Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1092 E. 2019/102 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1092 Esas
KARAR NO : 2019/102
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2016
KARAR TARİHİ : 31/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacılar vekili, müvekkili olan şirketlerin ortak girişim ile ———— iyileştirilmesi, inşaat, elektrik ve mekanik sistemler projesi” isimli bir sözleşmenin imzalandığını; bu sözleşme kapsamında müvekkillerin yüklendiği taahhütlerin bir kısmını alt yüklenici ve tedarikçiler vasıtasıyla yerine getirdiğini; davalı şirketinde bu tedarikçilerden biri olduğunu; davacı şirketlerin demir ihtiyaçlarını davalı şirkete verdikleri siparişlerle karşılamaya çalıştıklarını; bu çerçevede taraflar arasında ticari bir ilişki kurulduğunu, davalıya avans ödemesi yapıldığını; projenin devam ettiği sürede 4 ayrı noktaya teslimatlar hususunda mutabakata varılarak sözleşmeler imzalandığını; sonradan iç piyasada demir fiyatları artınca, davalı şirketin taahhüt ettiği fiyattan demir vermekten kaçındığını ve sözleşmeden kısmen döndüğünü müvekkillerine 13/05/2016 tarihli ihtarname ile bildirdiğini; ancak mal teslimlerinin bir süre daha devam ettiğini, bu süreç devam ederken taraflar arasında görüşmeler sürdüğünü, davalı tarafın daha yüksek birim fiyata veya aynı fiyattan fakat daha az demir vermeye müvekkilini ikna etmeye çalıştığını; davalının kötü niyetli olduğunu iyice ortaya çıkması üzerine müvekkilininde bilahare sözleşmeyi fes ettiğini; davalıca taahhüt edilen edimin müvekkili ortak girişimce ve mecburen ————- isimli başka bir tedarikçiden daha yüksek fiyatla almak zorunda kaldığını; bu fiyat farkı nedeniyle 1.229.760,99 TL zararının oluştuğunu belirterek söz konusu zararın, zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, dava dilekçesinde dayanak olarak gösterilen ——— tarihli belgeler ile davacının sonradan mahkemeye sunduğu —————- nolu belgelerde müvekkilinin taraf olmadığını; bunların davacılar tarafından tek taraflı düzenlenen matbu sipariş formları olup, müvekkilini bağlamadığını; müvekkili ve davacılar arasında demir satımına ilişkin akdedilmiş geçerli sözleşmelerin—— nolu —– tarihli —- ton miktarlı olan ve — USD bedelli sözleşme ile ——— nolu ——— tarihli — ton miktarlı olan ve —-TL bedelli sözleşmeler olduğunu; nitekim USD bazlı sözleşmeye istinaden —————– bedelli 2 ayrı teminat mektubunu davacılara verdiklerini; TL bazlı sözleşmeye istinaden ise yine —————- TL bedelli bir teminat mektubunu davacıya verdiklerini; taahhüt ettikleri fiyattan demir vermekten kaçındıklarına dair davacı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu; tam tersine davacının sözleşmeye aykırılıkta bulunduğunu; nitekim ————– bazlı sözleşmeye göre satış bedelinin %15’inin peşinatını zamanında ödeyen davacıların ilk taksiti 19/03/2016 tarihinde ödemesi gerekirken gecikmiş olarak 24/03/2016 tarihinde ödediklerini, bu nedenle müvekkilinin mal teslimatlarını peyderpey gerçekleştirdiğini; ikinci taksitin ise 19/04/2016 tarihinde ödenmesi gerekirken ödenmediğini; davacıların bizzat kendisinin temerrüte düştüğünü, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüte düşen kısma isabet eden bölümü kadarıyla sözleşmeden kısmen dönmek zorunda kaldığını, böylece davacının iki ayrı satış bedelinin taksitlerinin ödenmesinde peş peşe temerrüte düşmesi sebebiyle taraflar arasındaki 18/02/2016 tarihli sözleşme ve TBK hükümlerine aykırı davranıştan dolayı 18/02/2016 tarihli sözleşmeyi müvekkilinin kısmen geriye etkili olarak fes ettiğini, yine davacının peşinattan sonraki 3. Taksit olan 19/05/2016 tarihinde ödenmesi gereken taksiti de ödememesi üzerine müvekkili davalının temerrüte düşüren kısmına isabet eden bölümü kadarıyla da sözleşmeden döndüğünü; müvekkili tarafından bu fesih iradelerinin davacı tarafa iletilmesinden sonra davacınında————–. Noterliğinin —–yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi fes ettiğini müvekkiline bildirdiğini; müvekkilinin bu çerçevede herhangi bir sözleşmeye aykırı davranışının bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, sözleşmeden kaynaklı alacak davası olup; dava konusu edilen alacak, sözleşmenin haksız fesih nedeniyle üçüncü şahıstan alınmak zorunda kalan ticari emtia nedeniyle ödenmek zorunda kalan fiyat farkına ilişkindir.
