Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/464 E. 2021/895 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/464 Esas
KARAR NO: 2021/895
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2015
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı —- arasında ticari bir ilişki olduğunu; davacı şirketin — —- ise, müvekkilinin taşeronu olduğunu; ancak davalının mali durumu bozulduğu için mal alımı ve işçi ücretlerini ödemede sıkıntıya düştüğünü; davalı bu şirket tarafından yapılması gereken ödemelerin zorunlu olarak müvekkili tarafından karşılandığını, bu nedenle müvekkilinin davalı bu şirketten cari hesapta—- alacaklı görüldüğünü; söz konusu ilişki içinde davalı —yetkilisi tarafından fiili çalışanları—aylık maaşını ödeyemediklerini; bunun yasal yollara başvurmaması için iki aylık maaşı yönünden —borç istendiğini; müvekkili şirketin bunu kabul ettiğini; hatta davacının çalışanı —- arayarak kendisine —- bedelli bir çeki vereceğini, —- önünde buluşabileceklerini; davacı şirketin yetkilisi —–bankaya geldiğinde çekin onun tarafından imzalanıp kendisine verileceğini bildirdiğini; bunlar olurken davacı şirketin ticari hayatınında devam ettiğini, bu ticari hayat gereği —– ilişkisi bulunan müvekkili şirketin bu şirketten alacağına karşılık şirketçe cirolanan boş bir çek aldıklarını; —- ibraz anında bankada bulunan para miktarının yazılarak tahsil edecekleri konusunda anlaştıklarını; — olan olay gününde davacı şirketin çalıştığı ———yanında iki çek varken — gittiğini; davalıya verilecek —-çekin imzasız olduğunu, davacı şirket tarafından keşide imzasının henüz atılmadığını; çekin üzerinde sadece bedel yazdığını, ikinci çekin ise —- cirosunu içerdiğini, onda ise bedel yazmadığını; bu esnada — nakil aracıyla gelen parayla—gelen miktarın ortaya çıkması üzerine — olarak doldurulduğunu; bu esnada davalı —– çeki istediklerini, keşideci imzasını kendilerinin de davacı şirket temsilcisinden alabileceklerini söylediklerini; tam —dalgınlığından faydalanan bu şahısları—- çalarak hızla bankadan kaçtıklarını; —- durumu hemen fark edip şahısların arkasından kapıya koşmasına rağmen bu iki şahsın davalı şirket sahibi — kullandığı araca binerek hızla kaçtıklarını; olay sebebiyle nezdinde hesapları bulunmayan — müvekkili şirket için hazırlanan ve çekilememiş olup,—- olarak hazırlanan ikinci çekin de takas saati kaçtığından dolayı çekilemediğini; bilahare müvekkilinden hırsızlık yoluyla çalınan çekin diğer davalı — ciro alındığını öğrendiklerini; bu iki şirketin el ve iş birliği içinde olduğunu; aralarında organik bağ bulunduğunu iddia ederek; çalıntı çekin —–tarihli olduğunu belirterek bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine; çekin her an icra takibine konabileceği sebebiyle takibe konu edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve davalıların haksız ve kötü niyetli olmalarından dolayı %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan — dava dilekçesindeki tek doğru beyanın müvekkili şirket ile davacı arasındaki iş ilişkisi ve davacı şirket ile ———–olması hususunda olduğunu; davacının keşideci olarak çekin lehtar ve cirantalarını bilerek davasını açtığını; oysa — dosyasıyla hasımsız olarak çek iptali davası açtığını; bunun da davacının kötü niyetli olduğunun delaleti olduğunu; —-emniyette verdiği ifadesinde olay günü kendisine—teslim ettiğini; —- kendisini —- tahsil etmek için elinde bulunan çeki şahısların verdiği belgelere karıştırdığını, dalgınlıkla çekin ön yüzüne —- yazdığını; bunu gören — el çabukluğuyla çeki alarak banka önünde beklemekte olan —araçla uzaklaştığını; kendileri arandığında —şirketinin sahibi — sorunum var bizi icraya vereceğini söyledi. —— çeki aldım, şimdi bende onu icraya vereceğim dediğini; bu ifadeyle davacının dava dilekçesindeki ifadelerinin ——- olduğunu; oysa müvekkili davalı şirketle davacı şirket arasında ticari ilişki olduğunu; müvekkilinin davacıya iş yaptığını; karşılığında alacak ve vereceklerinin mahsuplaşması sonunda —– çekin davacı şirket tarafından kendilerine verildiğini; lehtarının müvekkili olan davalı şirket olduğunu; keşidecisinin davacı şirket olduğunu; daha sonra davacı şirketin fikir değiştirip söz konusu bu menfi tespit davasını açtığını; ayrıca savcılığa da müvekkilini şikayet ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini savunmuş;
— vekili, söz konusu çekin alacaklarına karşılık —teslim alındığını; çekin tahsil için bankaya gittiklerinde —- dosyasından ödemeden men kararı bulunduğunu öğrendiklerini; çekin — sayılı dosyasıyla davacı aleyhine takibe konduğunu; müvekkili şirketin davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkiyi bilmediğini; kambiyo senedi niteliğindeki çeki ciro yoluyla aldıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacıdan %20 kötü niyetli dava tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf aleyhine davalı — çeke dayalı icra takibi açılmış olup, mahkememizce sahtecilik iddiasından dolayı HMK 208 maddeye dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve icra takibi durdurulmuştur.
