Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1005 E. 2020/276 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1005 Esas
KARAR NO : 2020/276

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 15/09/2017
KARAR TARİHİ : 09/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı——– davalı şirketin hissedarı olduklarını; müvekkillerinin azınlık pay sahibi, dava dışı ortakların ise çoğunluk pay sahibi olduklarını;———- münferit imza ile şirketi aynı zamanda temsil yetkilerinin bulunduğu; uzun yıllardan beri de bu yetkiyi ellerinde tuttuklarını; davacı olan azınlık pay sahiplerinin ortaklıktan doğan haklarının şirket yöneticileri tarafından engellendiğini; çoğunluk haklarının suiistimal edildiğini; iptali istenen —- tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında da, sermaye artırımı kararı aldırdıklarını; söz konusu bu toplantının 3. maddesinde yer alan sermaye artırım kararının usule aykırı alındığını, iptali gerektiğini; zira davacıların sermaye artırımı ile ilgili bilgi edinme haklarının sürekli olarak engellendiğini ve sermaye artırım kararı ile ilgili olarak hiç bir suretle tutarlı ve yeterli bilgi verilmediğini; bu hususun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu; müvekkillerinin sürekli olarak şirketin işleyişi ile ilgili bilgileri talep ettikleri fakat şirket — bu talepleri yanıtsız bıraktığını, şirketin ticaret sicil gazetesine bakmalarının yeterli olacağını söyleyerek geçiştirdiklerini; söz konusu sermaye artırım kararının gerekçesininde açıkça ortaya konmadığını, genel kurulda sermaye artırımının gerekçesi olarak sarf edilen sözlerin ise, hiç bir hukuki dayanak ve hiç bir mali veri gibi somut ve doyurucu bilgiye dayanmadığını; sadece genel tabirler ile ülkemizin içinde bulunduğu hal ve sektörün içinde bulunduğu koşullardan bahisle yeni yatırımlara yönelebilmek ve şirketin rekabet gücünün mevcudun üzerine çıkarabilmek için — çıkarılmasına karar verildiğini; söz konusu kararın TTK 445. Maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı biçimde alındığını; objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu; yalnızca müvekkillerinin şirketteki pay oranlarını düşürmek amacıyla gerçekleştirildiğini belirterek; 19/06/2017 tarihinde yapılan hukuka aykırı olağan üstü genel kurul kararının iptaline, söz konusu kararın yürütmesinin ihtiyati tedbir yoluyla geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, davacıların müvekkili şirket ve şirket yöneticileri aleyhine her fırsat ve nedenle dava açmayı alışkanlık haline getirdiklerini; 2014 yılı olağan genel kurul toplantısı aleyhine de aynı maddi gerekçelere dayanarak iptal davası açtıklarını, davanın reddedildiğini; —- tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı ile ilgili kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olarak alındığı ve buna temel olarak da şirketin iş ve işleyişine ilişkin inceleme bilgi alma ve yönetime katılma haklarının sürekli olarak engellendiği olgusuna dayandırılmasına rağmen bu iddiaların doğru olmadığını, davacıların müvekkil şirketin karar alma mekanizmalarına mümkün olduğu kadar dahil edildiklerini, davalı şirket ve yetkililerine saldırı niteliğinde olmayan her türlü haklı makul samimi ve iyi niyetli tüm taleplerinin karşılandığını; 2014 ve 2015 yıllarına ait olağan ve dava konusu olağan üstü genel kurul toplantı tutanaklarınında okunması halinde davacıların iddiaların doğru olmadığının açıkça anlaşıldığını; iptali istenen sermaye artırımı kararının gerek mali gerek teknik gerekse hukuki ve usul yöntem yönünden uygun bir karar olduğunu; sermaye artırımının mali danışmanların katılımı denetimi ve uygunluk raporu eşliğinde alınan bir karar olduğunu, şirket için gerekli bulunduğunu; bu karar alınmadan önce müvekkili şirketin mali yapısı ve sermaye ihtiyacının bulunup bulunmadığı hususunda ————- bu raporda müvekkil şirketin toplam borçlar / pasif toplamı oranının genel kabul olan %50 oranından çok daha yüksek bir düzeyde %81 çıktığını; kısa vadeli borç oranının genel kabul olan %33,3 oranından çok daha yüksek bir düzeyde %45 çıktığını; öz kaynak / toplam pasif oranının genel kabul olan %50 oranından çok daha düşük bir düzeyde %18 çıktığını, bu durumda şirketin —–güçlendirmek bakımından kar dağıtımlarını engellemek, yeni ortak almak, — durumdaki bir başka şirketle birleşmek gibi tedbirler alınması gerektiğinin bu raporla ortaya konduğunu; bu sebeple genel kurulda sermaye artırımına ilişkin karar alındığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, TTK 622. Maddesi atfı sebebiyle TTK 445 vd. maddeleri gereği açılan genel kurul kararının iptali davasıdır.
Davacıların, davalı şirketin paydaşları olduğu, azınlık hisse sahipleri olduğu, davanın genel kurul kararından itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı hususları ihtilafsız olup; taraflar arasındaki ihtilafın, sermaye artırımı kararının gerekli olup olmadığı; şirketin faaliyetleri, yatırımı, nakit ihtiyacı yönünden zorunlu ve şirkete faydalı olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davacıların sermaye artırımı ile ilgili yürütmeyi durdurma talepleri mahkememizce 30/11/2017 tarihinde reddedilmiş, karar istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf talepleri reddedilmiştir.