Mahkememizce, taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşmeler, karşılıklı ihtarlar ve davacıların üçüncü şahıstan satın aldığı mallara ilişkin delilleri dosyaya ibraz edilmiş; uzman bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış; tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesinde davacının taraflar arasında kurulan satış sözleşmesi kapsamında, davalının taahhüt ettiği fiyatlarda demir vermekten kaçındığını ve ———– tarihli ihtarname ile davalının sözleşmeden döndüğünü; davalıdan alınamayan demirin buna müteakip üçüncü şahıstan alınmak zorunda kaldığını, ancak arada fiyat farkı oluştuğunu belirterek fiyat farkını talep ettiği, davalı tarafın ise davacı tarafın gecikmeli ödeme yapması nedeniyle 13/05/2016 tarihli ihtarla akdi fes ettiklerini, temerrüte düşenin davacı olduğunu belirterek davanın reddini savunduğu görülmüştür. Taraflar arasında ihtilafsız olduğu üzere davaya konu 2 sözleşme bulunup, bunlardan birisi —–bazlı ——— nolu sözleşme olup, bu sözleşme gereğince 6.830 tonluk demirin sağlanması davalıca taahhüt edilmiştir. İkinci sözleşme ise TL bazlı sözleşme olup; ———– nolu bu sözleşme ile 3.384 tonluk demirin sağlanması davalıca taahhüt edilmiştir.
TL bazlı sözleşmenin parasının tamamının ödenmiş olduğu ihtilafsız olup; bu nedenle bu sözleşmeden dolayı eksik teslim edilen demirlerden ötürü fiyat farkının davalı tarafından karşılanması gerektiği kanaati oluşmuştur.
USD bedelli olup, farklı bir gurup demir satışına ilişkin sözleşmede ise, peşinatın süresinde ödendiği konusunda ihtilaf olmayıp, 19/04/2016 tarihinde yapılması gereken ikinci taksit ödemenin 7 gün gecikme ile 26/04/2016 tarihinde ödendiği; bu yönden davacıların temerrüte düştüğü ancak davalı tarafın bu temerrütten sonra akdi fes etmeyip ve ödemeyi ihtirazı kayıtsız almakla fesih hakkını yitirdiği; ödemeyi ihtirazı kayıtsız alan tarafın BK’nun 235/2. Maddesine aykırı olarak sözleşmeyi fesih edemeyeceği; ederse davacıların üçüncü şahıstan almak zorunda kaldıkları emtia sebebiyle fiyat farkını ödemek zorunda kalacakları kanaatine varılmış;
Satışa konu emtianın borsada kayıtlı ve piyasa fiyatı bulunan mallardan olması nedeniyle TBK’nun 213. Maddesi gereğince “satılan, borsada kayıtlı ve piyasa fiyatı bulunan mallardan ise alıcının onun yerine bir başkasını satın almak zorunda olmaksızın satış bedeli ile belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir” hükmü gereğince bilirkişi ek raporundaki hesaplama kabule şayan bulunmuş; hesaplanan zarar, üçüncü şahıstan alındığı iddia olunan emtia değerinden daha az olduğu için artık söz konusu emtianın üçüncü kişiden alınıp alınmadığının araştırılmasına girişilmemiş; zira TBK’nun 213. Maddesi gereğince üçüncü kişiden alınmasa dahi bu bedelin istenebileceği kabul edilmiş; bilirkişi ek raporunda KDV dahil yapılan hesaplamanın yerinde bulunduğu; 24/12/2018 tarihli raporda TL bazlı sözleşme yönünden davacının oluşan fiyat farkı zararının 379.914,60 TL olduğu; USD bazlı sözleşme yönünden oluşan fiyat farkı zararının 839.820,31 TL olduğu; böylece toplam zararın 1.219.734,91 TL olduğu; bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü gerektiği kanaatine varılmış;
