Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1432 E. 2021/643 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1432 Esas
KARAR NO: 2021/643
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/09/2014
KARAR TARİHİ: 24/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında —- yapılması konusunda bir sözleşme imzalandığını, davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirdiğini, işleri bitirerek teslim ettiğini; ancak bakiye iş bedelini alamadığını, bunun üzerine —– sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını; davalının süresi içinde haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, davacının edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle iş bedelinin tamamen ödenmediğini ve yapılan takibe de itiraz edildiğini bildirerek, sözleşme gereğince işçi ücretleri vergi ve sigorta yükümlülükleri başlıklı madde uyarınca şirketin çalıştırmakta olduğu işçilerin işçilik haklarını ve—- ödemesi ve bu belgeleri müvekkili şirkete ibraz etmesi gerektiğinden ve ibraz etmediğinden dolayı da herhangi bir talepte bulunamayacağını belirterek davanın haksız açıldığını, reddi gerektiğini, %20’de kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı aleyhine — asıl alacağın yıllık —- faiziyle birlikte tahsili yönünden icra takibinde bulunmuş, davalı taraf süresi içinde borcum yoktur şeklinde itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuştur.
Mahkememizin ——tarihinde toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyet raporundaki gerekçelere göre;
“Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi heyet raporundaki gerekçelere göre; taraflar arasında —– ödeme koşullarının açıkça düzenlendiği, düzenlemeye göre davacı tarafın davalı şirketten ödeme talep edebilmesi için davalıya takipten önce işçi ücretlerinin ve diğer işçilik alacaklarının haklarının ve — primlerinin ödendiğine dair evrak ve makbuzlarının ibraz edildiğinin ve dolayısıyla davalı iş verenin sözleşmenin — düzenlemeye göre temerrüte düşürüldüğünün kanıtlanması gerektiği, aksi halde davalı tarafın gerek sözleşme gerekse —- maddeleri uyarınca ödemeden kaçınma hakkının bulunduğundan somut olayda davacı tarafın icra takip tarihi itibariyle sözleşme kapsamında davalıyı temerrüte düşürdüğünü kanıtlayamadığından davalının bahsedilen belgeler kendisine teslim edilinceye kadar ödemeden kaçınma hakkı bulunduğundan davalının itirazında haklı görülerek davanın reddine”
KARAR VERİLMİŞ;
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş,
——- tarihinde verilen kararında,
“Dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazmimatı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Davacı taşeron ile davalı yüklenici arasında —- yapılması konusunda eser sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı sözleşme konusu işleri yapıp davalıya teslim etmesine rağmen davalı tarafından bakiye iş bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise sözleşmenin — uyarınca davacı taşeronun işçi ücretlerini, vergi ve —-ödediğini gösteren makbuz ve belgeleri işverene ibraz etmesi gerektiğini, bu belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle alacağın muaccel hale gelmediğini, ayrıca davacının talep ettiği bakiye alacağın fahiş ve afaki olduğunu belirtmiş, yapılan yargılama sonunda mahkemece sözleşmenin —- bahsedilen belgelerin davacı tarafından davalıya teslim edilinceye kadar davalının bakiye iş bedelini ödemeden kaçınma hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; —-tarafından verilen cevabi yazıda, davacı taşeron şirketin —- tarihleri arasında kuruma bildirimde bulunduğu çalışanlarının—– eksiksiz yerine getirdiği anlaşılmış, kurum tarafından verilen taşeron ilişiksizlik belgesinin onaylı fotokopisi dosyaya sunulmuş, davacı tarafından da çalıştırdığı işçilerden işçilik alacakları olmadığına dair alınan ibranameler dosyaya ibraz edilmiştir. Bu durumda sözleşme konusu iş de bitirilip teslim edildiğinden davacı alacağının muaccel hale geldiğinin kabulü gerekir. Davalı yüklenici tarafından dosyaya sunulan dilekçelerden bakiye alacağın miktarına da itiraz edildiği anlaşıldığından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik ve yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
DENİLMEK SURETİYLE KARARIMIZ BOZULMUŞ;
Dosya mahkememizin yeni esasına kaydedilmiş, bozma ilamına uyulmuş;
Bozma ilamı gereğince davanın esasına girilmiş olup; tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiştir.
