Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1227 E. 2019/695 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1227 Esas
KARAR NO : 2019/695
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/11/2016
KARAR TARİHİ: 31/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, taraf şirketler arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin davalının firmasına emtia sattığını ancak alacaklarını tahsil edemediğini davalı aleyhine Anadolu 6. İcra Müdürlüğünün ———— sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı taraf, davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup; davacı taraf davalı aleyhine 27.154,15 TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili yönünden icra takibinde bulunmuş; davalı bu takibe yetkili icra dairelerinin ———- İcra Daireleri olduğunu, kaldı ki, böyle bir borcu bulunmadığını belirtmek suretiyle itiraz etmiş; süresinde yapılan itirazla takip durmuş; davacı da iş bu davayı bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davanın niteliği gereği öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın hükme bağlanması gerekiyor ise de; davalının tacir olup olmadığı ve akdi ilişkinin bulunup bulunmadığı; bir başka deyişle akdi ilişki varsa TBK’nun 89. madde gereğince davacının ikametgahındaki icra dairesinin yetkili olacağı ve mahkememizin yetkili olacağı; akdi ilişki yoksa davalının yetki itirazı haklı olacağı sebebiyle yargılamanın ilerleyen aşamalarında bu husus ortaya çıkacağı için yetki itirazı yönünden baştan karar verilememiş; mahkememizce yapılan yazışmalardan davalının firma sahibi olduğu, tacir olduğu, vergi dairesine beyanda bulunduğu, getirtilen BA kayıtlarından da davacının kestiği 24 adet faturayı BA kayıtlarında kullandığı; kısacası davacı ile aralarında akdi ilişki bulunduğu belirlendiğinden; icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraza itibar edilmemiştir.
Mahkememizce davanın niteliği gereği her iki tarafın kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği; davalının firmasının ———–olduğu, takibe——– adresten itiraz ettiği nazara alınarak ———– Mahkemesine talimat yazılmış ancak sonuçları ikaz edilmesine rağmen davalı taraf kayıtlarını ibraz etmemiştir.
Davacının İstanbul şirketi olmasına rağmen kayıtlarının ———- tutulması sebebiylei Kocaeli’nden talimatla bilirkişi raporu aldırılmış; bilirkişi vermiş bulunduğu raporda; davacının kayıtlarının davacı iddiasını doğruladığı, bu kayıtlar gereğince davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 27.154,15 TL alacaklı olduğunu; fakat takip konusu faturaların davalıya tesilm edildiğine dair davalının imzasını taşıyan belgelerin bulunmadığını fakat davacı tarafın dayandığı 28 faturadan 24 adedinin aynen davalı tarafından BA kayıtları ile vergi dairesine verildiği; bu nedenle 28 faturanın toplam bedeli olan 22.853,43 TL yönünden takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğunun, davalının vergi beyanı ile de sabit olduğunu bildirmiştir. Mahkememizce davalının bizzat kendi BA kayıtları ile de takibe konu alacağın 22.85343 TL’lik kısmından borçlu olduğu sabit görülmüştür. Geri kalan miktara gelince;
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/4087 Esas – 2017/261 Karar sayılı hükmünde açıkça bildirildiği üzere;
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.”
Bu durumda 22.853,43 TL’lik kısmın üzerinde kalan miktar yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerektiği mahkememizce belirlenmiş; kaldı ki, davalının kayıtlarında yer almayan 4 adet faturanın her birinin 5.000,00 TL’nin altında olması nedeniyle BA kayıtlarında bildiriminin yasa gereğince gerekmediği; bu nedenle BA kayıtlarında bildirilmediği kabul edilmiş; davanın tam kabulüne bu sebeple hükmedilmiş; faturalı mal tesliminden kaynaklanan alacak likit olduğu için ve davalıda itirazında haksız bulunduğundan; inkar tazminatına da hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalının İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğünün ————- sayılı dosyasına yaptığı itirazın İPTALİNE,
Takibin aynen devamına,
27.154,15 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 1.854,88 TL harçtan baştan peşin olarak alınan 463,73 TL harcın mahsubu ile eksik 1.391,15 TL harcın davalıdan alınıp hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 492,93 TL harç ile 8 davetiye gideri 112,00 TL bilirkişi talimat ücreti 1.000,00 TL’nin toplamı 1.604,93 TL’nin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 3.258,48 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.31/05/2019