladığını bilmenizi isterim. Şuanda hiç kimse gelişmelerden müstesna değil, malesef bu nedenle sözleşmedeki diğer koşulların aynı kalabileceği sözünü veremiyor. Ödemeler için.” dediği; 21/07/2016 günü yine aynı kişice gönderilen mailde, “vadeli ödemeler için ek teminat getirmemiz mümkün olamıyor. Bu konudaki kısıtlarımız aynen devam ediyor. Sözleşme içinde rehin ve cezai şartlar çerçevesinde çözmemiz en doğru yol olacaktır” dediği; aynı kişinin 04/08/2016 tarihli mailinde “sizinle yapılan umut verici telefon görüşmesi üzerine takvime yeniden bakıp değerlendirdik. Sözleşmenin mevcut hali üzerinde uzun süredir çalıştığımız için sözleşme sürecinin daha fazla uzamasını beklemiyorum. Takvime ilişkin sizden talebim 29 Ağustos – 2 Eylül arasında önerdiğiniz sözleşme imzası ve dolayısıyla ilk ödeme zamanlaması mutlaka 22 – 26 Ağustos haftasında gerçekleştirmek istiyoruz. Tatil haftasına yaklaştığımızda imza yetkililerini bir arada tutma şansımız olmayacak gibi gözüküyor bizim tarafta” dendiği; davacı şirket tarafından dava dışı hisse devirlerine konu şirkete gönderilen 20/09/2016 tarihli mailde ” karşılıklı mutabakatlar ile 20/09/2016’ya kadar hisse sözleşmesinde ön görülen şartların revize hisse devir sözleşmesinin imzalanmasının planlandığını; ancak imza şartlarını yerine getirebilmek amacıyla yapmış olduğumuz çalışma ve girişimler piyasa koşullarındaki belirsizlik nedeniyle 20/09/2016 tarihine kadar tamamlanamamış olarak 20/09/2016 olarak belirlenen sürenin aynı şartlar dahilinde 20/10/2016 tarihine kadar uzatılması hususunda yardım ve onayınızı rica ediyorum.” şeklinde olduğu; bilahare davacı şirket tarafından 20/09/2016 gününde atılan maille de ” piyasa koşullarındaki belirsizlik ———–abii olan mevzuatlarda meydana gelen değişiklikler nedeniyle 20/09/2016 tarihine kadar tamamlanamadığı, aynı şartlar dahilinde 20/11/2016 tarihine kadar uzatılması konusunda yardım ve onayınızı rica ediyorum.” dendiği;
Bunun dışında davacının, davalının ön şartlarını yerine getirmeden bahisle keşide ettiği herhangi bir ihtarnamenin bulunmadığı;
HAL BÖYLE OLUNCA süre uzatım taleplerinin davacıdan geldiği, sözleşmenin davacıdan kaynaklı nedenlerle gerçekleşmediği mahkememizce tespit edilmiştir.
Sözleşmenin 10.4 maddesinin ilgili paragrafında ” bu gibi hallerde satıcıların ilk ödemeyi iade etmeyeceği; buna karşılık alıcıya yapmış olduğu ilk ödeme tutarına tekabül eden ———— grubu payı satışının gerçekleşmiş sayılacağı” düzenlemesi çerçevesinde;
Pay akçesinin kural olarak akdi vukuuna delil olduğu ancak cayma tazminatının olduğunun kararlaştırılmaması halinde ise, verilen tarafta ödemenin kalacağı; taraflar arasında kararlaştırmanın yukarıda izah edilen düzenlemeler nedeniyle cayma tazminatının bedelsiz yapılmayıp, ödenen tutarın yerine dava dışı şirketin hisselerinin ödemeye karşılık gelen hisselerinin verilmesi gerekeceği; ancak davada böyle bir talebin bulunmadığı, tahsil talebinin bulunduğu; sözleşmenin 10.4 maddesi uyarınca, alıcıdan kaynaklı nedenlerle sözleşmeden dönülmesi halinde kaporanın iade edilmeyeceğinin kararlaştırılmış olduğu; kararlaştırmanın cayma tazminatı olmasına göre davacının ödediği 2.197.986,91 TL isteyemeyeceği; ancak sözleşme gereğince dava dışı şirketin – grubu hisselerinin sözleşmenin imzasından önceki 30 günlük devrede İ——— ağırlıklı ortalama fiyatına göre tespit edilecek değerin ödeme tutarına bölünmesi sonunda ortaya çıkacak adetteki hisseleri talep edebileceği; ancak bu yöndede talebi bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş; bu nedenle davacı tarafın bilirkişi raporuna yaptığı itirazlara da itibar edilmeyerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Davacı tarafından karşılanan 8.538,75 TL peşin ilam harcından maktu ret harcının mahsubu ile bakiye 8.494,35 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine 83.169,80 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.04/04/2019