Her ne kadar davalı vekili rapora itiraz etmiş ve itirazında kök raporun 19. sayfasında yazılı olan “TL bazlı sözleşmede bakiye 1.758.050 kg demirin davacıya göndermemesinin sebebinin davacı şirketin davalı şirkete keşide ettiği 30/05/2016 tarihli fesih ihbarı olduğu, bu durumda TL bazlı sözleşmede davalı şirketin davacıya kalan eksik demiri göndermemesinde bir kusurlu durumunun olamayacağı” şeklindeki beyanının; davacının aleyhine olmadığı; zira davalı tarafça 13/05/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönüldüğü davacı tarafa bildirildikten sonra; davacınında 30/05/2016 tarihli ihtarla sözleşmeden döndüğünü bildirmesi üzerine artık sözleşmeden dönen davacıya davalıca demir gönderilmemesinin gerektiği ancak yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde ilk sözleşmeden dönen davalının; sözleşmeden dönmekte haklı olmadığı, zira TL bedelli sözleşme gereğince tüm ödemeleri aldığı, USD bazlı sözleşmelerin taksitlerinde temerrüt olsa dahi, temerrüt üzerine akitten dönülmeyip, geciken taksidi ihtirazı kayıtsız aldıktan sonra sözleşmeyi fesih edemeyecekken o aşamada fesih ettiği nedeniyle davalı tarafın fesihte haksız olduğu; fakat davacının fesih ihbarından sonra artık demir gönderemeyeceği değerlendirilmiş; davalı vekili her ne kadar İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin taraflar arasındaki————– Karar sayılı ilamını sunmuşsa da; söz konusu yargılamanın teminat mektuplarının paraya çevrilmesine ilişkin banka ve davalı aleyhine açılan davalar olduğu; bu dosyalarda dava dışı ———— tarafından ———— malın teslimi belirlenmiş ve dava reddedilmişse de; bu hususun yargılamamızı etkilemediği; yargılamamızda da söz konusu iki sözleşme gereğince davalı tarafça ———- teslimlerin yapıldığının zaten bilirkişi raporlarımızla tespit edildiği; davamızın konusu bunların bakiyesi olan kısmın teslim edilmemesinden kaynaklanan fiyat farkı olduğu; bu fiyat farkından sözleşmeden haksız dönen davalının sorumlu olduğu ve TBK’nun 213. Madde gereğince de hesaplanan fiyat farkını ödemek zorunda olduğu kabul edilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Aç ıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1.219.734,91 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, davacılara verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
Alınması gereken 83.320,09 TL harçtan davanın açılması esnasında yatırılan 21.001,25 TL peşin ilam harcının mahsubu ile eksik 62.318,84 TL ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 21.030,45 TL başvuru harcı ve peşin ilam harcının tamamı ile 210,00 TL 15 tebligat gideri ve 4.500,00 TL bilirkişi ücretinin kabul ve ret oranları dikkate alındığında 4.671,67 TL’lik kısmının toplamı 25.702,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacılara iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 60.542,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, reddedilen kısım üzerinden hesaplanan vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında kaldığından davalı lehine de 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin de davacılardan tahsiline, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.31/01/2019