Bu çerçevede mahkememizce şirketin son yıllarına ait bilançoları getirtilmiş, genel kurul kararı ve ekleri getirtilmiş; uzman bilirkişi heyeti görevlendirilerek şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi sağlanmış; tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
——- genel kurul kararlarının iptaline ilişkin değerlendirme TTK 622/1 maddesinin yollamasıyla ——- kurul kararının iptaline ilişkin TTK 445 ve 446. Maddeleri uyarınca gerçekleştirilecektir. TTK 445’de “446. Maddede belirtilen kişiler kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilir” şeklindeki düzenlemeyi, TTK 446’da ise “iptal davası açmakla nasayip olanlar toplantıda hazır bulunup, karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirenler, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanılmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıklarının genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileriye sürenler olarak belirlenmiştir.
Somut olayda davacılarımız, 19/06/2017 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısına şahsen ve vekaleten katılmışlar; sermaye artırımına ilişkin 3 nolu karara muhalefet etmişler, bu muhalefetlerini tutanağa geçirtmişlerdir. Dolayısıyla davacılarımızın iptal davası açma hakları mevcuttur. Bu sebeple artık alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Mahkememizce hükme esas alınan 27/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; bilgi alma ve inceleme hakkı pay sahibinin vazgeçilmez nitelikteki haklarındandır; ancak bilgi alma hakkının kullandırılmaması sebebiyle alınan bir genel kurul kararının iptal edilebilmesi için, verilmeyen bilgi ile alınan karar arasında illiyet bağı olması gerekir. Pay sahiplerinin kendilerinden saklanan bilgiye ulaşsalardı, başka yönde bir karar verebilecekleri durumda bu bağlantı mevcut sayılarak alınan kararların iptaline gidilebilecekti. Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, bilgi alma ve inceleme haklarının cevapsız bırakılması, reddedilmesi ya da yeterli bilginin verilmemesi durumunda TTK 437/5 uyarınca mahkemeden bilgi alma ve inceleme hakkı talep etme imkanı bulunması sebebiyle, bu gibi hallerde iptal davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı da doktrinde kabul edilmektedir. Zira pay sahibinin bilgi alma hakkını kullanabileceği farklı hukuki imkanlar mevcutsa genel kurul kararının iptal edilmesi bilgiye ulaşılmasını sağlamamaktadır. Somut olayda davacı pay sahiplerinden bilgi saklanmasının, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarının ihlal edilir nitelikte olduğu sonucuna varılması mümkündür. Fakat pay sahiplerinin bilgi alma haklarının ihlal edilmesi sebebiyle TTK’da ön görülen ve yukarıda açıklanan yollara başvurmadan doğrudan genel kurul kararı iptali davası açmasında hukuki menfaati bulunmadığı gibi pay sahipleri tarafından bu durumda dahi saklanan bilgiler öğrenilmiş olsaydı farklı karar verecek olduklarının diğer bir ifadeyle alınan karar ve bilgi alma hakkının kullandırılması arasında illiyet bağının bulunduğunun ortaya konması gerektiği; davacıların şirketin ekonomik yapısı hakkında bilgi sahibi olmaları halinde bu karara muhalif olmayabilecekleri ancak bunun sonuca etkili olmadığı zira her nasılsa karara muhalif oldukları ve gerçekten şirket için sermaye artırımının gerekli olup olmadığı aşağıda inceleneceğinden sırf bilgi alma ve inceleme hakkının yeteri kadar sağlanamaması halinin tek başına iptal sebebi olamayacağı mahkememizce tespit olunmuştur. Şirketin ticari defter ve mali tablolarının incelenmesi sonunda; bilirkişi raporundaki açık hesaplamalardan da anlaşılacağı üzere şirketin sermaye artırımına uzun vadede gelişimi yönünden ihtiyaç duyduğu, kanuni yönden sermaye artırımı için zorunluluk bulunmasa da, şirketin gelişimi yönünden sermaye artırımının gerekli olduğu; iptale konu sermaye artırımı kararının TTK 621. Maddeye uygun olarak karar nisabı yönünden yerinde olduğu; sermaye artırımı kararının dosyada müfrez yeminli mali müşavir raporu doğrultusunda finansal bir zorunluluktan meydana geldiğinin tespit edildiği; Yargıtay kararları uyarınca ortakların sermaye artırımına gitmesinin; işletmecilik ve finansal yönden bir zorunluluk teşkil ettiği durumlarda yapılan sermaye artırımının, dürüstlük kuralına aykırı olarak nitelendirilemeyeceği; bilgi alma hakkının kullandırılmaması sebebiyle alınan genel kurul kararlarının iptal edilebilmesi için verilmeyen bilgi ile alınan karar arasında illiyet bağı olması gerektiği ve söz konusu alınan kararın yeteri bilgi verilmemekten kaynaklanması gerektiği; böyle bir durumun söz konusu olmadığı; bilgi alamadığını iddia eden davacılarımızın zaten karara olumlu oy vermedikleri nazara alınarak, davacıların sermaye artırımına ilişkin doyurucu bir gerekçe konulmadığına ilişkin iddiaların ise tek başına kararın geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, temelinde ( ve mahkemece yapılan finansal durumun incelenmesinde ) sermaye artışına şirketin ihtiyaçlı olduğu nazara alınarak; ve bilirkişi raporu ile birlikte mahkememizce bu kanaate varıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Ret harcı maktu olduğundan, maktu harçtan eksik 23,00 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacılar tarafından karşılanan yargılama giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacılara iadesine,
Karar tarihindeki—— gereğince davalı lehine ——— vekalet ücreti taktirine, davacılardan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.