Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/908 E. 2020/274 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/908 Esas
KARAR NO: 2020/274
DAVA: Haksız Fesih Sebebiyle Tazminat ve Denkleştirme Alacağı
DAVA TARİHİ: 17/08/2015
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Haksız Fesih Sebebiyle Tazminat ve Denkleştirme Alacağı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında —— yılından itibaren —– yıllık bir ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin —————— davalının distribütörü ve tek satıcısı olduğunu; taraflar arasında en son —– yürürlük tarihi ve ——- imza tarihli distribütörlük sözleşmesi bulunduğunu; son — yıllık süre zarfında müvekkili tarafından —— tutarında satış yapıldığını, davalının bundan — kar ettiğini; müvekkili tarafından görevli olduğu bölgede davalının markasının maruf hale getirildiğini; davalının ———- tarihinde fesih iradesini ortaya koyduğu ana kadarda aralarında herhangi bir sorunun çıkmadığını, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini; sözleşme gereği davalı tarafından feshin yıl bitiminden en az ——– önce yapılması gerektiği aksi halde sözleşmenin birer yıllık süreler halinde yenileneceğinin; davalının buna uygun olmayan fesih bildirimine ve fesihten sonra da mal vermek suretiyle fesihten rücu etmesine rağmen yenilenip devam eden dönemde mal gönderimini birden bire kestiğini, üçüncü şahıslara distribütör tayin ederek eylemli olarak da akti fesettiğini belirterek; yenileme iradesinden dolayı bir yıl uzayan süre içinde akdin davalı tarafından yeniden ve haksız fesih sebebiyle bu fesih tarihinden ——- tarihine kadar haksız fesih nedeniyle TBK 125/2 maddesi gereğince sözleşmenin ayakta kalması gereken —— tarihlerine kadar olan dönemde yoksun kalınan kazanç yönünden, fazlaya dair haklarını saklı tutarak ——– tazminatla, davacıdan kendisine kalan müşteri çevresi için fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle TTK 122/2 maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı olarak da fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik ——- alacağın en yüksek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş; bilahare ıslah yoluyla yoksun kalınan kazancın ——- denkleştirme tazminatının da ——yükseltmiş, talepleri ile ilgili harçları da tamamlamışlardır.
SAVUNMA : Davalı vekili, zararın belirlenebilir olması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını savunmuş; ayrıca sözleşmenin yıl bitiminden —– ay öncesinde usulüne uygun fes edildiğini, taraflar arasındaki ilişkininde tasfiye sürecine sokulduğunu, buna ilişkin karşılıklı yazışmaların mevcut olduğunu; TTK 121/2’de 3 ay öncesinde sözleşmenin fes edilebileceğine ilişkin hükümlerin yer aldığını; ihbarnameninde buna uygun olduğunu; akdin —– tarihinde sona erdiğini; feshin haksız olmadığını; ——- döneminden sonra davacıya yapılan mal satışlarının “fesihten rücu” anlamına gelmediğini; bunların iyi niyet kapsamında ve davacının müşteri kitlesi karşısında zor durumda kalmaması için yapılan satışlar olduğunu; geçiş döneminde buna benzer satışların hep yapılmakta olduğunu; kaldı ki, ———- de bu iyi niyet satışlarına son verildiğini belirterek; bu nedenle davacının haksız fesihten dolayı kazanç kaybı talep edemeyeceğini; davacının sadece distribütör olduğunu; tek satıcı olmadığını, bu nedenle sadece münhasır satıcılarının isteyebileceği denkleştirme tazminatını da talep edemeyeceğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, haksız fesih nedeniyle açılan TBK 125/2 madde gereğince yoksun kalınan kar kaybı ve TTK 122. madde gereğince istenen denkleştirme tazminatına ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesi, tarafların birbirlerine çekmiş olduğu ihtarlar, yapılan yazışmalar dosyaya ibraz ettirilmiş, davacı şirketin —– olan ticari defter ve kayıtları uzman bilirkişilere inceletilmiş; bilirkişi heyetinden rapor alınmış, görülen lüzum ve taraf vekillerinin itirazlarını karşılayacak şekilde ek rapor alınmış, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle hüküm oluşturulmuştur.
Davanın tarafları arasında —- tarihinden itibaren geçerli olmak üzere distribütörlük sözleşmesi imzalandığı ihtilafsız olup; bu sözleşmenin şartlarına göre davacının, davalının üreticisi olduğu belirli ürünleri —— topraklarında kendi ad ve hesabına satmasının ön görüldüğü, ancak sözleşmenin ilk maddesinde satış yapılacağı yerde “tek olmayan distribütörü” ibaresi ile açıkça belirtildiği üzere davalının sözleşme bölgesi dahilinde tek satıcılık —– hakkı vermediği belirlenmiştir. Bu nedenle dava tarafları arasındaki akdi ilişkinin tek satıcılık hakkını içermeyen bir bayilik sözleşmesi mahiyetinde olduğu; davacı tarafça bunun aksinin ispat edilemediği, sözleşmeye rağmen daha sonra taraflar arasındaki ilişkinin tek satıcılık ilişkisine döndüğüne dair dosyaya delil ibraz edilemediği; hal böyle olunca sadece tek satıcıların isteyebildiği denkleştirme tazminatına ilişkin TTK 122/5 hükmü anlamında bir tek satıcılık ya da benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme olarak benimsenebilecek bir akdi ilişki bulunmadığından davacının davalıdan denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği kanaatine varılmış, bu yönden talebi reddedilmiştir.