Davacı taraf aynı zamanda —- bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunmuş olup, yapılan hazırlık soruşturması takipsizlik kararıyla sonuçlanmış, verilen takipsizlik kararı da kesinleşmiştir.
Davacı yan, çekin şirket yetkilisi elinden hataya düşürülmek suretiyle çalındığını ancak çekin üzerinde imzalarının olmadığını iddia etmiştir.
Dava konusu olan çek — keşidecisinin —- olduğu, lehtarının —-olduğu, yine lehtarı tarafından yapılan ciroyla—- geçtiği anlaşılıp bu şirket tarafından bankaya ibraz edildiği, arkasında—– dosyasında verilen ödemeden men yasağı sebebiyle ödeme yapılmayan çektir. Bu çeke dayalı olarak — dosyasıyla — tarafından davacımız —-aleyhine çek bedelinin asıl alacak olarak gösterildiği, bunun yanında —- işlemiş faiz ve bir miktarda çek tazminatı üzerinden icra takibi başlatmış; söz konusu bu icra takibi mahkememizin —-maddeye dayalı olarak verilen ihtiyati tedbir kararıyla durdurulmuştur.
Mahkememizce öncelikle çekteki keşideci imzasının davacı şirketin çalışanına ya da yetkilisine ait olup olmadığı incelenmiştir. İmza örnekleri toplanmış, — gönderilmiş olup,— tarihli raporuyla keşideci—–atfen atılan imzanın —- ait olduğu, bu şahsında davacı şirketin yetkilisi olduğu belirlenmiştir. Zaten bu sebeple savcılık soruşturması da —- kararıyla bitmiş olup mahkememizce bununla da kalınmamış, davacı kayıtlarıyla davalı—-arasındaki ticari kayıtların incelenmesine karar verilmiş, yapılan inceleme sonunda, davacı kayıtlarına göre —– gerektirecek şekilde davacı şirketin davalıya bir borcunun görülmediği tam tersine davacı şirketin iddia ettiği gibi davalıdan alacaklı görüldüğü; ancak davalı kayıtlarına göre ise, davalının alacaklı gözüktüğü, —yılından gelen ve —- davacıdan alacaklı olarak görüldüğü belirlenmiştir.
Tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin keşideci olduğu davalı şirketin lehtar olduğu çek yönünden bu şirketler arasında ticari bir ilişkinin ihtilafsız olduğu; davacı şirketin iddiasının çekin aldatmayla / zorla alındığı hususunda toplandığı; çekin altında keşideci olarak davacı şirketin imzasının bulunmadığı hususunda toplandığı; bunun dışında bir bedelsizlik iddiasının ileriye sürülmediği; ancak mahkememizce —— rapor alındığı, bu rapor ile çek altındaki imzanın — ait olduğu hususunun belirlendiği; her ne kadar davacı vekili —- dosyasında da aynı çekten dolayı imza incelemesi yapıldığını ve oradaki bilirkişi raporunda çek altındaki imzanın —- ait olmadığının belirlendiğini, mahkemece de bu yönde karar verildiğini; bu kararında kesinleştiğini bildirmiş ise de; İcra Hukuk Mahkemesindeki kararların maddi vaka olarak mahkememizi bağlayıcı olmadığı, o dosyada alınan ve hükme esas teşkil eden raporun — isimli tek bir bilirkişiden alındığı, bilirkişi raporunun —- çek altındaki imzanın karşılaştırması sonunda hazırlandığı; oysa dosyamızda çok sayıda emsal toplandığı; çok sayıda emsal imza incelemesiyle çek üzerindeki imzanın davacı şirketin yetkilisine ait olduğunun ortaya çıktığı; bu nedenle raporlar arasında çelişkiden bahsedilemeyeceği; İcra Hukuk Mahkemesinde alınan raporun ve kararın mahkememiz gibi genel mahkemeler için bağlayıcı olmayacağı; öte yandan—- dosyasında da —- kararında da şüpheliler —-yönünden kamu davası açılmasına yer olmadığına karar verildiği; bu nedenle davacı iddiasının doğru olmadığı, davacı tarafın iddia ettiği gibi çekin yanlışlıkla ve hatta —— elemanlarının davacı şirket elemanının dalgınlığından faydalanarak elinden kapılmak suretiyle kaçırılan bir çekin söz konusu olduğunun İSPAT EDİLEMEDİĞİ nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf her ne kadar kötü niyetli dava tazminatı istemişse de, bunun için mahkemece verilen bir ihtiyati tedbir kararıyla takibin durması ya da icra veznesine girecek paranın ödenmemesi yönünde bir tedbir kararı verilip, vezneye giren ancak tedbir nedeniyle alacaklıya ödenen bir paranın söz konusu olması gerektiği; dolayısıyla İİK 72 madde çerçevesinde verilen bir tedbir kararı gerekirken mahkememizce verilen tedbir kararının HMK 208’e göre verildiği, bu nedenle kötü niyetli dava tazminatı şartlarının oluşmadığı nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Mahkememizce dava konusu çekin işleme konulmamasına dair HMK’nun sahtecilik hükümleri gereğince verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
Davalılar her ne kadar kötü niyetli dava tazminatı talep etmişler ise de, İİK 72’ye göre verilen bir tedbir kararı bulunmadığından ve şartları oluşmadığından davalıların kötü niyetli dava tazminatı taleplerinin de reddine,
Maktu ret harcının mahsubu ile bakiye 18.019,80 TL harcın davacıya talebi halinde iadesine,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 69.852,75 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, davalılara eşit olarak paylaştırılmasına,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.02/12/2021