Bilirkişi incelemesinden önce her iki tarafa da ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri için kesin mehil verilmiş, ibraz etmemeleri halinde karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarından çıkacak sonuca göre karar verileceği ihtar olunmuş;
İnceleme gününde sadece davalı kayıtları ibraz edilmiş, davacı kayıtları ibraz edilmemiş, bu nedenle davalı kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi raporu sunulmuştur.
Bilirkişi davalı kayıtlarına göre davacının takip anında —- davacıya borçlu olduğunun kayıtlı olduğunu, davalı kayıtlarına göre iki adet ters kaydın bulunduğunu bildirmiştir. Davalı kayıtlarına göre bu iki adet ters kayda konu miktarlar düşüldükten sonra davalının takip tarihi itibariyle davacıya —borçlu olduğu belirlenmiş bulunduğundan bu miktar artık davalı yönünden ihtilafsızdır. Davalı en az bu miktar kadar borçlu kabul edilmelidir.
Davacı vekili, bilirkişi raporuyla iddialarının doğrulandığını, her ne kadar ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemişlerse de; davalının kayıtlarına göre borçlu olduğu tespit edilen — üzerine iki adet ters kaydın eklenmesi halinde takipteki miktara erişildiğinin açıkça görüldüğünü; davalının ” ters kayıt ” suretiyle ticari defter ve kayıtlarına işlediği işlemler gereğince ispatı üstlendiğini, ispatın artık davalıda olduğunu, bu ters kayıtların haklı olduğunu yani müvekkiline bu miktar faturanın işin geri çevrildiğini davalının ispatla yükümlü olduğunu zira kendi ticari defter ve kayıtlarına ters kayıt suretiyle işleme yapmanın karşı tarafı bağlamayacağını savunmuş; davanın tam kabulünü talep etmiştir.
Her ne kadar davacı vekili bunu iddia etmişse de;
—– VURGULANDIĞI ÜZERE;
“Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, işin tamamlanıp teslim edildiği halde gerek iş bedelinden gerekse nakdi teminat kesintilerinden olmak üzere ——- sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibinden alınarak teslimi gereken tamamlama sertifikası sunulmadığından alacağın istenebilmesi koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece tamamlama sertifakaları sunularak edimin yerine getirildiğini davacı tarafın ispatlayamadığı, ödemezlik def’inde bulunma hakkı bulunan davalının itirazında haksız sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken —-maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3)
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
GEREKÇESİYLE açıklandığı gibi davacı vekilinin iddiasının aksine davacı ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemek suretiyle ” davalının kayıtlarında yer alan TERS KAYIT işleminin teyidine engel olmuştur. ” davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etse de, davalının defterinde yer alan bu iki adet ters kayıt işlemi davacının kayıtlarında yer alsaydı nasıl ki,—- yönünden takibin devamına karar verilecekse de, ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği için de ayın sonuçla karar vermek gerekmiş olup, bu nedenle takibin —- üzerinden devamına karar verilmiştir.
Davacı icra inkar tazminatı talep etmiş olup ancak alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle ancak kesin hak edişe bağlanması halinde likit sayılabileceği aksi taktirde likit sayılmayacağı olayımızda da kesin hak ediş bulunmadığından inkar tazminatına hükmedilmemiş; davalı taraf her ne kadar reddedilen kısım üzerinden kötü niyetli takip tazminatı talep etmişse de, onun yönünden de alacağın senaryo olmadığı, ticari ilişkinin ihtilafsız olduğu, reddedilen kısmın sadece ispat edilemediğinden reddedildiği nazara alınarak kötü niyetli takip tazminatı şartlarının da oluşmadığı kabul edilmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının —- dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline,
Takibin —- üzerinden ve bu miktara takip talebinde istenen faiz cinsi ve oranında takipten itibaren faiz uygulanmak suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
Takip talebi alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı bu tür alacaklara ilişkin taraflar arasında düzenlenen kati hak ediş bulunmadığı takdirde likit sayılmayacağı olayımızda da kati hak ediş bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine,
Reddedilen kısın yönünden davalının kötü niyetli takip tazminatı şartları oluşmadığından reddine,
Peşin olarak alınması gereken —- karar harcının davalıdan alınıp, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan —-yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, — nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden de —– nispi vekalet ücretinin de davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 24/09/2021