Davacı tarafın kar kaybı zararı ile ilgili olarak, kendisine akdin feshinin—— Noterliğinin ———- sayılı ihbarnamesi ile bildirildiği, böylece sözleşme gereğince yıl sonuna —- aydan daha fazla bir söz kaldığında fesihten haberdar edildiği; böylece feshin süresinde ihtar edildiği; böylece feshin ———- itibaren geçerli olacağı; ancak davalı şirketin ——- tarihinden sonra————-tarihlerinde davacı şirkete mal vermeye devam ettiği; davalı şirketin ——- tarihinden sonra davacıya yaptığı bu satışlarla feshe yönelik iradesinden dönmüş sayılacağı, böylelikle dava tarafları arasındaki sözleşmenin 2. Maddesi hükmüne göre —- tarihinden başlamak üzere bir yıl süre ile yani ———- tarihine kadar sözleşmenin yenilenmiş olduğu; her ne kadar davalı taraf bunların fesih iradesinden dönme niteliğinde olmayan iyi niyet satışları olduğunu iddia etmişse de; buna dair taraflar arasında herhangi bir protokolün bulunmadığı, bunu ispat edecek bir davalı delilininde bulunmadığı nazara alınarak; mahkememizce davalımızın ————– itibaren mal vermeyerek bir yıl süre ile uzayan akdi haksız fesettiği kabul edilmiş; taraflar arasındaki ilişkinin distribütörlük ilişkisi olduğu nazara alınmak suretiyle kar kaybı tazminatı isteyebileceği; dosya kapsamındaki tarafların yazışmaları nazara alındığında davalının davacıya ———- tarihi itibariyle gönderdiği cevabi elektronik postada da davacının yerine yeni distribütörlerin tayin edildiğinin bildirildiği, bu bildirimini dava konusu sözleşmenin feshine yönelik YENİ İRADEYİ GÖSTERDİĞİ; davalının ——- döneminde sözleşmeyi ifa ediyor olması ile ——- döneminde davacıya yeni bayilerin ismini bildirerek davacıya karşı fesih bildiriminin gerçekleştirilmiş olmasından hareketle, davacının ————- tarihleri arasında sözleşmenin ifa edilememesi nedeniyle uğradığı müspet zararının ve dolayısıyla bu dönemde elde edebileceği kazanç kaybının davalıdan talep edebileceği belirlenmiş; ——-tarihleri arasında kalan—— günlük müspet zararın —— olduğu bilirkişi heyeti tarafından tespit edilmiştir. Bilirkişi heyeti bu tespiti yaparken,————–dönemlerinde yıllık ortalama net kardan, işin gereği ödenen taşıt, personel gideri gibi giderler düşüldükten sonra tespit ettiği rakamları üzerinden hesaplama yaptığı; bu hesaplamayı yaparken de zararın gerçekleştiği dönemdeki işlem yapmamaktan dolayı kazançları da nazara aldıkları dikkate alınarak, mahkememizce davacının ———- haksız fesihten dolayı tazminat istemekte haklı bulunduğu nazara alınarak bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı dilekçesinde, davalı tarafın —– başlayan yenilenen dönemde gerçekleşen ikinci feshinin ——- tarihinde yapıldığını beyan etmiş ise de; dava dilekçesinde davacının, gördüğü zararı açıkça —— yılı içinde davalı tarafça gerçekleştirilen yeni fesih iradesi ile dönem sonu arasında istediğini bildirmesi karşısında; ve bilirkişiler tarafından da bunun —— tarihinde gerçekleştiğinin tespit edilmesi karşısında; —– tarihi olarak işaret edilen tarihin davacıyı bağlamayacağı, zira iradesinin belirli bir tarih değil davalıca——- dönemi içinde akdin fes edildiği tarih olduğu; talebini de buna göre yaptığı nazara alınarak hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
———- itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Denkleştirme tazminatına ilişkin fazlaya dair talebin reddine,
Alınması gereken ——- harçtan, peşin olarak yatırılan ve ıslahla tamamlanan ———– harcın mahsubu ile eksik ——–harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan —– başvuru harcı, peşin harç ve tamamlama harcının tamamı ile —- tebligat gideri ——- ve ——–talimat bilirkişi rapor ve ek rapor giderinin —- kısmının toplamı —– yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince davacı lehine 24.640,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; 40.896,00 TL nispi vekalet ücretinin ise davacı taraftan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.09/07/2020