Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/475 E. 2018/37 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/475 Esas
KARAR NO : 2018/37

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/01/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin müvekkili şirletten…… tarihleri arasında 36 adet elektrik faturasından bilinmeyen şekil ve nam altında Kayıp Enerji Bedeli tahakkuk ettirilerek belirlenemeyen mebşlağdan fazla tahsilat yapıldğını, yapılan tahsilatların yaksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’ nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ………vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak ikame ettirilemeyeceğini, abonelere yansıtılan fatura kalemlerinin EPDK tarafından belirlendiğini, EPDK kararlarına karşı açılacak davaların Danıştay da açılabileceğini, yapılan tahsilatların EPDK kaarları doğrultusunda yapıldığını, bu nedenle davanı reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedelinden kaynaklanan ALACAK DAVASIDIR. Davacı kendisinden daha önce tahsil edilen bu kalemlerin istirdadını talep etmektedir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmmıştır.. .
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; ihtilafın davacı tarafından kullanılan elektirik faturasına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin davalıdan iadesi gerekip gerekmediği ve mahkememizin yargı yolu olarak görevli olup olmadığı ve davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli …… Esas – ………karar sayılı hükmü ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde ” herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Davada hukuk genel kurulunun bu kararı ve yargıtay içtihatlarına dayalı olarak 19/02/2016 tarihinde açılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci , üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede ” bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım , sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu DENETİMİ İLE SINIRLANMIŞTIR.Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı ,yapılan yasanın Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin iptal başvurusunun da Anayasa Mahkemesinin ……E-……. K. Sayılı kararı ile düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığından iptal başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da GEÇMİŞE ETKİLİ OLACAK ŞEKİLDE UYGULANMASI GEREKTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
Yapılan yargılama ve toplanan deliller göz önünde bulundurulduğunda, davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi veya dava konusu gayrımenkulün tahliye edilmesi hallerinde davanın konusuz kalacağı ve karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilebileceği, ancak davanın devamı sırasında yürürlüğe giren yeni yasanın geçmişe etkili olarak yasalaşması halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiği, yasal değişiklik yapılmadan önce de EPDK mevzuatı ve tarifeleri dışında yapılan tahsilatın bulunmadığı hususunun ön inceleme aşamasında ve alınan bilirkişi raporuyla çözüme kavuşturulduğu, 6719 sayılı yasa gereğince davacıdan tahsil edilen miktarlarda EPDK mevzuat ve tarifeye aykırı, fazlaca yapılan tahsilatın bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle davacıya iade edilecek bir miktarın bulunmadığının belirlendiği, yargılamanın devamı sırasında yapılan yasal değişiklikle fazla yapılan tahsilatların ödenmemesi değil EPDK mevzuatına uygun yapılan tahsilatların iadesinin mümkün olmadığının düzenlendiği, yasanın geçmişe etkili olarak çıkarıldığı ve Anayasa Mahkemesi kararının geçmişe yürümeyeceği, geçmişe etkili olarak çıkarılan yasa nedeniyle, yasanın dava açılırken varmış gibi kabul edilerek hüküm kurulması gerektiğinden aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir, ancak 21/05/2014 tarihli HGK gereğince 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, yargılamanın devamı sırasında yapılan yasa değişiklik nedeniyle davanın konusu kalmadığı dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği yada içtihadı Birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı 6100 S.Y 331 maddesinde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği anlaşımış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
6446 sayılı yasanın 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı yasanın 21. Ve geçici 20. Maddeleri gereğince konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 35,90 TL harçtan dava açılırken alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın karar davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan peşin 58,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereğince Davacı vekili için takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafça sarf edilen 78,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.