Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1398 E. 2019/254 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1398 Esas
KARAR NO : 2019/254

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/12/2016
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki nedeniyle müvekkili şirketin davalı şirketten cari hesap alacağı bulunduğunu belirterek; İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğünün 2016/15983 sayılı dosyasında icra takibi yaptıklarını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı taraf, mahsuplaştıklarını, bu nedenle borçlarının bulunmadığını, takibin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini kaldı ki, alacağında likit olmadığını ve inkar tazminatının istenemeyeceğini; davalıdan kötü niyetli takip tazminatı tahsili gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı olarak 2.009,20 TL asıl alacak, 32,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.041,29 TL toplam alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işlemiş faiz yürütülmek suretiyle tahsili için icra takibinde bulunmuş; davalı bu takibe borcunun bulunmadığı zira tarafların mahsuplaştığına dair itiraz etmiş; itiraz üzerine takip durmuş, iş bu davada 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, öncelikle taraflar arasındaki mahsuplaşma / ibraname bulunup bulunmadığı araştırılmış; davalı taraf, söz konusu mahsuplaşmaya ilişkin herhangi bir delil ibraz etmediğinden davalı vekiline ibraz etmesi için 4. Celsede kesin süre verilmiş ancak ibraname / mahsuplaşma gibi bir belge ibraz edilmemiştir.
Mahkememizce tarafların BA – BS kayıtları getirtilmiş, mal teslimi konusunda davacıdan iddiasını ispat etmesi istenmiş; davacı taraf mal teslimi yönünden imzalı sevk irsaliyelerine dayanmış, sevk irsaliyelerini imzalayan —— araştırılmasında, bu şahsın———- kayıtlarına göre davalının elemanı olduğu belirlenmiş; bu nedenle her ne kadar davacının dayandığı faturalar davalının BA kayıtlarında kullanılmamış ise de; davalının elemanı tarafından alınan mal teslimlerinin geçerli olduğu kabul edilerek taraf ticari defter ve kayıtları üzerinden uzman bilirkişiden rapor alınmış; davalı tarafa ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için sonuçları da hatırlatılarak yapılan ihtarlı tebliğe rağmen davalı taraf kayıtlarını ibraz etmemiş; davacı kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmış olup; davacı kayıtlarının iddiayı doğrulaması, davacının takibe konu alacağının ticari defter ve kayıtlarında yer alması ve 2.009,20 TL asıl alacağın davacı kayıtlarında yer almış bulunduğu; Yargıtay ———. Hukuk Dairesinin 2016/4087 Esas – 2017/261 Karar sayılı hükmünde;
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”
Şeklindeki hükmünde de açıkça belirtildiği üzere; kayıtlarını ibraz etmeyen davalının; karşı tarafın iddiasını bu kayıtlar üzerinden de ispatlama imkanı tanımaması sebebiyle davacının iddiasını ispat etmiş kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak, aşağıdaki hüküm tesis edilmiş; ancak takipteki işlemiş faizi isteyebilmek için takipten önce davalının temerrüte düşürülmesi gerektiği; bu şekilde bir temerrüt ihtarı bulunmadığı nedeniyle işlemiş faiz yönünden itirazın iptali yoluna gidilmemiş; alacak likit olduğundan ve davalı haksız bulunduğundan asıl alacak üzerinden inkar tazminatına da hükmedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğünün 2016/15983 sayılı dosyasına davalının asıl alacak yönünden yapmış olduğu itirazın İPTALİNE,
Takibin 2.009,20 TL üzerinden ve bu miktarın takip tarihinden itibaren takip talebindeki gibi faiz uygulanmak suretiyle devam edilmesine,
İşlemiş faiz yönünden fazlaya dair davanın REDDİNE,
2.009,20 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 137,23 TL harçtan peşin olarak alınan 32,32 TL harcın mahsubu ile eksik 104,91 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 63,52 TL harcın tamamı ile 11 davetiye gideri 132,00 TL ile bilirkişi inceleme ücreti 1.200,00 TL’nin kabul ve ret oranı gereğince 1.220,00 TL’sinin toplamı 1.283,52 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki—————gereğince hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kaldığından ve vekalet ücreti de asıl alacağı geçemeyeceğinden 2.009,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Vekili çekilmiş olsa dahi bir müddet vekil ile temsil edilen davalı yararına da yine vekalet ücreti asıl alacağı geçemeyeceğinden reddedilen kısmın değeri olan 32,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, miktar nedeniyle kesin olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.