Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/489 E. 2018/895 K. 11.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/489 Esas
KARAR NO : 2018/895

DAVA TARİHİ : 21/04/2016
KARAR TARİHİ : 11/09/2018
YAZIM TARİHİ : 17/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :Davacı vekili davalı ile arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme gereğince müvekkili olan şirkete uzun yıllardan beri davalı şirket tarafından elektrik verildiğini, dağıtım şirketinin kullandığı elektrik tüketim miktarına göre fatura tahhakkuk ettirildiğini, bu faturalarda kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli olarak gösterilen kalemlerle haksız tahsilatlar yapıldığını, belirtmek suretiyle; son 10 yıldaki haksız tahsil edilen bedellere karşılık şimdilik 10.000,00 TL bedele, ödemiş olduğu tarihlerden itibaren değişken yasal faiz uygulanmak suretiyle istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili ,faturalara yansımış olan dava konusu bedellerin EPDK tarafından ilan edilen bedeller olduğunu, elektrik perakende ve toptan satış şirketleri tarafından uygulanmakta olan elektrik enerjisinin maliyet unsurları içinde kaldığını, müvekkili şirketin lisans sahibi olduğunu, EPDK tarafından belirlenmiş topladığı bu bedellerin, elektrik üretim şirketlerine ve elektrik iletim şirketlerine aktarmakta olduğunu; EPDK tarafından belirlenmiş faturalar aracılığı ile tüketicilerden topladığı bu bedellerin aracı sıfatı ile toplanarak diğer şirketlere aktarıldığını, EPDK tarafından belirlenmiş faturalar aracılığı ile tüketicilerden topladığı bu bedellerin tahsil edip etmeme gibi insiyatiflerinin bulunmadığını, kaldı ki davacı elektrik enerji kullanıcısı abonelik sözleşmesi tesis ederken , yakarıdaki yazılı mevzuatı kabul ve taahhüt ettiğini; EPDK nın kararlarına istinaden bu bedellerin tahsil etmekte yetkili olduklarını; talep edilen kayıp kaçak…vs bedellerin iadesi için her hangi bir yasal dayanağın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :Dava elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedelinden kaynaklanan ALACAK DAVASIDIR. Davacı kendisinden daha önce tahsil edilen bu kalemlerin istirdadını talep etmektedir.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ………….. karar sayılı hükmü ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde ” herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Davada hukuk genel kurulunun bu kararına dayalı olarak 21/04/2016 tarihinde açılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi de yaptırılmış olup, bu inceleme ile istenen bedeli kayıp-kaçak bedeli olduğu zira dava dilekçesinde belirtilen kalemlerin TARİFEYE AYKIRI hesaplamadan kaynaklanmadığı belirlenmiştir.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci , üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede ” bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım , sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu DENETİMİ İLE SINIRLANMIŞTIR.
Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da GEÇMİŞE ETKİLİ OLACAK ŞEKİLDE UYGULANMASI GEREKTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
Bundan başka davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrımenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa mahkemesinin iptali kararı ile davanın konusuz kalması mümkün olup davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde ; mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir.
Davamızda da böyle bir durum söz konusu olup; davanın reddine karar verebilmek için, dava anında davacının haksız olması, alacağının doğmamış olması gerekir. Ancak böyle bir durum söz konusu olmayıp, mahkememiz kanaatine göre de, dava açıldıktan sonraki mevzuat değişikliği olmasa davacının bir miktar kayıp kaçak bedeli alabileceği aşıkardı. Bu nedenle davanın reddine karar vermek mümkün olmayıp, davadan sonra gerçekleşen mevzuat gereğince davanın konusuz kaldığı mahkememizce belirlenmiştir.
Davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık önem kazanmış olup hangi taraf haklı ise o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin taktiri gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında ; benzer bir olayda ” dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının , davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından , dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir” şeklindeki kararı mahkememizce nazara alınarak ;
Davamızda, ilk celse davacı vekilinin beyanı alınmış; davacı vekili kayıp kaçak bedeli adı altında talep ettikleri 5 kalemin dışında müvekkilinden fazla bir bedel kesildiği iddialarının bulunmadığını bildirdiği görülmüştür. Mahkememizce incelenen dosyadaki faturalarda ise, dava konusu olan kalemlere yönelik bir miktar kesintinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Ancak, bu fazla tahsilatların hiçbiri, 6719 sayılı yasayla geriye etkili olarak yapılan düzenleme sebebiyle davacıya iade edilmesi mümkün olmayıp; her ne kadar Anayasa Mahkemesinde iptal için dava açılmışsa da süresi içinde iptalin gerçekleşmediği, iptal gerçekleşse dahi Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye etkili olarak uygulanamayacağı belirlenmiş; ancak dava tarihi itibariyle yukarıda işaret edilen 21/05/2014 tarihli HGK gereğince davasında haklı olan ve 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının ; dava tarihi itibariyle haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuğu düzenlemeleri çerçevesinde ve Ankara Bölge Adliyel Mahkemesinin 24. Hukuk Dairesinin 2016/12 Esas -12 Karar sayılı hükmüde nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı gerekçede yazıldığı üzere;
6719 sayılı Kanun ve Değişik 6446 sayılı Yasadaki düzenleme de nazara alınarak davanın konusu kalmamış bulunduğundan KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken maktu harcın mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 65,10 TL harç ile 5 davetiye gideri 70,00 TL nin toplamı 135,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınmasına, davacıya verilmesine;davacı taraf talebini kayıp-kaçak bedeli dışındaki kalemlerinin tarifeye göre yanlış hesaplanmış olabileceğini belirtmesi üzerine bilirkişi incelemesi yaptırıldığından; bilirkişi ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki ……….. gereğince, 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davanın ve verilen kararın mahiyeti gereği davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, mazeretli sayılan davalı vekillerinin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu